Haberler
Bahçeli'nin çağrısına DEM Parti'den jet yanıt: İmralı'ya gitmek için başvuru yapacağız

Bahçeli'nin "İmralı ile yüz yüze temas olmalı" çağrısına DEM Parti'den jet yanıt

Ankara'da görüşme hareketliliği! Bahçeli ve Ahmet Türk'ten art arda açıklamalar

Bahçeli "Ağaların kapısı açık olur" dedi, Ahmet Türk'ten yanıt gecikmedi

Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Sanık hemşireden kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Milyonların gözü bu toplantıda: Bakan asgari ücret için tarih verdi

Bakan Işıkhan asgari ücret için tarih verdi: İşte masadaki rakamlar

RTÜK'ün 20. Kuruluş Yıldönümü

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "RTÜK’ün mazisi şanlıdır.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "RTÜK'ün mazisi şanlıdır. RTÜK'ün mazisi tertemizdir, bembeyazdır" dedi.

Başbakan Yardımcısı Arınç, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)'nun 20. Kuruluş Yıldönümü vesilesiyle düzenlenen "Görsel İşitsel Medyaya Bakış" konulu toplantıya katıldı. Rixos Otel'de gerçekleşen toplantıda konuşma yapan Arınç, şunları söyledi: "RTÜK'ü uluslararası bir marka olan yapımlarımız ve yayınlarımız konusunda yasaklayan değil, danışılan ve özenlenen bir kurum olarak da düşünebiliriz. Yaptığımız yayınları küresel dünyanın beğenisine sunuyorsak, RTÜK'ü bir danışman ve otorite gibi dikkate alabiliriz."

"BENCE RTÜK ÜYELERİNİN MECLİSİMİZ TARAFINDAN SEÇİLMESİ BÜYÜK BİR ONURDUR"

RTÜK'ün tarafsız bir şekilde görevini yerine getirdiğini düşündüklerini ifade eden Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Üst kurul siyasi partiler tarafından aday gösterilen ve TBMM tarafından seçilen 9 üyeden oluşuyor. Üyelerin siyasi partiler tarafından aday gösterilmesi, kendilerinin AK Parti'li üye, CHP'li üye, MHP'li veya BDP'li üye olarak nitelendirilmesi ya da onların bir partinin sözcüsü gibi davranmalarını doğru kılmaz. Üst kurul üyeleri göreve başladıkları andan itibaren tarafsız davranmakla sorumludurlar. RTÜK ile ilgili bakan olarak ben ve siyasal kişiler ne kadar farklı düşünürsek düşünelim, onların tarafsızca aldıkları kararlara saygı göstermek durumundayız. Kurumların hayatında 20 yıl çok uzun süre olmasa da insan hayatında 20 yıl uzun bir süredir."

RTÜK'ü önemli bir kuruluş olarak gördüğünü anlatan Arınç, sözlerine şöyle devam etti: "RTÜK'ün verdiği karar radyo ve televizyon yayıncılığının içinde bulunduğu şartlarla da bir yurttaş olarak bir siyasetçi olarak ilgilenmiştim ama 5 yıldan bu yana bana doğrudan bağlı veya ilgili kurumlardan bir tanesinin de RTÜK olmasına ayrıca mutlu oldum. RTÜK üyelerinin seçilme usullerinin anayasa ve kendi yasasında nasıl yer aldığını söyledim. Bence RTÜK üyelerinin Meclisimiz tarafından seçilmesi büyük bir onurdur, doğrudur, isabetlidir. Keşke TBMM başka kurumlara da üye seçebilse. Başka kurumlarda da farklı düşünceleri, farklı siyasi partilerin kontenjanlarından aday gösterebilecek bir taban zenginliğine kavuşabilse."

Sayıştay üyelerinin de Meclisimiz tarafından seçildiğini anlatan Arınç, şöyle konuştu: "Anayasamız gereğince siyasi partilerin güçleri oranında kontenjanlar verilmekte. Bu kontenjanlara siyasi partilerde hem hukuk alanında hem sosyal bilimler alanında hem radyo televizyon yayıncılığı veya iletişim alanında temayüz etmiş, kurula katkı sağlayacak, kurulun katma değerini artıracak üyeler seçebilmektedir."

"SEÇİLEN ÜYELER O PARTİLERİN MİLİTANLARI, ÜYELERİ DEĞİLDİR"

