Kılıçdaroğlu: Bunlar Venezuela'da mı Kucaklaştılar Acaba?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Halkın oyuyla seçilmiş hiçbir milletvekili, terör örgütü mensuplarıyla kucaklaşmaz, kabul etmiyoruz, doğru da bulmuyoruz."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Halkın oyuyla seçilmiş hiçbir milletvekili, terör örgütü mensuplarıyla kucaklaşmaz, kabul etmiyoruz, doğru da bulmuyoruz. Ama bir soruyu sormaktan kendimi alıkoyamıyorum. Bunlar Venezuela'da mı kucaklaştılar acaba? O ülkede Başbakan yok muydu?" dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, kürsü dokunulmazlığı dışındaki bütün dokunulmazlıkların kaldırılmasını istedi. Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Sevgili vatandaşlarım, siz TBMM'de ihaleye fesat karıştıran bir milletvekili görmek ister misiniz? TBMM'de yolsuzluk yapan bir milletvekili ister misiniz? TBMM'de halkını değil, cebini düşünen bir milletvekili ister misiniz? Biz de istemiyoruz. Kürsü dokunulmazlığı hariç, gelin bütün dokunulmazlıkları kaldıralım. Neden korkuyoruz? Sayın Erdoğan'a seslenmek istiyorum; Yargı zaten senin emrinde, yeri gelince talimat da vereceksin, belki bizi hapse de atacaklar. Ama demokrasi uğruna bedel ödemekten hiçbir CHP milletvekili kaçınmayacaktır. 'Öyle yapmayacağız efendim, ben kabak gibi milletvekili seçeceğim, senin dokunulmazlığını kaldırıyorum, canım öyle istedi. Seninki devam etsin, yolsuzluk; zaten aynı kulvardayız' devam.. Olur mu böyle anlayış. ya hep ya hiç. Dokunulmazlıkları adam gibi getir; göreceksin 135 milletvekili dokunulmazlıkların kaldırılması için ellerini kaldıracaklar. Terör örgütü mensuplarıyla kucaklaşmayı asla kabul etmiyoruz. Halkın oyuyla seçilmiş hiçbir milletvekili, terör örgütü mensuplarıyla kucaklaşmaz, kabul etmiyoruz, doğru da bulmuyoruz. Ama bir soruyu sormaktan kendimi alıkoyamıyorum. Bunlar Venezuela'da mı kucaklaştılar acaba? O ülkede Başbakan yok muydu? Gazetelerde haber var; askerlerimizin görev süresi dolunca, kara yolu güvenli olmadığı için hava yoluyla getirecekler. Nerede oluyor bu; Türkiye Cumhuriyeti'nde. Bu ülkenin Başbakan'ı niye bunlarla ilgilenmiyor? Bu sorunu çözmenin başka yollarının olduğunu neden düşünmüyor? Ülkemizi, halkımızı seviyoruz. Ülkemizin birliğine, bütünlüğüne inanıyoruz."
"DÜNYA SAHNESİNDE YERİNİ ALIR"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Filistin'in geçen hafta BM'de 'Üye olmayan gözlemci devlet' statüsü alamsı hakkında, açıklamalarda bulundu. Filistin halkının bağımsız devlet olma yolundaki mücadelesinin yıllar yılı izlendiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Filistin'in bağımsız bir devlet olma yolunda çok önemli bir adım atıldı. Kararı duyar duymaz Sayın Mahmut Abbas'ı aradım ve kutladım. Filistin halkı bağımsız bir devlet kurma yolunda ağır bedeller ödedi. Bu önemli adımın barış süreci içinde geliştirilmesi ve pekiştirilmesini isteriz. Biz Filistin halkını yürekten destekliyoruz. Ama bu barış süreci hem İsrail için hem Filistin için önemli bir süreç olmalıdır. Hem Filistin hem de İsrail bu önemli adımı çok iyi değerlendirmelidir. Kendilerini tüm dünyaya kabul ettirmeliler. Filistin kısa bir süre sonra bağımsız bir devlet olarak dünya sahnesinde yerini alır. Biz bu söylerken bazı hatalarına düşmüyoruz. Biz iki halkın bir arada barış içinde yaşamalarını istiyoruz. Aksini düşünmek savaş demektir."
