Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kırgızistan ve Macaristan ziyaretlerinin ardından uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı: (1)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Trump'ın ABD başkanlığı, Orta Doğu'daki siyasi ve askeri dengeleri ciddi biçimde etkileyecektir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Trump'ın ABD başkanlığı, Orta Doğu'daki siyasi ve askeri dengeleri ciddi biçimde etkileyecektir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kırgızistan ve Macaristan ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Ziyaretleri başarıyla tamamladıklarını belirten Erdoğan, ziyaretin ilk bölümünde Kırgızistan'da Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 6. Toplantısı'nı düzenlediklerini anımsattı. Bu toplantıda Kırgız Cumhuriyeti'yle ilişkileri stratejik ortaklıktan kapsamlı stratejik ortaklık seviyesine yükselttiklerini aktaran Erdoğan, konsey toplantısında güvenlik, enerji, kültür gibi alanlarda ortak bildiri dahil toplam 19 anlaşmaya imza attıklarını söyledi.
Erdoğan, Kırgızistan'daki en yüksek seviyeli devlet nişanı olan Manas Nişanı'nın Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov tarafından şahsına tevcih edilmesinden bahtiyarlık duyduğunu ifade etti.
Manas Üniversitesinde toplam 110 tesis, eser, proje ve hizmetin resmi açılış törenini düzenlediklerini belirten Erdoğan, "1995 yılında faaliyete geçen üniversitemiz, 7 bine yaklaşan öğrenci sayısı, 13 bini aşan mezunuyla çok önemli hizmetler yapıyor. Üniversitemizin dünyanın ilk 1000 yükseköğretim kurumu arasına girmesi bizim açımızdan oldukça anlamlıydı." diye konuştu.
TİKA'nın katkısıyla inşa edilen Türk-Kırgız Dostluk Hastanesi'nin açılışını da bu ziyaret vesilesiyle yaptıklarını aktaran Erdoğan, "Toplam 150 yataklı Dostluk Hastanemize şahsımın isminin verilmesinden büyük bir onur duydum. Hastanenin iki ülke arasındaki kardeşliğin ve dayanışmanın sembollerinden biri olacağına inanıyorum." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Caparov'un dirayetli liderliğinde Kırgızistan'ın büyük bir atılım içinde olduğunu gördüklerini dile getiren Erdoğan, "Türkiye olarak bu süreçte biz de Kırgız kardeşlerimize her türlü desteği vermenin çabasındayız. Gelecekte müşterek gayretlerimizle çok daha iyi yerlerde olacağımızdan şüphe duymuyorum." dedi.
Ziyaretin ikinci gününde Türk Devletleri Teşkilatı 11. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne katıldıklarını hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Merhum Gaspıralı İsmail Bey'in 'dilde, fikirde, işte birlik' şiarı doğrultusunda, Türk dünyası olarak bağlarımızı güçlendiriyoruz. 175 milyona ulaşan genç ve dinamik bir nüfusa, 1,2 trilyon doları bulan ticaret hacmine sahibiz. Ekonomi başta olmak üzere bilim, enerji, ulaştırma, savunma ve güvenlik gibi alanlarda potansiyelimizi ortaya çıkarmakta kararlıyız. Zirvemizde Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarında süren İsrail soykırımına karşı atılacak ortak adımların yanı sıra, Güney Kafkasya ve Ukrayna'daki durumu da görüştük. Ayrıca zirvemiz sırasında teşkilatımız bünyesinde toplam 8 belgeye imza atıldı. Ortak Türk alfabesi üzerinde de titizlikle çalışıyoruz. Ortak alfabeye geçebilirsek tarihi bir eşiği daha aşacak, böylece büyük bir kucaklaşmayı sağlamış olacağız. Zirvede diğer konularla birlikte özellikle bu meseleyle ilgili hassasiyetlerimizi de vurguladım. Zirve vesilesiyle Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev'in yanı sıra katılımcı diğer devlet ve hükümet başkanlarıyla da temaslarımız oldu."
Macaristan ziyareti
Dün de Macaristan'da Avrupa Siyasi Topluluğu 5. Zirvesi'ne katıldıklarını belirten Erdoğan, burada göç ve ekonomik güvenlik konuları dahil karşı karşıya olunan sınamaları değerlendirdiklerini ifade etti. Erdoğan, Topluluğun 2022 yılında Prag'da gerçekleştirilen ilk zirvesine de katıldıklarını hatırlattı.
