Şahin: "Liste Komisyona Ulaştı"
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanvekili ve Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Sözcüsü İdris Şahin, Seferberlik Tetkik Kurulu'ndaki belgelerin kendilerine ulaştırıldığını belirterek, komisyon olarak inçelemelerini tamamladıktan sonra gizli ne...
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanvekili ve Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Sözcüsü İdris Şahin, Seferberlik Tetkik Kurulu'ndaki belgelerin kendilerine ulaştırıldığını belirterek, komisyon olarak inçelemelerini tamamladıktan sonra gizli ne varsa ortaya çıkarılacağını söyledi.
Kanal 5'e konuk olan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanvekili ve Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Sözcüsü İdris Şahin, açıklamalarda bulundu.
Şahin, Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu olarak, kurumlardan Seferberlik Tetkik Kurulu'ndaki belgeleri istediklerini ve komisyona söz konusu belgelerin kısa bir süre önce ulaştığı için raporda yer veremediklerini açıkladı. Milat Gazetesi Ankara Temsilcisi Aslan Değirmenci'nin, "Ankara'daki Seferberlik Tetkik Kurulu'ndaki yapılanmaya ait listenin de size ulaştırıldığı belirtiliyor. Söz konusu listede kamuoyunun yakından tanıdığı sivil isimlerin olduğu da öne sürülüyor. İsimleri kamuoyu ile paylaşacak mısınız?" şeklindeki sorusuna Şahin, "Böyle bir belge var. Seferberlik Tetkik Kurulu'ndaki belgeler bize ulaştırıldı. Belgeler kısa bir süre önce geldiği için raporumuza yetişmedi. Tam olarak inceleme fırsatı da bulamadık. Komisyon olarak incelememizi tamamlandıktan sonra, gizli ne varsa ortaya çıkartılacaktır. Hukuka aykırı bir durum varsa da kamuoyu ile paylaşmaktan çekinmeyiz" dedi.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmaları tıkanmasının söz konusu olmadığını ifade eden TBMM Anayasa Komisyonu Başkanvekili İdris Şahin, "Anayasa komisyonun mahiyetini öncelikle anlamak gerekiyor. Seçimlerde millet iradesini kullandı ve siyasi partilere yetki verdi. Ancak millet bir partiye tek başına anayasa yapma yetkisini vermedi. Millet partilere uzlaşın çağrısında bulundu. Başbakan da bunu gördüğü için uzlaşma komisyonunu kurdu. Komisyonda 73 tane madde değerlendirildi ve birçoğunda uzlaşma sağlandı" diye konuştu.
"ÇALIŞMALAR 3 AY SONRA BİTECEK"
"Çalışmaların çok uzun zaman aldığı söyleniyor ancak öyle bir durum yok" diyen Şahin, "Komisyon çalışmaları normal sürede devam ediyor. Sivil bir anayasa vadi millete verildi ve çalışmalar bu yönde ilerliyor. Uzlaşı ile bir anayasa metninin ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Ülkedeki bütün vatandaşların istediği sivil bir anayasadır. Anayasa komisyonu çalışmalarına 3 ay gibi bir süre daha devam edecek ve bu anayasa yapılacak. Vesayet anayasasını hep birlikte ortadan kaldırmak istiyoruz. Uzlaşı olmadığı takdirde bir alternatif de olacaktır" şeklinde konuştu.
Yeni anayasa'nın çok önemli olduğunu ifade eden Şahin, "Bireyi ezen bu anayasadan acilen kurtulmak istiyoruz. Ülke artık eski Türkiye değil. Bölgesinde önemli bir ülke haline geliyor. Ancak kendi içindeki sorunlarla uğraşmaktan dışarıdaki sorunlara uzak kalıyor. Bunun için ülke içindeki sorunları halledip, uluslararası potansiyelini geliştiren bir ülke olmak için yeni anaysa şart" dedi.
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Sözcülüğünü de yapan Şahin, komisyonun çalışmalarını ve hazırlanan raporu da değerlendirdi. Şahin, komisyon hakkında şunları söyledi:
"TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu geçmiş tarih ile yüzleşmek için partilerin ortak iradesi ile kurulmuş bir komisyon. Komisyon önemli işler yaptı. 7 ay gibi bir süre ile çalıştı. Meclisin tatil döneminde bile çalışmalarını devam ettirdi. Her taraftan bilgiler talep edildi. Devlet sırrı dışında kalan bütün belgelere ulaşıldı. Komisyonunun raporunda öneriler diye bir kısım hazırlandı. Bu önerilerin başında anayasa geliyor. Darbe mağdurlarına ilişkin yapılması gereken çalışmalar, hakların iadesi gibi konular bu bölümde yer alıyor."
