Özdağ: "Süreç AK Parti'nin Lehine İşliyor"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, çözüm sürecinin bitmesiyle birlikte yaşanan terör olaylarına değinerek “Devrimci halk savaşı demek, Türkiye’yi iç savaşa sürüklemek demek.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, çözüm sürecinin bitmesiyle birlikte yaşanan terör olaylarına değinerek "Devrimci halk savaşı demek, Türkiye'yi iç savaşa sürüklemek demek. Bunu yapmak istediler. Kürt kardeşlerimiz bu oyuna gelmiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sabırla, itinayla, halka karşı en ufak zarar vermeden teröristle mücadele ediyor, kayıplar verdiği halde." dedi.
AK Parti Sivil Toplum Kuruluşları ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
2011 yılında milletvekili olduktan sonra hiçbir zaman çalışmaktan geri kalmadığını ve sürekli olarak büyük bir ekiple gidilmedik köy gidilmedik mahalle bırakmadıklarını kaydeden Özdağ, şöyle konuştu: "Önceliğim halk ve Hak olacak dedim. Halkıma hizmet edeceğim, teşkilatlarımla iyi geçineceğim, orada yanlış varsa söyleyeceğim. Yarın öldüğüm zaman Allah'ıma karşı mahcup olacağım işler yapmayacağım. Onun için çalıştım ve ben 5 senedir koşturuyorum. Dürüstlükten yanayım. Bürokrasinin millete hizmet etmesinden yanayım ben teşkilatlarımın halka hizmet etmesinden yanayım. Bu memlekette elimizi kirletmeden siyaset yapalım istedik."
BİR KERE YÜKSELEN BAYRAK BİR DAHA İNMEZ
Yapılan değişikliklerin ve tecrübenin aktarımı olduğunu kaydeden Özdağ, "Tecrübenin birbirine aktarılması demek. Sayın Bülent Arınç'ın Hüseyin Tanrıverdi'nin tecrübesinin buraya aktarılması demek. O bilginin o ahlakın, o samimiyetin, o bilgi birikim ve tecrübenin buraya yansıması. Burada ben de bu yeni tecrübeleri daha da büyüterek, gelecek bir arkadaşımıza taşıyacağız bunu. Nefesimizin yettiği yere kadar. Değişim demeyelim buna. Bir bayrağı alıp daha yukarılara taşımak. Resulzade'nin dediği gibi bir kere yükselen bayrak bir daha inmez. Bu bayrağı daha ilerilere taşırsanız kıymetli olursunuz."
LİSTE İÇİME SİNDİ
AK Parti'nin 1 Kasım erken seçim listesinin içine sindiğini kaydeden Özdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Liste içime sindi. Sayın Muzaffer Yurttaş'ın da burada olmasını istedim. Olsaydı iyi olurdu açık söyleyeyim. Çalışkan, zeki ve dürüst bir arkadaşımız. Olmadı herkes kaderini yaşıyor. Liste üzerinde bir etkim olmadı. Etkim oldu dersem yanlış olur. Mutlaka düşüncelerimi ve görüşlerimi aldılar. Bence başarılı bir liste. Bu liste Ege Bölgesinin en çok oy alan listesi. Bu listenin muhafazasında fayda var. Bu listenin çok az bir değişim veya rötuşla seçime gidersek iyi olur demiştim. Onlar da düşüncelerimizi ve görüşlerimizi aldı. Ama arkadaşlarımın hukukunu korudum, mertlik yaptım."
