Haberler
İsrail ve Hizbullah ateşkese çok yakın: 36 saat içinde ilan edecekler

Savaşın bitmesine saatler kaldı! Ateşkes artık çok yakın

Kreş tartışmasında CHP'li Başarır ağzını fena bozdu: Tweet bu kadar, geri zekalı

CHP'li Başarır ağzını fena bozdu! Varank'ın yanıtı ise daha bomba

Naci Görür'den Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz Hakkındaki Gensoru Önergesi

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

AK Parti Tokat Milletvekili Zeyid Aslan, "Eğitim hakkını savunduğunu iddia eden HDP'li siyasetçi arkadaşlarımın yakılan okullar, öldürülen, tehdit edilen öğretmenlerle ilgili bir irade ortaya koyduğunu görmüyoruz.

Ak Parti Tokat Milletvekili Zeyid Aslan, "Eğitim hakkını savunduğunu iddia eden HDP'li siyasetçi arkadaşlarımın yakılan okullar, öldürülen, tehdit edilen öğretmenlerle ilgili bir irade ortaya koyduğunu görmüyoruz." dedi.

Aslan, TBMM Genel Kurulunda, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz hakkında HDP tarafından verilen gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmelerde, AK Parti Grubu adına söz aldı.

Aslan, konuşmasına CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan'a yapılan silahlı saldırıyı kınayarak başladı. Milli iradeyi temsil eden milletvekillerine yönelik saldırıların tüm Meclise yapılmış anlamına geldiğini belirten Aslan, buna hep birlikte karşı durmak gerektiğini ifade etti.

Önergeye, sokağa çıkma yasakları ve bunun eğitim üzerindeki etkilerinin gerekçe gösterildiğine işaret eden Aslan, bu yasakların durup dururken ilan edilmediğini, yasakların olduğu yerleşim yerlerindeki çocukların başka yerlere nakledilerek eğitimlerine devam edilmesi için büyük gayret gösterildiğini anlattı.

Aslan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"HDP gerçekten o bölgede yaşayan çocukların eğitim hakkını savunuyorsa öncelikle okulları yakılan bu çocukların okullarını yakanlara karşı sesini yükseltebilmeli. Çocuklarını geleceğe hazırlamaya çalışan öğretmenleri öldüren alçak katiller sürüsüne karşı, en azından devlete sesini yükselttiği kadar, sesini yükseltebilmeli. Eğitim hakkını savunduğunu iddia eden HDP'li siyasetçi arkadaşlarımın yakılan okullar, öldürülen öğretmenler, tehdit edilen öğretmenlerle ilgili bir irade ortaya koyduğunu görmüyoruz. Ama bir taraftan bakıyoruz; çukur kazan, bu ülkenin şehirlerini işgal etmeye çalışanlara karşı yürütülen devletin operasyonlarına karşı koruma duvarı oluşturduklarını, canlı kalkan olduklarını görüyoruz. Öncelikle bu gensoruyu veren HDP'nin eğitim hakkını koruma noktasında samimiyetini gözden geçirmesi gerekiyor."

Terörist cenazelerinin olduğu gün okulu tatil eden öğretmenler, okul müdürleri bulunduğunu, buna sessiz kalınamayacağını belirten Aslan, HDP'den sorunun değil çözümün parçası olmasını, terör örgütünün değil, halkın sözcüsü olmalarını istedi.

"Niye orada durup da 'Siz kimsiniz?' diyemediniz?"

Aslan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın nerede olduğuna ilişkin sözlerine de tepki gösterdi.

Bütün Türkiye'nin, Erdoğan'ın milletiyle birlikte meydanlarda olabilmek için canını ortaya koyarak İstanbul'a vardığını bildiğini söyleyen Aslan, Kılıçdaroğlu'nun 2010 yılı referandum kampanya sürecinde bir konuşmasında "Eğer bu ülkede bir darbe olursa tankın önüne ilk önce ben geçerim" dediğini aktardı.

Aslan, "Buradan CHP'nin Genel Başkanına soruyorum; siz havaalanından çıkarken her taraf tanklarla kuşatılmış, askerler doluydu orada. Aralarından geçip gittiniz. Niye orada durup da 'Siz kimsiniz? Ben cumhuriyeti kuran CHP'nin genel başkanıyım. Bu cumhuriyetin yok edilmesine, demokrasinin aksatılmasına müsade etmem. Bu tanklar beni çiğnemeden buradan geçemez' diye niye seslenemediniz, seslenmediniz. Hadi tankın altına yatmadınız Metin gibi, hadi tek başına Boğaz Köprüsü'nde onlarca silahın ve tankın karşısında kafasına silah dayanmasına rağmen direnen Safiye Bayat kadar cesaret göstermediniz. Bari iki kelam edeydiniz. 'Bu tank burada niye var?' niye demediniz." şeklinde konuştu.

