Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplandı (2) Açıklaması
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
Komisyonun TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen 15. toplantısının ikinci oturumunda konuşan Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Tülin Tezel Öztemel, Terörsüz Türkiye çalışmalarıyla yeni bir şans yakalandığını söyledi.
Türkiye'nin Türk ve Kürt olarak iki ayrı kategoriye sığdırılamayacağını anlatan Öztemel, "Çünkü biz acılarıyla, sevinçleriyle iç içe geçmiş, akrabalık bağlarıyla birbirimize nüfuz etmişiz. Buradan bir ayrılık değil, birlikte umut dolu bir gelecek çıkarmaya gayret edelim." diye konuştu.
Öztemel, yapılan çalışmalara göre kadınların yer aldığı müzakere süreçlerinin yüzde 35 daha uzun ömürlü olduğuna dikkati çekerek, "Ayrıca kadınların barış süreçlerine katkıları da bilinmektedir. Kolombiya, Liberya, Kuzey İrlanda'da yapılan müzakerelerde kadınların katkıları öne çıkmaktadır. Bu süreçte de kadınların ve STK'lerin gücünden faydalanmanın önemli olduğunun altını çizmek istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi
Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi adına konuşan Ruşen Seydaoğlu, "Barışın konuşulabiliyor olması için öncelikle askeri operasyonların durduğu, tezkerelerin iptal edildiği bir ortamın elzem olduğunu belirtmemiz gerekiyor." görüşünü dile getirdi.
Seydaoğlu, kadınların siyasete, yaşama ve "barış sürecinin" toplumsallaşması için yapılacak çalışmalara katılımının, yaşamın kadınlar için güvenli hale getirilmesiyle mümkün olacağını, bunun aynı zamanda bir yükümlülük olduğunu söyledi.
Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi'nden Feride Eralp, sunumunda bazı Jandarma Özel Harekat (JÖH) ve Polis Özel Harekat (PÖH) mensuplarının birkaç yıl önce Cizre, Yüksekova ve Nusaybin gibi ilçelerde kadınların yatak odalarına girerek, aynalara rujlarla tecavüz tehditleri yazdığı iddiasında bulundu.
Eralp, konuşmasının devamında da iddiasına konu olan JÖH ve PÖH mensuplarına ait olduğunu iddia ettiği fotoğrafı paylaşıp, bunları İsrail askerlerine benzetmesi üzerine bazı milletvekilleri tarafından tepkiler yükseldi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, araya girerek, komisyonda şimdiye kadar çok farklı görüşlerin dinlendiğini hatırlattı, konuşmacıların, komisyonun ana konusu olan "barışın nasıl sağlanacağına ilişkin" görüşlerini dile getirmesini istedi.
Kurtulmuş, "Ben de Komisyon Başkanı olarak Türkiye'nin herhangi bir yerinde münferit olarak gerçekleşmiş bir olayın, işgal altındaki Filistin'de İsrail askerlerinin yapmış olduğu işlerle benzetilmesini kategorik olarak reddettiğimi açıkça ifade etmek durumundayım. Böyle bir şey kabul edilemez, böyle bir şey TBMM çatısı altında kullanılamaz." ifadelerini kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de katılımcıların Komisyonun daveti üzerine geldiğini söyleyerek, "Bizim bunları dinliyor olmamız, onayladığımız anlamına gelmediği gibi onları dinlemek gibi bir yükümlülüğümüz olduğunu da düşünüyoruz." dedi.
Eralp'ın konuşmasını tamamlamasının ardından komisyona hitap eden TBMM Başkanı Kurtulmuş, komisyon çalışmalarının başından itibaren birkaç kuralın ittifakla kabul edildiğini bildirdi. Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Bunlardan birisi, burada konuşanlara eyvallah, onları sonuna kadar kemali edeple dinledik. Ancak konuşmacılardan da başından itibaren şunu istirham ettik, geçmişin acıları üzerinde konuşarak bugünkü barışı inşa etmemiz mümkün değildir. Bu komisyonda herkes konuştu. Çok radikal fikirler dile getirenler oldu ama burada biz acılar üzerinden konuşacaksak binlerce saat konuşulabilir. Mesele somut olarak biz bundan sonra aynı acılar yaşanmasın diye buradaki arkadaşlarımız ortak bir kararlılık içerisinde, bütün partilerin ortak anlayışıyla hareket ediyoruz. Burada özellikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bütünüyle ilzam edecek olan suçlamaların da bir faydası olmadığını, bunun bir sonuç getirmeyeceğini altını çizerek ifade etmek istiyorum."