Seçilen üyelerin üst kurulun kendi yasası ve yönetmelikleri çerçevesinde görev yapması gerektiğini vurgulayan Başbakan Yardımcısı Arınç, şunları söyledi: "Bu görevlerini eksik yaptıkları, ihmal ettikleri veya kötüye kullandıkları takdirde kendilerine uygulanacak bir yasa kuralı da yoktur. Meseleye sadece etik açıdan bakmamız ve üyelerin kanunlara ve yasaya uygun bir şekilde kendilerine sunulan görevleri yapmasını beklememiz ve talep etmemiz gerekiyor. Bence bir eksikliktir. Her kurulda mutlaka kanunda yazmasa bile bir etik kurul oluşturulabilir ve farklı davranışlar kuruma zarar veren faaliyetler burada değerlendirilebilir. Bunun bir yolu bulunabilir. Aksi takdirde RTÜK, siyasi partilerin kavga ettiği, çekiştiği birbirinden farklı seslerin dışarıda da seslendirdiği bir arena haline dönüşebilir. AK Parti kontenjanından seçilen üyeler AK Parti'nin üyeleri değildir. CHP kontenjanından seçilen üyeler MHP, BDP kontenjanından seçilen üyelerin o partilerin militanları, üyeleri, il ve ilçe başkanları da değildir. Onlar kendilerine sunulan bir kontenjanı en iyi şekilde kullanmak zorundadır. Kendi sözlerinden çıkmayacağını, kendi partisine her alanda çalışacak, malzeme getirecek, siyasi tartışma konusu yapacak bir görev için seçilmedi. Onlar anayasamız gereğince partilere tanınan bir imkandan istifade ettiler. Bu kontenjanları Genel Başkanların çok iyi kullanmaları gerektiğini düşünüyorum. Kendileriyle çok yakın temasta bulundukları kişilere bir ulufe, bir bahşiş olarak değil, 'Sen bizim partimizin kontenjanından seçiliyorsun, en iyi şekilde görevini yap. Siyasi düşüncen ne olursa olsun o konuda katkı sağla' diyerek aday göstermelidir. Ben böyle düşündüklerine de baştan inanıyorum"

Arınç, son zamanlarda içeride gizli kalması gereken konuşmalar, düşüncelerin dışarıya servis edilmeye başlandığını belirterek "Bu kurula zarar verir. Bu ayrıca yeniden bir denetleyici, yeniden bir mekanizmanın kurulmasına yol açacak bir gayrete elbette bizi götürebilir. RTÜK'ün zenginliği buradadır. Her partinin kontenjanından seçilecek, güzel insanlarla RTÜK ancak zenginlik kazanabilir. Yoksa orası Meclis Genel Kurulu'na dönerse şuanda Meclis Genel Kurulu'nun ne hale geldiğini hepimiz görüyoruz. RTÜK'ün mazisi şanlıdır. RTÜK'ün mazisi tertemizdir, bembeyazdır" dedi.

"RTÜK NE KADAR BAŞARILI OLURSA ONA BENZER TALEPLERİN DE BENCE ÖNÜ KESİLMİŞ OLACAKTIR"

HSYK veya bir başka kurumun gündeme geldiğinde akla ilk gelen formülün RTÜK gibi üyelerini Meclis'te seçmek olduğunu bildiren Arınç, şunları söyledi:

"Bugün partilerin kontenjanlarından seçilenlere yanlışlıkla o partinin üyeleri gibi bakılabiliyor. Genel başkanlar bile bunu telaffuz edebiliyor. Üzerimizden bunu atmamız lazım. Biz buna müstahak değiliz. Bugün diyelim ki yazılı basından şikayet ediliyor. Bir taraf bize geliyor. 'RTÜK benzeri bir kurulu da yazılı basın için yapsak iyi olmaz mı?', Bir başkası geliyor. 'Bu internette çok oldu canım. Şu internet medyası içinde RTÜK benzeri bir üst kurul kursak iyi olmaz mı?' Şahsen ben kötü olur diye cevap veriyorum. Yani düzenleyici bir kurul, yazılı basın içinde internet medyası içinde getirilmesini üst kurullara yeni üst kurullar eklemek olarak da değil, kısıtlayıcı, sansüre gidici ve özgürlük alanlarını daraltıcı bir unsur olarak görüyorum ama bu benim şahsi düşüncem. Kötüye kullanmalar arttıkça onları denetleyecek, suiistimallerin yolunu kapatabilecek çare aramakta basit yurttaşların görevidir. Bunu bilmemiz lazım. RTÜK ne kadar başarılı olursa, ona benzer taleplerin de bence önü kesilmiş olacaktır. Biz sadece yayıncılık ve televizyon ile radyolar konusunda bunu getirmiş bulunuyoruz."

