TBMM Genel Kurulu

TBMM Genel Kurulu
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, Türkiye'de azalan doğurganlık hızına dikkati çekerek, "Mevcut gidişat devam ederse bu yüzyılın sonunda Türkiye nüfusunun 10 milyon gerilemesi öngörülmektedir.

AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, Türkiye'de azalan doğurganlık hızına dikkati çekerek, "Mevcut gidişat devam ederse bu yüzyılın sonunda Türkiye nüfusunun 10 milyon gerilemesi öngörülmektedir. Bu azalma, milletimizin dinamizmini, üretim kapasitesini, savunma gücünü, hatta kültürel sürekliliğini tehdit eden bir durumdur." dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda siyasi partilerin grup başkanvekilleri yerlerinden söz alarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen, Meclis Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'e acil şifalar diledi.

Önder'in tedavi gördüğü hastaneye yapılan ziyaretlere değinen Ekmen, "En önemli taşıyıcılarından biri olduğu 'terörsüz Türkiye' hedefine toplum vermiş olduğu desteği, isteği, arzuyu Sırrı Süreyya Önder'in sağlığına gösterdiği ilgiyle bir kere daha teyit etmiştir. İnşallah, kendisi de bir an önce bu çalışmalarına geri döner." diye konuştu.

TBMM'nin açılışının 105'inci yıl dönümünü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın yarın kutlanacağını anımsatan Ekmen, Milli Mücadele'nin lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Anadolu'nun dört bir yanından gelerek Birinci Meclis'e omuz veren tüm mebusları saygı ve rahmetle andı.

Ekmen, çocukların yılda bir bayramlarla anılmayı değil her gün insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamayı hak ettiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"TÜİK'in 'Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu 2024 Araştırması'na göre; yaklaşık 10 aileden 1'i çocuklarına yeni giysiler alamamakta, 4 aileden 1'i çocuklarına düzenli olarak et, tavuk ve balık tükettirememekte, yine 10 aileden 1'i meyve ve sebze sunamamakta, 1-2 çift ayakkabı alamamakta, 5 aileden 1'i bir hafta sonu tatiline gidememekte ve yine 8 aileden 1'inin evinde oyuncak, 6 aileden 1'inin evinde ise kaykay ya da bisiklet gibi bir gereç bulunmamaktadır. Çocuklarımıza hayatı bayram etmeliyiz ve TÜİK, verileri, rakamları küçülterek dahi olsa bir gerçeği önümüze koyuyor; iktidarın ekonomik buhranda en çok zarar gören kadın ve çocuklara ilişkin politikalarını bu bayram vesilesiyle gözden geçirmeye davet ediyoruz."

İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu da Sırrı Süreyya Önder'e acil şifalar diledi, geçmiş olsun dileklerinde bulundu.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı hep beraber kutlayacaklarını aktaran Kavuncu, TBMM'de çocuklar için yapılan programlara değinerek, Meclis Başkanlığı'nı yaptığı bu çalışmalardan dolayı kutladı.

Kavuncu, Genel Kurul salonunda yazan "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözüne dikkati çekerek, "Bakın, 1921 yılında bu söz, bu topraklarda ilerici ve en kapsamlı ifadeye imza atacak şekilde dile getirilmiş. Hakimiyetin kayıtsız şartsız millette ait olduğu ve millete verildiği söylenmiş. Aynı anlayış devam ediyor mu, bunu düşünmemiz ve sorgulamamız lazım." diye konuştu.