"HER SORUNUN ÇÖZÜMÜ VARDIR"
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Einstein'ın "Delilik aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp, farklı sonuçlar beklemektir" sözüne dikkat çekerken, zaman zaman aynı şeyleri tekrar eden bir siyaset anlayışının adeta Türkiye'de kurumsallaştığınının söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bir şey yapıyoruz, bir sonuç elde ediyoruz, aradan bir süre geçiyor, aynı şeyleri tekrar yapıyoruz, farklı şeyler olacakmış gibi düşünüyoruz. Bu doğru değil. Bunu söylerken, Türkiye'de siyasetin zaman zaman gelip, belli algıların tutsağı olarak yanlış yollara saptığını görüyoruz. 30-35 yıllık canımızı yakan, inciten bir süreç var, bu süreci barışa döndürmek için farklı şeyler yapmamız gerekiyor, eski alışkanlıkları tekrarlayarak sorun çözülemeyeceğini artık bilmemiz gerekiyor. Siyaset sorunları çözme sanatıdır. Sorunun zor olduğunu, tarihsel arka planının da zor olduğun biliyorum, gittikçe derinleşen bir sorun olduğunu da biliyoruz. Ama siyasetçinin görevi zaten sorunu çözmektir. Vatandaştan 'sorunu çözeceğiz' diye oy istiyoruz. Sorun ne boyutta olursa olsun, tarihsel arka planı ne kadar karmaşık olursa olsun, her sorunun çözümü vardır. Biz CHP olarak her sorunu çözmede iddialıyız. Her sorunu çözmede kararlıyız, şiddete başvurmadan, baskı oluşturmadan, özgürlükleri kısıtlamadan, hukukun üstünlüğü bağlamında aklı egemen kılarak, her sorunu çözebiliriz. Tarihimize baktığınızda da en karmaşık sorunları çözen partinin CHP olduğunu herkes bilir. Siyaset kurumu 'Ben çözüm üretemiyorum' diyorsa, artık o sorun üreten bir kurumdur. Sorunun karmaşıklığı bizi yıldırmamalı, sorunun üzerine cesaretle gideceğiz, sorunun üzerine akıl ve mantığımızı kullanarak gideceğiz. CHP olarak sorumluluk üstlenen bir partiyiz. Ancak iktidardaki partinin sorumluluğu daha fazla. Ama biz doğru çözümlerimizi her ortamda anlatmaya kararlıyız. Her sorunun çözümü vardır. Siyaset akıl işidir, akıl işi olduğu içindir ki çözümün kapısıdır, insanlar siyasetten çözüm bekler, eğer siyaset kurumu çözümsüz kalmışsa, siyasi akıl eksikliği var demektir. Bizim her soruna çözümümüz var derken, şunu da söylemek istiyorum; biz insanımızı, ülkemizi seviyoruz, ülkemizin birliği ve bütünlüğü konusunda asla ve asla herhangi bir kaygımız yoktur. İmanımız var, inancımız var. Bu ülkede, bağımsız Türkiye'de, özgürce yaşama inancımız var, imanımız var."
"21'İNCİ YÜZYIL TÜRKİYE'Sİ BUNU HAK ETMİYOR"
Sözlerine Konfüçyüs'den alıntı yaparak devam eden Kılıçdaroğlu, "Adalet kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan herşey onun etrafında döner" dedi. Bu sözün adaletin büyüklüğü ve önemini anlatmak için önemli olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Adaletin olduğu ülkelerde özgürlük, bireysel güven, toplumsal güven olur. Ama bizim ülkemizde sabit bir yerde duran bir adalet göremiyoruz, fırıl fırıl dönen bir adalet var. Öyle bir adalet olduğu için Türkiye Cumhuriyeti içinden çöküyor, çürüyor adeta. Adalet kavramını içselleştirmedik" dedi. Gelir dağılımı adaletsizliğinden de bahseden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Meksika, Şili gibi birçok ülkenin gerisinde olduğunu savundu. "Çocukların yatağa aç girdiği bir ülkede hangi adaletten bahsedeceğiz" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Nerede bir yoksulluk, açlık, işsizlik, adalet, hukuk araştırması yapılsa bir bakıyoruz Türkiye listenin en sonunda, siyaset kurumunun bunu görmesi lazım, halkımız bunu hak etmiyor. Gelirin artırılması, herkesin iş AŞ sahibi olması gerekir. ABD'de bir sivil toplum örgütü hukuk düzeni endeksi araştırması yaptı. Bu araştırmaya göre, temel hakların korunmasında Türkiye, 97 ülke arasında 76. sırada. 21. yüzyıl Türkiye'si bunu hak etmiyor."
