İsipab Türk Grubu Başkanı Atalay (1)
İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği (İSİPAB) Türk Grubu Başkanı ve AK Parti Ardahan Milletvekili Orhan Atalay, "Türkiye, duruşu ve konumuyla İslam dünyasının bölünmesinin önündeki en büyük engel, İslam dünyasının vahdedini, birlik ve beraberliğini gerçekleştirebilecek en büyük imkandır.
KADİR KARAKUŞ - İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği (İSİPAB) Türk Grubu Başkanı ve AK Parti Ardahan Milletvekili Orhan Atalay, " Türkiye, duruşu ve konumuyla İslam dünyasının bölünmesinin önündeki en büyük engel, İslam dünyasının vahdedini, birlik ve beraberliğini gerçekleştirebilecek en büyük imkandır. Türkiye'nin bir elinden Suudi Arabistan'ın, bir elinden İran'ın tutması halinde, Türkiye'nin öncülüğünde İslam dünyası kısa sürede ayağa kalkacaktır." dedi.
Atalay, AA muhabirine, Türkiye'nin ev sahipliğinde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi'nin İstanbul Deklerasyonu'nda alınan, "Doğu Kudüs'ü Filistin Devleti'nin başkenti olarak ilan ediyor ve bütün devletleri Filistin Devleti'ni ve Doğu Kudüs'ün işgal altındaki başkenti olduğunu tanımaya davet ediyoruz" şeklindeki kararı değerlendirdi.
İstanbul'daki olağanüstü zirvenin ABD Başkanı Donald Trump'un kararına haklı bir uluslararası tepki, Müslümanlar'ın sesi olarak toplandığını belirten Atalay, Trump'un kararının bölgede var olan çatışma sürecini derinleştirdiğini, alevlendirdiğini, itilafları körüklediğini ve hem dünyada hem de İslam ülkelerinde ciddi tepkiyle karşılandığını ifade etti.
İİT'nin Dönem Başkanı ve Türkiye'nin Cumhurbaşkanı sıfatıyla Recep Tayyip Erdoğan'ın, İslam ülkelerini toplantıya çağırdığını, kısa sürede ciddi bir katılımla İstanbul'daki zirvenin gerçekleştirildiğini anlatan Atalay, zirvenin İİT'nin tarihi açısından son derece başarılı bir toplantı düzenlediklerini bildirdi.
Atalay, "Zirvede alınan kararlar dünyanın mahşeri vicdanının istediği kararlardı. Trump'un aldığı karar 'yok hükmünde' kabul edildi. İİT'nin kararı gerçekliğe daha yakından dokunan, hemen uygulamaya geçirilebilen, İslam ülkelerinin yüksek düzeyde ortaklaşa aldıkları etkin bir karar. Bu kararlar Doğu Kudüs'ü bağımsız Filistin devletinin başkenti olarak tanımak, aynı zamanda 57 ülke tarafından da Filistin'in bağımsızlığının kabulü manasına da geliyor." diye konuştu.
ABD'nin kararından sonra bazı ülkelerin Birleşmiş Milletleri (BM) acil toplantıya çağırdığını, BM'nin gerçekleştirilen toplantısında Trump'un kararının eleştirildiğini ancak İİT'de alınan kararlar düzeyinde etkin bir karar çıkmadığını aktaran Atalay, "Çünkü BM, İsrail'in kurulduğu tarihden bu yana kınama kararı alan, bir anlamda oyalayan, sorunun çözümünü öteleyen, erteleyen, günü geçiştiren bir çerçeve içerisinde dönüp dolaşıyor." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin Filistin büyükelçiliğinin Doğu Kudüs'te bulunduğunu anımsatan Atalay, İİT'nin İstanbul zirvesinden sonra bazı Müslüman ülkelerin büyükelçiliklerini ya da konsolosluklarını hemen Kudüs'te açacaklarını düşündüğünü, böylelikle Filistin'in devlet olma, tanınma sürecinin de hızlanacağına inandığını vurguladı.
Orhan Atalay, ABD Senatosu'nun 1995 yılında aldığı bir kararı bugüne kadar ertelediğini hatırlatarak, "ABD başkanları uygun zaman ve zemin aradıkları için her 6 ayda bir bu karar imzasını erteliyordu. Fakat Trump, neoconların ve evangelist, protestan lobisinin etkisinde kalarak, ABD'nin ve İsrail'in Ortadoğu'daki mevcut gerçekliğini bir fırsata dönüştürmeyi önceleyerek, Suud'un, Mısır'ın, Suriye'deki durumu fırsata dönüştürerek, 1995'te Kongrenin aldığı kararı ilan etti." değerlendirmesinde bulundu.
İİT'nin İstanbul'da aldığı kararların, ABD'nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararını tekrar gözden geçirmesine vesile olacağını belirten Atalay, İstanbul zirvesinin İİT'nin kuruluş amaçlarının farkına varılması, İslam dünyasında yaşanan problemlerin artık BM'ye havale edilmeyerek, doğrudan kendisinin çözebileceği bilincine kavuşması bakımından önemli olduğunu kaydetti.