Konuşmasında "'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir' sözünü yaşatabiliyor muyuz?" sorusunu yönelten Kavuncu, şu ifadeleri kullandı:

"Yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı bir ülkede, hakimiyetin millete ait olduğundan bahsedebilir misiniz? İktidarın, istediği sonuç çıkmadığında seçimlerin iptal edildiği bir ülkede, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğundan bahseder misiniz? Mühürsüz, nereden geldiği belli olmayan pusulaların geçerli sayıldığı bir ülkede millet iradesinin tam olarak tecelli ettiğinden bahsedebilir misiniz? Tüm şartları yerine getirmiş olmasına rağmen, yeni kurulmuş bir siyasi partinin, her şeyi yapmış olmasına rağmen, Yüksek Seçim Kurulu tarafından 'seçime acaba sokulacak mıyız, sokulmayacak mıyız?" tereddüdünü yaşadığı bir ülkede, tam olarak millet egemenliğinden bahsedebilir misiniz?"

"Yapacağımız pek çok iş olduğuna inanıyoruz"

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, Sırrı Süreyya Önder'in en kısa sürede sağlığına kavuşup aralarına dönmesine olan inancını dile getirerek, "Terörsüz Türkiye hedefinde yapacağımız pek çok iş olduğuna inanıyoruz." ifadesini kullandı.

Çeçen halkının bağımsızlık mücadelesinin sembol isimlerden Cahar Dudayev'in şehadetinin dün seneyi devriyesi olduğunu anımsatan Akçay, Dudayev'in sadece bir devlet başkanı değil, aynı zamanda bir özgürlük savaşçısı olduğunu dile getirdi.

Akçay, Dudayev'in hürriyet ve adalet tutkunu bir lider olduğunu kaydederek, "Şehadetinin yıldönümünde Cahar Dudayev'i ve onun şahsında bağımsızlık mücadelesinin tüm Çenen şehitlerini rahmetle anıyorum." dedi.

21 Nisan'ın, Türk Edebiyatının önemli isimlerinden Kemal Tahir'in vefatının seneyi devriyesi olduğunu da söyleyen Akçay, Tahir'in, Batı'nın düşünce kalıplarını körü körüne taklit etmek yerine toplumun gerçeklerini, tarihsel birikimi ve milli karakteri merkeze alan bir düşünce geliştirdiğini anlattı.

Kemal Tahir'in eserlerinden özellikle "Devlet Ana" "Yorgun Savaşçı" ve "Kurt Kanunu" gibi romanlarının sadece edebi değil aynı zamanda sosyolojik ve tarihi birer hazine olduğunu dile getiren Akçay, şöyle devam etti:

"Devlet Ana romanıyla, Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemini anlatırken, devlet-millet bütünleşmesinin nasıl sağlandığını, nizam kurma kudretini muhteşem bir üslupla gözler önüne sermiştir. Yorgun Savaşçı romanıyla Kurtuluş Savaşı'nın o zorlu günlerinde, vatanın kurtuluşu için mücadele eden kahramanların iç dünyalarını, yorgunluklarını ama asla tükenmeyen umutlarını destansı bir dille anlatmıştır. Kurt Kanunu'ysa yakın tarihimizin en çalkantılı dönemlerinden birini, 'İzmir Suikastı' girişimini ve sonrasını ele alarak devlet-toplum ilişkilerini derinlemesine irdelemiştir. Bu eser, tarihimizin kritik dönemlerini anlamamız açısından değerli bir kaynak niteliğindedir. Bu vesileyle, edebiyatımızın bu büyük çınarını rahmetle anıyorum. Onun eserleri Türk milletinin hafızasında ve gönlünde yaşayacaktır."

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Sırrı Süreyya Önder'in yoğun bakımda tedavisinin sürdüğünü anımsatarak, Önder'in yeniden aralarına döneceğine inancını dile getirdi.

Önder'in "barış arayışlarının en önünde yürüyen bir insan" olduğunu dile getiren Temelli, şöyle konuştu:

"Bugün herkes onun bu kadar nasıl sevildiğini konuşuyor. Evet, çok seviliyor çünkü bu ülkenin hasret duyduğu şeyin adıdır Sırrı Süreyya Önder. Bu ülkenin hasreti barıştır, bu ülkenin hasreti insanların hangi görüşten olursa olsun, hangi inançtan olursa olsun birbirine dokunmadaki eksikliğidir. İşte, o eksikliği ortadan kaldıracak bir isimdir, bir kimsedir, bir insandır, bir yoldaştır, bir arkadaştır. Dolayısıyla da bugün gerçekten canımız acıyor, hüzünlüyüz ama diğer taraftan da umutluyuz. İnanıyoruz ki bir an önce aramıza dönecek."

