TBMM Aile Bütünlüğünün Araştırılması Komisyonu
Anadolu Ajansı Türkiye Haberleri Yayın Yönetmeni Hasan Öymez, aile bütünlüğünün korunması ve aile içi şiddete yönelik son derece dikkatli yayın politikası izlemeye gayret ettiklerini belirtti.
Anadolu Ajansı Türkiye Haberleri Yayın Yönetmeni Hasan Öymez, aile bütünlüğünün korunması ve aile içi şiddete yönelik son derece dikkatli yayın politikası izlemeye gayret ettiklerini belirtti.
TBMM Aile Bütünlüğünün Araştırılması Komisyonu, AK Parti Düzce Milletvekili Ayşe Keşir'in başkanlığında toplandı.
Komisyon, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı, RTÜK, TRT, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nden yetkilileri dinledi.
Anadolu Ajansı Türkiye Haberleri Yayın Yönetmeni Hasan Öymez, komisyona yaptığı sunumda, Anadolu Ajansı'nın, Kurtuluş Savaşı mücadelesini ve yeni Türkiye Cumhuriyeti ilkelerini dünyaya duyurmak amacıyla 4 Nisan 1920'de, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulduğunu anımsattı.
Öymez, Cumhuriyet'ten daha eski bir kurum olan Anadolu Ajansı'nın, bu anlamıyla Türk medyasının öncü kurumu olduğunu belirtti.
Günde yaklaşık bin 800 haber yayınladıklarını, Türkçe, İngilizce, Arapça, Fransızca, Boşnakça, Arnavutça, Farsça, Rusça, Kırmançi ve Soranice olmak üzere on dilde yayıncılık yaptıklarını anlatan Öymez, bu dilleri artırma yönünde çalışmaların devam ettiğini ifade etti. Öymez, "Zira kuruluş felsefemiz ve kurucumuz Atatürk'ün koyduğu ilke, Türkiye'nin sesini dünyaya duyurma. Bu amaçla dünyaya daha fazla dille ulaşmaya gayret ediyoruz" dedi.
"Büyük sorumluluk yüklüyor"
Gazete, televizyon, internet sitelerinin yanı sıra, bölgesel, yerel televizyon, gazetelerin, Türk medyasının tamamının Anadolu Ajansı'nın abonesi olduğuna işaret eden Öymez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu bize büyük bir güç ve aynı zamanda büyük sorumluluk da yüklüyor. Üzerinde çalıştığınız araştırma konusu da bunlardan biri. Yön verme konumumuzun yanı sıra sorumluluklarımız da var. Bu sorumluluklar çerçevesinde savaş, afet durumlarında izlenecek haberciliğe ilişkin yayın ilkeleri manzumemiz var. Tüm olaylara, belli yayın ilkeleri çerçevesinde yaklaşıyoruz. Şiddet içeren durumlarda da aynı şekilde izlenecek yayın politikamız var.
Özellikle araştırma komisyonunun sorumluluk alanına giren aile bütünlüğünün korunması, aile içi şiddet alanında da son derece dikkatli yayın politikası izlemeye gayret ediyoruz. İntihar haberlerini, çok önemli toplumsal boyutu, siyasi yanı olmadıkça kesinlikle kullanmıyoruz. Çünkü bir yönüyle bunun da özendirici boyutu var. Aynı şekilde aile içi şiddet haberlerinde, aile içi şiddet olayının detaylarını içeren haberler yapmak yerine aile içi şiddet sonunda, şiddeti uygulayan kişinin aldığı cezayı daha çok haberleştirmeye gayret ediyoruz. Özendiricilikten ziyade caydırıcılığı baz alarak habercilik yapıyoruz. Bu kişilerin alacağı cezai müeyyideleri haberlerimizde sıkça işlemeye çalışıyoruz. Bu ilkelere, haber metinlerimizin yanı sıra, bu haberlere ilişkin fotoğraflarımız, videolarımız, facebook, twitter gibi sosyal medya mecralarımızda da dikkat ederek, yayın yapmaya çalışıyoruz. Davalar sonucunda, aile içi şiddet uygulayan, aile bütünlüğüne zarar veren kişilerin aldıkları cezaları öne çıkararak haber yapıyoruz. Devletin, aile içi şiddete uğramış, zarar gören kişilere ne gibi yardımlar yaptığına yönelik haberler vermeye gayret ediyoruz ki aile içi şiddet vakaları, aile içinde kalmasın. Şiddetin aile içinde kalmasını, gizlenmesini önlemeye yardımcı olmaya gayret ediyoruz."