MHP'DEN 3-4 PUAN ALACAĞIZ
Alparslan Türkeş'in oğlu Tuğrul Türkeş'in AK Parti'ye katılmasını değerlendiren Özdağ, sözlerine şöyle devam etti: "Alparslan Türkeş bir fenomen. Karizmatik bir lider. Türkiye'de 1964 yılında parti kurup ölünceye kadar partiyi sürekli olarak yenilgilere, mağlubiyetlere rağmen devam ettirmek kolay değil. 3 milletvekili ile 16 milletvekili ile iktidara ortak olmak. Sonra 19 milletvekili ile Doğruyol, SP iktidarına destek vermek kolay değil. Bunlar her zaman ülkücüleri iktidara taşıdı. Şimdi Tuğrul Türkeş bir noktada iktidara taşımıştı. Sayın Bahçeli bu noktada bunun farkında olmadı veya olmak istemedi. Tuğrul Türkeş önemli bir isim. İnşallah partimize katma değer katacak. Hem ismiyle hem soyadıyla katma değer katacak. Henüz kendisiyle partiye geçmesinin ardından bir görüşmem olmadı. Kendisi tecrübeli bir insan. Babasının yanında yetişmiş olması, çok büyük bir tarihe tanıklık etmiş olması bile, böylesine önemli bir liderin yanında yer almış olmak bile oradan bir şeyler almak demek, tecrübe almak demek, bilgili olmak demek. Ben Sayın Tuğrul Türkeş'ten AK Parti'nin istifade edeceğini düşünüyorum. Biz onunla güçleneceğiz inşallah. Ben çoğu ülkücünün bugün Devlet Bahçeli'ye sesini yükseltemeyen, MHP'nin politikalarından, stratejilerinden memnun olmayan ülkücülerin, milliyetçilerin, Tuğrul Türkeş'in yapmış olduğu bu çıkışla, bu cesur yüreklilikle, onların da sesini yükselteceğini ve bu seçimde de AK Parti'ye oy vereceklerini düşünüyorum. Partide bu gelenekten gelen daha önce ben vardım. Bazı arkadaşlar daha vardı ama onların bu gelenekten geldikleri pek bilinmiyordu. Bu gelenekten gelen AK Parti içindeki en belirgin isim bendim. Benden sonra Sayın Tuğrul Türkeş geldi. Alparslan Türkeş'in oğlu olması nedeniyle MHP Genel Başkanlığına aday olması nedeniyle. Kaybetti biliyorsunuz ardından bir parti kurdu sonra MHP'ye geri döndü. Milletvekili oldu, dış politikada MHP'yi temsil etti. Şimdi Sayın Yalçın Topçu Bey Büyük Birlik Partisi'nin eski genel Başkanının bakan olarak dışarıdan gelmesi bile güzeldir. Ben MHP'den 3-4 puan alacağımızı tahmin ediyorum."
SÜREÇ AK PARTİ'NİN LEHİNE İŞLİYOR
Yaşanan sürecin AK Parti'nin lehine işlediğini kaydeden Özdağ, şunları söyledi: "Süreç AK Parti'nin lehine işliyor. Çözüm süreci doğruydu ama çözüm sürecini yani kanın akmasını durdurmak, insanların dağa çıkmasını engellemek, askerin, polisin vatandaşın ölümlerini durdurmak ve o bölgedeki yatırımları hızlandırmak, milletleşme sürecimizi hızlandırmak, aynı zamanda kalkınma hamlelerimizi hızlandırmak, barajlar, madenler yollar, sular, tarımsal sulama. Güneydoğu tamamen maden, tamamen tarım, tamamen su." Gelecek savaşların su yüzünden olacağını anlatan Özdağ, "Su savaşları olacak, petrol savaşları değil. 1986 yılında Özal döneminde Seyhan ve Ceyhan'ın denize döküldüğü kısmını Körfez ülkeleri ile İsrail istemişti. İsrail denizden su arıtarak yapıyor. Litresini 5 dolara mal ediyor. Ama suyu Seyhan ve Ceyhan'ın denize dökülmüş olduğu yerden alsa litresi 1,5 dolar. Körfez ülkeleri bunu kabul etmedi. Suya ihtiyaçları var yetmiyor. Aynı şekilde Körfez ülkelerinin, Irak'ın suya ihtiyacı var. O yüzden Türkiye'nin önemi artık artıyor. Bu olayların sebebini de ben buna bağlıyorum. Suya bağlıyorum, madene bağlıyorum, stratejiye bağlıyorum. O nedenle Türkiye'nin de büyümesini istemiyorlar. Uçak yapmasını, araba yapmasını, cep telefonu yapmasını istemiyorlar. Türk dünyası ile bütünleşmesini, Arap dünyası ve Kürtlerle bütünleşmesini istemiyorlar."
