Haberler
Halep'te büyük kriz! Sorun çözülmezse kaybedilmesi an meselesi

Halep'te büyük kriz! Sorun çözülmezse kaybedilmesi an meselesi

Suriye'deki operasyon sonrası Fransızların 102 yıl önce hazırladığı harita yeniden gündem oldu

102 yıl sonra ortaya çıkan harita Orta Doğu'yu karıştıracak

Yenidoğan soruşturmasında 2. dalga operasyonu: 14 şüpheli daha gözaltına alındı

Türkiye'nin kilitlendiği soruşturmada yeni gözaltılar var

Sıkıyönetim ilanı Güney Kore'yi karıştırdı! Başkan Yoon'un yardımcıları istifa etti, sokaklar yangın yeri

Üst düzey isimlerin hepsi istifa etti, atılan sloganlar sokakları inletti

Kazan'ın Adı "Kahramankazan" Oluyor

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, "Kazan ilçemize 'Kahramankazan' adının verilmesi semboliktir ve Kahramankazan ilçemizin şahsında tüm ilçelerimizin, illerimizin cesareti ve kahramanlığı bu vesileyle tescillenecektir.

Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, "Kazan ilçemize 'Kahramankazan' adının verilmesi semboliktir ve Kahramankazan ilçemizin şahsında tüm ilçelerimizin, illerimizin cesareti ve kahramanlığı bu vesileyle tescillenecektir." dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, Türkiye ve Sudan Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı görüşüldü.

Tasarının kabul edilmesinin ardından Kazan ilçesinin adının Kahramankazan olarak değiştirilmesi ve 15 Temmuz'un "Demokrasi ve Özgürlükler Günü" adı altında tatil ilan edilmesini içeren kanun teklifine geçildi.

Teklif üzerine hükümet adına konuşma yapan Türkeş, yazılı insanlık tarihinde Türk devletleri ve milletin var olduğunu ve var olmayacağa da devam edeceğini belirterek, "Bizim inandığımız ve uğrunda uğraş verdiğimiz devlet ebed müddet felsefesi budur." diye konuştu.

"Tarih boyu yaşanan her felaket, her kötü olay, bu güzel milletin destansı hikayeleriyle ve kahramanlıklarıyla sonuçlanmıştır." ifadesini kullanan Türkeş, şöyle devam etti:

"İşte 15 Temmuz 2016 akşamı da yüzsüz bir darbe girişimine karşı, tanka, uçağa, helikoptere ve silahlara karşı eline bir çakı dahi almadan sadece ve sadece Türk bayraklarıyla ülkenin her yerinde sokağa çıkan insanlar da tarihimize yeni bir kahramanlık, yeni bir destan armağan etmişlerdir. 241 şehit ve bin 536 gazimizin olduğu bu olay, ileride 21. yüzyılda yazılan yeni destan olarak anılacaktır. Çatısı altında görev yaptığımız bu Meclis, alelade bir beton yığını asla olmamıştır. Türk milletine medeniyetler mezarlığında en kalabalık şekilde, en karanlık ve en derin mezarlar kazılırken bu yüce Meclis, milletiyle kendine kefen biçenleri Akdeniz'in serin sularına gömmüştür. Milli mücadele esnasında hiçbir imkansızlık, bu aziz milletin boynunu büktürememiştir. Mehmet cephanesi bittiğinde süngüsüyle şehadete başı dik varmıştır. Zafere giden bu kutlu yürüyüşte adı ne olursa olsun herkesin adı Mehmet'tir. İsimleri aynı, vatanları aynı, devletleri aynı, bayrakları aynı, Kelime-i Şehadetleri aynıdır. Barut kokusu altında hiçbirinin nereden ve nasıl geldiğinin de bir önemi yoktur. Neticede istikametleri tekdir; istiklaldir. Birçok siyasi çalkantı ve çöküş travması altında geçen bir asırdan uzun zaman tünelinden çıkmış milyonlar, ne zaman ki aynı Mehmet olmuştur, o gün zafer gökkubbede güneş gibi yükselmiştir. Fikir dünyasında birçok zenginlik barındıran milletvekillerimiz 'Mevzu vatansa gerisi teferruattır' demiştir. Mehmet gibi TBMM de tek hedefte birleşmiştir; istiklal. Başında şapka olanın da kalpak olanın da sarık olanın da asla aklında bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nden başka bir fikir olmamıştır."

TBMM'nin sımsıkı bir araya getirdiği milletin, her yönünden esen düşman fırtınasına karşı dimdik ayakta kaldığını, "yıkılacak" denilen binada bir tek taşın bile yerinden oynamadığını vurgulayan Türkeş, TBMM'nin temelinin milletin tarihi kadar derin, tuğlalarının milletin imanı gibi sağlam, harcının ise milletin kardeşliği gibi bağlayıcı olduğunu belirtti.

