İsrail'in Fas'ın Batı Sahra egemenliğini tanıma kararı tartışmalara yol açtı
İsrail'in Fas'ın Batı Sahra bölgesindeki egemenliğini tanıma kararının Fas'ın lehine ve aleyhine etkileri tartışılıyor. Faslı siyasi analistler, İsrail'in bu kararıyla Fas'ın uluslararası alanda güven kazanacağını ve işbirliğini güçlendireceğini belirtirken, karşı çıkanlar ise Batı Sahra meselesinin prestiji ve adaletinin zarar göreceğini savunuyor.
İsrail'in, Fas'ın Batı Sahra bölgesindeki egemenliğini tanıma kararını açıklamasının ardından bu durumun Rabat'ın lehine ve aleyhine olacağı yönünde görüş ayrılığı yaşanıyor.
Faslı siyasi analist ve Atlas Siyasi ve Kurumsal Göstergelerin Analizi Merkezi Başkanı Muhammed Buden, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail'in bu kararıyla Fas'ın, uluslararası ortakları nezdinde güven kazanacağını söyledi.
Buden, "Söz konusu kazanımlar Fas ile İsrail arasında ekonomi, turizm, kültür ve güvenlik alanında işbirliğini güçlendirmeyi de içerecek. Fas diplomatik düzeyde de birtakım kazanımlar elde edecek." dedi.
İsrail'in kararının, Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini destekleme ve Batı Sahra'yı konsolosluk açmak için cazip hale getirme konusundaki uluslararası dinamizme ivme kazandıracağını ifade eden Buden, bunun diplomatik düzeyde büyük bir kazanım olduğunu ve birçok ülkeyi İsrail'in izinden gitmeye iteceğini dile getirdi.
Fas'ın kendi çıkarlarını savunduğu pragmatik bir görüşe sahip olduğunu belirten Buden, Fas'ın çıkarına olacak tüm kararların, ikili ilişkilerde yeni gerçekçilik, dış politikada ise açıklık çerçevesinde alınmasına çalışılacağını ifade etti.
"İsrail tanımadan da Batı Sahra Fas'ındır"
İsrail ile ilişkilerin normalleşmesine karşı çıkan Normalleşmeye Karşı Fas Gözlemevi Genel Sekreteri Aziz Henavi ise asıl yapılması gerekenin "İsrail'in kararı ile Fas ne kaybedecek?" sorusunun sorulması olduğunu söyledi.
"Fas'ın kaybedeceği şey, Batı Sahra meselesinin prestiji ve adaletidir. Batı Sahra'nın Fas'a ait olduğuna yönelik en büyük tehdit İsrail ile bağlantısıdır." diyen Henavi, son 30 aydır Batı Sahra meselesini Siyonizm'e bağlamanın ulusal otoriteyi sarstığını savundu.
Henavi, sözlerine şöyle devam etti:
"İsrail'in Batı Sahra'nın Fas'a ait olduğunu tanıması Fas'ın çıkarına değildir ve İsrail tanımadan da Batı Sahra Fas'ındır. İsrail'in Batı Sahra'nın Fas'a ait olduğunu tanımasının Fas'ın çıkarına olduğunu kim söyledi?
İsrail'in Batı Sahra'nın Fas'a ait olduğunu tanımasına ihtiyacımız yok, çünkü Batı Sahra baştan Fas'ındır ve Batı Sahra'nın Fas'a ait olduğuna yönelik en büyük tehdit onu İsrail'e bağlamaktır."
Fas Kraliyet Divanı'ndan 17 Temmuz'da yapılan yazılı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, Fas Kralı 6. Muhammed'e gönderdiği mesajında, "İsrail'in Fas'ın Batı Sahra toprakları üzerindeki egemenliğini tanıma kararı aldığı" duyurulmuştu.
Fas ile İsrail ilişkileri
İsrail ve Fas, 2000'de askıya alınan diplomatik ilişkilerin 10 Aralık 2020'de yeniden başlatıldığını duyurmuştu.
İsrail ve ABD'li heyetin 22 Aralık 2020'de Rabat'a yaptığı ziyarette de Fas, İsrail ve ABD arasında ortak bir bildiri imzalanmıştı.
Fas, bu dönemde Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Sudan'dan sonra İsrail ile normalleşmeye giden dördüncü Arap ülkesi olmuştu.
Batı Sahra sorunu
Fas'ın 1975'te eski İspanyol sömürgesi Batı Sahra'yı topraklarına katmasının ardından Cezayir'in destek verdiği bağımsızlık yanlısı Polisario Cephesi ile Fas yönetimi arasında başlayan gerginlik devam ediyor.
Fas, bölgenin kendi egemenliğinde kalması gerektiğini savunurken Polisario Cephesi, Batı Sahra'nın bağımsız devlet olduğunu ileri sürüyor.
Polisario Cephesi, 1991'de Birleşmiş Milletlerin (BM) ara buluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasına kadar Fas güvenlik güçlerine karşı silahlı mücadele yürütüyordu. Ateşkes anlaşmasından bu yana Batı Sahra'nın statüsüyle ilgili görüşmeler başarıya ulaşamadı.
ABD, Başkan Donald Trump döneminde Fas ve İsrail'in tam diplomatik ilişki kurulmasına yönelik anlaşmaya varması üzerine Washington'ın Batı Sahra'da Fas'ın egemenliğini tanıdığını duyurmuştu