Haberler
Lübnan-İsrail arasındaki ateşkes için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

Lübnan-İsrail arasındaki ateşkes için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı: İran tehdidine odaklanmak

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Toplantısı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, "Konu insan hakları ihlali olduğu zaman bizim için kişinin dili, dini, tabiiyeti, rengi ve cinsiyetinin nasıl bir önemi yoksa tutuklu ve hükümlüler söz konusu olduğu zaman da ceza infaz kurumunda hangi gerekçe ile bulunulduğunun hiçbir önemi kalmamaktadır.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, "Konu insan hakları ihlali olduğu zaman bizim için kişinin dili, dini, tabiiyeti, rengi ve cinsiyetinin nasıl bir önemi yoksa tutuklu ve hükümlüler söz konusu olduğu zaman da ceza infaz kurumunda hangi gerekçe ile bulunulduğunun hiçbir önemi kalmamaktadır." dedi.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu başkanlığında, ceza infaz kurumlarındaki hak ihlali iddialarını görüşmek üzere toplandı.

Yeneroğlu, komisyonun, insan hakları ihlalleri konusunda gerek ulusal, gerek uluslararası mevzuata uygun bir şekilde kararlı bir mücadele yürüttüğünü belirterek, ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülerin insan haklarının korunmasının en temel önceliklerinden biri olduğunu vurguladı.

Komisyonun kuruluşundan bu yana cezaevlerinde düzenli incelemelerde bulunulduğunu, işkence ve kötü muamele iddialarının üzerine titizlikle gidildiğini anımsatan Yeneroğlu, "Konu insan hakları ihlali olduğu zaman bizim için kişinin dili, dini, tabiiyeti, rengi ve cinsiyetinin nasıl bir önemi yoksa tutuklu ve hükümlüler söz konusu olduğu zaman da ceza infaz kurumunda hangi gerekçe ile bulunulduğunun hiçbir önemi kalmamaktadır." diye konuştu.

Yeneroğlu, şunları söyledi:

"Temel hak ve özgürlüklerin korunması rotasından ayrılmayan ve modern bir hukuk devleti olan ülkemizin ceza infaz kurumunda bulunanların, işkence ile kötü muameleye maruz kalması bizim için ve burada bulunan hiçbir üyemiz için kabul edilemez. Görüşlerimiz ne kadar farklı olursa olsun, bizi bu komisyonda birleştiren ortak payda her bir üyemizin, insan haklarının korunması konusunda hemfikir olmasıdır. İnsan hakkı ihlalleriyle mücadele etme gücümüzü artıran da bu kararlı birlikteliktir. Ancak bununla birlikte kötü muamele ve işkence gibi hiçkimsenin müsamaha edemeyeceği konuları ülkemizin içinden geçtiği bu zor günlerde kimsenin kötüye kullanmaması gerektiğini de özellikle hatırlatmak ister, bu iddiaların kara propagandaya, siyasi malzemeye ve ideolojik çatışmaya dönüşmesinin başta savunduğumuz insan haklarıyla ilgili iddialarımızla çeliştiğini ve ülkemizin uluslararası arenada itibarının zedelenmesine sebebiyet verdiğini hatırlatmak ister, bunların önüne geçilmesinin de ortak bir sorumluluk olduğunu vurgulamak isterim."

Komisyona 26. yasama dönemi içinde toplam 3 bin 94 başvurunun ulaştığını, bunlardan 2 bin 244'ü hakkında işlem yapıldığını, geri kalanların da yasal süresi içinde cevaplanacağını aktaran Yeneroğlu, komisyonca işleme alınan başvuruların konularına ilişkin bilgi verdi.

Yeneroğlu, keyfi tutum ve işlemler, fiziki koşullar, nakil talepleri, kötü muamele, işkence ve sağlık sorunlarına ilişkin bin 233, yargıya ilişkin sorun ve şikayetler konusunda 550, memuriyete ilişkin sorunlar hakkında 524, yasal düzenleme talebine ilişkin 208, komisyonun girişimde bulunması, yerinde inceleme talebiyle ilgili 119, işe alınmayanlar konusunda 114, üniversiteler alanında 93, çeşitli sorunlar nedeniyle de 184 başvuru yapıldığını açıkladı.

Komisyonun kayıtlarında yer alan kötü muamele iddialarının büyük kısmını ceza infaz kurumlarındaki kalabalık kaynaklı problemlerin, idarenin keyfi tutum ve işlemlerinin, cezaevi memurlarının uygulamalarından şikayetlerin oluşturduğunu aktaran Yeneroğlu, "Fiziksel şiddet gibi iddialar çok çok az sayıda olup her birisi bizim için vahim ve önemli olması sebebiyle de yakinen takip edilmektedir ve özellikle de doğrudan savcılıklara iletilmektedir." dedi.

Yeneroğlu, şöyle devam etti:

"Cezaevinde kötü muameleyle ilgili komisyon üyelerimizden yapılmış 5 başvuru da vardır. Bu başvurulardan biri, Adalet Bakanlığına iletilmiş, ikisi Hükümlü ve Tutuklu Alt Komisyonu incelemelerinde değerlendirilmek üzere kaydedilmiştir. Son dönemde yapılan, darp edilmeyle ilgili iki başvuru ise bana iletildiği anda Cumhuriyet savcılıklarına gönderilmesi talimatını vermişimdir. Milletvekilleri tarafından bugün itibarıyla bana ulaşan sadece 15 Temmuz darbe hadisesi sonrası değil, öncesini de içeren toplam 120 başvuru vardır."