RTÜK yasasının uzun süredir güncelliğini yitirdiğini, bunun üzerine AB normlarına uygun yeni bir yasa çıkarmayı hedeflediklerini, ancak birçok kişinin bunun çıkarılmasının çok zor olduğunu söylediklerini hatırlatan Arınç, şunları söyledi: "Biz bu kanunu çıkardık. 2011 Mart ayında çıkardık. Çok da güzel çalışıyor. Kanun tıkır tıkır işlemeye başladı. İkinci bir görevimiz daha vardı. Yine 20 yıldır yapılamayan frekans tahsislerini yapmalıydık. Çünkü tahsisler yapılmamıştı. Yine herkes bize bunu da yapamazsınız dedi. Uzun uğraşlar sonucunda alt yapısını fevkalade teknik anlamda hazırladıktan sonra biz bunu da yaptık. Frekansların ihalelerini yaptık. 20 senedir yapılamayan işi başardık ama bir de baktık ki en yakın dostlarımızdan, kanun çıkmasında yardımcı olalım diyenlerden idare mahkemesine gidenler oldu. Türkiye o hale geldi ki, bunu üzülerek ifade ediyorum. Davacısı kimdir ve hangi idare mahkemesine gitmiştir, o mahkemeden nasıl karar çıkacaktır. Hiçbir gerekçe olmadan dava yoluyla müracaatta aranan şartların hiçbirisi yerine gelmeden dosya almamış, ihaleye girmemiş, uyduruk bir isimle yapılan müracaatlar karşımıza yürütmeyi durdurma olarak çıktı. Şimdi Danıştay'dan çıkacak kararı bekliyoruz. O karar iptal yönünde kesinleşirse, elbette yeni yasa gerekiyorsa anında çıkarmak suretiyle, yeni yönetmelikler yapılacaksa onu da yapmak suretiyle 20 yıllık iddiamızı da gerçekleştireceğiz. Herkes parasını verdiği frekansını rahatlıkla kullanabilsin. Korsanlıkla yoluna devam etmesin. Bu Türkiye'nin çok doğru bir yapılanma, bunun peşini bırakmayacağız. Bakan olduğum sürece zannediyorum son günlerini yaşıyoruz. Yani mahkemeden kararlar şu veya bu şekilde çıkmış olacaktır. Haziran ayına kadar derhal yeni bir yasal düzenlemeyle süratle eğer iptal edilecekse bu ihaleleri yapmak için bütün gücümüzle çalışacağız. RTÜK kararları şu veya bu şekilde eleştiriliyor. Unutmayalım ki hem adli yargı hem de idari yargı bu kararları denetleyen mekanizmalardır. Bizim her kararlarımız yargı denetimine tabidir"

Günlük olayların ve çekişmelerin içerisine RTÜK'ü koymanın doğru olmadığını belirten Arınç, "Özellikle seçim dönemlerinde, YSK'nın hem seçim takvimini hazırlamak hem seçim döneminde televizyonların ve diğer yayın kuruluşlarının hangi ilkelere uygun yayın yapacağını tespit etmek yetkisi var. YSK'nın verdiği kararları RTÜK'ün üzerine yıkmak doğru değil. RTÜK ilk kurulduğu gün gibi, bugüne kadar geldiği 20 yıllık zaman sürecinde olduğu gibi tertemiz, şeffaf, görevini en iyi şekilde yapan, birbirleriyle uyum içerisinde çalışan ve kanunu uygulama noktasında herkesin çaba gösterdiği bir kurum olarak yoluna devam etmelidir. Devam edeceğine de yürekten inanıyorum" dedi.

"GÖRSEL İŞİTSEL MEDYA SEKTÖRÜ ARADAN GEÇEN 20 YIL İÇİNDE BÜYÜK BİR DEĞİŞİM GEÇİRMİŞTİR"

RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun da 20 yılda çok şeyin değiştiğini kaydederek şunları söyledi: "20 yıllık süre boyunca yayıncılık mevzuatımızda sayısız değişiklik yapılmış bulunuyor. Bunların en önemlileri 3984 sayılı kanunu, büyük oranda değiştiren ekranları karartma cezasını ortadan kaldıran 2002 yılında çıkarılan 4756 sayılı kanunla, 3 Mart 2011'de yürürlüğe giren ve mevcut yasayı bütünüyle değiştiren, yayıncılık mevzuatımızı da AB standartlarına uyumlu hale getiren 6012 sayılı kanundur."

Görsel işitsel medya sektörünün aradan geçen 20 yıl içinde büyük bir değişim geçirdiğini anlatan Dursun, sözlerini şöyle sürdürdü: "2002 yılında 67 olan uydu televizyon sayısı, 2013 sonu itibariyle 293'e çıkmış bulunuyor. Sanıyorum bu veri Türkiye'deki yayıncılığın eğilimini ortaya koyması bakımından önemli olmalıdır"

Toplantının başında gösterilen slaytta yer alan 1994 doğumlu çocuklara değinen Dursun, sözlerini şöyle tamamladı: "Çeşitli yaşlarında çekilmiş fotoğraflarını gördüğümüz çocuklar, televizyonu tahtından indirmeye zorlamaktadır. RTÜK'ün araştırmaları gençlerin yayınları artık televizyondan izlemediğini veya daha az izlediğini mobil araçlarla veya internette izlediklerini göstermektedir. RTÜK 20 yılda pek çok önemli projeyi hayata geçirmiş bulunuyor. Bunlardan akıllı işaretler, medya okur yazarlığı, sayısal kayıt arşiv ve analiz sistemi, kamuoyu araştırmaları gibi projeler kamuoyunda en çok bilinen projelerdir."

Konuşmaların ardından Başbakan Yardımcısı Arınç, RTÜK Başkanı Dursun ve toplantıya katılanlar 20. Yıl pastasını kesti. - ANKARA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Politika
title