Meclis Fetö'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu
FETÖ'nün eski "imamlarından" Doktor Hasan Polat, "Ben de (FETÖ'den) kovulmasaydım şu an Adil Öksüz'ün, Kozanlı Ömer ya da Mustafa Yeşil'in başka bir versiyonuydum." dedi.
FETÖ'nün eski "imamlarından" Doktor Hasan Polat, "Ben de (FETÖ'den) kovulmasaydım şu an Adil Öksüz'ün, Kozanlı Ömer ya da Mustafa Yeşil'in başka bir versiyonuydum." dedi.
TBMM FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu, AK Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek başkanlığında toplandı. Komisyon, FETÖ yapılanması içerisinde "ülke imamlığına" kadar yükseldiğini, ancak 2002 yılında örgüt tarafından "hain" ilan edilerek uzaklaştırıldığını belirten Polat'ı dinledi.
Örgütün, fakir ve zeki öğrencilerin kazanılması noktasında genel numunelerden birisi olduğunu ifade eden Polat, ortaokul yıllarında Erzurum'da, Ahmediye Medresesi'nde Fetullah Gülen'in yeğeni Kemal Gülen ile birlikte okuduklarını dile getirdi. FETÖ'den birkaç kişinin de bu medresede "kalfa" görevi yaptığına işaret eden Polat, bu kişilerin arasında Hüseyin Aka ve Hasan Gök'ün bulunduğunu söyledi.
Yıllar sonra Hasan Gök ile bir camide karşılaştıklarını, kendisini bir cemaat evine götürdüğünü anlatan Polat, şöyle devam etti:
"Ücretsiz olarak kaydettirildiğim dersaneye gidip gelmeye başladım. O dönemde okul birincisi olmam dolayısıyla ayrıca bir ilginin gösterildiğini hissettim. İmam hatipte o dönemde Nurcularla, Süleyman Efendicilerle dalga geçerlerdi. İmam hatiplerin genelinde cemaatlere karşı soğuk bir bakış vardır. Üniversiteyi kazanıp Adapazarı'na gittiğimde Kredi Yurtlar Kurumu kontenjanına giremedim. Bu kişilerin yönlendirdiği eve gittim. Ama bu kişilere hep tavırlı bir yaklaşım sergiledim. Bana hiç müdahale etmediler. Hep kazanmak için çaba gösterdiler."
"Her ev abisi küçük bir Fetullah Gülen'dir"
Cemaatin evlerinde her türlü kitabın okunduğunu, gerçek ismini hala bilmediğim Muaz adlı birinin sürekli kendisiyle ilgilendiğini ifade eden Polat, "Bir yılın sonunda ısınma turları bitti. Birkaç ay sonra kredi yurtlar çıktı ama onlara karşı dürüst olmak adına gidemedim. Bu anlattıklarımı DHKP/C gibi örgütlerde de görebilirsiniz. Bu da onların dini versiyonu. İkinci sınıfta vurucu darbe olarak bir görev verilir, bana ev abisi görevi verildi. Her ev abisi küçük bir Fetullah Gülen'dir." dedi.
Burada kendilerine ağır olmaları konusunda telkinlerde bulunulduğunu belirten Polat, "O havaya giriyorsunuz. Ortaokul, lise öğrencilerine eğitim veriyorsunuz. Sizin oradaki yetkinize ve dirayetinize bakılıyor. Daha sonra bana bir okul sorumluluğu verdiler. Motivasyon almış başını gidiyor. Ayaklarınız yere basmıyor. İnsanlara faydalı olduğunuzu düşünüyorsunuz. Bir çocuğa namazı sevdiriyorsunuz. Örgüt içerisinde çeşitli sınıflandırmalar vardır. Ev ağabeyi olduğunuz vakit otomatikman 'beşlik' sınıfına yükseliyorsunuz. "Beşlik" olan bir örgüt mensubu askeri okullara girdirilir ya da ev ağabeyi yapılır" diye konuştu.
En problemli insanın dahi örgüt içinde dışlanmadığını, mutlaka onun da kullanılacağı bir yerin bulunduğunu dile getiren Polat, başarılı yüzlerce öğrenci içerisinden 11 öğrenci seçtiklerini ve bunları harp okullarına hazırladıklarına vurgu yaparak şöyle devam etti:
"Bu öğrencilerin tamamı Boğaziçi Üniversitesini kazanabilecek kapasitede. Biz bu öğrencilere 'Kardeşim Boğaziçi'ni, İTÜ'yü herkes kazanabilir ama askeriyede bir tane bile müspet general yokmuş' sözleriyle bu alanlara yönlendiriyorduk. Bu öğrencilerden 4 tanesi kazandı. Birisi Kara Harp Okulu'nu, 3'ü ise Deniz Harp Okulunu kazandı. O zaman bu çok büyük bir payeydi. Ev ağabeyi konumundasınız ve Gülen'le görüşmeye gidiyorsunuz. Bu da çok büyük bir payedir. Orada 100'e yakın kişi gördüm. Bunlardan bir kısmı ev, bir kısmı semt ağabeyi ve hepside askeri okullara öğrenci girdirmeyi başarmış kişilerdi. Orada Gülen şunları şöyledi; 'okullar, yurtlar bunlar hep göstermelik şeyler. Bizim esas hedefimiz orduda bir insan olmasıdır. Bir tek insanın orada olması bir yurt ve bir okul yaptırmış gibi size sevap kazandırır.' Buradaki motivasyonu görebiliyor musunuz?"