"SİVAS OLAYLARINDA İHMAL VAR"
Siyasi cinayetlerinde komisyonda ele alındığını anlatan Şahin, "1 Mayıs 1977, Maraş, Çorum, Malatya ve Sivas katliamları da komisyonda gündeme geldi. Dönemin tanıkları da görüşlerini paylaştı. Darbelerde bir hazırlık aşaması var sadece darbelerin gerçekleştiği zamanı araştırmak yerine bunların hazırlık aşamalarını da ele aldık. Bu hadisleri geniş çerçevede komisyon olarak incelemeye aldık. Çok önemli olan Sivas olayında incelemeler yaptık ve ciddi ihmaller olduğunu gördük. O dönemim Sivas valisini de dinledik" dedi.
Bir kısım karalık yapılanmaların varlığının herkes tarafından kabul edildiğini vurgulayan Şahin, "Bu yapılar bilinmesine rağmen somut bir şekilde ortaya koyulamıyor. Ne zamanki devlet sırrı denilen madde kaldırılır, bu karanlık olayların üzerine gidilir; o zaman Türkiye'nin karanlık tarihi aydınlanmaya başlar" diye konuştu.
1980 öncesinde yaşanan olaylarda her gün kan aktığını anacak bu olayların bir gün içinde bıçak gibi kesilmesinin manidar olduğunun altını çizen Şahin, "Vatandaşlarda bir algı oluşturuldu. Asker buna müdahale etisin düşüncesi yerleştirildi. İncelendiğinde karanlıkta kalan olayların bir kısım gizli eller tarafından yapıldığını, kardeşin kardeşe kırdırıldığını gördük. Sonuçta bilinçli bir elinin yaşanan karmaşa ile darbelere zemin oluşturulduğunu açık bir şekilde tespit ettik" ifadelerini kullandı.
"SUSURLUK 28 ŞUBAT'IN PARÇASI"
Susurluk olayını da komisyonda incelediklerini anlatan Şahin, "O gün ki şartlarda susurluğun üzerine tam olarak gidilseydi, belki sonraki olaylar olmazdı. Bu noktada askerin bütünün bu süreç içine sokmamak gerek. Askerin içinde bir grup hep cuntacılık yapmıştır. O tarihlerde atılan manşetleri görünce ben bunları nasıl görmemişim dedim. Çok büyük olaylar yapılmış. Mehmet Ağar o günkü yapıyı anlatırken bazı ifadelerinde yutkunduğunu gördük. Hukuk devleti ilkesinden ayrıldığımız anda meşruiyet kaybolur" şeklinde konuştu.
Şahin, susurluk olayının içinde yer almayan merhum Necmettin Erbakan'ın, sanki bu olayın onun eliyle yapılmış gibi lanse edildiğini de sözlerine ekledi. Şahin, Susurluk'un 28 Şubat post-modern darbe sürecinin bir parçası olduğunu da vurguladı.
Komisyonun önerilerinden birisi olan "Askeri vesayeti kurumsallaştıracak tüm mekanizmalar sivilleştirilmeli" şeklinde olduğunu hatırlatan Şahin, MGK'ya atıfta bulundu. MGK uygulamalarının Türkiye'ye maliyetinin ortada olduğunu vurgulayan Şahin, şöyle devam etti:
"Bu ülkenin yegane temsil merci TBMM'dir. Millet ne söylerse bizim ona göre şekil almamız gerekiyor. Bunun kabul gördüğü bir toplumda, böyle kabul ettiğiniz zaman farklı davranışlar içine girmek, millettin iradesi üzerine vesayet kurmak yanlış olur. MGK aldığı karalar ile millet iradesini yok sayarak toplum üzerinde baskı rejimi oluşturdu. Bu noktada bizim arzu ettiğimiz bu yapının ortadan kaldırılmasıdır."
BRİFİNGLİ YARGI KARARLARI
28 Şubat post-modern darbe sürecinde alınan brifingli yargı kararlarını da değerlendiren Şahin, "Biz yargının tam olarak bağımsız olduğu bir sistemi benimsedik. Bir dönem Baro başkanlığı yapmış olan bir kişi olarak bu olayların yaşanmış olmasında üzüntü duyduğumu söylemekte fayda var. 12 Eylül referandumuna milletin neden ilgi gösterdiğini anlamak gerekiyor. Belli güçler hep şunu düşünmüş. Mecliste güç milletin eline geçerse, bizim sonumuz gelir demişler. Bu noktada askere yardımcı güç olarak yargıyı dizayn etmişler. Yargı mensuplarının Genelkurmay Başkanlığında yapılan brifinge katılmalarını ve bir askerin kendilerine sunum yapmasını çok acı bulduğumu söylemek istiyorum. Sivas davasında Orhan Karadeniz Yargıtay'ın baskıları sonucunda böyle karar vermek zorunda kaldığını ima etti. Başka bir yol olmadığını ifade etti. Yargıtay'ın bozma ilanları sonucunda karar verdiğini söyledi" şeklinde konuştu.