KÜRT KARDEŞLERİMİZ BU OYUNA GELMİYOR
Tüm bu yaşananların emperyalizmin bir oyunu olduğunu kaydeden Özdağ, şunları söyledi:
"Geçmişte 'böl parçala yut' diyorlardı şimdi de 'kamplaştır, bunları ayrıştır ve yönet' diyorlar. Kamplaştıracaksınız, ayrıştıracaksınız zayıflatıp yöneteceksiniz. Geçmişte bunları CHP, Demokrat Parti ile yaptılar sonra sağ solla, Alevi Sünni ile yaptılar, sonra laik antilaik, Atatürkçü, Atatürkçü olmayanlarla şimdi de Türk Kürt'le yapmak istiyorlar. Türkiye bu oyuna gelmez ki 5 milyon kişi birbiriyle evlenmiş."
Çözüm sürecinin doğru olduğunu anlatan Özdağ, sözlerine şöyle devam etti: "Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın büyük bir hamlesiydi. Ama PKK, KCK buna inanmadı. HDP buna inanmadı. Bunlar bir rant devşirebilir miyiz? Biz buradan bir tahkimat yapabilir miyiz? diye düşündü. Yaptılar da. Silahlandılar, mahkemeler kurdular, insanlara haraç kestiler, başka partilere tahammül etmediler. İnsanları kaçırdılar, orada etnik bir temizlik yapmak istediler. Halklara özerklik diyorlar. Önce yerel yönetimlere özerklik dendi. Türkiye'de bütün yerel yönetimler özerktir. Sadece yılda bir defa Danıştay tarafından denetlenirler, bir şikayet olduğu zaman İçişleri Bakanlığından müfettiş gider. Ondan sonra özekliği yerel halklara demeye başladılar."
Orada birçok yerel halkın yaşadığını anlatan Özdağ, sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi. Araplar, Türkmenler, Kırgızlar, Çerkezler, Yezidiler, Ermeniler gibi. Ama yerel halkları istemiyorlar. Kürtlere de istemiyorlar. Sadece PKK'yı destekleyen Kürtlere istiyorlar. Bu nedenle çözüm sürecini sabote ettikten sonra Suruç olayından sonra bunlar daha önce açıklama yapmışlardı. 'kesinlikle silahı bırakmayacağız. Kesinlikle devrimci halk savaşını başlatacağız' Devrimci halk savaşı demek Türkiye'yi iç savaşa sürüklemek demek. Bunu yapmak istediler. Kürt kardeşlerimiz bu oyuna gelmiyorlar. Kesinlikle gelmezler ve Güneydoğu Anadolu'da Türkiye Cumhuriyeti Devleti sabırla, itinayla, halka karşı en ufak zarar vermeden teröristle mücadele ediyor ki kayıplar verdiği halde. 90'lı yıllara dönmek istemiyoruz. 90'lı yıllarda PKK çok acımasızdı. Devleti yönetenlerde aynı şekilde orantısız güç kullanıyordu. Şuan Türkiye özellikle Cizre olaylarında, Yükseova'da, Varto'da, Sur'da, Bağlar'da gördük bunları. Sokağa çıkma yasağı ilan ediyoruz bundan rahatsız olanlar var. Zaman zaman CHP Genel Başkanı çıkıp 'Efendim nedir bu Türkiye'deki sokağa çıkma yasağı 9 gün sürer mi?' diyor. Evet sürer. Vatandaşımız biraz sabreder ve biz bunu bitiririz." - MANİSA