Darbeler İçin Malatya Pilot İl Seçilmiş
Darbeciler, kozmik odalarda üretilen darbe planlarını uygulamak için Malatya'yı pilot il seçmiş.
Darbe Komisyonu'nun raporunu tamamlamasının ardından ilk kez Malatya'yı ziyaret ettiğini ve bunun anlamlı olduğunu söyleyen TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Nimet Baş "Bir şekilde kozmik odalarda üretilen, Türk toplumunu birbirine düşman eden, hem de bunları yaparken resmi ideoloji, milli birlik ve beraberlik adına yüzlerce yıldır aynı topraklarda inşa etmeye çalıştığımız barışı ve huzuru zedeleyen meselelerde Malatya çok öncelikli ve özellikli ele alınmış. Dolayısıyla belli çatışmaların körüklenmesine elverişli hale getirilmiş ve buradan çıkan hadiselerle darbelere zemin hazırlanmış'' dedi.
TÜM DARBE DÖNEMLERİNDE AYNI SENARYO
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Nimet Baş, 28 Şubat sürecinde olduğu gibi tüm darbe dönemlerinde toplumun birbirine düşürüldüğünü ve her darbe girişiminde toplumun birliği ve beraberliği üzerinden kurgulandığını belirtti.
Darbecilerin en büyük başarısının toplumu psikolojik açıdan darbenin gerekliliğine ve şartların olgunlaştığına ikna etmek olduğunu belirten Baş, "1980'de gerçekten bir komünizm tehdidi ve tehlikesi olduğu algılattırıldı. O gün o tehdit de yoktu 28 Şubat'ta irtica tehdidi de yoktu. Sivas gibi, Madımak gibi, Taksim gibi olayların, bunların her birinin görünmeyen eller tarafından hazırlandığını ve toplumu provoke etmek amaçlı olduğunu gördük" dedi. Malatya Belediyesi tarafından düzenlenen '28 Şubat ve Malatya' konulu konferansa konuşmacı olarak katılan TBMM Darbeleri Araştırma Komisyon Başkanı Nimet Baş, darbe süreçlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Komisyon çalışmaları boyunca ulaştıkları belge ve bilgilerin kendilerine "1982 ihtilalinden sonra son 1 yıllık sürece baktığımız zaman siyasi suikastlar, büyük toplumsal olaylar her biri aslında devletin belli birimlerinde, kozmik odalarda planlanmış tasarlanmış topluma dayatılmış olaylardır" diyen Baş şunları kaydetti; "28 Şubat bir darbe midir, postmodern darbe midir? tartışmalarını bir kenara bırakalım. 1980 yılında inşa edilen anayasada, en fazla kanunun çıkarıldığı dönemdir. 2 bine yakın yasa değiştirmiştir. O günkü olanlara baktığımız zaman 28 Şubat'ta fiilen bir darbe gerçekleşmiş gibi gözükmese de, radyondan veya televizyonlardan bir bildiri şeklinde duymasakta, o olağanüstü karanlık dönem, aşırı organize olmasıyla toplumun çok geniş bir kesimini korku ve baskı altına almıştır. Gerçi yapıcıları, kurgulayıcıları bin yıl sürecek demiştir, ama çok şükür bin yıl sürmemiştir. Ama 10 yıl dediğimiz süreçte gerçekten bu toplumun psikolojisi derinden sarsılmıştır. 6 milyona yakın insan fişlenmiştir. Bu fişlenmelerde işlerinden olmuşlardır, haksız ve hukuksuz yargılanmalara neden olmuşlardır, işkencelere maruz kalmışlardır."