Herkesin diline dikkat etmesi gerektiğini belirten Kurtulmuş, "Uslubu beyan, aynıyla insandır" sözünü anımsatarak, şu ifadeleri kulandı:
"Hiçbirimiz diğerlerinin üzerinde kendi fikrimizi kabul ettirmek durumunda değiliz. Görüşlerimizi söyleriz, dinleyen dinler, dinlemeyen dinlemez. Ama sonuçta ortak bir çabanın içindeyiz. 86 milyonun tamamının, Kürtlerin, Türklerin, farklı etnik kökenden insanların ortak bir aidiyet içerisinde müşterek bir gelecek inşa etmesi için, aramıza sokulmuş olan bütün fitnenin bir kenara bırakılması için çalışıyoruz. Terörün ortadan kalkması için, Türkiye'de terörün ilanihaye mevzubahis olmaması için gayret sarf ediyoruz. Bunun için Allah rızası için herkes de diline dikkat etsin. Fikrini söylesin ama diline de dikkat etsin."
"Kadınların barış süreçlerine katılımını güvence altına alacak yasal düzenlemeler yapılmalı"
Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Bulut, kadınların savaşın değil yaşamın diliyle konuştuğunu söyledi.
Barışın zeminin kadınla güçleneceğini kaydeden Bulut, "Barışın sürdürülebilirliği toplumun yarısının sesinin duyulmasıyla mümkündür. Kadının sustuğu ortamda barış eksik kalır." diye konuştu.
Bulut, barışın güçlü bir ekonomiyle, adil bir hukuk sistemiyle ve eşit fırsatlarla yürütülebileceğini kaydederek, "Barış politikası sadece güvenlik politikası olarak değil, sosyal adalet politikası haline getirilmelidir. Kadınların barış süreçlerine katılımını güvence altına alacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır." dedi.
Terörden etkilenen bölgelerde kadın girişimciliğini teşvik eden, üretim odaklı fonlar oluşturulması gerektiğini belirten Bulut, kendi çalışmaları hakkında bilgi verdi.
29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan, sorunun bütün bir ülke halkının sorunu olduğu gerçeğinden yola çıkılarak çeşitli çevrelerin görüşlerine başvurulduğunu belirtti. Sarıhan, şu ifadeleri kullandı:
"Komisyonun salt parlamentoda temsil edilen siyasi parti temsilcilerinden oluşması yeterli değildir. Benzer sorunların yaşandığı ülkelerde, 'çatışma çözümleri' diye adlandırılan süreçlere, ülkedeki parlamento dışı taraflar ve demokratik kuruluşlar da dahil edildiler. Üçüncü göz olarak nitelenen kadın örgütlerine özellikle yer verildi. Sürdürülen müzakerelerle kararlara ulaşıldı. Bugün TBMM'de kurulan komisyon, bu çevreleri kararlara katmadan, salt düşüncelerini öğrenmek için onlara görüşlerini açıklama fırsatı vermekle yetmiyor. Ne yazık ki böyle. Hatta buna olanak da sağlamıyor."
"Terörsüz bir Türkiye, artık somut bir gerçekliğe dönüşmektedir"
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Yönetim Kurulu Başkanı Canan Sarı, savaş, terör, göç ve afet gibi olağanüstü durumlarla toplumsal krizlerin zaten kırılgan guruplar arasında yer alan kadınları daha da savunmasız hale getirdiğini ve bu mağduriyeti derinleştirdiğini anlattı.
Sarı, terör örgütlerinin kadın kimliğini duygusal ve ideolojik manipülasyon aracı hale getirerek insani bir görüntü oluşturmaya çalıştığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Bu süreçte kadınların yaşam alanları daraltılmakta, toplumsal rolleri yeniden tanımlanmakta ve kadınlar çatışma dinamiklerinin hedeflenen ve manipüle edilen özneleri haline gelmektedir. Bu nedenle terörizmin toplumsal etkilerini anlamak yalnızca askeri ya da güvenlik perspektifiyle sınırlı kalmamalı, insan hakları, hukukun üstünlüğü, sosyal kalkınma ve toplumsal cinsiyet adaleti eksenlerinde çok katmanlı biçimde ele alınmalıdır."
