Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi: (2)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Daha düne kadar Orta Doğu'ya bakınca sadece bataklık görenlerin, Gazze'nin kahraman evlatlarına terörist iftirası atanların, 'Bize ne Gazze'den, bize ne Suriye'den, Libya'dan, Somali'den' diyen vicdansızların, bugün çıkıp bizi eleştirmesinin zerre kadar...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Daha düne kadar Orta Doğu'ya bakınca sadece bataklık görenlerin, Gazze'nin kahraman evlatlarına terörist iftirası atanların, 'Bize ne Gazze'den, bize ne Suriye'den, Libya'dan, Somali'den' diyen vicdansızların, bugün çıkıp bizi eleştirmesinin zerre kadar kıymeti yoktur." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
"Yolsuzluk soruşturmalarından dolayı iyice köşeye sıkışan Netanyahu'nun sırf koltuğunu korumak uğruna bölgeyi hatta dünyayı ateşe sürüklediğini artık hemen herkes kabul ediyor." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ortada bir devlet aklının değil; kandan ve kaostan beslenen bir katliam kadrosunun olduğu çok net görülüyor. Bir avuç ülke dışında hemen hiç kimse, İsrail'le ve Netanyahu hükümetiyle yan yana gelmek, fotoğraf vermek istemiyor. 80'inci Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bunun bir nevi turnusolü oldu. Genel Kurul'da Birleşik Krallık ve Fransa'nın içinde yer aldığı 10 Batılı ülke daha Filistin'i tanıdıklarını açıkladı. Her ne kadar gecikmiş de olsa, Güvenlik Konseyi üyesi iki ülkenin Filistin devletini tanıması fevkalade önemlidir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin'i tanıyan ülke sayısının 158'e ulaşmasından, bu mücadelenin adeta öncülüğünü üstlenen bir ülke olarak büyük memnuniyet duyduklarını söyledi.
"Bundan sonra yapılması gereken tanımanın hakkını vermektir"
Tanımanın ilk adım olarak takdire şayan olduğunu vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bundan sonra yapılması gereken ise tanımanın hakkını vermektir. Bunun yolu da 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti'nin vücut bulması için çaba harcamaktan geçiyor. Diğer türlü, atılan adım eksik kalacaktır. İsrail'in tüm gayreti de zaten bunun içindir. Batı Şeria'yı ilhak etme ve Gazze'yi insansızlaştırma politikalarının arka planında, özgür Filistin Devleti ihtimalini tamamen yok etme niyeti vardır. Bunun da maksadı 'Büyük İsrail Projesini' hayata geçirmektir.
Burada şunu, hiç çekinmeden, açık açık ifade etmek durumundayım. Türkiye, şu an her iki projenin de karşısındaki en büyük engellerden biridir. Ülkemizin ve şahsımızın son dönemde hedefe konulmasının esas sebebi, kararlı duruşumuzu çok net ortaya koymamızdır. Ne küresel siyonist lobinin baskılarına eyvallah ediyoruz ne de onların içimizdeki tetikçilerinin karalama kampanyalarına boyun eğiyoruz. Topraklarını, özgürlüklerini ve onurlarını savunan Filistin halkının yanında dimdik duruyoruz."
"Muhalefetin geçirdiği histeri nöbetleri karşısında tavrımız yıllardan beri değişmemiştir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bugün özgürlük, adalet için mücadele eden mazlumların yanında olduğunu dost-düşman herkesin çok iyi bildiğini belirterek, şunları söyledi:
"Bunu bilmeyen, bilse bile kabullenemeyen bir tek ana muhalefettir. Daha düne kadar Orta Doğu'ya bakınca sadece bataklık görenlerin, Gazze'nin kahraman evlatlarına terörist iftirası atanların, 'Bize ne Gazze'den, bize ne Suriye'den, Libya'dan, Somali'den' diyen vicdansızların, bugün çıkıp bizi eleştirmesinin zerre kadar kıymeti yoktur. Bunlar dün de gönül coğrafyamıza yabancıydı, bugün de dünyada ne olup bittiğinden habersizler. Bunlar dün de vizyonsuzdu, ufuksuzdu, kifayetsizdi, ülkemizin başarılarını çekemiyorlardı, bugün de haset çukurunda debelenip duruyorlar. Hükümetimizin uyguladığı vicdanlı, ilkeli, itibarlı, cesur ve çok boyutlu dış politikayı bir türlü kavrayamıyorlar; böyle giderse hiç anlamayacaklar. Ne diyelim? Yazık, gerçekten çok yazık. Muhalefetin geçirdiği histeri nöbetleri karşısında bizim tavrımız, yıllardan beri hiç değişmemiştir."
