Komisyona damga vuran Çukurca gazisi! Takma gözünü eline alıp konuştu

Süreç Komisyonu'nun 4. toplantısında şehit yakınları ve gazi aileleri dernekleri dinlendi. 1996'da Çukurca'da yaralanan Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı Başkanı Lokman Aylar, takma gözünü çıkarttı ve "Bakın ben 30 yıldır bir gözle yaşadım. Biz bedelini ödediğimiz vatanda yaşıyoruz. Sürecin yanındayız. Çocuklarımıza, gençlerimize mutlu, huzurlu bir Türkiye bırakmak hepimizin borcu" dedi.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu dördüncü toplantısını yaptı. Toplantıda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri konuştu.
İlk olarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş konuşma yaptı. Bakan Göktaş, hep omuz omuza, gönül gönüle kardeş olduklarını belirterek, "Kardeşlik, bir duygu olmanın ötesinde bir sorumluluktur. "Terörsüz Türkiye", barışın ve güvenin hakim olduğu, güçlü ve müreffeh bir Türkiye'yi inşa etme vizyonudur. Bu vizyon ise, ancak ve ancak, el birliğiyle dayanışma ve demokrasi temelli çalışmaların kararlılıkla sürdürülmesi ile mümkündür. Bu noktada, üzerimize düşen sorumluluk, ortak hedefler doğrultusunda azimle çalışarak bu vizyona adım adım yaklaşmaktır. Bu süreç, çok taraflı ve çok katmanlı bir stratejiyi gerekli kılmaktadır" şeklinde konuştu.
"SUNDUĞUMUZ HAKLAR, ASLA FEDAKARLIKLARININ KARŞILIĞI DEĞİL"
Göktaş sözlerine şöyle devam etti: "Ulusal politika ve stratejilerimizi belirlerken, milletimizin ortak vicdanını ve değerlerini pusula ediniyoruz. Kamu kurumlarımızdan sivil toplum kuruluşlarına kadar herkesin yürüttüğü faaliyetlere dair ilke, usül ve standartları belirleyerek, ortak bir hizmet anlayışını hakim kılıyoruz. Şehit ve gazi yakınlarımızın öncelikli istihdamını sağlamak, şehit ve gazi çocuklarımızın eğitimini her türlü imkanla desteklemek, bizim için bir görev değil, onurlu bir vefa borcudur. Onlar arasında iletişim ve dayanışmayı güçlendirecek adımlar atıyoruz. Gazilerimize, tedavi ihtiyaçlarının karşılanması, ekonomik, sosyal ve kültürel bakımdan destek oluyoruz. Şüphesiz, Bakanlık olarak, şehit yakınları ve gazilerimize sunduğumuz haklar, asla fedakarlıklarının karşılığı değildir. Biz, devletimizin imkanları çerçevesinde, onlara destek olmaya, zorlukları kolay etmeye çalışıyoruz.
Her fırsatta şehit ailelerimizi ve gazilerimizi evlerinde ve iş yerlerinde ziyaret ediyoruz, ihtiyaç anında desteklerimizi vakit kaybetmeden sunuyoruz. Onlara sadece maddi değil, aynı zamanda manevi ve psikososyal açıdan da güç verecek çalışmalar yürütüyoruz. Bu amaçla, sadece bu yıl 83 bin 380 ziyaret olmak üzere, bugüne kadar 803 bin 367 ziyaret gerçekleştirdik. Her ne kadar bir evlat acısını, eş acısını, baba acısını dindirmeye gücümüz yetmese de, devlet olarak, onların her daim yanlarında olmaya devam ediyoruz. Her buluşmamızda, şehit ailelerimizin dimdik duruşlarına, vakur metanetlerine ve vatan sevgisiyle yoğrulmuş gönüllerine bir kez daha şahit oluyoruz.
"ŞEHİT YAKINLARI, GAZİ VE GAZİ YAKINLARI İÇİN KAMUDA İSTİHDAM HAKKINI GENİŞLETTİK"
Diğer yandan son 23 yılda yaptığımız düzenlemelerle şehit yakını, gazi ve gazi yakınlarımız için kamuda istihdam hakkını genişlettik. 2012 yılında terörle mücadelede şehit olanların yakınlarına tanınan bu hakkı 2'ye çıkardık. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatı mensubu güvenlik görevlilerinden hayatını kaybedenlerin yakınlarına iki, malul olanlara ise bir istihdam hakkı sağladık. Bunun yanı sıra istihdam hakkı bulunmayan diğer kamu kurumlarındaki vazife malullerine de bir hak tanıdık. Ayrıca, 2013 yılında, terör eylemleri nedeniyle hayatını kaybeden veya engelli hale gelen sivil vatandaşlar için de bir istihdam imkanı sağladık. İlk atamanın yapıldığı 1996'dan 2002'ye kadar 6 bin 315 kişinin kamu kurumlarına ataması yapılmıştı. İstihdam hakkından yararlanma imkanını genişletme çalışmalarımızla bu sayıyı bugün 51 bin 317'ye çıkardık. Öte yandan, terörle mücadelede yaralanan ancak ilgili mevzuatına göre malul sayılmayanların İŞKUR tarafından istihdama öncelikli olarak yönlendirilmesini sağlayan düzenlemeyi de hayata geçirdik.
