Haberler
Netanyahu'dan orduya Orta Doğu'yu cehenneme çevirecek talimat: Yoğun savaşa hazırlanın

Netanyahu'dan orduya Orta Doğu'yu cehenneme çevirecek talimat

Türkiye sınırında kritik gelişme: Muhalifler, ikinci büyük kenti ele geçirmek üzere

Türkiye sınırında kritik gelişme! Muhaliflerin ikinci büyük kenti geçirmesi an meselesi

İslam Memiş uyardı: Sadece dolar değil sahte euro da var

Kritik uyarı: Sadece dolar değil sahte euro da var

Fuhuşa zorlanan 17 yaşındaki kızın anlattıkları kan dondurdu: Günde 180 kişi ile birlikte oluyordum

Günde 180 kişiyle birlikte olmaya zorlamışlar

MHP Grup Toplantısı…(2)

MHP Grup Toplantısı…(2)
Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'un tanık olarak gösterdiği isimlerin mahkemece reddedilmesini yargının ne hale geldiğinin, hukuk kurallarının nasıl ihlal edildiğinin delilli, ispatlı misali olduğunu...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'un tanık olarak gösterdiği isimlerin mahkemece reddedilmesini yargının ne hale geldiğinin, hukuk kurallarının nasıl ihlal edildiğinin delilli, ispatlı misali olduğunu savunarak, "Teröristleri tanık olarak hevesle dinleyenler, Genelkurmay Başkanlığı yapan değerli şahsiyetleri tanıklıktan alıkoyma girişimlerini asla izah edemeyecekler" dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 26 Şubat 1992 yılında Dağlık Karabağ'ın Hocalı kentinde yaşanan katliamın yıldönümü olduğunu hatırlatarak başladı. Hocalı kentinde Sovyetler Birliği'ne ait 366. Alay'ın desteği ile Ermeniler tarafından düzenlenen saldırılarda 613 kişinin öldüğünü ve bunların 106'sının kadın, 83'ünün ise çocuklar olduğunu dile getiren Bahçeli, "İnsanlığın vicdanına kara bir leke gibi geçen bu katliamda, 487 kardeşimiz ağır yaralanırken, bin 275'i de rehin alınmıştır. Masum insanlarımızı arkadan vurmakla meşhur olan ve bugün de kin ve nefretlerini her platformda göstermekten kaçınmayan sözde soykırım taraftarlarının, Hocalı'da döktükleri kan, aldıkları can sayfalarını cinayetle yazdıkları katliam kitabının yalnızca önsüzünden ibarettir" diye konuştu.

"CUMHURBAŞKANI GÜL'ÜN SARKİSYAN'A TEBRİK MESAJI GÖNDERMESİ YAKIŞIK ALMAMIŞTIR"

"Hepimiz Ermeni"yiz sloganını rehber tayin edenlerin peşinde Hocalı'nın bedduasının ayrılmayacağını, dünya gözüyle rahat yüzü görmeyeceklerini ifade eden Bahçeli, "Türk olmaktan utananların, Türklüğe perde çekmeye çalışanların ve Türklüğü karartmaya görevlendirilenlerin nefesi hiç şüpheniz olmasın ki mutlaka kesilecektir. Bu şartlar altında Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ün, Ermenistan'da yapılan seçimleri kazanan Sarkisyan'a acele yoldan tebrik mesajı göndermesi de yakışık almamıştır" dedi.

"TÜRK ADALETİ BASKI ALTINDA"

Türk adaletinin siyasallaşmanın, siyasi telkin ve baskınların altına tam olarak girdiğini öne süren Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