HDP Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım, Aslan'ın konuşması sonrasında sataşma gerekçesiyle söz aldı.

Yıldırım, "33 bin öğretmen derste PKK eğitimi veriyorsa siz ne yapıyordunuz şimdiye kadar? Bunların hepsi 20-25 yıllık öğretmen. Şimdiye kadar iyi çocuk yerleştiriyorlardı da şimdi mi geldi bu aklınıza?" diye konuştu.

HDP'nin bugüne kadar bütün sivil ölümleri kınadığını ifade eden Yıldırım, "Bu kirli savaşta ölen herkesi rahmetle anıyoruz ve öldürenleri de kınıyoruz." dedi.

"Bunları ne çabuk unuttunuz"

CHP Grup Başkanvekili Levent Gök ise sataşma nedeniyle geldiği kürsüde Aslan'ın, Kılıçdaroğlu'na yönelik sözlerine tepki gösterdi.

15 Temmuz darbe girişimi sırasında Mecliste omuz omuza mücadele veren siyasetin dilinin bundan sonra daha uzlaşmacı olmasını beklediklerini, ancak bu beklentilerinin boşa çıktığını savunan Gök, şöyle devam etti:

"Genel Başkanımız hepimize talimat vermiştir, 'Aslanlar gibi gidip Meclise sahip çıkın' diye. O gün Kastamonu tünellerinde olduğunu Sayın Binali Yıldırım kendisi söylememiş midir? Efkan Ala'nın uçakta haberinin olmadığını söylememiş midir. Sayın Cumhurbaşkanı darbeyi eniştesinden öğrendiğini söylememiş midir? Bunları ne çabuk unuttunuz? Bizim güvenliğimizi emanet ettiğimiz başbakan ortada yok, cumhurbaşkanı eniştesinden öğrenecek, kalkıp Kılıçdaroğlu'na laf söyleyeceksiniz, bu hiç de şık bir tablo değildir."

"Rektör seçimlerinin OHAL'le ilişkisi nedir?"

CHP Eskişehir Milletvekili Gaye Usluer de görüşmelerde CHP Grubu adına söz aldı.

Konuşmasında, 675 ve 676 sayılı kanun hükmünde kararnamelere (KHK) değinen Usluer, rektör seçimlerinde yapılan değişikliği eleştirdi.

Rektör seçimlerine ilişkin düzenlemenin, olağanüstü hal kapsamında yapılmasına bir anlam veremediklerini belirten ve "Soruyorum Sayın Bakan; rektör seçimlerinin, rektörlerin nasıl atanacağının OHAL'le ilişkisi nedir?" diyen Usluer, şöyle devam etti:

"YÖK, üç profesörün adını cumhurbaşkanına gönderecek, cumhurbaşkanı bir ay içinde bu üç profesörden birini rektör olmaya layık görmezse yeniden isim bildirilmesini isteyecek. Bunun karşılığında 15 gün içinde yeni bir bildirimde bulunulmazsa hazret, istediğini atayacak. Rektörlük seçimleri, 12 Eylül darbesinden sonra şahtı, sizin 14 yıllık iktidarınızda şahbaz oldu. Rektörlük seçimlerinde asıl hizipleşme, uygulamanın YÖK ve cumhurbaşkanlığı ayağında olmaktadır."

AK Parti'nin sürekli eğitimde reformdan bahsettiğini ancak bu alanda nicelik ve nitelik sorunlarının artarak devam ettiğini ileri süren Usluer, öğretmen alımlarında sözlü mülakat uygulamasının da yanlış olduğunu ileri sürdü. Usluer, "Sayın Bakan; sözlü mülakatla ne iyi öğretmeni seçebilirsiniz ne de eğitimde kaliteyi sağlayacak kitleyi yaratabilirsiniz." dedi.

Proje okul uygulamasına da değinen Usluer, aynı okulda belli süre çalışan öğretmenin görev yerinin değişmesine dayanan ve adına rotasyon denilen uygulamanın, iyi öğretmenlere sürgün ve cezalandırma anlamına geldiğini iddia etti.

Kaynak: AA / Politika
title