Polat, 1986 yılında astsubayların ordudan ihraç edilmeleri sırasında Gülen'in sabaha kadar odasında dolaştığı ve "Ben bu gece çıldırmazsam bir daha çıldırmam" dediğinin kendilerine anlatıldığını dile getirdi.
Yaşar Büyükanıt cemaat tarafından hiçbir şekilde sevilmez"
Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın örgüt içinde, hain olarak görüldüğünü vurgulayan Polat, "Yaşar Büyükanıt cemaat tarafından hiçbir şekilde sevilmez. Beddua edilen, hain ilan edilen bir isim. Öğrencilerin atılması sonrasında tamamen hücre sistemine geçildi. 3 öğrenciden fazlası birbirini tanımayacak şekilde bir sistem oluşturuldu. 1990 yılında semt ağabeyliğine yükseldim. Birkaç okul bana bağlandı. Gariban Anadolu çocuğunun her türlü ilgiye ihtiyacı var. Buradan da birkaç öğrenciyi askeri okullara kazandırmam sonrasında bölge imamlığına, ardından da Kıbrıs'a gönderilerek ülke imamlığına yükseldim." diye konuştu.
Sınav sorularının çalınmasına ilk olarak 1989 yılında şahit olduğunun altını çizen Polat, şöyle devam etti
"Çocuklar Fem dersanelerine son bir kez ders çalışma bahanesiyle çağrıldı. Ertesi gün sınavdan çıkan çocuklar çalıştırılan soruların neredeyse hepsinin çıktığını söylüyor. Ama bu çocukların buna ihtiyacı yoktu. Başarılı öğrencilerdi. O zamanki vicdanımla dersane yönetiminin yanına gittim. Dersane Müdürü Veysel Bey, bana soruların Güneydoğu'da çalındığını ve piyasada satıldığını söyledi. Kendileri de oradaki insanların kazanacağına kendi öğrencilerinin kazanmasını yeğlediklerini ifade ederek soruları satın aldıklarını anlattı."
"Beşlik seviyedeki isimlerden çözülme hala olmadı"
Polat, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası açılan soruşturmalar kapsamında örgütün yapısına yönelik itiraflarda bulunan isimlerin cemaate sonradan katılanlardan olduğunu düşündüğünü söyledi.
Kendisi gibi çocukluk yıllarından bugüne gelen isimlerin çözülmesinin mümkün olmadığını öne süren Polat, "Beşlik seviyedeki isimlerden çözülme hala olmadı. Temelden gelen isimlerin çözülmesi, konuşması söz konusu değil. Ben de o dönemde kovulmasaydım şu an Adil Öksüz'ün, Kozanlı Ömer ya da Mustafa Yeşil'in başka bir versiyonuydum." dedi.
"Davutoğlu'na iftira edildi"
Samanyolu televizyonunun KKTC sorumlusu olarak görevlendirildiğini ancak asıl görevinin "ülke imamı" olduğunu belirten Polat, "O dönem milli görüş kökenli bir derneğin düzenlediği etkinlikte Davutoğlu ile fotoğraf çektirdik. Davutoğlu'nu da bu fotoğraf üzerinden paralelci ilan ettiler. Davutoğlu'na iftira edildi." şeklinde konuştu.
"Şeyh kızıyla evlenmek cemaatte antipatik bir durumdur"
Polat, 2000 yılında evlendiğini ve eşinin babasının bir tarikatın şeyhi olduğunu söyledi.
"Şeyh kızıyla evlenmek cemaatte antipatik bir durumdur" diyen Polat, şunları anlattı:
"Çok fazla ısrarcı olunca evlilik iznini aldık. Bu evlilik izinli olmasına rağmen cemaat içinde bazı konuşmalar başgösterdi. Bu arada İzmir'e bölge müfettişi olarak atandım. Bana bir yıl sonra, kayınpederimin oraya cemaatten insanları götürdüğümle itham ediyorlar. İstanbul'daki katıldığım toplantılarda eski öğrencilerim ile konuştuğum söylendi."
Sorgulamalarla birlikte görevden alındığını ve sürgün olarak Gaziantep'te bir derginin sorumlusu olarak görevlendirildiğini anlatan Polat, "Burada 6 ay tutulduktan sonra ABD'ye tayinim çıktı. Orada kaldığım 20 günün sonunda bir daha dönmemek üzere Türkiye geldim ve bu cemaatle bağımı kopardım. Geri dönmeyeceğimi belirttiğim gün İstanbul bölgesinin imam ve imameleri toplanarak 'Doktor İhsan haindir' ilanı yapılıyor. Sonrasında başka iş kollarında çalışmaya başladım. Bana polis marifetiyle bir operasyon düzenleyerek, sahte evraklarla tutuklattılar. Allah memleketimizin yardımcısı olsun." diye konuştu.
Gülen'in, pragmatist yaklaşımlarda bulunduğunu da belirten Polat, "Yüz yüze geldiği isimlere iltifatlar yağdırırken bu kişi çıktığı zaman arkasından konuşabilen bir yapıdadır." ifadelerini kullandı.
Fetullah Gülen'in askeriyedeki personele yönelik "Askeriyedeki arkadaşlar harp hukuku ile hareket edecek" şeklinde fetvasının bulunduğunu da belirten Polat, "Şu anki bilgi ve algı seviyemde şunu söylüyorum; hiçbir kutsal hedef bunun yaptığı bu ihanete de yalana da değmez. Cemaat özellikle Ergenekon'da sol görüşlü gruba çok zulüm yaptı. Cemaat bildiğiniz bütün soğuk savaş tekniklerini son 5 senedir uyguluyor. Bunu herkese karşı yürütüyor." dedi.