"Verilen kararlar siyasi ve hakkaniyetten uzaktır. Mağduriyetler artmakta, hak kayıpları fazlalaşmaktadır. Adalet duygusunun örselendiği, hukuk kurallarının çiğnendiği, siyasi eğilimlere göre kararların verildiği bir dönemde, elbette güven sarsılacak ve adalet beklentileri körelecektir. AK Parti zihniyeti hepimiz için vazgeçilmez önemde olan hukuku çocuk oyuncağına çevirmiş, her tarafını kendi siyasi hedefleri uğruna budamıştır. Uydurma iddialar, sanal suç imalleri, iftiralardan beslenen davalar, haksızlığı ve usulsüzlüğü kökleştiren yargısal safahatlar, savunma hakkının gasp edilmesi, çakma delillerle iddianame hazırlıkları Türkiye'nin başına kabus gibi çöreklenmiştir. AK Parti zihniyeti yargı paketleriyle önüne çıkacak engelleri kaldırmakta, adaleti bölücülüğü meşrulaştırmak amacıyla seferber etmektedir. Geçen haftaki konuşmamda ana hatlarıyla temas ettiğim 4. yargı paketi bunlardan birisi ve belki de en önemlilerindendir. Türk adalet sisteminin mevcut haliyle daha fazla ilerlemesi, sorunlara çözüm ve çare üretmesi bize göre çok zordur. Ancak iktidar da dahil olmak üzere, herkes yargının bugünkü halinden rahatsız ve şikayetçidir. Bilhassa yürüyen sözde darbe davaları tam bir kördüğüm olmuş ve hukuksuzluğu resmen ayyuka çıkarmıştır. Geçtiğimiz hafta genelkurmay eski başkanı Sayın İlker Başbuğ'un tanık olarak gösterdiği değerli isimlerin mahkemece reddedilmesi yargının ne hale geldiğinin, hukuk kurallarının nasıl ihlal edildiğinin delilli, ispatlı misali olmuştur. İfade etmek isterim ki, beyan delili niteliği taşıyan tanık, yargılamaya konu eylemle ilgili bildiğini, gördüğünü ve duyduğunu tarafsız ve yorumsuz bir şekilde anlatmakla yükümlüdür. Buradaki amaç, maddi hakikate ve adalete ulaşmaktır. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin 6. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendine göre; bir suçla itham edilen herkesin iddia edenin tanıklarına soru sormak, savunma tanıklarının da iddia tanıkları ile aynı şartta davet edilmelerinin ve dinlenmelerinin sağlanmasını istemek hakkı vardır. Kaldı ki bu hak mutlaktır. Anayasa'nın 90. maddesine göre, bu hakkın kısıtlanması mümkün değildir. Bağımsız ve tarafsız mahkeme de, sanığın bu hakkını koruyup gözetmek zorunda olup, inisiyatif kullanması söz konusu olmayacaktır. Türk adalet sistemi, iddia, savunma ve delillerin hemen tartışılıp bir duruşmada, yani bir veya birkaç celsede bittiği davalara henüz çok uzaktır. Tutuklama tedbirinin cezaya, cezanın ise affa dönüştüğü bir ortamda, süratli yargılama, hemen adalet kavramlarının anlaşılması şüphesiz hayalden ibarettir."

AK Parti'nin hukuktan elini çekmesi gerektiğini, adalete bulaştırdığı virüsü temizleyerek hukuk skandallarını mutlaka tamir etmesi gerektiğini söyleyen Bahçeli, "Teröristleri tanık olarak hevesle dinleyenler, genelkurmay başkanlığı yapan değerli şahsiyetleri tanıklıktan alıkoyma girişimlerini asla izah edemeyecekler, alınlarına vurulan kara lekeden de ömürleri boyunca kurtulamayacaklardır" dedi.

"MİLLİYETÇİLİK TARTIŞMALARI"

"Başbakan Erdoğan'ın Türk milletine, Türklüğe ve Türk milliyetçiliğine karşı sergilediği seviyesiz ve sadakatsiz üslubu, son zamanlarda karşılaştığımız en çirkin, en katlanılamaz ve en kaba tavır olmuştur" diyen Bahçeli, şunları kaydetti:

"Başbakan Erdoğan ısrarla Türk milliyetçiliğini ayakları altına aldığını söylemeye devam etmekte ve milli değerlerimize ardı arkasına hakaretleri sıralamaktadır. Ana muhalefet CHP'nin genel başkanı da, bu sözleri şurada söyle, burada söyle diyerek, adeta Başbakan'a mihmandarlık yapmakta, milliyetçiliğin ayaklar altına alınmasından zevk duyan bir ruh hali göstermektedir. Başbakan'a tüm kötü sözlerini aynen iade ediyor, iftiralarının selinde bir gün boğulmaktan kaçamayacağını iyi biliyor, milli değerlerimize tahammülsüz olan dilinin çok fazla uzadığını ikazla bildirmek istiyorum.

Bu zihniyet bir yanda milliyetçiliği ayaklar altına alırken, diğer yanda tutarsızca, çelişkilere batmışçasına milliyetçilik ve vatanseverlik konusunda ahkam kesmekte, bilirkişi rolü oynamaktadır." - ANKARA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Politika
title