Zirveye hitabında savunma ve güvenlik başta olmak üzere enerji, ulaştırma, gıda güvenliği, göç yönetimi gibi alanlarda Türkiye ile işbirliğinin önemini dile getirdiğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Avrupa Birliği'ne üyelik sürecimizin bazı kesimlerin kısır siyasi hesapları nedeniyle engellenmesinin stratejik akıl ve hakkaniyetle bağdaşmadığının altını çizdim. Gazze'deki İsrail soykırımı ve Lübnan'da yaşanan vahşetin durdurulması için Avrupa'nın üzerine düşen ahlaki ve vicdani sorumluluğunu bir kez daha hatırlattım. Ukrayna'da adil ve kalıcı barışın ancak tüm tarafların diplomasiye alan açmasıyla mümkün olabileceğini ifade ettim. Zirve marjında ayrıca Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Emmanuel Macron, Hollanda Başbakanı Sayın Dick Schoof, Danimarka Başbakanı Sayın Mette Frederiksen, NATO Genel Sekreteri Sayın Mark Rutte, Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Sayın Ursula von der Leyen ile ikili görüşmeler gerçekleştirdik. Bunlara ilaveten Kosova, Polonya, Ermenistan, Ukrayna, İsviçre, Arnavutluk, İtalya, Avusturya, Yunanistan, Bulgaristan, Bosna Hersek ve Sırbistan liderleriyle temaslarımız oldu. Toplantı, görüşme ve temaslarımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.
ABD başkanlık seçimini Donald Trump'ın kazandığı anımsatılarak, "Siz Sayın Trump ile görüştünüz ve kendisini tebrik ettiniz. Sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz, seçim sonucu Türk-Amerikan ilişkilerine nasıl yansıyacak?" sorusu üzerine Erdoğan, bu seçimin Amerika Birleşik Devletleri'ne, bölgeye ve dünyaya hayırlı olmasını diledi.
"Başarılı bir sınavı yılmadan, usanmadan atlattı"
Trump'ın seçim sürecinde suikast girişimi dahil birçok güçlükle büyük bir mücadele örneği verdiğini söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Malum, kendisini vurmaya yeltendiler, mermi kulağını sıyırdı. Elleri kelepçeli halde karakollara götürdüler. Bütün bu olaylar cereyan ederken o, seçim kampanyasını gerçekten çok çok güçlü bir şekilde yılmadan, usanmadan, direnerek devam ettirdi. Bu, her siyasetçinin rahat rahat başaracağı bir uğraş değildir. Trump bunu başardı. Seçimin ilk dönemlerine girerken hep söylenen şuydu, 'Kamala Harris açık ara bu seçimi alır.' Hep bunu söylediler. Trump'a da doğrusu şans vermiyorlardı. Fakat son dönemece girildiğinde fark sürekli açılmaya başladı. Trump inanmıştı ve neticeyi de başarılı bir şekilde aldı. Bu süreçte yanında sadece Elon Musk vardı. Elon Musk onunla el ele, baş başa verdi. Bütün bu yargı süreci de dahil olmak üzere bu kadar yüklenmelerine rağmen Trump, bence çok çok başarılı bir sınavı yılmadan, usanmadan atlattı. Neticede seçimi aldı."
"Türkiye ve ABD'nin model ortaklığı tartışılmaz"
Trump ile yaptığı telefon görüşmesine de değinen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sayın Trump ile samimi bir görüşme yaptık. O esnada aile yemeğindeydiler. Elon Musk ve Musk'ın çocuğu yanındaydı ve kendileriyle görüşmemizi bu şekilde yaptık. Seçim sürecini ve Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri arasındaki işbirliğini ele aldık. Bundan sonraki sürece yönelik Türkiye ile ilgili de güzel ifadeleri oldu. Kendisini ülkemize davet ettik. Temenni ederim ki davetimize de icabet eder ve böylece Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri arasındaki işbirliğini geçmiş dönemden farklı bir şekilde güçlendiririz. Çünkü ABD ile aramızda F-35 konusu bulunuyor. S-400 ile ilgili bir süreç var. F-35 konusu ile ilgili Trump'ın başkanlığı döneminde Türkiye'den bahsederken 'Parayı verdiler buna rağmen siz hala uçakları vermiyorsunuz?' beyanları bulunuyor. Yeni dönemde bu meseleleri bakalım nasıl bir zemine oturtacağız ve yolumuza nasıl devam edeceğiz? Bizim, Türkiye olarak müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri'nden beklentilerimiz biliniyor. Başta Filistin meselesi ve Rusya-Ukrayna krizi olmak üzere pek çok sınama ile karşı karşıyayız. Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri işbirliği ile bunların üstesinden gelmek mümkün. Trump'ın başkanlığıyla birlikte bölgesel ve küresel çapta yaşanan savaşların ve krizlerin son bulmasını ümit ediyorum. Sayın Trump'la daha önceki başkanlık döneminde de beraber çalıştık. Zaman zaman fikir ayrılıkları yaşansa da Türkiye ve ABD'nin model ortaklığı tartışılmaz."