Öymez, güçlü aile yapısına, aile bütünlüğünün önemine vurgu yapan haberlere önem verdiklerini belirterek, bu çerçevede 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla dosya haberler yayınlayacaklarını anlattı.
"Kamu yayıncılığı ilkesiyle hareket ediyoruz"
Kötü örneklerin bulunduğunu ancak iyi örneklerin de olduğunu, kendilerinin de bunları göstermeye çalıştıklarını dile getiren Öymez, şunları kaydetti:
"Kamu yayıncılığı ilkesiyle hareket ediyoruz, reyting, tiraj ya da tık alma kaygımız yok. Bu bize sorumluluk da yüklüyor. Bu sorumluluğun bilinciyle hareket edip, topluma ve medyaya yön veren haberler yapmaya gayret ediyoruz. Başarılı kadınlar, aile bütünlüğünü koruyan anneler... Yüz haber yapsak, bunun 10'u medya tarafından kullanılsa, kar kardır ilkesiyle bakıyoruz. Genelde medya, maalesef reyting kaygısıyla olumsuzlukları haberleştirmeye gayret ediyor. Bu gazeteciliğin doğasında ama biz buraya denge getirmeye çalışıyoruz. Türkiye'nin sesini dünyaya duyurma ilkemizle hareket ederken, bu tür ana ilkemizin yanı sıra toplumsal faydayı öne alan, medyaya yön veren haberleri yapmaya devam edeceğiz."
Komisyon Başkanı Keşir, Anadolu Ajansı'nın sorumlu yayıncılığını önemsediğini dile getirdi.
MHP Aydın Milletvekili Deniz Depboylu, Anadolu Ajansı'na, ilkeli yayın anlayışından dolayı teşekkür etti.
"Evlilik öncesi broşürler dağıtılmalı"
Diyanet İşleri Başkanlığı Aile ve Dini Rehberlik Daire Başkanı Sedide Akbulut, vatandaşların sorunlarının çözümünde din görevlilerine duyduğu güveni referans alan başkanlığının, bütün personeliyle zihinsel dönüşüm hedeflediğini söyledi.
Akbulut, aileye yönelik faaliyetler ile sosyal hizmet kurumlarında manevi destek faaliyetleri yürüttüklerini ifade etti.
Aile ve dini rehberlik bürolarına vatandaşlar tarafından 2014'te 8 bin 564, 2015'te 8 bin 592 başvuru yapıldığını bildiren Akbulut, başvuruların ana konu dağılımının evlilik-nikah-boşanma, aile, sağlık, çocuk, kadın, genç ve sosyal durumlar olduğunu belirtti.
Akbulut, başvuru yapanlar arasında ilk sırayı kadınların, ilkokul ve lise mezunlarının, ev hanımlarının, memurlar yer aldığını kaydetti.
Sedide Akbulut, küreselleşen dünyada farklı kültürlerle karşılaşılması, kontrolsüz internet kullanımı gibi nedenlerle toplumda ahlaki erozyonla yüz yüze gelinmesine neden olduğunu belirterek, bu bağlamda çocuk istismarı ve çocuk yaşta evliliklerin de gözardı edilmeyecek derecede toplumsal bir sorun olarak karşılarına çıktığını ifade etti.
Aile ve dini rehberlik bürolarında 2 bin 78 personelle hizmet verdiklerini, çoğunluğunun ilahiyat fakültesi mezunu olduğunu kaydeden Akbulut, hizmet içi eğitimlerle destekleseler de henüz yetkinlik olmadığını düşündüklerini söyledi. Hizmet veren personelin yeterli donanıma sahip olabilmesi için özel bir unvanla, manevi destek uzmanlığı kadrosunun tahsisini isteyen Akbulut, böylece yetkinliklerinin, yeterliliklerinin artacağını kaydetti.
Akbulut, ailenin korunması bağlamında, aile bireylerinin hurafe ve bidatlardan, dinin gerçekleri ile bağdaşmayan tutum, alışkanlıklardan korunmasının önemine işaret etti.
Evlenecek çiftlerin büyük bir kısmının aile olmanın getirdiği hak ve sorumluklar konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığının görüldüğünü dile getiren Akbulut, "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile başkanlığımızın ortaklaşa hazırlayacağı evlilikte hak ve sorumlulukları içeren evlilik öncesi broşür, yerel yönetimler aracılığıyla evlenmek üzere başvuran çiftlere dağıtılmalıdır. Talep eden çiftlere evlilik öncesi aile eğitimleri, seminerleri verilmelidir" dedi.
