Karamollaoğlu: Avrupa insanlık konusunda sınıfta kaldı
Saadet Partisi'nin Avrupa teşkilatının kuruluşunun 10'uncu yılı vesilesiyle Almanya'da düzenlenen programda konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Avrupa'nın insanlık konusunda sınıfta kaldığını söyledi.
Saadet Partisi'nin Avrupa teşkilatının kuruluşunun 10'uncu yılı vesilesiyle Almanya'da düzenlenen programda konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Avrupa'nın insanlık konusunda sınıfta kaldığını söyledi. Avrupa Birliği'nin söylemleri ve eylemleri arasındaki farklılıkları inkar ettiğini belirten Karamollaoğlu, "Avrupa, Ukrayna ve Filistin'de yaşananlar karşısında gösterdiği farklı tepkilerle sınıfta kalmıştır. Avrupa, dün Yahudilere yaptığı muamele ile nasıl sınıfta kaldıysa; bugün de siyonistlerin karşısında suskun kalışıyla sınıfta kalmıştır. Hırsıza hırsız, katile katil, işgalciye de işgalci diyemediği için sınıfta kalmıştır" dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Saadet Avrupa Teşkilatı'nın 10'uncu yıl vesilesiyle dün Almanya'da gerçekleştirilen programda partililer ile bir araya geldi. Programa Saadet Avrupa Başkanı Abdussamet Temel'in yanı sıra Saadet Partisi Milletvekilleri Mustafa Kaya, Bülent Kaya, Mesut Doğan ve Birol Aydın da katıldı.
'AVRUPA'DA EKTİĞİMİZ SAADET TOHUMU DA HIZLA SERPİLİP BÜYÜDÜ'
Milli Görüş hareketinin Avrupa geçmişinin daha da geriye dayandığını ve Saadet Partisi olarak ilk resmi teşkilatın ise 2013 yılında kurulduğunu hatırlatan Karamollaoğlu, "Nasıl ki 1969 yılında Konya'da açan o ilk çiçek, bugün dalları Bosna'dan Filistin'e uzanan ulu bir çınara dönüştüyse; Avrupa'da ektiğimiz Saadet tohumu da kısa bir sürede hızla serpilip büyüdü. Köln'den Amsterdam'a, Viyana'dan Paris'e, şehir şehir, bölge bölge kök salmaya, filiz vermeye başladı. Bu başarıda emeği bulunan bütün kardeşlerimizi yürekten tebrik ediyor, bağrıma basıyorum. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Rabbim sözünüzü tesirli, çalışmalarınızı bereketli kılsın inşallah" ifadelerini kullandı.
'İSLAM'I, SAVAŞ VE ŞİDDET DİNİ OLARAK GÖSTERMEYE ÇALIŞIYORLAR'
Avrupa'da yaygınlaşan İslamofobi'ye dikkat çeken Karamollaoğlu, Avrupa'da bazı karanlık odakların ırkçılığı ve inanç farklılıklarını körüklemeye çalıştığını belirterek "Bir barış ve kardeşlik dini olan İslam'ı, savaş ve şiddet dini olarak göstermeye çalışıyorlar. Bireysel saldırıların da ötesinde, son yıllarda artık bu nefretin ne yazık ki Avrupa'da neredeyse kurumsallaştığını görüyoruz. Avrupa'nın ilke ve değerleri; Müslümanlar söz konusu olduğunda rafa kaldırılıyor. Barış, demokrasi, insan hakları, saygı, sevgi, hoşgörü. Adeta tüm bu kavramlar sadece Avrupa'nın sınırları içinde ve Avrupalılar söz konusu olunca akıllara geliyor. Bir Avrupalı fert ırkçı söyleme muhatap kalsa dünyayı ayağa kaldıranlar, milyonlarca Müslüman benzer söylemlerle, hatta saldırılarla hedef alındığında görmezden, duymazdan geliniyor" diye konuştu.
