Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplandı
Eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda görüşlerini dile getirdi.
Eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda görüşlerini dile getirdi.
Komisyon, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
Komisyonun 7'nci toplantısının ikinci oturumunda söz alan 28. TBMM Başkanı Yıldırım, Cumhuriyetin 102. yılında TBMM çatısı altında, "Terörsüz Türkiye" yolunda yürümeye başladıklarını, bunun tarihin en önemli dönüm noktalarından biri olduğunu kaydetti.
Bir asır önce istiklal mücadelesinin karargahı olan Meclisin, bugün de terörün gölgesinin bu topraklardan tamamen kaldırılma iradesinin karargahı olacağını vurgulayan Yıldırım, bugün gelinen noktanın bir günde gerçekleşmediğini, bunun arkasında 40 yılın acısı ve bedeli ile milletin kararlı iradesinin bulunduğunu söyledi.
Yıldırım, yapılan çağrıların ardından terör örgütü PKK'nın sembolik de olsa silahlarını yaktığını anımsatarak "Bu başlangıç için iyi bir adımdır. Elbette biliyoruz ki terörün kalıcı olarak sona ermesi yalnızca beyanatla olmaz. Bu sürecin sahaya tam yansıması, sadece PKK'nın değil, bütün silahlı uzantılarının da silah bırakmasıyla ancak mümkün olacaktır." diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla sürecin milli iradeye emanet edilmesinin kapısının aralandığını belirten Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Hiçbir sabotaj, hiçbir tuzak Türkiye'yi bu tarihi yoldan geri döndüremez." açıklamasının ise kapının ardına kadar açılmasına vesile olduğunu vurguladı.
Bu çağrıların sürecin milli zemine oturmasını ve tarihi bir dönemeç olarak kayda geçmesini sağladığına işaret eden Yıldırım, komisyon üyesi milletvekillerine, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e, DEM Parti Eş başkanları ve diğer siyasi parti genel başkanlarına teşekkür etti.
"Cumhuriyetin ve devletin kırmızı çizgileri tartışmaya kapalı"
Bu kararlı duruşların ardından kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun önemine işaret eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu masa milletin masasıdır. Bu irade devletiyle milletiyle 86 milyonun iradesidir. Buradaki temsil oranı yüzde 95'in üzerindedir. Bu sürece umutlu ve olumlu bakıyoruz. Bir hakikatin altını işin başında çizmekte fayda var. Büyük bedellerle kurduğumuz Cumhuriyetin ve devletin kırmızı çizgileri tartışmaya kapalıdır. Vatanın sınırları, devletimizin üniter yapısı, Cumhuriyetin temel esasları, müzakere konusu değildir. Anayasanın ilk dört maddesi milletimizin ortak emaneti ve istikbalimizin teminatıdır."
Güvenlikten, birlikten ve Cumhuriyetin temel değerlerinden taviz verilerek barışın tesis edilemeyeceğini söyleyen Yıldırım,"Tam aksine bu değerlere sadakat gösterildiğinde kalıcı barış ve kardeşlik kökleşir. Terörsüz Türkiye hedefine bu çerçevede ulaşmak elbette ki mümkündür." diye konuştu.
Her vatandaşının etnik kökeni, dili veya mezhebi ne olursa olsun eşit yurttaş olduğunu ifade eden Yıldırım, "Etnik kimlik esasında değil, anayasal vatandaşlık vazgeçilmez bir hakikattir. Bu hakikat asla üniter devlet yapımızla, Anayasamızın ilk 4 maddesiyle çelişmemelidir, çelişemez. Bilakis o temeller üzerinde daha da güçlenir." dedi.
Eski TBMM Başkanı Yıldırım, yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin, üniter devleti tehdit değil, hizmetlerin daha etkin yürütülmesi için bir fırsat olduğunu dile getirerek, "Ademimerkeziyet olarak da tanımlanan bu yapı sadece idari bir yapılanmadır. Siyasi ve federal düşüncelere tamamen kapalıdır. Kaynakları ve yetkileri arttırılmış belediyeler, milletin ihtiyaçlarını daha hızlı ve kolay bir şekilde karşılar, ayrışmayı değil, bütünleşmeyi daha da arttırır. Bu adımlar ayrıştırıcı değil bilakis tarihin bize yüklediği sorumluluğa uygun bütünleştirici adımlardır." ifadelerini kullandı.
"Birlik, beraberlik, kardeşlik için her şeyi yaparız"
AK Parti hükümetlerinin attığı adımları anlatan Yıldırım, iktidarları döneminde yasakları kaldırdıklarını, TRT Kürdi'nin yayın hayatına girdiğini, üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatı bölümlerinin açıldığını, Kürtçenin okullarda seçmeli ders olarak okutulmaya başlandığını aktardı.
Türklerin ve Kürtlerin bu milletin asli unsuru olduğunu ifade eden Yıldırım, "Türklerin de Kürtlerin de tek bir sorunu var, terör. Terör, sadece Kürtlerin, Türklerin sorunu değil, milletimizin sorunudur. Cumhuriyet nasıl birlikte kurduk, bugünlere taşıdıysak, nasıl aynı bayrak altında omuz omuza verdiysek, bugün de hedefimiz hiçbir vatandaşımızın kendini dışlanmış hissetmeyeceği, herkesin eşit vatandaşlık temelinde güvenle geleceğe baktığı bir Türkiye'yi inşa etmek olacaktır." dedi.
Yeni, sivil, katılımcı bir anayasanın öneminin altını çizen Yıldırım, bu parlamentonun gereken düzenlemeleri yapabilecek kabiliyete ve imkana sahip olduğunu belirtti.
Yıldırım, "Yolumuz çok açıktır. Birlik, beraberlik, kardeşlik için her şeyi yaparız. Ayrışmaya ise asla müsaade etmeyiz." ifadelerini kullandı.
Yıldırım, terörle mücadelenin yalnızca ülke sınırları içinde görülmesinin yanlış olduğunu belirterek, "Her ne kadar PKK terör örgütü kendini feshedeceğini ifade etmişse de bunun sembolik düzeyde kalmaması ve bu komisyonun çalışmalarının sonlanmasını da beklememesi ve fesih yönündeki adımları hayatı geçirmesi, sürecin başarısı açısından hayatı öneme sahiptir. Meseleyi sadece Irak sahasında görmek, tarihi bir yanılgı olur." diye konuştu.
Bu nedenle emperyal devletlerin ikircikli açıklamalarının önemle takip edilmesi gerektiğine dikkati çeken Yıldırım, "Bu yapı zaten emperyal devletler tarafından silahlandırıldı. Eğer bu yapı silahsızlanma yapmazsa, kendi başına yerel devlet, hükümet gibi hayallerinden vazgeçmezse yapılan bu çalışmaların hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur." sözlerini sarf etti.
Eski TBMM Başkanı Yıldırım, silah bırakma ve fesih çağrısının yalnızca terör örgütü PKK ile sınırlı olmadığını ifade ederek, "Onunla ilintili tüm silahlı unsurları kapsamalıdır. Terörün kökten sona ermesi, bütün bu yapılar sahneden çekildiğinde mümkün olacaktır. Bu yüzden bir yandan silah bırakma çağrısının konuşulması diğer yandan da aynı unsurların Suriye'de özerklik hayaliyle desteklenmesi kökten bir çelişkidir. Terörsüz Türkiye'de hedefi ancak bu senaryoları boşa çıkarmakla mümkündür." değerlendirmesinde bulundu.