MHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Açıklaması
MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk, Meral Akşener'in yeni parti kurma çalışmalarıyla ilgili, "Birilerinin kendi şahsi arzularını tatmin etmesi için rakamlarla oynaşmasına vaktimiz yok. Teşkilatımız ayaktadır, bir gider bin gelir." dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk, Meral Akşener'in yeni parti kurma çalışmalarıyla ilgili, "Birilerinin kendi şahsi arzularını tatmin etmesi için rakamlarla oynaşmasına vaktimiz yok. Teşkilatımız ayaktadır, bir gider bin gelir." dedi.
Öztürk, MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Günal ve Grup Başkanvekili Erhan Usta ile Samsun'un Atakum ilçesindeki bir kafeteryada basın toplantısı düzenledi.
Meral Akşener'in yeni parti kurma çalışmaları ile MHP'den teşkilat üyelerinin istifa edeceği yönündeki iddialara yönelik değerlendirmede bulunan Öztürk, "Önümüzde o kadar önemli meseleler var ki... Birilerinin kendi şahsi arzularını tatmin etmesi için rakamlarla oynaşmasına vaktimiz yok. Teşkilatımız ayaktadır, bir gider bin gelir. Türkiye'nin pek çok yerinde 3-5 kişi bir araya geliyor, '800 kişi istifa etti' diyorlar. Bunların hiçbirinin aslı astarı yok. Oradan buradan devşirerek, 'Şuradan 3 kişi, buradan 5 kişi' diyerek istikbal hazırlanmaz. Onun için bunlar bizi hiç ilgilendirmiyor ve hiç de dikkate almıyoruz." ifadelerini kullandı.
Irak Kürk Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) gayrimeşru referandumu konusuna da değinen Öztürk, şunları kaydetti:
"Kaybetmeyi göze alamayan kazanamaz. Barzani bu düşünce ile hareket etti. Şimdi kendisini kazançlı görüyor ama bu kadim devlet, büyük Türk milleti elbette ki geleceği okuyabilecek feraset sahibi yöneticilere sahiptir. Milletin mukadderatını korkularına heba etmez. Bu milletin mukadderatı Kuzey Irak'la yaptığımız 9 milyar dolarlık ticaretten ve ihracattan çok çok daha büyüktür.
Bakanlar ayrı söylüyor, Sayın Cumhurbaşkanı ayrı söylüyor. Doğru olan hangisidir. Bunun bir an önce netleşmesi gerekiyor. Ayaküstü laflar edilmeyecek kadar önemli bir devletin, büyük bir devletin yöneticisi olduklarını unutmamaları gerekiyor. Biz istikbale baktığımız zaman, 9 milyar doları hiç düşünmüyoruz. Sonuçta bu kadim milletin mukadderatı söz konusudur. Bir an önce bu noktada netleşmeleri gerekiyor. Aksi takdirde söyledikleri havada kalır, kimse ciddiye almaz."
Hükümetin MHP'nin uyarılarını dikkate aldığını belirten Öztürk, şunları söyledi:
"Eğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugün ayaktaysa 15 Temmuz badiresini atlatmış ise bu, yalnız ve yalnız MHP'nin politikalarının dikkate alınmasındandır. O gün kimse ayakta değildi. Herhangi bir hadise olmadığı vakit 'Bir darbe olursa tankın üzerine ben çıkarım' diyen... Darbe oldu, tank önünden geçiyordu, bırak tankın üzerine çıkmayı, belediye başkanının evine gitti, istirahat etti ama bir kişi, uçaklar üzerinde uçuyorken arkadaşlar, 'Burası güvenli değil, bir başka yere geçelim' demesine rağmen, 'Milliyetçi Hareket Partisinin çatı altından başka güvenli yer yoktur, bütün ışıkları yakın, buradayız biz' diyordu. MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli o darbecilere, 'Sizi tanımıyoruz, size güvenmiyoruz, sizin yanınızda değiliz ve buradayız, sizin karşınızdayız.' dedi. Bu bir mesajdır. Türk milleti bu mesajı aldı, tankların önüne kendilerini siper ettiler."
Öztürk, 15 Temmuz darbe girişiminde görev alan komutanların Doğu ve Güneydoğu'da hendekler kazıldığında da görev başında olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"İsyan olacak, Kürtler de PKK'lıların yanında yer alacaktı. Devlet güç durumda kalacaktı, masaya oturacaktı. Dolayısıyla buralarda özerk bölgeler oluşturulacaktı. İşte o noktada MHP Genel Başkanımız, 'Terörün üzerine gidin, yanınızdayız.' dedi. Bütün Avrupa, bizde demokrasi askıya alınıyor olmasına rağmen seslerini çıkarmadı. Başarısız olunca ancak cılız seslerle takdir etmeye kalkıştılar. O noktada anladık ki Recep Tayyip Erdoğan'ı bahane ederek aslında Türk milleti ile olan hesaplarını görmek istiyorlar."
Türkiye'nin 80 milyon genç nüfusu bulunduğunu dile getiren Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı:
"Avrupa şimdi bağırıyor, 'Bunlar sınırların dışına çıktı, bunları kontrol edilebilir sınırların içine alın.' diye. Avrupa'nın 'Türkiye'nin defterini dürme fırsatı elimize geçti' diye beklediğini gördüğümüz vakit dedik ki, 'Kusura bakmayın, bu bir hükümet meselesi değil, devlet meselesidir, vefa meselesidir. O gün hükümet Recep Tayyip Erdoğan hükümetiydi, Kılıçdaroğlu hükümeti olsaydı da tavrımız değişmezdi. Aynı tavrı ortaya koyuyor olacaktık. Biz bugün devletimizin yanındayız. Birlik ve beraberliğimiz noktasında ne gerekiyorsa yapardık. "