Meclisin, istiklal mücadelesi vermiş bir Meclis olduğunu hatırlatan Türkeş, zaman zaman Meclisin sağlamlığıyla ilgili içte ve dışta şüphe duyanlar olduğunu aktararak, "Ancak 15 Temmuz gecesi bu çatı altında siz vekiller, ihanet karşısında boyun eğmeyi kabul etmediniz, şehadeti korkaklığa tercih ederek, milletimizin bizlere verdiği görevi kurşun ve bomba altında kararlılıkla yerine getirme iradesi gösterdiniz." ifadesini kullandı.

Milletvekillerinin bu davranışının millete güç verdiğini, hala canlı olan milli mücadele ruhunun, bütün şüphecilerin yüzüne katı bir gerçek olarak çarptığını belirten Türkeş, darbe girişimi sırasında görevlerini eksiksiz bir şekilde sürdüren Başbakanlık personeline de teşekkür etti.

Cumhuriyetten ve demokrasiden yana tavır koyan bütün siyasi partilere teşekkür eden Türkeş, medya kuruluşlarının da yaşananları ve kalkışmacıların yüzsüzlüğünü eksiksiz bir şekilde halka ileterek sorumlu bir tavır sergilediklerini vurgulayarak, teşekkürlerini dile getirdi.

Başbakan Yardımcısı Türkeş, şunları kaydetti:

"Övgünün ve teşekkürün büyüğü bu büyük Türk milletinedir. O gece siyaset yoktu, etnik ayrımcılık yoktu, mezhep, inanç farkı yoktu. O kriz anında Cumhuriyetimiz, demokrasimiz tehdit altındayken, her dar günde olduğu gibi Yüce Rabbimize hamdolsun ki sadece ve sadece al bayraklar altında bu necip millet, o büyük ruh ile bütün Türk vatandaşları vardı. İşte o gece şu duvarımızda yazan sözler ete, kemiğe büründü; 'Egemenlik kayıtsı şartsız milletindir'. Gelecekteki tehlikeleri önlemek ve şimdiden de çare üretmek adına korkmadan itiraf etmek gerekir ki 15 Temmuz'da millet zedelenmiştir, ordu zedelenmiştir. Bu bakımdan genel olarak iyi ordularla iyi komutanları birbirinden ayrılmaz şeyler olarak görmek için vakit kaybetmeye de gerek yoktu. Esasen durum buna da izin vermemektedir. Ordunun selameti ve esenliğini vicdanen düşünen, namus ve ahlak sahipleri ikiyüzlülükten uzaktır. Üstün ahlak sahibi olanlar, çoğunlukla barış ve güvenlikte gönül okşayıcı bakışları üzerlerine çekmekten çok onları önleyecek biçimde konuşurlar. Bugünkü yükselen feryadımızın anlamı vardır. Sözlerimiz aşırı bir çaba ve cinnet geçirmiş bir güruhu hafızalarda yeniden tazelemek için değildir. Bu feryat, yaşanan o karanlık gecenin yeniden tekerrür etmemesi için vicdan ve akıl gözüyle çare bulmamızı zorunlu kılmaktadır. Savaşta olduğu gibi böyle durumlarda da bütün işleri sadece direniş ve kahramanlık ruhunun göreceğini beklemek ileride yaşanacak pişmanlıkların mazereti olamaz. Bu itibarla, herhalde askerimizin ruhunu kazanmak bizim için bir görev olduğu gibi öncelikle onlarda bir ruh, bir emel, bir kişilik yaratmak da Allah'tan ve Medine-i Münevvere'de yatan Cenab-ı Peygamberden sonra bize düşüyor."

"Ülkemizin her yeri kahramandır, gazidir"

15 Temmuzu gelecek yıllarda anmanın, anlamlı olduğunu belirten Türkeş, "Birliğin, bütünlüğün dar günde nasıl sağlandığını hatırlatarak beraber yaşama mutabakatımızın test edildiği dönemlerde buna bütün kesimlerce nasıl cevap verdiğimizin gelecek yıllarda da hatırlanması gerektiğini düşünüyoruz. 15 Temmuzu anmak ihaneti hatırlamak için değil, birlik ruhunu yaşatmak için önemlidir. Bu yaşanan olayların tespiti ve gelecek nesillere hatırlamaları için emanet edilmesi de yine halkın temsil edildiği bu TBMM'ye düşerdi, öyle de oldu." dedi.