Malatyalılar Grubu davasında, suçsuz insanların halen içeride olduğunun altını çizen Şahin, "Zekeriy a Şenöz ve beraberindekileri Malatya'da ziyaret ettik. Yaşanan mağduriyetleri gördük. Malatya terörle mücadelede şubesinde onlara yapılanları bilmediğimiz için bu kişileri polis evinde konuk ettik. İnsanların yaşadıklarını hatırladıkları gözlerinden okunuyordu. İnsanlar suçsuz olduğu halde içeride yatıyor. Yeniden yargılanma talepleri oldu. 'O günün şartları olağanüstüydü, o günün yargıçları baskı altındaydı. Bu yüzden biz yeniden yargılanmak istiyoruz. Eğer suçlu bulunursak cezamızı çekmeye hazırız' diyorlar. Bu insanların yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi için yasal düzenlemeler parlamentonun gündemine alınmalı. ve tabi Refah Partisinin kapatılması var. Refah Partisi'ni (RP) kapatmak için hazırlanan iddianame ile o dönemde Genelkurmay Karargahı'nda yüksek yargı mensuplarına verilen brifinglerin bire bir aynı olduğunu tespit ettik " dedi.
"DARBE TEHDİDİ SONA ERMEDİ"
Türkiye'de kısmen de olsa darbe tehdidinin devam ettiğini belirten Şahin, "1982 anayasasının içerisinde bulunan bir kısım vesayetçi yapıların tam olarak ayıklanmadığını biliyoruz. MGK gibi yapılar ortadan kaldırılmadığı sürece 28 Şubat gibi bir tehdidin olduğunun farkındayız. Genelde bugünün şartlarında darbenin olmayacağı söyleniyor. Ülkede istikrar varsa darbenin olması mümkün olamayabilir. Ancak kısmen de olsa anayasada halen darbe tehdidi var. Sivil bir anayasa yapıldığı zaman bu ülkede darbenin sözünün dahi silineceğini biliyoruz" şeklinde konuştu.
28 Şubat soruşturmasında gözaltına alındıktan sonra adli kontrol şartıyla salıverilen eski Genelkurmay Başkanı emekli Org. İsmail Hakkı Karadayı'nın hukuki anlamda serbest bırakılmadığının altını çizen Şahin, "Şüpheli sıfatıyla ifade verdi. Bilgi ve belgelerden savcı tutuklanması için mahkemeye sevk etti. Mahkemede bazı şartları göz önüne alarak adli kontrole tabi tutulmasına karar verdi. Dosyadaki bilgiler, sağlık durumu ve yaşı göz önünde tutularak, böyle bir karar verildi. Burada serbest bırakmak söz konusu değil. Tutuklukla adli kontrol arasında çok fazla bir fark yok" dedi.
"MEDYA SİLAH OLARAK KULLANILDI"
Darbelerin yapılmasında sivil ayağında olduğuna dikkat çeken Şahin, iş dünyası, medya, siyaset, sivil toplum örgütleri ve yargının karanlık süreçlere destek verdiğini ifade etti. "Asker belli bir gücü olsa da bazı şeyleri tek başına yapamaz" diyen Şahin, 28 Şubat sürecinde medyanın aktif rol aldığını söyledi.
O dönemin sendika başkanlarına kadar herkesin darbeye destek verdiğini ifade eden Şahin, "Medya bu işe tam destek verdi. 28 Şubat'ta medya en büyük silah olarak kullanıldı. Senaryolar üretildi. Bilinçli bir şekilde irtica en büyük tehdit algısı oluşturuldu" ifadelerini kullandı.
Şahin, Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu olarak, kurumlardan Seferberlik Tetkik Kurulu'ndaki belgeleri de istediklerini ve komisyona söz konusu belgelerin kısa bir süre önce ulaştığı için raporda yer veremediklerini açıkladı. Milat Gazetesi Ankara Temsilcisi Aslan Değirmenci'nin, "Ankara'daki Seferberlik Tetkik Kurulu'ndaki yapılanmaya ait listenin de size ulaştırıldığı belirtiliyor. Söz konusu listede kamuoyunun yakından tanıdığı sivil isimlerin olduğu da öne sürülüyor. İsimleri kamuoyu ile paylaşacak mısınız?" şeklindeki sorusuna Şahin, "Böyle bir belge var. Seferberlik Tetkik Kurulu'ndaki belgeler bize ulaştırıldı. Belgeler kısa bir süre önce geldiği için raporumuza yetişmedi. Tam olarak inceleme fırsatı da bulamadık. Komisyon olarak incelememizi tamamlandıktan sonra, gizli ne varsa ortaya çıkartılacaktır. Hukuka aykırı bir durum varsa da kamuoyu ile paylaşmaktan çekinmeyiz" diye konuştu. - GAZİANTEP