Sezai Temelli'den Meclis'te Çoğulculuk Vurgusu

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, TBMM'nin açılışının 105. yıl dönümünde yaptığı konuşmada, Meclis'in toplumsal mutabakat sağlama yerinin önemine dikkat çekti. Temelli, çoğulculuğun yeniden tesis edilmesi gerektiğini vurguladı.
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, "Meclis'ten başlayarak tüm toplumun bir müzakere zemininde buluşmasını sağlamak, yeni bir toplumsal mutabakatı var etmek ve yolu buradan açmak artık bir gereklilik olarak önümüzde durmaktadır." dedi.
Temelli, TBMM'nin açılışının 105. yıl dönümü ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla gerçekleştirilen TBMM Genel Kurulunun özel oturumundaki konuşmasına, İstanbul ve çevre illerinde hissedilen deprem nedeniyle geçmiş olsun dileklerini paylaştı.
Meclis'in bu özel oturumda "geçmişiyle ve bugünüyle eksik toplandığını" savunan Temelli, 1876'dan 1920'ye kadar kurulan üç Meclis'in ortak özelliğinin "çoğulculuk" olduğunu, 1927'de "çoğulculuğu yok sayan bir anlayışın hakim olduğu bir tarihin başladığını" iddia etti.
O günden bugüne yaşanan birçok sorunun altında bu kopuşun yattığını savunan Temelli, Meclis ve toplum ilişkisinin hep kopuk kaldığını ileri sürdü.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılının demokrasiyle taçlandırılmasının önemini ifade eden Temelli, "Bizim başka yolumuz yoktur. Bu çoğulcu toplum kendine uygun bir şekilde bir araya gelerek o demokratik cumhuriyeti mutlaka var etmelidir." diye konuştu.
Temelli, "Bu ülke anayasadan konuşacaksa, eşit yurttaşlık temelinde bir anayasadan mutlaka konuşmalıyız. Süreklileşmiş tahakküm ilişkilerinden kurtulmamız gerekiyor." dedi.
Tüm bu meselelerin çözümünün Meclis'ten geçtiğini dile getiren Temelli, katedilecek önemli bir yol olduğunu belirtti. Temelli, şunları kaydetti:
"Meclis'ten başlayarak tüm toplumun bir müzakere zemininde buluşmasını sağlamak, yeni bir toplumsal mutabakatı var etmek ve yolu buradan açmak artık bir gereklilik olarak önümüzde durmaktadır. Bu önümüzdeki süreçte katedeceğimiz yol büyük önem taşımaktadır. Evet, çatışmalar dursun, şiddet dursun, silahlar sussun, silahlar bırakılsın. Hep bunu söylüyoruz. Ama şunu da söylemeliyiz. 'Silahları var eden nedenlerden mutlaka kurtulmalıyız.' Salt silahları susturmak değil, ülkeyi demokratikleştirmek istiyorsak silahların susması kadar o silahları hayata geçiren nedenlerden mutlaka hep birlikte kurtulmalıyız."