Orta Doğu'da Göç ve Terör Sempozyumu
Kırıkkale Üniversitesi Sosyolojik Düşünce Topluluğu tarafından düzenlenen "Orta Doğu’da Göç ve Terör Sempozyumu" konu üzerinde hazırlanan çeşitli sunumlarla katılımcılara bilgiler sunmaya devam ediyor.
Kırıkkale Üniversitesi Sosyolojik Düşünce Topluluğu tarafından düzenlenen " Orta Doğu'da Göç ve Terör Sempozyumu" konu üzerinde hazırlanan çeşitli sunumlarla katılımcılara bilgiler sunmaya devam ediyor.
Sempozyumun konuklarından olan ve 2010 yılından bugüne Orta Doğu'da devam savaşlar hakkında konuşan Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, Orta Doğu Uzmanı Cahit Tuz, "Arap baharı tanımlaması SOAS Üniversitesinde, süreç başladıktan hemen sonra, önce tabi Yasemin Devrimi dendi, Tunus'la sınırlanacağı düşünülüyordu. Mısır, Libya, Suriye ve diğer başka ülkelere sıçrama ihtimaline karşılık biraz kafa yorup buna bir bahar diyelim, sonra kışa çevireceğiz ve ümitlerini yerle bir edeceğiz, başarısız kılacağız, diye düşünüldü. Kendi adıma bu kavramı kabul etmiyorum, ben ona onur hareketi diyorum. Çünkü, Tunus'la başlayan, Mısır, Libya, Yemen, Suriye ile devam eden bu süreçte hiç kimse makam, mevki için sokağa çıkmadı. Bütün insanlar istisnasız olarak ellerinden alınmış özgürlüğü geri almak ve en önemlisi insan olduğunu haykırmak için sokağa çıktı. O toplumlar Türkiye Müslüman bir ülke olarak bunları nasıl başardı diye sordular ve bu, onları sokağa çıkıp özgürlüklerini, onurlarını talep etmelerine cesaret verdi, bu çok önemli bir şey. Bu devrimlerin tamamında kullanılan ortak bir slogan var, 'Toplumlar bir gün kendi iradelerini, kendi kaderlerini almak isterlerse eğer, kader onun bu talebini yerine getirmek zorundadır'" dedi.
"Bu süreç eski ile yeninin savaşı"
Gelişmiş demokrasiyle yönetilen bazı ülkelere yönelik Tuz, "Hakkını talep etmek üzere gitmiş olan 1 milyonun üzerinde insanın öldürülmüş olmasına rağmen, demokrasi kavramını savunan ve bu kavramın arkasında dünyaya tam anlamıyla bir imaj satışı yapan ülkelerin susması sizce sorgulanmamalı mıdır? Bu ülkelerin neredeyse bu darbelere ve terörist rejimlere açıkça destek veriyor olması, sizce sorgulanmamalı mıdır? Gün olur devran döner mantığıyla bugün susarsak yarın sıranın bize gelmesi ihtimali yok mu sizce? Bizim bu durum karşısında fikir üretmemiz lazım, düşünceyi algılamamız lazım. Bunu yapamadığımız sürece bence yeni bir şey ortaya koymamız çok zor olacak. Hepimizin bu konuda kendimizi tabiri caizse yormamız gerektiği kanısındayım. Onun için ben bir diğer ifadeyle bu süreci eski ile yeni arasında bir savaş olarak tanımlıyorum" diye konuştu. - KIRIKKALE