TBMM Çevre Komisyonu
Hayvan Hakları Koruma Kanunu Tasarısı, alt komisyona gönderildi Orman ve Su işleri Bakanı Eroğlu: "Kedi parçalanmasına ben de çok üzüldüm. Bu kanun çıksaydı, iki yıla kadar hapisle cezalandırılacaktı" "Bizim de niyetimiz bu konuda en iyi kanunu çıkartmaktır.
Hayvan Hakları Koruma Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngören yasa tasarısı, TBMM Çevre Alt Komisyonu'na sevkedildi.
AK Parti İstanbul Milletvekili Erol Kaya başkanlığında toplanan komisyon, 11 Eylül 2012 yılında TBMM'ye sevkedilen tasarıyı ele aldı. Komisyon görüşmelerine, çok sayıda hayvansever, gönüllü, sivil toplum örgütü temsilcileri ile Sanatçı Yonca Evcimik katıldı.
Kaya, düzenlemenin içeriği hakkında bilgi vererek, tasarı komisyona sevkedildikten sonra STK ve hayvanseverleri dinlediklerini, önerilerin mümkün olduğunca tasarıya dercedileceğini söyledi.
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, tasarıyla ilgili sunuş konuşmasında, "Bizim kültürümüzde hayvanları sevmek çok önemlidir. Biz diğer ülkelerden çok daha ilerideyiz. Onlarda uyutma var, uyutma dediğimiz aslında hayvanı yok etme, bir hayvanı öldürmek asla kabul edilebilecek bir şey değil. Bizim kültürümüzde bir hayvanı öldürmek yoktur. Türkiye'de şöyle bir problem var, çocuğu hayvanı seviyor diye alıyor, bir hafta sonra usanıyor sonra sokağa atılıyor, bu kabul edilebilecek bir şey değil" dedi.
Yeni bir düzenlemeye niçin ihtiyaç duyulduğuna ilişkin olarak Eroğlu, öngörülen tedbirlerin koruma için yeterli olmadığını, görev ve yetki boşlukları meydana geldiğini, cezaların yetersiz kaldığını belirterek, şöyle konuştu:
"Tehlikeli hayvanlar ve sahipsiz hayvanlar büyükşehirlerde toplum sağlığını tehdit eder duruma gelmiştir, geçici hayvan bakım evleri yetersiz kalmış ve yönetim zafiyetleri oluşmuş, sahiplendirmede istenilen seviyeye ulaşılamadı. Daha önce ormanlardan hayvan barınakları ve rehabilitasyon merkezleri için yer verilmiyordu. Biz ilk defa büyük bir cesaretle hayvan barınakları ve rehabilitasyon merkezleri için ormanlık alanlarda geniş alanlar verilebilir diye böyle bir madde koyduk. Şu anda 3 tane dünyada en güzel örnek kuruyoruz. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile birlikte Kandıra yolu üzerinde çok geniş bir ormanlık alanı verdik. Bir bakarsanız burası sizin istediğiniz manada. Burada hayvan hastaysa tedavi edilecek, kısırlaştırma, aşılama, küpeleme ve sahiplendirme yapılacak. Bu maksatla doğal hayat parkları ilave edildi. Maksat hayvanların toplanıp buraya atılması değil. Kanun da bir eksiklik varsa bunu telafi edebiliriz. Hayvanlar adeta daracık hapishane gibi yerlerde bulunmasın. Geniş ormanlık alanlarda rehabilite edilsin. Sahiplenmeyi kolaylaştırmak için çok özel bir veri tabanı oluşturuyoruz. Doğal Hayat Parkları denilince bir tepki oldu, sanki bütün hayvanlar alınıp oraya tıkılacak gibi bir uygulama yok. Aynı şeyi Trabzon'da ve şimdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na çok büyük bir alan verdik. Bunu ben de kafa yordum, yanlış anlamayın barajlardan daha çok buna kafa yoruyorum. Böylece sahipsiz hayvanlar bulundukları anda yerel yönetimler tarafından hayvan bakımevlerine götürülecek, müşahede altına alınacak, aşılanacak, işaretlenecek, kısırlaştırılacak, gerekirse rehabilite edilecek, sahiplendirilinceye kadar bakılacak. Kati süratle öldürme, uyutma yok. Kırsal alanda ise özel idarelere görev vermeyi planlıyoruz."