'AVRUPA, UKRAYNA VE FİLİSTİN'DE YAŞANANLAR KARŞISINDA FARKLI TEPKİLERLE SINIFTA KALMIŞTIR'
Avrupa ülkelerinin ve Avrupa Birliği'nin sınıfta kaldığını, söylemleri ve eylemlerinin farklı olduğunu belirten Karamollaoğlu, "Avrupa, Bosna'da sınıfta kalmıştır. Irak ve Afganistan işgalinde sınıfta kalmıştır. Suriye'de, Yemen'de, Doğu Türkistan'da, Hindistan'da sınıfta kalmıştır. Avrupa, bombalar altında can veren bebeklerin saç, göz ve ten rengine göre ayrım yaptığı için sınıfta kalmıştır. Avrupa, Ukrayna ve Filistin'de yaşananlar karşısında gösterdiği farklı tepkilerle sınıfta kalmıştır. Avrupa, dün Yahudilere yaptığı muamele ile nasıl sınıfta kaldıysa; bugün de siyonistlerin karşısında suskun kalışıyla sınıfta kalmıştır. Hırsıza hırsız, katile katil, işgalciye de işgalci diyemediği için sınıfta kalmıştır" dedi.
'BÜTÜN İNSANLIK İÇİN MÜCADELE VERİYORUZ'
"Bir insanın katledilmesine karşı çıkmıyorsa Kuran-ı Kerim'e, Tevrat'a veya İncil'e inansa ne fark eder?" diye soran Karamollaoğlu, bütün insanlık için mücadele verdiklerini ifade ederek "Iraklı Hasan'ın olduğu kadar Berlinli Hans'ın, Filistinli Davut'un olduğu kadar Parisli David'in de mücadelesini veriyoruz. Gazze'deki, Kabil'deki, Şam'daki, Bağdat'taki yetimler kadar; Washington'un, Londra'nın varoşlarında yoksulluğa terk edilmiş evsizlerin mücadelesini veriyoruz" diye konuştu.
'BATI'NIN DEĞERLER SİSTEMİ İFLAS ETMİŞTİR'
Müslümanların mazlumların ırkını, dinini sormadığını; sadece zalimlere husumet besleneceğinin altını çizen Karamollaoğlu, "Biz daima ezilenlerin, hor görülenlerin, hakkı yenenlerin, zorla vatan topraklarından çıkartılanların, adalet peşinde koşmaktan bitap düşmüş kimsesizlerin yanındayız. Bizler, dünden bugüne yeryüzünün mazlum, mağdur ve mahzunları için kavga verdik ve vermeye devam edeceğiz. Bundan sonra da zalimlerin ve müstekbirlerin karşısında her daim müstaz'afların yanında yer almaya devam edeceğiz. Evet, şimdi tekrar ifade ediyorum; bugün Avrupa sınıfta kalmıştır ve Batı'nın değerler sistemi iflas etmiştir. Bu yüzden diyoruz ki; İslam, mazlumlar için rehber, insanlık için kurtuluş reçetesidir. İnsanlık bu prensiplere dayandığı zaman huzur ve refah bulur" ifadelerini kullandı.
'İLK ADIM, SAADET PARTİMİZİ HER GEÇEN GÜN DAHA DA GÜÇLENDİRMEK OLMALIDIR'
Omuzlarındaki yüklerin ağır olduğunu belirten Karamollaoğlu, ancak hakkı üstün tutanların ve omuzlarındaki sorumlulukların farkında olanların ülkelerine ve insanlığa büyük hizmetler yapacağını kaydederek "Bizim amacımız da hedefimiz de bellidir; biz öncelikle, yaşanabilir bir Türkiye kurmak istiyoruz. İnanıyoruz ki, bunu gerçekleştirirsek yeniden büyük Türkiye doğacaktır. Yeniden büyük Türkiye'de; zulmün değil adaletin, sömürünün değil hakça paylaşımın hakim olduğu yeni bir dünya inşa edecektir. Bu nedenle; ilk adım Saadet Partimizi her geçen gün daha da güçlendirmek olmalıdır. Bilinmelidir ki, Saadet Partimiz ne kadar güçlüyse; Türkiye'miz de o kadar güçlü olacaktır. Türkiye, ne zaman gerçek manada güçlü ve tam bağımsız hareket edebilirse; dünya kalıcı huzura ve barışa o zaman kavuşacak, coğrafyamızda akan kan ve gözyaşı ancak o zaman dinecektir" diye konuştu.
