Masum Türker: Mesut Yılmaz'ı Yüce Divan'a Erdoğan Yolladı

DEMOKRATİK Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Yüce Divan konusundaki vurgulardan gocunmaması gerektiğini belirterek, "Mesut Yılmaz'ı hesap versin' diye Yüce Divan'a kendisi gönderdi. Kendisi de hesap vermekten kaçınmasın" dedi.

Muğla'nın Bodrum İlçesi'nde, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın açılışına katılan Türker, DHA muhabirinin sorularını yanıtladı. Referandumda anayasa değişikliğine anayasal değişikliğinde yargının siyasal gücün güdümüne girmesini sağlayacak düzenlemeler yapılması için 'Hayır' diyeceklerini söyledi. DSP lideri özelikle HSYK ve Anayasa Mahkemesi ile ilgili değişiklikleri tasvip etmediklerini anlatırken, şöyle dedi:

"Bu iki maddeyi bütün paketi zehirleyen maddeler olarak görüyoruz. Su bardağı içine atılan zehir gibi gördüğümüz bu 2 maddeye 'hayır' diyoruz. Eğer anayasaya 'evet' denilecek olursa bu 2 madde ile siyaset kimin elindeyse dikta rejiminin yolunu açacaktır. Temel taşlarını örüyor ve diktatörlük kaçınılmaz hale geliyor. Çünkü anayasalar ve yargı, demokrasilerde siyasi partileri sınırlayıcı onların daha dengeli olmasını sağlayan kurumlardır. Eğer bu olursa Anayasa Mahkemesi işlevsiz hale gelecektir. HSYK ile yargı siyasallaşırsa o zaman siyaset iktidarda olduğu süreçte dengeleyecek kontrol edecek hiçbir kurum kalmaz. Buna çok dikkat edilmesi gerekir. Eğer anayasaya 'evet' denilirse çocuklarımızın geleceğini kaybederiz. Ama 'hayır' denirse Cumhuriyet'i ve tam demokrasiyi kazanırız. Tam demokrasiyi kurmak için tabii ki eksiklerimiz var, ama bu eksiklikler böyle giderilmez."

Türker, YAŞ krizine değinirken hükümetin birlikte çalışacağı komutanlar konusunda, YAŞ'ta görüşünü bildirmesinin doğal olduğunu ancak, bu yıl 'biraz doğallıktan uzak' YAŞ süreci geçirildiğini söyledi. DSP Genel Başkanı Masum Türker şöyle devam etti:

"YAŞ toplantısında Başbakan, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na getirilmesi söz konusu olan 1. Ordu Komutanı hakkında olumsuz görüşlerini dile getirince anında ifade vermek için tezkere çıkarıldı. Bu paşamızın ailesinin resimleri internet sitelerinde dolaşmaya başladı. Bu da gösteriyor ki başbakana paralel yargıyı yönlendiren, siyasallaştıran bir yapı var. Bu YAŞ aslında referanduma ışık tutmalı. Şu anda alt kademelerde yargı ne kadar siyasallaştığını açıkça görüyoruz. Bir de hukukun üstünlüğünü sağlayan üst kurullar da ele geçirilirse o zaman Türkiye'de hukuğun üstünlüğü tamamen kaybolur. ve içtihatlar çok farklı bir şekilde oluşabilir. YAŞ'ı özellikle referanduma ışık tutması, yargının buradaki rolünü açıkça ortaya koyması bakımından ilginç ve tehlikeli bir uygulama olarak buluyorum. İnşallah bu son olur, bir daha böyle bir durum ile karşılaşmayız."

Şu anda referandum için nokta çalışmaları yapıp köy köy ilçe ilçe dolaştıklarını aktaran DSP Genel Başkanı Türker, mtingler daha çok parti mensuplarına hitap ettiğini ancak halkın daha fazla aydınlatmaları gerektiğini savundu. Türker, insanlara neden 'hayır' demeleri gerektiğini anlatabilmenin önemli olduğunu belirterek şöyle devam etti:

"Mesela Başbakan konuşmalarında milleti yanıltıyor ve şuur altını açığa çıkartıyor. Beyaz gömleği ile ilgili olarak 'kefenimi giydim' diyor, ama niye giyiyor ki? Şu anda daha önce yaptığımız düzenlemelerle idamı kaldırmıştık, acaba ileriki tarihte idamı mı getirmeyi düşünüyor. Biraz havadan konuşuyor. Bir de bir şey hatırlatmak istiyorum; Türkiye'de kendisinden önceki başbakanları Yüce Divan'a göndermiş tek başbakan kendisidir. Hani o kadar 'Yüce Divan'a göndeririz, hesap sorarız' diyenlerden gocunmaya hakkı yok. Kendisi yaptı bu işi. Sayın Mesut Yılmaz'ı hesap versin diye Yüce Divan'a kendisi gönderdi. Kendisi de hesap vermekten kaçınmasın."

DSP lideri Türker, Çetin Doğan'ın daha önce tutuklandığını, ifadelerinin alındığını, 'sakıncası yok' denilerek bırakıldığını bu nedenye yeniden yakalanmasının usulsüz olduğunu savundı. Türker, "Bir duruşma olmaksızın bunların yakalanmaları kaçmaları söz konusu olsaydı olabilirdi. Burada yakalamada önemli olan Çetin Paşa değildi. Yakalananların içinde terfi bekleyen generallerin varlığıydı. Terfi bekleyen üsteğmenler, albaylar vardı. Bunların önüne geçildi ve maalesef 'Ergenekon', 'Balyoz' meselelerinde bugünkü YAŞ kararlarını etkileme amacı güdüyordu. Şu ana kadar ortada bir şey yok ve bu konuda sen tutuklama kararı alıp tekrar bırakacaksın, bu da gösteriyor ki Türkiye'de yargı görülmeyen baskı altında ama bu görülmeyeni biz hep görüyoruz."

Yaşar ANTER/BODRUM (Muğla), (DHA)