Sivil Memurun Şikayet Mektubu
İrtica İle Mücadele Eylem Planı davasının 53'üncü duruşması başladı.
Orgeneral Hüseyin Nusret Taşdeler, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hasan Iğsız, Yeditepe Üniversitesi kurucusu Bedrettin Dalan ve emekli Albay Dursun Çiçek'in de aralarında bulunduğu 29 sanıklı "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasının 53. duruşması başladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki küçük salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, tutuklu sanıklar emekli Orgeneral Hasan Iğsız, Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, korgeneraller Mehmet Eröz ve İsmail Hakkı Pekin, Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, emekli Tuğamiral Alaettin Sevim, albaylar Sedat Özüer ve Ziya İlker Göktaş, emekli albaylar Dursun Çiçek, Fuat Selvi, Hulusi Gülbahar ve Cemal Gökçeoğlu, sivil memur Mehmet Bülent Sarıkahya, eski Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Deniz Yıldırım katıldı.
Mahkeme heyeti tarafından duruşmadan men edilmesine karar verilen avukat Serdar Öztürk'ün bulunmadığı duruşmaya, YAŞ kararıyla Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığına atanan ve hakkında yakalama kararı bulunan Orgeneral Hüseyin Nusret Taşdeler ile kırmızı bülten ile aranmalarına karar verilen Tümgeneral Mustafa Bakıcı ve Bedrettin Dalan ise gelmedi.
Duruşmada, ikinci "Ergenekon" davası kapsamında tutuklu yargılanan bu davanın tutuksuz sanığı Hasan Ataman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 5 tutuksuz sanık da hazır bulundu.
Duruşmada çapraz sorgusuna devam edilen tutuklu sanıklardan sivil memur Bülent Sarıkahya, Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese'nin, Taraf gazetesinde "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" belgesi yayımlanmasından sonra Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesindeki 19, 20 ve 21 Haziran 2009 tarihlerindeki silme işlemine ilişkin sorular yöneltti.
Sarıkahya da dairede denetleme yapılacağının söylendiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Gece 23.00 civarında daireye geldim. Arkadaşlar evrak imhasıyla ilgili çalışıyorlardı. Bilgisayar ders notları, basın özetlerinde kullanılan müsvedde kağıtlar vardı. Bunlar resmi evrak değildi. Yüzbaşı Murat Uslukılıç, onları kırpmamı söyledi. Ertesi sabah cumartesi günü denetleme yapılacak diye daireye gittim. Denetleme olmadı. Bilgisayarların iade edileceği, bu nedenle güvenli sil işlemi yapılacağı söylendi. Silinecek bilgisayarların listesi olarak değil de benden dairedeki internet bilgisayarının listesini istemişlerdi. Listeyi hazırladım. Bilgisayarları toplayıp güvenli sil işlemi başlattılar. Her bir silme işlemi 15-16 saat sürüyordu. 70-80 GB harddiskler vardı. Uzun sürüyordu. Ben o gün ayrılıp ertesi gün geldim. Bilgisayarların üzerinde kapatabilirsiniz yazıyordu. Ben bilgisayarları kapattım."
-"İmha işlemi ilk kez yapıldı"-
Özese'nin 35 kez silme iddiasıyla ilgili sorusuna Sarıkahya, bunun bir programın özelliği olduğunu belirterek, "Bu program 35 kez değil de 7 kez siliyormuş" dedi.
Özese'nin, Haziran 2009'dan önce ve sonrasında bu şekilde bir imha işleminin yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu üzerine Sarıkahya, "Hayır yapılmadı" diyerek ilk defa o dönemde gördüğünü söyledi.
Sarıkahya, sanık avukatlarından İlkay Sezer'in "4 Şubat 2009'da internet siteleriyle ilgili haber yapıldıktan sonra Haziran 2009'a kadar evrak kırpma olayına şahit oldunuz mu-" sorusuna, "Hayır görmedim" diye cevap verdi.
Sarıkahya, Özese'nin andıç gibi belgelerin elektronik ortama aktarılıp aktarılmadığı, elektronik imzayla onaylanıp onaylanmadığına ilişkin sorusuna da andıç gibi gizli belgelerin elektronik ortamda aktarılmadığını, hizmete özel ve tasnif dışı belgelerin elektronik ortamda gönderildiğini dile getirdi.
-Sanığın şikayet mektubu-
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel de Bülent Sarıkahya'nın çalıştığı birimde şube müdürlerine hitaben "internet kafelerden köşe yazarlarına sanal isimlerle gönderdiği maillerle ilgili şikayetini" dile getiren mektubunu sordu.
Mektubunda bu tarz mailleri göndermekten duyduğu rahatsızlığı dile getirdiğini ifade eden Sarıkahya, "O dönemde Kenan Pişirici Albay vardı. İnternet kafelerden sürekli mail atıyordu. Verdiği metni, 'Sen normal vatandaş gibi oku, düzeltebiliyorsan düzelt' diyordu. Ben bu tarz mailler gönderilmesinden çok rahatsızdım. Hükümetle ilgili herhangi bir düşüncem, eleştirim yoktu. Ben teknik personeldim. Bu düşünceyle mektubu yazdım. Bana mail atıyordu. Çoğu mailleri göndermemeye başladım. Gönderecekmiş gibi çıkıyordum ama bu mailleri göndermesem de sürekli mail atmam için beni yolluyordu. En son Kenan Albay bana mail atmam için bir metin verdi. Ben tepki gösterdim. Sonrasında da internetten mail atma görevini bana vermediler" diye konuştu.
Sarıkahya, internet kafelerden gönderdiği bu e-postaların gereksiz olduğu konusunda bir mektup yazarsa, bir daha böyle bir görev vermezler diye düşündüğünü belirtti.
Şikayetini dile getirdiği mektuplardan 3 tane yazdığını ifade eden Sarıkahya, bunların Mayıs 2003, 2007 Aralık ve 2008 Şubat tarihleri olduğunu söyledi.
Duruşmada daha sonra tutuksuz yargılanan sanıklardan Orhan Güçlü'nün savunmasının alınmasına geçildi. - İSTANBUL