Tasarıyla, meskenlerde bulanabilecek hayvan tür ve sayısı belirlendiğini, tehlikeli köpek ırklarını sahiplenme yasağı getirildiğini, sahipsiz hayvanların ormanlık alanlara bırakılmasının yasaklandığını anlattı. Eroğlu, "Hayvanlara işkence yapmak, psikolojik acı çektirmek, hayvanları dövmek, aç ve susuz bırakmak, hayvanları sokağa terk etmek, aşırı soğuk veya sıcağa maruz bırakmak artık cezai müeyyideye giriyor. Cinsi istismarda bulunmak, tehlikeli köpek ırklarını üretmek, sahiplenmek, ülkemizi girişini, satışını ve reklamını yapmak, takas etmek, sergilemek ve hediye etmek yasaklar kapsamına alınıyor. Ev ve süs hayvanı satışı yapılan yerlerde yırtıcı ve zehirli hayvanları satmak yasak. Hayvanları işkence yaparak öldürmenin büyük bir cezası var. Cezalar çok ağırlaştırıldı, 2 yıla kadar hapis cezaları var. Kanunda verilen idari para cezalarının 1 ay içinde ödenmesi hükme bağlanıyor. Bu tasarı bu haliyle bile, bütün Avrupa ülkelerinden çok daha gelişmiş bir düzenleme" dedi.
-"Oğlunuzun Dogo Argentino'su olduğunu biliyoruz"
Komisyon gündeminde bulunan yasa teklifinin sahibi CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, tasarıda sakıncalı bulduğu bazı düzenlemeler olduğunu belirterek, hayvanlarla ilgili en acil konunun hayvanlara yapılan işkence, öldürme ve tecavüzün cezalandırılması olduğunu anlattı. Kısa bir süre önce bir gencin kedisini işkenceyle öldürmesinin tasarıyı gündeme getirdiğini savunan Onur, işkence, işkenceyle ölüme sebebiyet verme ve tecavüze hapis cezası verilmesi ve bu cezanın paraya çevrilmemesini istedi. Tasarıda öngörülen doğal hayat parkları, meskende barındırılacak tür ve sayının belirlenmesi, tehlikeli türlerle ilgili düzenlemelerin yanlış olduğunu ifade eden Onur, Komisyon Başkanı Kaya'ya, "Oğlunuzun Dogo Argentino'su olduğunu biliyoruz. Bunu tasarıdan kurtarırız diye düşünüyorum" dedi.
CHP İstanbul Millevekili Mahmut Tanal, borcu nedeniyle hayvanların haczedilmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek, insanlar üzerinde yapılan deneylerde alınan koruma önlemlerinin hayvanlar için de olması gerektiğini söyedi. Lazer ışınları, kazalarda çarpmanın etkisini ölçmek, leopar kürkünün tümüyle çıkarılması için hayvanlara eziyet edildiğini anlatan Tanal, Türkiye'de "Hayvan Hakları Bakanlığı" kurulması gerektiğini söyledi. Tanal'ın bu sözlerine, MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, "İnsan haklarını da oraya bağlayalım" diye laf attı.
AK Parti Karabük Milletvekili Osman Kahveci'nin, gelecek süreçte sokak hayvanlarının sayısının sahiplendirme ve kısırlaştırma yoluyla azaltılabileceğini belirterek, "Sokak hayvanları çok masum değil, bazıları insanlara saldırabiliyor. Çok şikayet alıyoruz. Benim küçük çocuğuma site içinde sokak hayvanı saldırdı" demesine, bazı STK temsilcileri, "tinerciler de insana saldırıyor" diye tepki gösterdi.
CHP Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın, "Keşke hayvan haklarına gösterdiğiniz duyarlılığı insan haklarında da gösterseniz" demesine bazı hayvanseverler ve STK temsilcileri, "Bunu hakaret sayarız" dedi.
Kaplan, "Hayat parkı eğer toplama kampı olacaksa anlamı yok. Okullarda çevre dersinde hayvanlarla yaşam konusunda eğitim verilmesi zorunlu olmalı" görüşünü savundu.
MHP'li Türkkan, "Bir canavarın kediyi vahşice öldürmesi bu tasarının gündeme alınmasına neden oldu. Sayın Bakan bir gün herhangi bir belediyenin barınağına gidin. O kediyi vahşice öldürülmesinden farkı olmayan tablolar göreceksiniz. Belediyelerin yaptığı hayvanlara eziyet haline gelmiş durumda. Şimdiden Kandıra'dan feryatlar geliyor. İstanbul'dan ne kadar atılan hayvan varsa buraya getiriliyor. Bu kadar hayvanı orada bakacak imkan yok. Belgrad ormanı sahipsiz hayvanlarla dolu. Petshop'lar hayvana eziyet yerleridir, oralarda 20. yüzyılın esir pazarı görüntüleri var" diye konuştu.