Doğuda kadınların ne cami ne müftülüğe geldiğini, görünmekten çekindiklerini dile getiren Akbulut, büroların müftülük dışında olması gerektiğini söyledi. Akbulut, başkanın genelgesiyle büroların şehrin merkezinde olmasının duyurulduğunu, vatandaşın ayağına hizmet götürmeyi hedeflediklerini anlattı.
"Aileyi çocuklar üzerinden eğitiyoruz"
Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nermin Kırım, genel olarak toplumsal değerlerin, özel olarak aile değerlerinin geliştirilmesi, korunması, sürdürülmesine dönük faaliyetlere öncelik vererek; aile değerlerini öne çıkaran kültür ve sanat çalışmalarını teşvik ettiklerini belirtti.
Bugüne kadar yaptıkları sanatsal ve kültürel etkinliklerde aile ve kültürel değerlere yönelik mesajlar verilmeye çalışıldığını dile getiren Kırım, çalışmalarının bu doğrultuda sürdürüleceğini anlattı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültürel değerlerin yaşatılarak gelecek nesillere aktarılmasının önemi ve bilinciyle aileye yönelik çalışmalar yaptıklarını dile getiren Kırım, "Her ne kadar ilk eğitim ailede alınsa da biz aileleri çocuklar üzerinden eğitmeyi hedefliyoruz. Çocukları ve gençleri kütüphanelere, müzelere, tiyatro, opera, bale, sinema, konserler gibi etkinliklere çekerek aileleriyle daha fazla nitelikli zaman geçirmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Ailece geçirilen nitelikli zaman içinde verilecek kültürel mesajlar, değerlerle ailemize ve kültürümüze katkı sağlanacaktır. Aile bireylerinin birbiriyle paylaşımı artacaktır" diye konuştu.
"Evlilik değil boşanma programları"
RTÜK İzleme Dairesi Başkanı Mehmet Çakırtaş, ailenin, televizyondan en çok etkilenen grup olduğuna dikkati çekti.
Aileye yönelik, ailenin bozulmasına ters yönden etki yaptığını düşündükleri programlardan birinin de izdivaç programları olduğunu dile getiren Çakırtaş, görücü usulü evliliklerin temel mantığını taşısa da sansasyonel, dramatik sunumla, ilgi çekici sunumla suni yapıya dönüştüğünü söyledi.
Gelen şikayetlerin tamamına yakınının izdivaç programlarına yönelik olduğuna işaret eden Çakırtaş, sabah kadın kuşak programlarının içinde de zaman zaman aile kültürünün pek de hoş karşılamayacağı durumların ortaya çıktığını belirtti.
Çakırtaş, geçen yıl kuruma gelen şikayetlerde ilk sırayı yüzde 23 ile dizi filmlerin aldığını bildirdi.
İzdivaç programlarının evlilik değil, boşanma programları haline geldiğinin görüldüğüne işaret eden Çakırtaş, bu çerçevede program yapımcıları, sorumlu müdürlerle RTÜK'te toplantı yaptıklarını, konunun müzakere edildiğini anımsattı. Çakırtaş, bu televizyonlardan bazılarının yayınlarını durdurduğunu, bazılarının format değişikliğine gittiğini belirtti.
"Destek verenlere baskı"
AK Parti Adana Milletvekili Necdet Ünüvar, RTÜK'ün sadece cezalarıyla gündeme geldiğini, bazı yayın kuruluşlarınca öcü gibi gösterildiğini söyledi.
Kuruma yayın cezası verildiğini, kanalda hiç kimsenin izlemeye tenezzül etmediği belgeseller verildiğinde anladıklarını belirten Ünüvar, "Ceza yayın kuruluşuna mı yoksa topluma bunu izlemeyin demek mi?" diye sordu.
RTÜK'ün daha çok görüntüye dayalı bir kurum olduğuna işaret eden Ünüvar, müstehcen görüntüde ailenin kanal değiştirdiğini ancak diyalog olduğunda bunu değiştirmediğini söyledi. Evlilik programlarının, bunun en tipik örneği olduğunu dile getiren Ünüvar, bu programların, birbirini tanımayan iki kişinin evlenmesi değil "evlenirseniz başınıza bu gelir" dedirten cinsten olduğunu kaydetti. Ünüvar, bu programlardaki diyaloglara, RTÜK'ün dikkat çekmesi gerektiğini dile getirdi.
MHP Aydın Milletvekili Deniz Depboylu, çizgi filmlerin şiddet içermemesi gerektiğini, bu programlarda hatalı, bilinçsiz tüketime yol açacak reklamların kontrol altına alınması gerektiğini söyledi.
