Sultanbeyli'de Tapu Devir Töreni
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Eskiden biz CHP'yi bilirdik 'Kabe Arap'ın olsun bize Çankaya yeter' diyorlardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Eskiden biz CHP'yi bilirdik 'Kabe Arap'ın olsun bize Çankaya yeter' diyorlardı. Şimdi bu da 'Taksim Kabemizdir' diyor. Bizim tek Kabemiz var, o da Mekke'de. Biz başka Kabe tanımıyoruz" dedi.
Erdoğan, Sultanbeyli'de tapu devir törenindeki konuşmasında, "terör örgütünün arkasında olduğu siyasi partinin" Kürtleri istismar ettiğini söyledi.
"Benim dindar Kürt kardeşlerim, bunlara gereken cevabı inanıyorum ki 7 Haziran'da verecek" diyen Erdoğan, "Ne diyor? 'Taksim bizim Kabemizdir' diyor. Eskiden biz CHP'yi bilirdik 'Kabe Arap'ın olsun bize Çankaya yeter' diyorlardı. Şimdi bu da 'Taksim Kabemizdir' diyor. Bizim tek Kabemiz var, o da Mekke'de. Biz başka Kabe tanımıyoruz" ifadelerini kullandı.
"Zerdüştlüğü savunuyorlar"
Güneydoğu illerinde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Kürtçe mealli Kur'an-ı Kerim gösterdiğini hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Diyorum ki bak Diyanet İşleri Başkanlığımız bu Kürtçe mealli Kur'an-ı Kerim'i hazırladı. Diyor ki başındaki kişi, 'Cumhurbaşkanına bir tane hazırladılar, gönderdiler'. 10 bin adet hazırladılar ve Güneydoğu'ya gönderdiler. Diyanet İşleri teşkilatımıza teşekkür ediyorum ama hızlarını alamadılar. Bu defa ne dediler? 'Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracağız' dediler. Sana mı kaldı bu iş? Sen kimsin de kaldırıyorsun? Nasıl kaldırıyorsun? Değerli kardeşlerim, bu ülkede Allah'ın izniyle bu topluluk böyle bir şeye asla müsaade etmez. Ben diyorum ki benim Kürt kardeşlerim kendilerini istismar eden bu zihniyete bir ders vermeli? Niye? Diyarbakır'dan bir müftü çıkmış, bunların adayı ne diyor? 'Partimin dini Zerdüştlük olsa ben yine aday olurum' diyor. Şu hale bak? Zaten onlar Zerdüştlüğü savunuyor, elimizde belgeler var. Bunların İslam'la filan alakası yok. Zerdüştlüğü savunduklarını biliyoruz ama benim Kürt kardeşim sadece bunlar Kürtçülük yapıyor, siyasi Kürtçülük yapıyor diye bunların peşinden gitmez. Benim Kürt kardeşime hizmet veren biz olduk, biz. Ağrı'ya havalimanını yapan biz, Iğdır'a havalimanını yapan biz, Kars'a havalimanını yapan biz, Muş'a havalimanını yapan biz."
"Büyük bir oyun oynanıyor"
Hakkari'de de 2 yıl müteahhitlerin tehdit edildiğini, iş makinelerinin yakıldığını, buna rağmen havaalanının tamamlandığını ve açılışını Başbakan Ahmet Davutoğlu ile yapacaklarını aktaran Erdoğan, şöyle dedi:
"Kardeşlerim, büyük bir oyun oynanıyor. Bu oyunu beraber bozmamız lazım. Bu oyunu beraber bozmak için de çok çalışmamız lazım. Özellikle ne olur benim Kürt kardeşlerimi bu oyuna getirmelerine müsaade etmeyin. Bak biz Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Romanıyla, Arnavutuyla, Boşnakıyla, Çeçeniyle, Ahıskalısıyla aklınıza ne gelirse yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevdik. Biz ret politikalarını ayaklarımızın altına aldık, inkar politikalarını ayaklarımızın altına aldık, asimilasyon politikalarını ayaklarımızın altına aldık. Ben Güneydoğu'da partimizi kurarken bana orada Kürt kardeşlerimin, vatandaşlarımın kanaat önderleri şunu diyordu, 'Sadece şu Olağanüstü Hal'i kaldırın yeter'. Daha 1 ayda kaldırdık. Abdullah Bey'in başbakanlığı dönemi, ben genel başkanım. 1 ayda kaldırdık. Değerli kardeşlerim, ondan sonra verdiğimiz hizmetin sadece havaalanlarını saydım. Kardeşlerim bitti mi? Bitmedi, bak okullar, hastaneler, neler yaptık."
"7 Haziran ders günüdür"
Erdoğan, Hakkari Yüksekova'da kurdukları modern hastanenin açılış törenine vatandaşların tehdit edildiği için katılamadığını vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:
"Bunlar mı seviyor benim Kürt kardeşlerimi Allah aşkına. Biz Kürt kardeşime, vatandaşıma değer verdik. Niye? Yaradan'dan ötürü ama bunların böyle bir derdi yok. Soruyorum 6-7-8 Ekim olaylarında 50 tane vatandaşımızı öldürdüler. Sokaklara çağrıyı yapan kimdi? Bu eş başkan denilen kişi değil mi? Peki orada öldüren kimdi? Bu malum terör örgütü. Peki ölenler, yine benim Kürt kardeşlerim. Orada Yasin Börü 5. kattan attılar, taşlarla maalesef başını vücudunu ezerek şehit ettiler. Şimdi benim Kürt kardeşlerim bunları bile bile, göre göre nasıl bunların yanında yer alacaklar? Bunların barışla, Çözüm Süreci'yle yakından uzaktan alakası yok. Bunların dinle, diyanetle yakından uzaktan alakası yok. Öyleyse 7 Haziran ders günüdür. Lafa gelince bunlarda demokrasi ve özgürlük. Medya şu anda bunların yanında. beraber hareket ediyorlar ve besliyorlar."