2014 yılında şehit yakınları, gazi, gazi yakınları ve vazife malulleri ile yakınları için ücretsiz seyahat hakkını başlattık. Bugün, şehir içi, şehirlerarası kara, deniz ve demiryolu ulaşımından ücretsiz yararlanabiliyorlar. Bu yıl 6 bin 925 olmak üzere toplam 248 bin 731 kişiye ulaşımdan ücretsiz yararlanmaları için seyahat kartlarını teslim ettik. Ayrıca, geçtiğimiz yıl, Türk Hava Yolları ile yaptığımız iş birliğinin bir benzerini AJet ile yaparak havayolu ulaşımından yüzde 50 indirimli seyahat imkanı sunduk."
TAKMA GÖZÜNÜ ELİNE ALARAK KONUŞTU: BİZ BEDELİNİ ÖDEDİĞİMİZ VATANDA YAŞIYORUZ
Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı Başkanı Lokman Aylar, kendisinin 1996 yılında Hakkari Çukurca'da gözünden ve böbreğinden yaralandığını ve bu organlarını kaybettiğini belirterek, takma gözünü çıkarttı ve "Bakın ben 30 yıldır bir gözle yaşadım. Arkadaşlar elime aldım. Niye? Bu vatan topraklar için, bayrak için, sizin için, millet için. Biz bedelini ödediğimiz vatanda yaşıyoruz. Biz ne söylediğimizi, ne söyleyebileceğimizi gayet iyi biliyoruz. Genel Başkanımıza, değerli bireylerimizden sürece tam destek veriyoruz. Sürecin yanındayız, yanımızda duracağız. Çünkü terörsüz Türkiye bizim idaremiz. Çocuklarımıza, gençlerimize mutlu, huzurlu bir Türkiye bırakmak hepimizin borcu" şeklinde konuştu.
"CUMHURBAŞKANIMIZIN SÖZLERİ YÜREKLERE SU SERPTİ"
Türkiye Harp Malulu Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği Başkanı Mustafa Işık, sürece destek veren siyasi partilerin önüne şehit çocuklarını bırakmak isteyen şehit ailelerinin, madalyalarını ve protezlerini iade etmek isteyen gazilerin olduğunu hatırlatarak, "Onları sakinleştirmeye, ortamı ılımlı hale getirmeye çalıştık. Hemen akabinde Cumhurbaşkanımızın 'Şehit ailelerimiz ve gazilerimiz işini ferah tutsunlar. Onları üzecek, incitecek, hiçbir şey yapmadık, yapmayacağız' demesi yüreklere su serpmiş, bizler tarafından da teminat olarak görülmüştür. Aylardır süren tartışmalar boyunca duruşumuzu bozmadan devletimize ve Cumhurbaşkanımıza yönelerek sürecin olgunlaşmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Işık, terörist başını Kürtlerin tek temsilcisi gibi göstermenin kardeşliğe zarar verebileceğine işaret ederek, "Devletimizin büyük bir kararlılık ve azimle sürdürdüğü terörle mücadele sonucunda terör örgütü PKK silah bırakmak zorunda kalmış ve ancak terör örgütü PKK bir örgüt olmasına rağmen uzantıları silah bırakmadığı ve terörist faaliyetleri durdurmadığı sürece sadece PKK'nın silah bırakmasının bir anlamı olmayacağını özellikle vurguluyorum. Başta ordu olmak üzere dünyada yaşanan gelişmeleri ve kafamıza dayanan tehditleri de dikkate alarak ülkemizin terör prangasından tamamen kurtulması, enerjisini, savunma, eğitim ve vatandaşlarımızın refahına yönetmesi gerektiğinin de farkındayız. Milli Birlik ve Beraberliğe dayalı adalet ve samimiyet temelinde her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan bir bölümde olduğumuzu da şehit aileleri ve gazeteleri olarak biliniriz. Bu yolda şehit aileleri ve gazeteler her türlü fedakarlık yapmaya hazırız. Ancak siyasi hesaplar milli çıkarlarının önüne geçmemeli" diye konuştu.