Fetö Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu
Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, "FETÖ, Şia'dan sonra dünya çapına yayılan ikinci tefrika ve ehli dalalet hareketidir.
Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, "FETÖ, Şia'dan sonra dünya çapına yayılan ikinci tefrika ve ehli dalalet hareketidir." dedi.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini araştırmak amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, bugün üçüncü olarak, Akgündüz'ü dinledi.
Akgündüz, FETÖ'nün darbe girişiminin bu terör örgütünün yaptığı ikinci planı olduğunu, ilkinin ise Gezi olaylarıyla başladığını ve bununla Türkiye'yi, Mısır gibi yapmak istediklerini belirtti.
Bunun üzerine CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Akgündüz'e tepki göstererek, "Şimdi ben mi darbeciyim? Böyle konuşacaksanız konuşmayın." dedi.
Komisyon Başkanı AK Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek'e dönerek, "Bunu siz mi çağırdınız, ne dinleyeceksiniz?" diyerek salondan çıkmak için kapıya yöneldi.
Prof. Dr. Akgündüz'ün "Dinlemesini öğren." demesi üzerine de CHP'li Tanrıkulu, "Terbiyesizlik yapma. Siz kime ne diyorsunuz? Karşınızda milletvekili var." diye tepki gösterdi.
Tanrıkulu, Komisyon Başkanı Petek'e de tepki göstererek, "Meclis'in gururunu korumalısınız, koruyamıyorsunuz. Milletvekiline nasıl hitap ediyor." dedi.
Tanrıkulu'nun salondan çıkmasının ardından Akgündüz, açıklamalarına devam etti.
Darbeyi organize edenlerin bir kısmının devlet düşmanı ve Avrupa devletlerinin kanalize etmesiyle hareket eden çevreler olduğunu öne süren Akgündüz, "Avrupa ve Amerika'yı asıl üzen de FETÖ'den ziyade, bunların ortaya çıkmasıdır." diye konuştu.
Akgündüz, Bediüzzaman Said Nursi'nin hayatında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yeri bulunmadığını, 1971 yılındaki darbe teşebbüsünün ardından Gülen'in de aralarında yer aldığı 150 Nur talebesinin İzmir'de tutuklandığı sırada Gülen'in kendilerini savunmaya gelen Avukat Bekir Berk'e yönelik, "Ben Nurcu değilim, Nurcuların avukatı beni savunamaz." dediğini anlattı.
Ahmet Akgündüz, Gülen'in kendisini önce Hazreti İsa daha sonra da Hazreti Mehdi olarak gördüğünü, Turgut Özal döneminde Gülen hareketinin güç kazandığını, Bediüzzaman'ın gerçek talebeleri adına yurtlar, okullar açarak bu kişileri yanlarına çekmeye çalıştığını iddia etti.
-Üniversiteyi devretme baskısı
FETÖ'nün kendisini her zaman hedef aldığını, 2005 yılının Aralık ayında Gülen'in en yakın adamlarından Abdullah Aymaz'ın Rotterdam İslam Üniversitesi'ne gelerek üniversiteyi kendilerine devretme teklifinde bulunduğunu belirten Akgündüz, "Benim İslam'a hizmet prensibim asla size uymaz, burayı size devretmek yerine kapatmayı tercih ederim." dediğini aktardı.
İslamiyetten taviz vererek, İslam'a hizmet edilemeyeceğini vurgulayan Akgündüz, üniversite yönetiminde FETÖ'cülerin bulunduğunu, rektör yardımcısı Suat Yıldırım'ın yine bu gruptan olduğunu, ancak yine de üniversitenin devrinde ısrarcı davrandıklarını savundu.
Üniversitenin devrini kabul etmeyince bıçaklı bir kişinin kendisini öldürmeye üniversiteye geldiğini, odasının kapısını parçaladığını ve bu kişinin Hollanda'da 9 ay hapis yattıktan sonra salıverildiğini iddia eden Akgündüz, dershanelerin kapatılması konusunda yazdığı bir makaleden dolayı da FETÖ'cülerin kendisini hedef alan iftira kampanyasına başladığını kaydetti.
Akgündüz, "Bunların hepsi referandumda AK Parti'den 10 kat fazla çalıştılar. Bunun bir sebebi var, devleti ele geçirmek. O zaman da Sayın Cumhurbaşkanımıza 'hiçbir devlet kurumunun yüzde 10'unu bu adamlara teslim etmeyin' dedim. '17 Aralık öncesi FETÖ'yü destekledi' diye insanları suçlarsanız ben milletvekillerinden, bakanlardan adam bulurum." diye konuştu.
Prof. Dr. Akgündüz, FETÖ'nün muhalefetinin Kuran-ı Kerim'e göre isyan boyutunda olduğunu ve bunun haram sayıldığını vurgulayarak, "İsyan yoluyla muhalefet bizim dinimize göre, Kuran'a göre haramdır.
15 Temmuz darbesi insan öldürme, mal yağmalama, Meclis'i bombalama, Kuran-ı Kerim'in Enfal suresinde görüldüğü gibi haramiliktir. FETÖ'ye teolojik olarak 'ehli dalalet' diyebilirsiniz." dedi.
FETÖ'cülerin her şarta uyum sağladıklarına dikkati çeken Akgündüz, "17-25 Aralık'tan önce Hollanda'da bütün solcular, ateistler, gayler bunlara düşmandı. Ama şu anda tamamı onlarla beraber. PKK onlarla beraber, YPG onlarla beraber." diye konuştu.
Akgündüz, FETÖ'yü üçe ayırdığını belirterek şöyle devam etti:
"Birinci grup yüzde 50. Bunlar maddi çıkar için burada bulunan ve 17-25 Aralık'tan sonra örgütü bırakanlar. İkinci grup yüzde 20. Bunlar Abdullah Aymaz, Mustafa Özcan gibi en tehlikeli şahsiyetler ki bunlar kıyamete kadar devam edecektir, bunlar için tedbir almak gerek. Üçüncü grup ise yüzde 10'luk büyülenmiş imanlı gençler. FETÖ, Şia'dan sonra dünya çapına yayılan ikinci tefrika ve ehli dalalet hareketidir.
15 Temmuz'dan önce Diyanet'in en yetkili kişisiyle görüştüm. Bana bir soru sordu, 'Hocam, Sayın Cumhurbaşkanı, Gülen'in dini boyutunu anlatan bir rapor yazın' dedi. '600 video kayıtlarını topladım, kitaplarını incelettim, Kur'an ve sünnete aykırı bir şey göremedim' dedi. Ben de, 'hiç kelam ve fıkıh okumadınız mı?' dedim. Şu anda bu adam milyonlarca burs topluyor, topladığı bursların yüzde 5'ini talebelere verdiğine inanmıyorum. 'Allah'ın ayetlerini parayla satın almayın, satmayın' ayetine muhalefet ediyor. Hucurat suresindeki isyan ayetine muhalefet ediyor."
Akgündüz, FETÖ'nün en çok baskı altında tuttuğu kurumun Diyanet İşleri Başkanlığı olduğuna işaret ederek, "Bu memlekette ister tarikat ister maneviyat ehli ister dini cemaatler bunlara ihtiyaç var. Benim arzum Kuran ve sünnetin düsturları içinde Diyanetle beraber çalışmaları." dedi.
Meclis Araştırma Komisyonu, daha önce bugün dinlenmesine karar verilen Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Keleş ve gazeteci-yazar Yavuz Selim Demirağ'ı saatin geç olması nedeniyle dinleyemedi.
Keleş ve Demirağ, 20 Ekim Perşembe günü komisyon toplantısında dinlenecek.