İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı Genel Kurulda
TBMM Genel Kurulunda, iş mahkemelerinin kuruluş, görev, yetki ve yargılama usulünü yeniden düzenleyen İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısının görüşmeleri sürüyor.
TBMM Genel Kurulunda, iş mahkemelerinin kuruluş, görev, yetki ve yargılama usulünü yeniden düzenleyen İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısının görüşmeleri sürüyor.
Şahsı adına söz alan AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya, İş Mahkemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1950'den bugüne kadar iş hayatı, iş imkanları, teknolojinin çok hızlı bir şekilde geliştiğini, sosyal güvenlik hukukuna ilişkin alanların genişlediğini, işçiyle işveren arasındaki uyuşmazlıkların niteliğinde ve niceliğinde önemli artışlar olduğunu söyledi.
Bu süreçte, İş Mahkemeleri Kanunu'nun bazı maddelerinin uygulama kabiliyetini yitirdiğini, bazı maddelerinin de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini anımsatan Özkaya, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle iki kanun arasındaki usul farklılıkları ve uyumsuzlukların da ortaya çıktığını kaydetti.
2016 yılı itibarıyla 14 milyona yakın işçi, 1 milyon 750 bin iş yeri olan Türkiye'de işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıkların yargının önemli bir kısmında yer teşkil ettiğini belirten Özkaya, şunları ifade etti:
"Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında arabuluculuğun fiilen uygulanmaya başladığı 2013 yılından bugüne kadar arabuluculuğa başvurulan 18 bin 300 adet hukuk uyuşmazlığının da yüzde 89'u yani 16 bin 500 adedi iş hukukuyla ilgilidir. Bu başvuruların yüzde 91'i anlaşmayla sonuçlanmıştır. Anlaşmayla sonuçlanan iş hukukundaki uyuşmazlıkların yüzde 93'ü de bir gün veya bir günden daha az bir sürede sonuçlanmıştır. Bu nedenle iş mahkemelerindeki iş yükü, iş davalarının ortalama görülme süreleri, işçi ve işveren örgütlerinin talepleri gözetilerek söz konusu iş kanunu tasarısı hazırlanmıştır."
-"Zorlama kabul edilemez"
CHP Grubu adına söz alan Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, alternatif çözüm yollarının zorunlu hale getirilmesinin, bu yola başvuruya vatandaşın zorlanmasının kabul edilemeyeceğini söyledi.
Devlet yargısı dışında arabulucuğa başvurmak, süreci yürütmek ve sonuçlandırmak bakımından tarafların gönüllü olması ve anlaşmasının şart olması gerektiğini dile getiren Yılmaz, taraflardan birinin veya her ikisinin bu sürecin içine zorla dahil etmenin doğru olmayacağını ifade etti.
Yılmaz, "Arabuluculuğun zorunlu hale getirilmesiyle işçi, güçlü işveren karşısında, arabulucu huzurunda bir anlaşma sürecine zorlanmaktadır. Her ne kadar başvuru sonrasında çözüm zorunlu olmasa da bu sürecin zayıf konumdaki işçi aleyhinde işleyerek onun hak kayıplarıyla sonuçlanacağı kaçınılmazdır." değerlendirmesinde bulundu.
İşçinin belki de ömrü boyunca yapmış olduğu çalışmanın "özel hukuk alanının pazarlıkçı anlayışına terk edilmemesi gerektiğini" belirten Yılmaz, işçinin, arabuluculuk sürecinde haklarının ne olduğunu ve boyutunu bilecek teknik bilgiden yoksun durumda olduğunu dile getirdi.
Bu anlamıyla, haklarıyla ilgili yeterli bilgi sahibi olmadan işçinin arabuluculuk yoluyla hakları üzerinden bir pazarlık sürecine itilmesinin kabul edilebilecek vicdani bir durum olmadığını ifade eden Yılmaz, tasarıya katılmadıklarını ve yeniden değerlendirmek üzere geri çekilmesini talep ettiklerini söyledi.