HAMİDO CİNAYETİ
1980 Askeri darbesi öncesi Malatya'da yaşanan suikast olayına da değinen Nimet Baş, dönemin belediye başkanı Hamit Fendoğlu'na Ankara'dan bir paket gönderildiğini ve Hamido lakaplı Fendoğlu'nun 2 torunu ve geliniyle birlikte ilk faili meçhul cinayete kurban gittiğini söyledi. Suikastın faili meçhul cinayetlerin ilki olduğunu ve başlangıç olduğunu belirten Baş, "Neden? Çünkü; Türkiye 12 Eylül darbesine hazırlanıyordu. Malatya Belediye Başkanı aslında bir büyük ittifakı temsil ediyordu. O bomba paketi kendisine Ankara'dan gönderilmişti. Paketin üzerinde de bir isim vardı. Kasım Önal'dı o isim. Kasım Önal, 1960 darbesinde Yassıada'da Hamido ile aynı koğuşta yatmış bir isimdi. Bu cinayetten 2 sene sonra askeri darbe oluyor ve Türkiye hızla büyük bir kaosun içerisine sürükleniyor. Merhum Hamido'nun eşi cunta liderine diyor ki; kocamın katilini bulun. Paşanın verdiği cevap çok manidar ne yapalım hanım bir ihtilal de bunun için mi yapalım" dedi.
MALATYA ÜZERİNDE ÇOK ÇALIŞILMIŞ
Yıllar sonra Türkiye'de yeni bir darbe hazırlığına girildiğini ve 28 Şubat için düğmeye basıldığını belirten Nimet Baş, Malatya'nın pilot bir il ve sosyolojik açından bir laboratuar olduğunu kaydederek konuşmasını şöyle sürdürdü; "Malatya'da üniversite durup dururken birden kaynamaya başlıyor. Heyetler Ankara'ya kadar gidip cumhurbaşkanına kadar çıkıyor. Şikayet ediyorlar üniversite yönetimini, irtica hortladı diye. O dönem Devletin başındaki zat diyor ki 'siz bu işi bana bırakın.' Heyet dönüyor ardından emekli bir paşayı Ömer Şarlak'ı Malatya'ya rektör olarak gönderiyorlar ve plan böylece başlıyor. Üniversite üzerinden, şehire dışarıdan bir müdahale el provoke ediliyor. Ondan sonra baskılar artıyor ve üniversitede yaşanan olaylar sonrası kentteki vatandaşlar ve sivil toplum örgütleri de tepki verince işte irtica hortladı diyorlar. Darbeleri Araştırma Komisyonunda şunu öğrendik. Bir cuma namazı sonrası eylem olacak diye şehir dışından 200 gazeteci Malatya'ya geliyor. O 200 gazeteci buraya emir komuta ile geliyor. Halk bir eylem planı içerisinde değil, ama eylem planlanıyor. Ankara'da irtica brifingleri veriliyor, aynı tarihte istihbarat teşkilatımızda askerlerimize yükselen irticayı anlatıyor. Malatya ile ilgili burada bir gruptan bahsediliyor, gurup şöyle tanımlanıyor; vahabi tarikatı. Kayıtlarımıza geçti bu komisyon olarak. Vahabilik tarikatlara düşmanlık iken bizim istihbaratımız, ancak bu kadar isimlendirebiliyor. Elimize gelen belgelerde zihnimize çok önemli bir not düştüğünü sanıyorum. O anda Malatya üzerinde çok çalışılmış. Burada çok prova yapılmış ve burada kendilerine çok uygun bir zeminin olduğunu düşünmüşler darbeciler. Toplumsal mühendislik açısından çok uygun bir bölge ilan etmişler."
"BİLMİYORUM ANLATABİLDİM Mİ?" DİYE SORDU
Nimet Baş, darbeleri araştırma komisyonuna ismini açıklamadığı, ancak çok özel bir kurumdan geldiğini belirttiği bir notu da Malatyalılarla paylaştı. Baş, komisyona gelen belge Malatya başlığı alında bir konunu açıldığını ve orda, 'Tarikatların yoğun olduğu şehirde, bir terör örgütünün oluşturmasının hazırlıkları devam ediyor' yazdığını belirterek, "Bilmiyorum anlatabildim mi. Demek ki darbeciler bu topluma suikast düzenliyor. Demek ki bu ülkenin ev sahiplerini misafir görüyorlar. Demek ki sadece balans ayarı yapmıyorlar, sadece hükümetleri devirmiyorlar. Aynı zamanda toplumsal mühendisliklerle şehirleri tarihi ve geleceğimize de şekiller veriyorlar" dedi.