AK Parti Konya Milletvekili Hüsnüye Erdoğan aile bütünlüğünü bozacak dizilerin, yasakçı olarak değil ancak kontrollü olarak denetiminin yapılması gerektiğini belirtti.
AK Parti Isparta Milletvekili Sait Yüce, "Bu tür zarar verici, tahrip edici yayınların yasaklanması şeklinde değil ama bu tür filmlere, dizi programlarına, bunlara destek, reklam veren, sponsor olan firmaları, vatandaşların RTÜK'te olduğu gibi, kınadıklarını, rahatsız olduklarını, bu tür programlara destek olmamaları gerektiği konusunda uyarmaları, baskı yapmalarının da etkili olacağı kanaatindeyim" diye konuştu.
Yüce, yüzde 94 kendisini dindar olarak tarif eden bir toplum olduklarını dile getirerek, devlet kanalları, özel kanalların kullandıkları dile çok dikkat etmeleri gerektiğini vurguladı. Yüce, Darwinist, materyalist, "doğa ana yaptı" gibi, yapanın belli olmadığı, kendi kendine olduğu gibi ifadelerin, belgesellerde, kamu spotlarında, yer yer film, dizilerde rastlandığını kaydetti.
AK Parti Burdur Milletvekili Bayram Özçelik, 2015'te en çok şikayet alan programın diziler olduğunun söylendiğini ancak izdivaç programlarının görünmediğini söyledi. Özçelik, film, dizi, programın yanlış olduğu halde şikayet edilmediğini kaydetti.
"Çizgi filmlerdeki diyalogdan rahatsızız"
Milletvekillerinin eleştirileri ve sorularına yanıt veren Çakırtaş, programlara yönelik yaptırımların olduğunu ifade ederek, "Ancak herhangi bir programa ödül verelim dediğimizde, hangi kalemden vereceğiz bilmiyorum" dedi.
İkame programlara yönelik eleştirilere ise Çakırtaş, "Maalesef bizim program yapma kalemimiz de yok. Bu programları TRT ya da diğer kamu kuruluşlarından, yüklü miktarda paralar vererek alıyoruz. Bu programlar en az on yılı geçmiş oluyor. Program durdurmalar bu anlamda RTÜK için müeyyideye dönüşüyor" diye karşılık verdi.
Çakırtaş, çizgi filmlerin sıkıntılı oldukları alanlardan biri olduğuna işaret ederek, bunların bir çoğunu takip ettiklerini, buradaki diyaloglardan kendilerinin de rahatsız olduğunu belirtti. Çakırtaş, ancak RTÜK'ten lisans almış yayınları izleyebildiklerini dile getirdi.
Sağlık Bakanlığına yazı yazdıklarını anlatan Çakırtaş, bu çizgi filmlerde hangi reklamların yer alabileceği, hangilerinin alamayacağına yönelik bakanlıktan 2015 sonunda kendilerine cevap geldiğini bildirdi. Çakırtaş, reklamı kesinlikle yasaklananların, bazı şartları taşıdıktan sonra yayınlanabilecek olanların bulunduğunu, kendilerinin de bu son liste üzerinde çalıştıklarını vurguladı. Çakırtaş, bazı televizyon kanallarının, çizgi filmlerde reklamı tamamen kaldırdığını ifade etti.
"Basın sektöründe çalışma koşullarındaki zorluklar"
TRT Genel Sekreteri Sibel Arzu Yılmaz Varol, her ilde yer aldıklarını, bu çerçevede sorumluluklarının farkında olduklarını kaydetti.
Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Musa Özdemir, Antalya'da 2012'de kadın ve medya sempozyumu düzenlediklerini, medyada kadın algısı, medya yönetiminde kadın, medya, kadın ve hukuk, kadın haklarının gelişmesinde ve kadına yönelik sosyal projelerde medyanın rolü, tv programlarında ve reklamlarda kadın başlıklı oturumlar düzenlendiğini anımsattı.
Özdemir, yeni bir kuşak yetiştiğine işaret ederek, "Onlara yeni kültür inşaası sunmalıyız. Onlar bizim alışkanlıklarımızın dışında medya ilişkisi kuruyorlar. Onları eğitmek, en azından bilgilendirmek, doğru tercih yapabilmelerini sağlamak gerekir" dedi.
Bazı meslek gruplarında aile bütünlüğünü sağlamanın biraz daha zor olduğunu belirten Özdemir, basın sektöründe çalışanların çalışma koşullarının bazı zorluklar taşıdığını vurguladı. Özdemir, basın mensuplarıyla yaptıkları toplantılarda, bu zorlukları gidermeye yönelik hak ve mevzuat değişikliğini talep ettiklerini söyledi.