"Meclisi kurduktan 3,5 yıl sonra bu topraklarda bir tane düşman postalı bırakmadık"

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Sırrı Süreyya Önder'e geçmiş olsun dileklerinde bulunarak, Önder'in tam şifayla aralarına dönmesinin en büyük dilekleri olduğunu aktardı.

Yarın TBMM'nin 105'inci kuruluş yıl dönümünün kutlanacağını aktaran Günaydın, 105 yıl önce neler olduğunu bilmeden bugünü anlayabilmenin mümkün olmadığını vurguladı.

Günaydın, "Evet,105 yıl geçti, 23 Nisan 1920'de bu Meclisi kurduktan 3,5 yıl sonra bu topraklarda bir tane düşman postalı bırakmadık, cumhuriyeti ilan ettik ve aynı Gazi Mecliste çalışmaya devam ediyoruz." sözlerini sarf etti.

Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca'nın, TBMM Genel Kurulunda, Anayasa Mahkemesinin (AYM), Gezi Parkı davası hükümlüsü ve milletvekilliği düşürülen Can Atalay kararını okutmasına değinen Günaydın, şunları kaydetti:

"Evet, Meclis Başkan Vekilimiz Gülizar Biçer Karaca Anayasa Mahkemesi hükmünü okutturdu. Divan Katibimiz de bunu okudu. Bütün bu kısır tartışmalardan öte, bakalım ne diyor 15'inci madde? Meclis Başkan Vekilleri, Başkanın şahsının vekilleri midir acaba, yoksa Başkanın, Meclis Genel Kuruluna dair yetkilerini, onun yokluğunda özgür iradeleriyle kullanacak olan Divan üyeleri midir? Aksi durum, bir başkan vekilinin Meclis gündemini yönetirken her durumu Başkanın bilgisine sorması ve ondan onay alması gibi bir pratiği mümkün olmayan, yasama işlevinin mantığıyla izah edilemeyecek bir sonuç doğurmaz mı? Bu çerçevede, Sayın Numan Kurtulmuş'un 'Hiçbir Meclis başkan vekili, Meclis Başkanının iradesi hilafına, temsil ettiği makamın yetkilerini kullanamaz' ifadesinin normatif ve teamülü bir temeli yoktur ve olamaz."

"Bilgi sunma işlemi niteliğindeki Anayasa Mahkemesi kararının okutulması işlemi İç Tüzük'ün 49'uncu maddesinin son cümlesindeki yasağın kapsamı içinde bir işlem olarak görmemize neden olur mu?" sorusunu yönelten Günaydın, şunları kaydetti:

"Bilgiye sunma işleminin bu niteliğiyle mahkeme kararının okunması şekliyle görüşme gerektiren bir işlem olmadığı şeklinde doktrinde ve akademide tam bir görüş birliği vardır. O halde soralım, ayıp olan nedir? Ayıp olan, Anayasa Mahkemesi kararını burada okuyamamaktır. Ayıp olan, seçilmiş milletvekilini buraya getirememektir. Dolayısıyla, iki yıldır hücresinde bizim, onun hakkında yapacağımız işlemi bekleyen Şerafettin Can Atalay'ı, yalnızca Can Atalay'a değil, Can Atalay gibi hukuksuz bir şekilde memleketin mahpushanelerinde tutulan tüm tutsaklara buradan selam söylüyorum. Özgür ve demokratik bir Türkiye'de hep beraber adil bir şekilde çalışacağız."

"Gelinen nokta, rakamlardan ibaret bir istatistik verisi değil beka meselesidir"

AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'e geçmiş olsun dileklerimi ileterek, en kısa sürede Meclis çatısı altında birlikte çalışmayı da özlemle beklediklerini söyledi.