"Gazzeli masumların duası yeter"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 86 milyonun emanetini taşıdıklarını, yüklerinin de vazifelerinin de çok ağır olduğunu dile getirdi.
Nefeslerini boş işlerle, boş tartışmalarla, boş siyasetçilerle heba edemeyeceklerini aktaran Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Küçük düşünen, dış politikaya sığ bakan, yolsuzluklarına destekçi bulmak için Batılı patronlarına 'sizin çıkarınızı en iyi biz koruruz' diye yalvaran zavallıları kale almadık, bugün de onları ademe mahkum ediyoruz. Varsın gözünü kin ve nefret kaplamış muhterisler idrakinde olmasın. Bize, Filistinli mazlumların duası yeter, bize Gazzeli masumların duası yeter. Filistin halkının ve milletimizin hayır duasına mazhar olabiliyorsak, onların takdirini alabiliyorsak, ne mutlu bize. Gerisi boştur, laf-ü güzaftır. Rabbim bizi ömrümüzü adadığımız Filistin davasını hakkıyla savunmaktan geri koymasın diyorum."
Trump ile görüşme
New York'taki yoğun temasların ardından ABD Başkanı Donald Trump'ın davetine icabetle Washington'a bir ziyaret gerçekleştirdiklerini anımsatan Erdoğan, 25 Eylül'de Beyaz Saray'da Trump ve heyetiyle kapsamlı, verimli, içerikli bir görüşmelerinin olduğunu söyledi.
İkili ticaret, yatırım, enerji, savunma sanayii konuları başta olmak üzere, birçok hususu Trump ile dostane bir ortamda ele aldıklarını vurgulayan Erdoğan, Trump'ın ilk döneminde beraber belirledikleri 100 milyar dolarlık ticaret hedefine ulaşmak için atılacak adımları istişare ettiklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, Gazze mezalimini, İsrail'in artan saldırganlığını, Rusya-Ukrayna savaşı ve bölgedeki gelişmelerin gündemlerinin üst sırasında olduğunu vurguladı.
Suriye'deki istikrarın muhafazası ve Orta Doğu'da barış ortamının egemen kılınmasına yönelik hususları da ayrıntılı bir şekilde değerlendirdiklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Siyasetçisiyle, gazetecisiyle, yorumcusuyla muhalefetin, tam bir cinnet halinde Amerika ziyaretimizi kötülemeye çalışmasının tek nedeni, ziyaretin fevkaladenin fevkinde başarılı geçmesidir. Onlar başka şeyler bekliyorlardı ama hevesleri kursaklarında kaldı. Hayal kırıklığına uğradılar, şimdi bunun öfkesiyle sağa sola saldırıyorlar. Ama ne yapsalar beyhude. Güneşi balçıkla kapatamazlar, hakikatlerin üzerini yalanlarla örtemezler.
Bizim temel prensibimiz, Türkiye'nin menfaatlerini her zeminde en güçlü şekilde savunmaktadır. Milletimizin kısa, orta, uzun vadeli çıkarları neyi gerektiriyorsa, biz 23 yıldır hep onu yaptık, yarın da aynısını yapacağız. Şayet biz muhalefetin ne dediğine baksaydık, Türkiye sahip olduğu altyapı ve üstyapı yatırımlarının hiçbirine bugün sahip olamazdı. Ne Marmaray olurdu, ne İstanbul Havalimanı olurdu, ne Togg olurdu, ne hızlı trenler olurdu, ne 785 milyar metreküplük Karadeniz gazının, ne de Gabar'daki petrol rezervlerinin keşfi mümkün olurdu. Biz, dış politikadan ulaştırmaya, enerjiden savunma sanayiine, turizmden sağlığa her hamlemizi, müzmin muhalefete rağmen başardık. Bunların ülkenin ve milletin hayrına bir cümle kurması ontolojik olarak mümkün değildir. Biz de böyle bir beklenti içinde değiliz."
(Sürecek)