"Biz barıştan ve huzurdan yanayız"
İsrail'de yapılan kamuoyu araştırmalarının halkın 3'te 2'sinin Donald Trump'a destek verdiğini gösterdiği, seçimi Trump'ın kazanmasının Orta Doğu için kritik bir dönüm noktası olacağına dair analizler bulunduğu, Lübnan saldırıları sonrası İsrail'in nihai hedefinin toprak genişletmek olduğuna dair artan kaygıların söz konusu olduğu ifade edilerek, "Amerikan seçimlerinin bu açıdan Orta Doğu'ya etkileri nasıl olacak?" sorusuna karşılık Erdoğan, şunları söyledi:
"Yeni dönemde Donald Trump ile görüşmelerimizi devam ettirerek Orta Doğu'daki gelişmeleri nasıl şekillendireceğimizi, bundan önce olduğu gibi telefon diplomasisiyle gelişmelere göre ele alacağız. Örneğin Suriye'den Amerika Birleşik Devletleri askerlerinin çekilmesi konusunu değerlendireceğiz. PKK/PYD/YPG terör örgütüne verdikleri desteği sonlandırmalarını nasıl olacak? Bunları bizzat telefonla kendisiyle de irtibat kurmak suretiyle görüşerek, konuşarak, belli bir zemine oturtacağımıza inanıyorum. Zira bundan önceki dönemde bizim Sayın Trump ile iletişim kurmakta hiçbir zorluk yaşamadık. 24 saatte irtibatımızı kuruyor ve buna göre de telefon diplomasisiyle netice almaya gayret ediyorduk. Bu dönemde ben bu yönde herhangi bir sıkıntımızın olacağına ihtimal vermiyorum. Trump'ın İsrail tarafından başlatılan bu çatışmaları sonlandırma vaatleri var biliyorsunuz. Biz o vaadin yerine getirilmesini ve İsrail'e 'dur' denilmesini isteriz. Temenni ederiz, Sayın Trump'ın ikinci döneminde bölgede kalıcı barışın ve huzurun sağlandığı bir dönem inşa edilir. Biz barıştan ve huzurdan yanayız."
İsrail-Filistin meselesinde kalıcı çözümün ortaya konmamasının şiddet sarmalını doğurduğunu ve bölgenin o döngüden kurtulamadığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biden dönemindeki politikaların devam ettirilmesi bölgede çözümsüzlüğü derinleştirir ve çatışmayı yayar. Bunu asla istemeyiz. Filistin ve Lübnan topraklarındaki İsrail saldırganlığını durdurmak için Sayın Trump'ın İsrail'e sağlanan silah desteğini kesmesinin iyi bir başlangıç olabileceğini söyleyebilirim. İsrail'in yayılmacı hedeflerini destekleyecek her adım, bölgedeki gerilimi artırabilir ve çatışma alanlarını genişletebilir. Bölge dışındaki ülkelerin tüm bu risklerin göz önünde bulundurularak Orta Doğu politikalarını şekillendirmesinde fayda var. Trump'ın ABD başkanlığı, Orta Doğu'daki siyasi ve askeri dengeleri ciddi biçimde etkileyecektir. Herkesin bölgede barışı ve istikrarı hedefleyen adımlar atması küresel barışın inşasına fayda sağlayacaktır. Aksi durumda çatışmaların yayılması, katliamların devamı herkese kaybettirir."
(Sürecek)