Mevlana'nın "Testinin içinde ne varsa dışına da o sızar" şeklindeki sözünü hatırlatan Erdoğan, "Bunların elleri kan, yürekleri katran. İşte Van'da musluklardan ne akıyordu?" ifadelerini kullandı.
"Biz ensarız, onlar muhacir"
CHP'nin Suriyeli sığınmacıları teslim edeceğini söylediğini kaydeden Erdoğan, "Ne diyor? Kaynak. Kardeşlerim, soruyorum şimdi sizlere, '1 milyon 700 bin Suriyeli, 300 bin Iraklı kardeşimiz Türkiye'de. Bunların Suriye ve Irak'a gönderilmesine 'Evet' diyor musunuz? Biz ensarız ensar, onlar da muhacir. Tarihte ensar muhacire ne yaptıysa bu millet de o muhacirlere onu yapıyor" dedi.
Dün Şanlıurfa'da da aynı yanıtı aldığına ve orada da aynı tepkinin verildiğine işaret eden Erdoğan, "Bu beyefendi maalesef başka yerlerde yüzüyor. Başka yerlerde geziniyor. Bunun böyle bir derdi yok. Biz bir şeye inanıyoruz. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Öyle mi? Kardeşine o dar gününde sahip çıkacaktır" ifadelerini kullandı.
Tarihe Boraltan Köprüsü faciası olarak geçen olayı hatırlatan Erdoğan, "Elbette biliyorlar 44 yılında, Aras Nehri üzerinde Boraltan Köprüsü'nde Azeri kardeşlerimizi Stalin'in askerlerine teslim edip gözlerinin önünde kurşuna dizdirirken de bu CHP zihniyetinin umurunda değildi" dedi.
Olaya ilişkin söylenen ağıdın "Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras'ı/Yuğsan Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası/Karası, karası, merhamet fukarası,/karası, karası, merhamet fukarası" şeklindeki dizelerini okuyan Erdoğan, "Evet bunlar merhamet fukarası. O zaman da İnönü vardı. Değerli kardeşlerim daha sonra bir Azeri ne demişti biliyor musunuz? Ah bizi Stalin'in askerlerine teslim etmeseydiniz de siz kurşuna dizseydiniz. Nerelerden geldik. Bunların kardeşlik diye bir derdi yok. Hiçbir zaman da olmadı. Şimdi Türkiye'deki kardeşlerimizi katil Esed'e teslim edecekler. Ana muhalefet partisi böyle yapar da bölücü örgütün güdümündeki parti ondan aşağı kalır mı? O da aynı şeyleri söylüyor. Bunların hepsi hikaye. Bunların hepsini aşacağız inşallah. Gittiğimiz illerde bölgedeki Kürt kardeşlerimize bunların hepsini anlatıyoruz" dedi.
"Medya demokrasi kahramanı icat etmenin peşine düşmüş durumda"
"Bölücü örgütün güdümündeki partinin" İstanbul'da ne kadar grup varsa hepsini de bayrağı altına topladığını kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bunlar yetmemiş gibi Avrupa'dan 'Ali'siz Alevilik' fitnesinin en baş savunucusunu getirdi İstanbul'dan aday yaptı. Bütün bunlarla beraber Kandil, bu partinin zaten merkez üssü. Pensilvanya bu partiyi destekliyor. Ermeni lobisi bu partiyi destekliyor, DHKP-C bunları destekliyor, milliyetçi olduğu iddiasındaki parti bunları destekliyor. Yunanistan'daki iktidar partisi, sanki kendi dertlerini çözmüşler de bunları destekliyor. Ana muhalefet partisiyle zaten ortak gibiler. Medya derseniz, Doğan Grubu başta olmak üzere bu partinin genel başkanından bir pop star edasında demokrasi kahramanı icat etmenin peşine düşmüş durumda. Şimdi dertleniyor Doğan Medyasının başı, patronu. 'Artık bizi terörist ilan ediyorlar, bize şunu diyorlar'... Ben sana ne terörist dedim, ne şu dedim, ne bu dedim. Önce sen güdümündeki, sahip olduğun medya grubunun bu ülkenin cumhurbaşkanına yaptığı saygısızlıkları ortadan kaldır. Sana ben bir şey söyledim, 'Ben alışılmış bir cumhurbaşkanı değilim' dedim. 'Saygısızlık yaptığın zaman cevabını bulursun' dedim. 'Çünkü hangi dilden anlarsan o dilden konuşmasını iyi bilirim' dedim. Ta Beşiktaş Conrad Otel'de söyledim. Bana güya korku dersi veriyor. İşte 'Turgut Bey'e şöyle, Süleyman Bey'e böyle, Tansu Hanım'a şöyle'... 'Ben ne Turgut Bey'im ne Süleyman Bey'im ne Tansu Hanım'ım. Ben Kasımpaşalı Tayyip Erdoğan'ım' dedim. 'Benim bir kendi kültürüm var. Hak edindiğini alırsın, hak edinmediğin hiçbir şeyi bizden alamazsın, bunu bil' dedim. Çünkü bunlar hükümet kurmaya, hükümet indirmeye alışmışlardı. Yine öyle devam edecek zannediyorlardı."
(Sürecek)