İSİPAB, Tahran'da Kudüs gündemiyle toplanacak
İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği'nin (İSİPAB) Filistin Komitesi'nin de 18 Aralık Pazartesi günü İran'ın başkenti Tahran'da, ABD'nin Kudüs kararı gündemiyle olağanüstü toplanacağı ve Türkiye'yi temsilen İSİPAB Türk Grubu Başkanı olarak toplantıya katılacağına değinen Atalay, şöyle devam etti:
"Tahran'da İİT'nin İstanbul'da aldığı kararlar tekrarlanacak. Şunu önermeyi düşünüyoruz; bütün dünya parlamentolarına Filistin'in bağımsız devlet olarak tanıyın, Doğu Kudüs'ü bağımsız Filistin'in başkenti olarak tanıyın teklifini yapacağız ve konsolosluklarını ya da büyükelçiliklerini Doğu Kudüs'te açmaya davet edeceğiz. Çünkü Şark'tan Garp'a kadar İslam dünyasının tam kalbi mesabesinde olan Kudüs'te, Mescid-i Aksa'da, Filistin topraklarında İsrail'in saldırganlığını önleyen, İsrail'i medeni çağdaş bir devlet çizgisine getirecek, barbarlığını sonlandıracak, işgale, katliama, zulme, işkenceye son verecek, bir devlete yakışır hale itecek, zorlayacak uluslararası etkin bir mekanizmanın çalışmaya ihtiyacı var.
Ne yazık ki gerek BM gerek AB ülkeleri bugüne kadar Filistin sorununu yakıcı bir sorun olarak görmediler. Son yıllarda gördük ki bu topraklarda bir ateş ortaya çıktığı zaman önce en yakınlarını yakıyor, duman en yakındaki insanları, toplumları, ülkeleri rahatsız ediyor. Bizim bu problemi erteleme, birilerine havale etme, öteleme hakkımız olmamalıdır. Bu soruna bizzat Müslüman ülkeler el koymalıdır. Dün İstanbul'da alınan karar bunun somut bir cevabıydı."
Atalay, İİT'nin İstanbul'daki zirvesine Suudi Arabistan ve Mısır'ın devlet başkanı düzeyinde değil, dışişleri bakanı düzeyinde katıldığını anımsatarak, "İslam dünyasının belli başlı büyük ülkeleri vardır. Suudi Arabistan büyük ülkelerden birisidir, Mısır son derece önemli bir ülkedir. Bu iki ülkenin içinde, en üst düzeyde olmadığı toplantı eksik kalır, bunu biliyoruz, bunu dünya da biliyor." dedi.
Trump'un kararı öncesinde Suudi Arabistan'ın İsrail'e yaklaşımının, yayınlanan fetvanın herkesi şaşırttığını ifade eden Atalay, "Birleşik Arap Emirliklerinin, Suudi Arabistan'ın ve Mısır'ın Türkiye ile ilişkilerinin istenilen düzeyde olmayışı, Suriye'nin hali gibi Ortadoğu gerçeklikleri İsrail ve Amerika için asla ve asla kaçırılmayacak fırsat sunmuştur." diye konuştu.
Atalay, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Trump'un kararını ilan etmesinde sorumluluk ABD'nin, İsrail'in değil. Birinci derecede kendi iktidarlarıyla, servetleriyle ayrılık davasına düşmüş Müslüman ülkelerindir. ABD'nin, İsrail'in gücü gerçek manada güçlü olduklarından değil, Müslüman ülkelerin darma dağınık duruşlarından kaynaklanıyor. Müslüman ülkeler kendi aralarındaki itilaflarını çözer, yan yana durmayı başarırsa, İstanbul'daki İİT zirvesinde alınan kararın belki daha etkili versiyonları olacak, sesimiz daha güçlü çıkacaktır. Dünkü toplantıya Suudi Arabistan'ın, Mısır'ın, Birleşik Arap Emirliklerinin devlet başkanı seviyesinde katılmaması Müslümanları üzmüştür.
İslam ülkeleri kendi aralarında bir araya gelsinler, önce kendi evlerinin içini düzenlesinler, yabancı müdahaleye açık kapılarını kapatsın. Biz bu problemleri çözdüğümüz zaman, İran ile Suud tokalaştığı zaman bu sorunların çok daha kolay çözüldüğünü göreceksiniz. Türkiye, duruşu ve konumuyla İslam dünyasının bölünmesinin önündeki en büyük engel, İslam dünyasının vahdedini, birlik ve beraberliğini gerçekleştirebilecek en büyük imkandır. Türkiye'nin bir elinden Suudi Arabistan'ın, bir elinden İran'ın tutması halinde, Türkiye'nin öncülüğünde İslam dünyası kısa sürede ayağa kalkacaktır."
Orhan Atalay, İslam ülkelerinin kalkınmasını, bir araya gelmesini istemeyen güçlerin her dönem farklı faaliyetler içerisinde bulunduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
"15 Temmuz darbesi Türkiye'de gerçekleşmiş olsaydı dün İstanbul'da söylenen söz söylenemeyecekti. Mısır'da da darbe bunun için yaptırıldı. Mısır'da Sisi darbe yapmasaydı, Mısır'da devlet başkanı seviyesinde dün İstanbul'da olacaktı. Mısır'ın, Türkiye'nin, Suudi Arabistan'ın, İran'ın yan yana duracağı bir İslam dünyası bütün sorunlarını çok tez elden çözecek ve artık dünyada 'lütfen bizim coğrafyalarımıza dahil olmayın, barış için dahi olsa istemiyoruz' diyecekler."