İnsan Hakları Komisyonu'nun Kırıkkale Cezaevi Raporu
Rapordan: "Bazı mahpusların mensup oldukları örgüt ideolojisi uyarınca, ceza infaz kurumlarını devlet veya sistemle bir mücadele alanı olarak tahayyül ettiği yönünde bir kanaat oluşmuştur" "Avukat görüşme odalarının koridordan şeffaf bir camla ayrılması savunma hakkına müdahale değildir.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki Cezaevleri Alt Komisyonu'nun, Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'ndaki incelemelerine ilişkin raporunda, "bazı mahpusların mensup oldukları örgüt ideolojisi uyarınca, ceza infaz kurumlarını devlet veya sistemle bir mücadele alanı olarak tahayyül ettiği yönünde bir kanaat oluştuğu" kaydedildi.
Cezaevleri Alt Komisyonu, Kırıkkale Cezaevi'ndeki incelemelerini raporlaştırdı.
24. Yasama Dönemi'nde, Kırıkkale Cezaevi'nden komisyona 22 başvuru yapıldığı, çok sayıda toplu dilekçe bulunduğu, bu dilekçeler ayrı birer dilekçe olarak hesaplandığında başvuru sayısının 100'e yaklaştığı belirtilen raporda, kurum idaresi ve kurumdan sorumlu savcı tarafından alt komisyona bilgilendirmede bulunulduğu, rastgele seçilen odalardaki diğer mahpuslarla kurumdan herhangi bir görevlinin iştiraki olmaksızın görüşüldüğü bildirildi.
Raporda, cezaevi kapasitesinin 368 olduğu ancak cezaevinde 283 mahpusun kaldığı belirtildi.
Ziyaret edilen odalarda mahpusların, "keyfi arama yapıldığı, hükümlü ve tutukluların görüşmesinin keyfi bir şekilde engellendiği, sohbet hakkının kısıtlandığı, tecrit uygulandığı" konusunda şikayetçi olduğu belirtilen raporda, "Bazı mahpuslar TV kanallarının sayıca artırılması ve yansıttıkları siyasi fikirler açısından çeşitlendirilmesi talebinde bulunmuştur. Bir odadaki mahpuslar cezaevinde aşure dağıtımının aşure gününden sonra gerçekleşmesinden şikayetçi olmuştur. Bu konuda inançlarına saygı gösterilmesini talep etmişlerdir. Bir odadaki mahpuslar ailelerinin ikamet yerinden uzakta cezalarını infaz ediyor olmalarından şikayetçi olmuştur. Diş tedavilerine ilişkin hastane sevklerinin 1 ay kadar gecikebildiği bazı mahpuslarca ifade edilmiştir" denildi.
Psikolojik sorunları olan Mehmet Cangir adlı mahpusun ağzını dikmeye çalıştığı ve tırnak makası yuttuğu yönünde beyanları olduğu ifade edildi.
Bazı mahpusların musluktan akan suyu kirli olduğu için içemediğini bu nedenle, kantinden şişeyle su satın almak zorunda kaldıklarını belirttiği anlatılan raporda, "Kurum idaresinden edinilen bilgilendirmeden, musluktan akan suyun belediyeden temin edilen şehir suyu olduğu öğrenilmiştir. Bu sudan alınan bir numunenin Kırıkkale Valiliği İl Halk Sağlığı Müdürlüğü'nce 12-13 Kasım 2013 tarihlerinde analiz edildiği öğrenilmiştir. Analiz sonucunda suda herhangi bir soruna rastlanmadığı ve suyun İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğe uygun olduğu anlaşılmaktadır" denildi.
Raporda, hastaneye sevk sürecindeki gecikmelerin çoğunlukla jandarma personeli eksikliğinden kaynaklandığı kaydedildi.
Şikayetler üzerine odaların sıcaklığı ve kalorifer peteklerinin ısısının kontrol edildiği, peteklerdeki ısının oldukça iyi olduğunun hissedildiği belirtilen raporda, bazı mahpusların avukat görüşme odalarının koridordan şeffaf camla ayrılıyor olmasını, savunma haklarına müdahale olarak değerlendirerek bu uygulamadan şikayetçi olduğu, bir mahpusun protesto amaçlı olarak, avukat görüşme odasındaki camı kırmaya çalıştığının öğrenildiği bildirildi.
Raporda, "Avukat görüşme odalarının koridordan şeffaf bir camla ayrılmasının savunma hakkına müdahale olarak nitelendirilmesi, anlaşılması ve hak verilmesi güç bir tutumdur. Zira kırılmaz camların kalındığı, mahpus ve avukatı arasındaki görüşmenin dışarıdan duyulmasına imkan vermeyecek düzeydedir. Ayrıca görüşmelere müdahale edilmesi veya görüşmelerin mahremiyetinin ihlal edilmesi de sözkonusu değildir. Benzerleri Avrupa ülkelerinde rastlanan bu uygulama; avukatların, mahpusların ve genel olarak kurum güvenliğinin korunmasını amaçlamaktadır" görüşüne yer verildi.
Bir kısım terör örgütüne mensup bazı mahpusların cezaevi hakkında ilettiği fazla sayıdaki şikayetlerin, cezaevi şartları göz önünde bulundurulduğunda haksız ve çok abartılı bulunduğu ifade edilen raporda, şöyle denildi:
"Bazı mahpusların mensup oldukları örgüt ideolojisi uyarınca, ceza infaz kurumlarını devlet veya sistemle bir mücadele alanı olarak tahayyül ettiği yönünde bir kanaat oluşmuştur. Ceza infaz kurumlarının durumu hakkında kamuoyunun yanıltılmasını amaçlayan bu örgüt ideolojisi, gerçek insan hakkı ihlallerinin tespitini zorlaştırmaktadır. Sağlık hizmetlerinde yaşanan eksikliklerin giderilmesi amacıyla, kurumdaki diş ünitesinin modernize edilmesi ve aile hekiminin muayene/tedavi gün sayısının artırılması uygun olacaktır.
Ziyaret edilen bazı odalarda, 2013 Ağustos ayında göreve başlayan Kurum 1. Müdürü'nün uygulamalarının beğeniyle karşılanmasından memnuniyet duyulmuştur. Bu durum, pek çok sorunun iyi bir idari işleyişle giderilebileceğini göstermektedir. İncelenen gün itibariyle, kurumdaki kalorifer peteklerinin sıcaklığında ve ortam ısısında herhangi bir sorun olmadığı gözlenmiştir. Diğer taraftan ısıtılması gereken alanın genişliği ve yalıtımdaki sorunlar göz önünde bulundurulduğunda, havanın aşırı soğuk olduğu günlerde ısınma sorunu yaşanabileceği düşünülmektedir. Kendine zarar veren Mehmet Cangir adlı mahpusun gözlem altında tutulması gerektiği değerlendirilmektedir. Bu mahpusun ayrıca psikiyatrik tedaviye ihtiyacı vardır."
Raporda, kanuni bir tabir olmamakla beraber, "mahpus" kelimesinin tutuklu, hükmen tutuklu ve hükümlü anlamlarının her üçünü de barındıran çatı bir kavram olarak raporda yer aldığı vurgulandı. - TBMM