-"Ölümüne karşıyız"
Komisyonda daha sonra hayvanseverler ve STK temsilcilerine söz verildi.
Hayvan Hakları Federasyonu Başkanı Nesrin Çıtırık, sahipsiz sokak hayvanlarının sahiplenilmesinin "kandırmaca" olduğunu, sokak hayvanlarının değil, evinde atılan cins hayvanların sahiplenildiğini belirterek, "Kedi ve köpekler orman hayvanı değil, bunları doğal hayat parklarına koyamazsınız. Bu hayvanların bulundurulacağı yer en fazla 300-500 metre olmalı ki bir kavgada ölmesin. Sahipsiz hayvanların ormanlık alana konulması asla kabul edilemez. Meskenlerdeki hayvanların sorumluluğu sahibine aittir. Niye evde 30-40 kedi ve köpek besliyor çünkü belediyeler bu hayvanları doğru koşullarda tutmuyor. Kimse aklını kaçırmış değil, bu hayvanları petsohplardan almadı, belediyelerin elinden kurtardı. Çünkü belediyeler bu hayvanları pisliğiyle, açlığıyla yaşamaya mahkum ediyor" dedi.
Bazı belediyelere ait hayvan barınaklarının durumuna ilişkin fotoğraflar gösteren Çıtırık, "Sokaklarda sahipsiz hayvan bulundurulmamasına ölümüne karşıyız. Bunların toplanmasına ve doğal yaşam parklarına götürülmesine de ölümüne karşıyız. Anadolu'da 50 binden fazla pitbull var. Devletin gözü önünde üretildi, insanlar bunlardan para kazandı ama şimdi yaşamına izin vermiyor. 50 hayvana bakamayan belediye, bunlara nasıl bakacak? Tasarıdaki tehlikeli hayvan kavramı değiştirilmeli. Ayrıca, hayvanlara işkence yapmak serbest ama işkenceyle ölürse ceza veriliyor. Sokaktaki gariban hayvan, milyonda bir insana saldırır" görüşünü savundu.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Taner Dodurka, Türkiye'de geniş ve insanının gidemeyeceği yerlerde rehabilitasyon olamayacağını savunarak, hayvanlara işkence edilmesine mutlaka hapis cezası getirilmesi gerektiğini söyledi.
Sanatçı Yonca Evcimik, hayvanlar konusunda belediyelerin çalışmadığını ifade ederek, "Tehlikeli ırk değil, tehlikeli sahip var. Hayan dövüşleri yapılıyor. Bir süre önce bunu haber aldık. Ekip olarak gece oraya gittik, onları takip ettik. 155 hattına ihbarda bulundum. Bir polis arabası önlerini kesmedi. 30 kişilik basın ordusu gelince polisler geldi. Ama onlara baskını gerçekleştiremedik. 150 bin avro gibi paralar döndüğünü öğrendik" dedi.
-"Benim de kedim var"
Bakan Eroğlu, eleştirileri yanıtlarken, tasarının yasalaşma sürecinde tavsiyelerin dikkate alınacağını belirterek, hayvanları korumak için yeteri kadar bütçe ayırdıklarını söyledi. Hayvanları korumada eğitimin önemli olduğunu vurgulayan Eroğlu, Türkiye'de bu alanda eksiklik olduğunu, konunun okullarda ders olarak okutulması gereğine işaret etti.
Kandıra'da yapılacak rehabilitasyon merkezinin toplama yeri olmayacağının altını çizen Eroğlu, petshoplarla ilgili eleştirilerin doğru olduğunu söyledi. Eroğlu, kendisinin de bundan çok rahatsız olduğunu kaydederek, yapılacak düzenlemede bununla ilgili gerekenin yapılacağını ifade etti.
Kedisinin olduğunu ifade eden Eroğlu, "Çocukken köpeklerin saldırısına uğradım. Ama büyüklerimiz bizi eğitmişti. Bayırdan bisikletle inerken büyük 3 kopek üzerime saldırdı, ben de hemen zınk diye durdum. Çoban ıslık çalınca köpekler gitti" dedi.
Eroğlu, bir gencin kedisine işkenceyle ölümüne neden olmasıyla ilgili olarak, "Kedi parçalanmasına ben de çok üzüldüm. Bu kanun çıksaydı 2 yıla kadar hapisle cezalandırılacaktı. Bizim de niyetimiz bu konuda en iyi kanunu çıkartmaktır. Ben de en az sizler kadar hayvanları seviyorum. Hayvanı sahiplenen, 'artık çocuğum istemiyor' diye sokağa atamayacak" diye konuştu.
Konuşmaların ardından tasarı, alt komisyona gönderildi. - TBMM