"ÇOCUĞUNA SÜT İÇİREMEYEN BİR ANNENİN BULUNDUĞU ÜLKE"
Ankara Siteler esnafına dün yaptığı ziyarete de değinen Kılıçdaroğlu, orada da, yurttaşların kendilerine "Bu ülkede adalet niye eksik, benim sorunum 10 yıldır niye çözülmüyor?" diye sormalarını istediğini anlattı. CHP lideri, şöyle konuştu:
"Demokrasi soru sormayla başlar. Hepsi vergi ödüyor, soruyor musunuz; 'Benim ödediğim vergi nerelere harcanıyor?' Sitelerde 10 binlerce çalışan var, biliyor musunuz sitelerde bir tuvalet bile yok. Düzene, anlayışa bakın. Marka olması gereken bir yer, kan kaybediyor. Adana, Gaziantep, Kayseri'ye gidin bakın. Gidin bakın kan kaybediyor. Adaletsiz toplumun, hırsızlığa, gasba kapı açan toplum olur. Gelir adaletsizliği derken, herkesin onuruyla yaşayabileceği bir gelire sahip olmasını kastettik. Çocuğuna süt içiremeyen bir annenin bulunduğu ülkede, 'Yoksullara yardım edeceğim' diye parayı toplayıp, fil dişi kulelerde oturanlar var. Fitre, zekat, kurban paralarını yiyen kişilerin, elini kolunu sallayarak, serbestçe sokaklarda dolaşmasını hangi adalet kavramıyla açıklayacağız'Hırsızların kol gezdiği, soruşturanların ise yargılandığı bir düzene 'Adalet düzeni' denemez. O nedenle toplumun vicdanı kanıyor. Yolsuzluk yapanların sırtının sıvazlandığı bir düzenden bahsediyoruz. Gelmek istediğim şu; bu yolsuzluk yapanlar, bu adaletsizlik yapanlar gücünü kimden alıyor. AK Parti Şanlıurfa milletvekili Abdulkerim Gök'ün 9 Ekim 2012 tarihinde kamu ihale yasasında değişiklik öngören bir kanun teklifi verdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Kabul ediliyor 10 Kasım'da Resmi Gazete'de yayımlanıyor. Özü şu; bazı firmalar kamu ihalelerine katılamıyorlar, yasaklılar. Bu yasaklı firmalar nasıl kamu ihalelerine katılırlar, bunun yolunu açmak için. Ben bu Şanlıurfa milletvekiline sormak isterim, Şanlıurfa'ya acaba hangi yüzle gideceksin?"
"BUNDAN SONRA ERDOĞAN, PATRONUNU İSPİYONLAMAYACAKTIR"
Kılıçdaroğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'a "Bu telefon görüşmesinden sonra devleti kime soydurduğunu acaba anladın mı?" derken şunları söyledi:
"Sana kim telefon edip, 'Aman dikkatli konuş' diyorsa, bil ki devleti soyduran odur. 'Sesini kes, malı götürüyoruz, çaktırma' diyor. Başbakan, daha nedesin? 'Devleti soyan yabancı değil, biziz, niye kalkıp itiraf ediyorsun' diyor. Baltayı taşa vurduğunu gördün, paşa paşa fırçanı yedin, oturdun yerine. Şimdi devleti kimin soyduğunu, kimlerin soydurduğunu daha iyi gördün mü? Artık anlamıştır herhalde, bundan sonra Erdoğan, patronunu ispiyonlamayacaktır. Nazım Hikmet, 'Abidin bana mutluluğun resmini yapabilir misin?' der. Ben de bu iki Erdoğan'a sormak isterim, bana yolsuzluğun resmini yapabilir misiniz? Resmini yaparlar, romanını yazarlar, filmini çekerler. Buradan yolsuzluk konusunda duyarlı olan bütün sivil toplum örgütlerine sesleniyorum; Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a yolsuzluk konusunda bir ustalık belgesi hazırlasınlar. 'Ben usta oldum' diyor ya bizim Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yolsuzluk konusunda usta olan bir kişi var, onun adı da Recep Tayyip Erdoğan. Çalarken bir virtüoz gibi çalıyor, böyle çalmak da her babayiğidin haddi de değil, hakkı da değil. Beyefendi götürecek. 'Ben yürütme organının başıyım' diyor. Biz biliyoruz zaten; yürütme organının başı. Deniz Feneri sanıkları niye ellerini kollarını sallayarak geziyor, yolsuzluk yapanlara niye hesap sorulmuyor; işte bunun için. Sırtını daya Erdoğan'a istediğin kadar çalabilir, götürebilirsin. Sırtını dayamıyorsan olmaz. Türkiye'nin ve bütün yurttaşlarımızın unutmamasını istiyorum; siz soyuluyorsunuz. Bunlar yeri gelince kul hakkından söz ederler, götürdüğün yetmedi mi senin, öbür dünyaya mı götüreceksin? Ben bunu söylerken, birileri 'Biz de gidip sırtımızı dayayalım, malı götürelim' diye düşünebilirler. Sakın öyle düşünmeyin, bunların ciğerine kadar dokunacağım, asla izin vermeyeceğim."
"ORADA MALI DAHA İYİ GÖTÜRÜR"
RTÜK'ün başına Deniz Feneri davasında 'malı götüren'lerin getirildiğini savunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Şu anda işsiz güçsüz geziyor, önümündeki günlerde Kızılay'ın başına getir, orada malı daha iyi götürür. Ombudsman; iktidara, güce karşı bireyi savunan, emin kişi anlamına gelir. Seçimini birilerine borçluysan, onun söylediklerini yapıyorsan, onun emrinden çıkmıyorsan, geçmişinde karanlık noktalar varsa kimse kusura bakmasın sen emin kişi olamazsın. Şimdi Meclis'e gelecek, yemin edecek. Doğru kişi değil. Herkesin kabul ettiği bir kişi, emin kişi olması lazım. İşi ehline verdiğiniz zaman bir anlam ifade eder" diye ekledi.
DHA(GÖK/İD) - Ankara