Çin'in Ankara Büyükelçiliği Yakınında Urumçi Olaylarına İlişkin Basın Açıklaması Yapıldı
Çin'in Ankara Büyükelçiliği yakınında bir araya gelen grup, Urumçi olaylarına ve Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki kamplara ilişkin basın açıklaması yaptı. İstanbul Barosu avukatlarından Gülden Sönmez, Çin Devlet Başkanı'na bir mektup iletmek istediklerini belirtti ve BM'nin insan haklarını ihlal etmesini kabul edilemez bulduklarını söyledi.
Çin'in Ankara Büyükelçiliği yakınında bir araya gelen grup, 5 Temmuz 2009'da yaşanan Urumçi olaylarına ve Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki kamplarla ilgili Birleşmiş Milletler (BM) Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu kararına ilişkin basın açıklaması yaptı.
Sincan bölgesindeki kamplarda yakınları bulunanlar ile avukatlardan oluşan grup, Çin'in Ankara Büyükelçiliği çevresinde gösteri yapılmasına izin verilmediğinden yerleşke yakınında belirlenen alanda toplandı.
İstanbul Barosu avukatlarından Gülden Sönmez, bugün Urumçi olaylarının 14. yıl dönümü olduğuna işaret ederek, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'e, Büyükelçilik aracılığıyla bir mektup iletmek istediklerini söyledi.
Mektupta, Çin'e ve Devlet Başkanı'na, BM Güvenlik Konseyi üyesi olduklarını hatırlattıklarını kaydeden Sönmez, "BM Güvenlik Konseyi üyesi bir devletin, BM'nin insan haklarını, adaleti ve barışı koruma misyonunu ihlal etmesi kabul edilemez." dedi.
Üç müvekkilinin adının geçtiği başvuru sonunda alınan kararın önemine ilişkin Sönmez, "İlk defa Çin'in eğitim merkezleri diye tanıttığı kampların, apaçık bir gözaltı merkezi ve cezaevi olduğu, burada herkesin zorla tutulduğu ve bu uygulamanın keyfi gözaltı olduğunu BM karara bağladı." ifadesini kullandı.
BM Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu'nun Çin'den, başvuruda adı geçen 3 müvekkilini ve diğerlerini derhal serbest bırakmasını ve gördükleri zararlar için tazminat vermesini talep ettiğini aktaran Sönmez, 3 müvekkilin tutulmasında payı olan Çinli görevlilerin de cezalandırılmasını istediklerini ve tüm bunlar için Çin'e 6 ay süre verildiğini anlattı.
Sönmez, basın açıklamasının ardından Çin Devlet Başkanı Şi'ye yazdıkları mektubu ve BM kararını elçiliğe teslim etmek istediklerini ancak avukat kimliğini göstermesine rağmen Çin'in Ankara Büyükelçiliğinin belgeleri kabul etmediğini belirtti.
Babasının bu kamplarda hayatını kaybettiğini ve annesinin de halen bu kamplarda olduğunu söyleyen Nur Muhammed, "Annem 70 yaşında, 2 senedir Çin'in toplama kampında ve herhangi bir sebep gösterilmiyor. Ailemden 11-12 kişi sebepsiz yere toplama kampında." dedi.
"Türk vatandaşı kız kardeşinin de bu kamplarda olduğunu" ifade eden Medine Nazimiye de Çin hükümetinden akrabalarını ve listedeki isimleri serbest bırakmasını talep etti.
Urumçi olayları
26 Haziran 2009'da Çin'in güneyindeki Guangdong eyaletindeki bir oyuncak fabrikasında 2 Uygur Türkünün öldürülmesi üzerine olaylar çıkmış, sonrasında Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi'ye sıçramıştı.
Çin medyasına göre, Urumçi'de 197 kişi hayatını kaybetmiş, 1680 kişi yaralanmış, 1434 kişi tutuklanmıştı. Uygur Türkleri, müdahale sırasında 1000'den fazla kişinin öldürüldüğünü savunmuştu.