Bu başvuruların 47'sinin keyfi tutum ve işlemler, 23'ünün fiziki koşulların iyileştirilmesi, üçünün kötü muamele, dördünün nakil sorunları, 12'sinin sağlık sorunları, altısının cezaevindeki diğer sorunlar ve ikisinin darp iddiasıyla ilgili olduğunu vurgulayan Yeneroğlu, milletvekilleri tarafından, işkence iddiaları konusunda kendisine bir başvuru yapılmadığını belirtti.

"İşkence ilk kez 15 Temmuz sonrasında yaşanmıyor"

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Cezaevi Komisyonu üyesi milletvekillerinin, insanların mezhebine, etnik kimliğine, toplumsal statüsüne, işlediği suça karşı kör olması gerektiğini ifade ederek, cezaevlerine ilişkin kendilerine ulaşan iddiaları aktardı.

İlgili komisyonun iddiaları ele alıp, rapor haline getirmesi gerektiğini kaydeden Ağbaba, "Yoksa 'Biz cezaevlerini ziyaret etmeyeceğiz, filan mahkumları ziyaret etmeyeceğiz' demek, bu iddiaları zımnen kabul etmek demektir. Hele hele bir cezaevi komisyon başkanının, böyle bir şeyi söylemesi insan haklarına aykırı bir durumdur." değerlendirmesinde bulundu.

HDP Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan, Türkiye'de işkencenin ilk kez 15 Temmuz sonrasında yaşanmadığına işaret ederek, bu tarih öncesinde de ağır insan hakkı ihlallerinin yaşandığını, bu tarihten sonra da bu ihlallerinin artarak devam ettiğini savundu.

AK Parti Milletvekili Metiner ve HDP'liler tartıştı

AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner, "Kimse kişisel düşüncelerimiz üzerinden linç kampanyası yapmaya kalkışmasın. Bu da bir insan hakları ihlalidir. Ayrıca medyaya yansıyan demeçler üzerinden siyasi linç uygulamak da ayrı bir insan hakkı ihlalidir." ifadesini kullandı.

Komisyon olarak kendilerine ulaşan her talep karşısında duyarlı olduklarını belirten Metiner, her görüşten kişiler hakkında duyarlılık gösterdiklerini, cezaevlerinde görüşmek isteyen herkesle görüştüklerini ve cezaevlerindeki hiçbir insan hakları ihlaline karşı seyirci kalmadıklarını kaydetti.

Metiner, Meclis tatildeyken komisyonun çalışmadığını dile getirmenin politik bir tutum olduğunu ve hakkaniyetle bağdaşmadığını vurguladı.

Bu sırada HDP Muş Milletvekili Özkan'ın, "İnsan hakları tatildeyken de ihlal ediliyor." demesine Metiner, "İnsan hakkı ihlalleri sadece cezaevindeki o gidiş gelişlerde yaşanan ihlallerden ibaret değildir. Bir örgütün, silahlarıyla bir halkı nasıl zulme tabi tuttuğunu, bunları da konuşacağız. İnsan hakları konusunda duyarlıysak, her bir eleştiriye açık olacağız. Yok öyle yağma." karşılığını verdi.

Bunun üzerine HDP milletvekilleri ile Metiner arasında sözlü tartışma yaşandı.

AK Parti olarak her türlü işkence ve kötü muamele konusunda son derece duyarlı olduklarını ve hiçbir iddiayı görmezden gelmeyeceklerini bildiren Metiner, "Ama FETÖ'cü teröristlerin bu yöndeki kara propagandalarına da asla teslim olmayacağız. Uluslararası camiada algı operasyonlarına asla teslim olmayacağız. Ben, FETÖ'cülere içeride, gözaltında işkence yapıldığı kanaatinde değilim. Ne sağlık raporları, ne de bir başka belge söz konusu değil." diye konuştu.

Metiner, "Çünkü biliyorum ki asla, asla onlara işkence yapılmadı. Yakalanma esnasındaki arbede sürecinde yediği tekme tokatlarla ben ilgili değilim. Ben olsaydım, ben de aynı şeyi yapardım, fazlasıyla yapardım. Savaş hukuku geçerlidir, darbecilere karşı direnme meşrudur." dedi.

Bu sözler üzerine toplantıyı terk eden HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen ile Metiner arasında sözlü tartışma yaşandı.

Metiner, Bilgen'e yönelik "Murat Karayılan tarafından tehdit edilen milletvekilleri var. Niye savunmuyorsun? Siyasiler öldürülüyor, niye savunmuyorsun? Hadi oradan Fetöseverler." diye konuştu.

HDP milletvekilleri de Metiner'e bu sözleri dolayısıyla tepki gösterdi.

HDP milletvekilleri Özkan ve Ayşe Acar Başaran da Bilgen'in ardından toplantıyı terk etti.

Bunun üzerine Metiner, "Siz gidin. Kandil'e kadar yolunuz var." ifadesini kullandı.

Özkan ve Başaran, bir süre sonra toplantıya yeniden katıldı.

CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, Metiner'in "Tekme tokat" sözlerinden tedirginlik duyduğunu bildirdi.

Mehmet Metiner, barıştan yana olduklarını vurgulayarak, "Ama 15 Temmuz'da yanı başımdaki kardeşime, halkıma ölüm kusan o FETÖ'cü teröristleri, 'elimde silahım olsaydı alnının çatısından vururdum' diyorum. Siz rahatsızlık duyuyorsanız Zeynep Hanım, duyun. Bu şiddetse, evet şiddet. Darbecilere karşı milletin meşru müdafaa hakkı vardır. Onlar nasıl silah kullanıyorsa, biz de onlara keşke elimizde silah olsaydı, silah kullanabilseydik." diye konuştu.

Kaynak: AA / Politika
title