'MAZLUMLARIN AHI ER YA DA GEÇ TUTAR'
Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında bir avuç siyonistin dünyayı ateşe verdiğinin ve bütün dünyanın bu duruma sessiz kaldığının altını çizen Karamollaoğlu, "Maalesef Mescid-i Aksa sahipsiz, mazlum Filistin halkı kimsesiz; İslam aleminin yöneticileri de sınıfta kaldılar. Bu noktada değerlerimize, kutsallarımıza, mazlumlara sahip çıkmak yine sizlere düşüyor. Ülkemizde iktidarda bulunanlar da ne yazık ki; birtakım jestlerle, konvoyla, mitingle kamuoyunun gazını alıyor, ancak kayda değer tek bir somut adım atmıyor. Bu hususta Avrupa'daki vatandaşlarımızı harekete geçirmek, gerçekleri anlatmak da yine sizlere düşüyor. Seferberlik ruhuyla, her zamankinden çok daha fazlasını yapmak ve çok daha fazla çalışmak mecburiyetindeyiz. Peygamber efendimizin güzel ahlakını kuşanalım. Bu ateş söndürülmezse, bir gün herkesi yakar. Mazlumların ahı er veya geç tutar, herkesi yakar" dedi.
'BURADA GÜZEL ÖRNEKLER ORTAYA KOYMAYA DEVAM EDİN'
Yaklaşan yerel seçimlere dikkat çeken ve seçimlerde partisinin yakalayacağı başarının önemine vurgu yapan Karamollaoğlu, "Zalimlerin ve iş birlikçilerinin, bu zulme sessiz kalanların isteyeceği en son şey güçlü bir Saadet Partisi'dir. Mazlumlara verilecek en büyük destek Saadet Partimizi başarılı kılmaktır. O nedenle sizlerden iki şey istirham ediyorum: Birincisi; burada güzel örnekler ortaya koymaya devam edin. Eğitimdeki başarınızla, iş hayatınızdaki dürüstlüğünüzle, aile ve sosyal hayatlarınızda her daim sevgi ve saygıya dayalı ilişkilerinizle; 'iyi bir Müslüman nasıl olur?' sorusuna verilecek yanıt sizi göstermek olsun" ifadelerini kullandı.
'ŞİMDİ ZAMAN, ÇOK DAHA FAZLASINI YAPMA ZAMANIDIR'
Her geçen gün derinleşen problemlerin çözümünün ancak Saadet Partisi kadrolarının iş başına gelmesi ile mümkün olacağını ifade eden Karamollaoğlu, yeryüzü üzerinde Milli Görüş anlayışına olan ihtiyacın her zamankinden daha fazla olduğunu belirterek "Mart ayında yapılacak yerel seçimler büyük bir öneme haizdir. Sadece 4,5 ay kaldı. Bugünden itibaren geceyi gündüze katma vaktidir. Vakit, bugünden yollara düşme vaktidir. Girilmeyen evlere, sokaklara, mahallelere girme vaktidir. Yürümenin değil kan ter içinde koşmanın, sadece hafta sonlarını değil haftanın yedi gününü vakfetmenin, bir değil on vermenin vaktidir. Bugüne kadar maddi ve manevi olarak bu davaya büyük hizmetlerde bulundunuz; Allah sizlerden razı olsun. Ancak şimdi zaman, çok daha fazlasını yapma zamanıdır" dedi.