Haberler
Halep'te büyük kriz! Sorun çözülmezse kaybedilmesi an meselesi

Halep'te büyük kriz! Sorun çözülmezse kaybedilmesi an meselesi

Suriye'deki operasyon sonrası Fransızların 102 yıl önce hazırladığı harita yeniden gündem oldu

102 yıl sonra ortaya çıkan harita Orta Doğu'yu karıştıracak

Yenidoğan soruşturmasında 2. dalga operasyonu: 14 şüpheli daha gözaltına alındı

Türkiye'nin kilitlendiği soruşturmada yeni gözaltılar var

Sıkıyönetim ilanı Güney Kore'yi karıştırdı! Başkan Yoon'un yardımcıları istifa etti, sokaklar yangın yeri

Üst düzey isimlerin hepsi istifa etti, atılan sloganlar sokakları inletti

Milletvekili Sema Silkin Ün'den 'Yenidoğan Çetesi' İle İlgili Sert Açıklamalar

Milletvekili Sema Silkin Ün'den 'Yenidoğan Çetesi' İle İlgili Sert Açıklamalar
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, TBMM kürsüsünde yaptığı konuşmada 'Yenidoğan Çetesi'ni sağlık sistemindeki taşeronlaşmanın bir sonucu olarak nitelendirerek, özel hastanelerle ilgili ciddi eleştirilerde bulundu. Ün, sağlık sektöründeki ticari yaklaşımın bebek ölümleri gibi acı sonuçlar doğurduğunu vurguladı.

Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, ' Yenidoğan Çetesi' ile ilgili sert açıklamalarda bulunarak, "Yenidoğan çetesi maalesef münferit bir çete değil, sağlıkta taşeronlaşmanın doğurduğu paralel sağlık teşkilatlanması" dedi.

Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, ' Yenidoğan Çetesi' ile ilgili TBMM kürsüsünde açıklamalarda bulundu. Yaşanan acı olaylar ve bebek ölümleriyle birlikte sağlık sistemindeki yanlışların çarpıklıkların bir kez daha ortaya saçıldığına dikkat çeken Milletvekili Sema Silkin Ün, "Sağlık sisteminin yaşarken görebilecek en aşağılık çeteleşmeyi ülkenin önüne koyuldu. Özel hastanelere taksi ruhsatı verir gibi ruhsat verildi. Meselenin özünde insan hayatını metalaştıran, dünyaya öncülük edecek şekilde derin bir iştahla keşfettiğimiz ekonomi sistemi var, taşeronizm. Bu sistemle siz özel hastaneye taksi plakası verir gibi ruhsat veriyorsunuz, o da birimlerini başka başka şirketlere kar oranı karşılığında devrediyor. Aynı taşeron firma 10 tane hastanenin daha sorumluluğunu alıyor, köprü, havaalanı ihalesi alır gibi hastanelerin diyaliz, yoğun bakım, yenidoğanlarını alt firmalara taşere ediyor. Konuştuğumuz çete de aslında bu taşeronlardan biri. Yenidoğan çetesi maalesef münferit bir çete değil sağlıkta taşeronlaşmanın doğurduğu paralel sağlık teşkilatlanması. Sağlık sektörünü kamunun hakimiyetinden çıkaran, sermayenin elinde. Bu sistem, maaşlı doktor çalıştırmaktansa doktorlara şirket kurdurup bu bölümleri işlettirmek suretiyle tamamen ticaret odaklı kurulan bir düzen. Bu ticari model, yatak doluluğuna dayalı kazanç sistemini körükleyerek bebeklerin tıbbi ihtiyaçları olmaksızın yoğun bakımda tutulmasına da yol açıyor ve bu ticari düzenin bedelini öyle enflasyonunla, faizle ödemekle kalmıyoruz, evlatlarımızın, bebeklerimizin canlarıyla ödüyoruz" şeklinde konuştu.

"Yoğun bakım yatağının çoğu özel hastanelerde bulunuyor"

Türkiye'de hastanelerde toplam yatak kapasitesinin yüzde 30'unun yoğun bakım yatağı olması gerekirken bazı özel hastanelerde bu oran yüzde 65'lere çıktığına ifade eden Milletvekili Ün, "Hasta yataklarımızın çoğu kamu ve üniversite hastanelerinde ama yoğun bakım yatağının çoğu özel hastanelerde bulunuyor. İnsanların en hassas olduğu yeni doğanda devletteki 4 bin 738 sayısına karşılık özelde yeni doğan yoğun bakım yatak sayısı 7 bin 248 yani özeldeki yeni doğan devlettekinin 2 katı. Anlaşılan devasa büyüklükteki şehir hastanelerimiz yeni doğan ihtiyaçlarını karşılamaya gelince aynı devasa işlevi görmüyor. Neden şehir hastanelerimizde, kamu hastanelerimizde yeni doğan bakımı artırılmıyor? 2017 Yılında Sağlık Bakanlığı yetkilileri ve Türk Perinatoloji Derneği hastanelerde habersiz ziyaretler yaparak bugün ortaya çıkmış olan problemleri, sağlık sistemimizdeki eksiklikleri raporluyorlar. Ne yazık ki bu raporlar dikkate alınmıyor. Bu skandal denetimlerle değil bir ailenin CİMER'e yaptığı şikayetle ortaya çıkıyor. Soruşturmalarda ortaya çıkan keşiflerde gösteriyor ki sadece 2023 yılıyla sınırlı kalmamış, geçmiş yıllara ve farklı illere uzanan birçok vakayı da gün yüzüne çıkarmış. İnsan hayatını doğrudan riske edebilecek kamu hastaneleri asla ama asla özel sektörün insafına bırakılamaz" dedi. - DENİZLİ

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Politika
title