18 Nisan'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla, Filistin'i Destekleyen Parlamentolar Grubu Toplantısı'nı gerçekleştirdiklerini aktaran Yenişehirlioğlu, "Tüm dünyayı terör devleti İsrail'in haksız, hukuksuz ve vicdansız saldırıları karşısında ortak bir tavır takınmaya, zulüm karşısında yek yürek olmaya bir kez daha davet ettik." dedi.

Yenişehirlioğlu, Türkiye'nin, dünyanın insanlığa muhtaç kaldığı, merhametten yana yolunu kaybettiği şu dönemde bir vicdan pusulası olarak adeta yol gösterdiğine değinerek, "Dünyanın da insanlığın da 5'ten büyük olduğunu tüm dünyaya hatırlatan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın zulüm karşısındaki tavizsiz tavrı Türkiye'nin vicdanlı dış politika anlayışının en güçlü ispatıdır. Toplantımızın uluslararası topluma ve dünya kamuoyuna güçlü bir mesaj vermesini temenni ediyorum. Böylesine faydalı bir toplantıya ev sahipliği yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş'a, katkılarından dolayı katılımcı ülkelerin Parlamento temsilcilerine ve tüm paydaşlara teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin azalan doğum oranlarının ve yaşlanan toplum yapısının karşı karşıya kalınan en büyük tehdit olduğunu vurgulayan Yenişehirlioğlu, "Doğurganlık hızımız 1,51'e düşmüş durumdadır. Oysa nüfusun kendini yenileme oranı 2,1'dir; bu da içinde bulunduğumuz durumun ne denli kritik olduğunu bizlere bir kez daha göstermektedir. Gelinen nokta, rakamlardan ibaret bir istatistik verisi değil beka meselesidir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 2007 yılından bu yana dikkat çektiği konunun önemi, bugün bütün dünya tarafından daha net anlaşılmıştır." dedi.

Yenişehirlioğlu, en iyimser projeksiyonların dahi gelecek 10 yıl içinde Türkiye'nin nüfus artışının azalacağını gösterdiğine dikkati çekerek, "Mevcut gidişat devam ederse bu yüzyılın sonunda Türkiye nüfusunun 10 milyon gerilemesi öngörülmektedir. Bu azalma, milletimizin dinamizmini, üretim kapasitesini, savunma gücünü, hatta kültürel sürekliliğini tehdit eden bir durumdur. Bu tehdide karşı gençlerimizin eğitimi, istihdamı, evliliği, aile kurmaları, hayata tutunmaları için elimizde ne varsa seferber edecek, çalışmalarımızı bu doğrultuda şekillendireceğiz." diye konuştu.

TBMM'nin, yalnızca sözlerin ifade edildiği bir çatı olmanın ötesinde milli iradenin tecelli ettiği, milletin kalbinin attığı bir yer olduğuna dikkati çeken Yenişehirlioğlu, şunları söyledi:

"Biz, bu topraklarda bin yıldır aynı havayı soluyor, kardeşliği koruyor, farklılıklarımızı zenginlik olarak görüyoruz. Görüşlerimiz ayrı, yollarımız farklı olabilir ama gönüllerimizin bir olduğunu da biliyoruz çünkü biz aynı gökyüzünün altında, aynı bayrağın gölgesinde yaşıyoruz. Bu Meclis, milletin iradesinin tecelli ettiği kutlu bir çatıysa o çatının direği kardeşlik, harcı muhabbet, temeli de uzlaşmadır. Bugün ihtiyacımız olan şey ayrılmak değil anlaşmak, ötekileştirmek değil kucaklamaktır. Son günlerde bazı kesimlerin körüklemeye çalıştığı ayrılıkçı söylemler, milletimizin feraset duvarına çarparak dağılmaya mahkumdur."

Kaynak: AA / Oguzhan Sarı - Politika
title