Devletin terörle mücadelede büyük bir başarı ortaya koyduğunu belirten Sarı, "Bir zamanlar uzak bir hayal gibi görünen terörsüz bir Türkiye, artık somut bir gerçekliğe dönüşmektedir. Bu, hepimiz için gurur verici bir kazanımdır. Bu kazanımın arkasında devletimizin güvenlik stratejileri, siyasi iradesi ve toplumun bu mücadeledeki direnci vardır." dedi.
Sarı, bu vizyonun en önemli unsurlarından birinin de kadınların her alanda temsilini artırmak, toplumsal ve siyasi süreçlere aktif katılımını güçlendirmek olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Kadının her dönemde terörün açtığı yaraları saran, aynı zamanda toplumsal iyileşmenin ve barışın kurucusu en önemli aktör olduğunu belirterek, Diyarbakır Annelerinin bunun en sembolik örneği olduğuna dikkati çekti.
Sarı, Diyarbakır Annelerinin direnişinin hem Türkiye'de hem de dünyada teröre karşı en güçlü sembollerden biri haline geldiğini değerlendirerek, "Bu yüzden Türkiye'nin terörsüz gelecek vizyonunun kalıcı olması, kadınların sürece etkin katılımıyla, toplumsal dayanışmayla ve adaletin tesisi ile mümkün olabilir. Bu noktada bizler de toplumsal barışın ve huzurun tesis edilmesine katkı sunmayı temel sorumluluklarımızdan biri olarak kabul ediyoruz." şeklinde konuştu.
"Çok yoğun ve gerçekten samimi bir mesai harcıyoruz"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, toplantının sonunda yaptığı değerlendirmede, şimdiye kadar 128 STK ve kanaat önderini dinlediklerini söyledi.
Komisyonda konuşulan hiçbir sözün zayi olmadığını ifade eden Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
"Burada teklif edilen hiçbir konu gündemin dışına itilmemiştir. Titizlikle bunların hepsi gözden geçirilecek ve en sonunda komisyonumuzun hazırlayacağı raporda faydalanacaktır. Çok yoğun ve gerçekten samimi bir mesai burada harcıyoruz. En başından itibaren ortak olarak belirlediğimiz ilkeler noktasında da yolumuza devam ediyoruz. Yaz aylarında yoğun bir çalışma gerçekleştirilmiş oldu. Tabii ki herkesin kendine has bir fikri var.
Bu komisyonun esas amacı, insanların kendi yankı odalarında bulunup çözüm üretme sürecine katkıda bulunması değil, tam tersine herkesin kendi yankı odasından çıkarak ortak bir fikri oluşturmaya, ortak bir kararlılığı ortaya koymaya ve ortak bir hissiyatın geliştirilmesine katkıda bulunmasına dair bir çabamız var. En sonunda da terörün ortadan kaldırılması için gerekli olan ve bir daha Türkiye'nin bir daha terör ortamına dönmesine asla müsaade etmeyecek şartları da hazırlamak için bir eylem planını bu komisyonun hazırlaması kaçınılmazdır. Bunun için başından itibaren titizlikle burayı bir demokrasi platformu olarak ortaya koyduk."
Komisyonun bir anayasa hazırlama komisyonu olmadığının altını çizen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu masanın etrafında parlamentoda temsil edilen bir parti hariç 11 partinin tamamı bu masanın etrafında. Türkiye demokrasisi için de örnek bir çalışmadır. Buraya kadar gelen fevkalade başarılı bir süreçtir. Birçok kez ifade edildi. Ben de tekrar söylemek istiyorum, inşallah umutlu bir şekilde Türkiye modelini ortaya koyacağız ve bir daha hiç kimsenin acılar yaşamayacağı bir dönemi, önümüzdeki dönemi çocuklarımıza, torunlarımıza, gelecek nesillere armağan edeceğiz."
Kurtulmuş, kendisinin 17 Ekim Cuma günü planlanmış bir Diyarbakır ziyareti olduğunu söyleyerek, ziyaretin komisyonun resmi bir toplantısı olmadığını anlattı.
Ziyaret programı hakkında bilgi veren Kurtulmuş, komisyon üyelerini ziyaretine davet etti.
Kurtulmuş, bir sonraki komisyon toplantısının yeri ve içeriğinin daha sonra paylaşılacağını bildirdi.
(Bitti)