Tuğrul Türkeş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yunan'ın yapamadığını yapan kalkışmacılara karşı bütün gece Sayın Meclis Başkanımız İsmail Kahraman Beyefendi Başkanlığında, bombalanmasına rağmen burayı terk etmeyerek sabaha kadar görev yapan değerli milletvekili arkadaşlarımız bu konuyu en iyi tahlil etmiş ve geleceğe en iyi şekilde yansıtacak olan şahsiyetlerdir. Ne mutlu ki konuya ilişkin ayrı ayrı gelen 5 kanun teklifi bulunduğuna şahitlik ettik. Bu durum, çeşitli partilerden de olsa, farklı siyasi çizgileri de temsil etseler tüm milletvekillerinin, 15 Temmuz ve Kazan'ın kahramanlığı konusunda hemfikir olduğunun ispatıdır. İçişleri Komisyonunda birleştirilerek tek bir teklif halinde Genel Kurul'a getirilen kanun teklifinde AK Parti Genel Başkanımız ve Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım'ın, CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun ve MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin imzalarının olması da ayrı bir mutluluktur. Bu konuda, iktidar-muhalefet demeden destek veren tüm genel başkanlarımıza ve milletvekillerimize teşekkürü bir borç biliyoruz. 80 milyon insanımızın demokrasi destanı yazdığı 15 Temmuzun resmi tatil haline getirilmesi, bugünün anlam ve önemine vurgu yapılması da kayda değerdir. Bu sayede, hem ebediyete uğurladığımız şehitlerimiz saygı ve rahmetle anılacak hem varlıklarıyla gurur duyduğumuz gazilerimiz hatırlanacak hem de demokrasinin ne denli önemli ve iyi korunması gerektiği gelecek kuşaklara anlatılabilecektir."

O gün kahramanlığın tüm il ve ilçelerde yaşandığını dile getiren Türkeş, "İçinde demokrasi heyecanı yaşayan ve kalplerinde birlik ve bütünlüğü yaşatan, ellerinde Türk bayraklarıyla gece boyu ayakta duran ülkemizin her yeri kahramandır, gazidir." diye konuştu.

Türkeş, bu darbe girişiminin tezgahlandığı Akıncı Üssü'nün Kazan'da bulunduğunu, buna karşın ilçenin neredeyse yarısının sokaklarda, diğer yarısının da dualarla direndiğini hatırlattı.

Başbakan Yardımcısı Türkeş, şunları söyledi:

"Traktörünün lastiğini söküp pist kenarında yakan da Kazan'dadır, kendi besisi için gerekli samanını uçaklar kalkmasın diye pist kenarında yakan da Kazan'dadır; en önemlisi de 9 şehidimiz de Kazan'dadır. Kazan ilçemize 'Kahramankazan' adının verilmesi semboliktir ve Kahramankazan ilçemizin şahsında tüm ilçelerimizin, illerimizin cesareti ve kahramanlığı bu vesileyle tescillenecektir. Bu nedenle, Kahramankazan ilçemizin böyle anılması, böyle değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu vesileyle, başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi'nin gösterdiği dirayet ve kararlılık ve Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım Beyefendi'nin cesareti, gözü karalığı ve kararlılığı da halkımızın bu denli direnişinde belki de en büyük rolü oynamıştır. Onları da bu vesileyle buradan anmak ve huzurlarınızda kendilerine bir kere daha teşekkürlerimi arz etmek isterim."

Meclis TV'nin yayınını uzatması talebi

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, bugünkü Genel Kurul çalışmalarının saat 19.00'dan sonra da Meclis TV'den yayınlanması için bütün parti gruplarının talepte bulunması gerektiğini belirterek, AK Parti'nin de bu yönde talep bulunmasını istedi.

AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı ise zaman zaman kimi yasalara ilişkin, süreyi uzatmak gibi mevcut, yerleşmiş bir alışkanlığı, usulü değiştirmeyi uygun görmediklerini belirterek, "Meclis çalışmalarının bütünüyle başka bir tarzda ele alınması ayrı bir bahistir, o konuşulur, tartışılır, öyle yapalım, böyle yapalım denilebilir ama yerleşmiş olan bir usulü kimi yasalara göre değiştirmeyi esasen uygun görmemekteyiz." dedi.

MHP Grup Başkanvekili Erhan Usta, görüşmelerin tamamının TRT tarafından verilmesi gerektiğini belirterek, "TRT'nin dünya kadar kanalı var. Yani niye bir tanesini bu Meclis görüşmelerine tahsis etmiyor? Burada insanlarımız tartışmaları görsün. Bu hem insanımız için iyi olacaktır hem de buradaki görüşmelerin de kalitesini artıracaktır diye düşünüyorum." ifadesini kullandı.

Kaynak: AA / Politika
title