CHP TBMM Grup Toplantısı
Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (1) "Eğer IŞİD Kobani'yi alırsa, 400 kilometrelik sınır komşumuz IŞİD olacaktır.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Eğer IŞİD Kobani'yi alırsa, 400 kilometrelik sınır komşumuz IŞİD olacaktır. Bir terör örgütüne komşu olacağız. Şunu düşünmesini isterim bütün vatandaşlarımın; PKK terör örgütünün Kuzey Irak'ta neler yaptığını biliyoruz değil mi? Şimdi 400 kilometrelik yeni bir hat daha açılacak. Başlangıçta bunu engelleyemezseniz sonra engelleyemezsiniz" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısındaki konuşmasında, bugün TBMM'nin 24. Dönem son yasama yılını başlattığını anımsattı.
TBMM'nin Ulusal Kurtuluş Savaşı ile vücut bulmuş, "Gazi Meclis" olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı Gazi Meclis yönetmiştir, dolayısıyla parlamentonun işlevi, gücü her zaman beklediğimizden daha iyi bir çıtayı yakalamak zorundadır" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Parlamentonun, özellikle yürütme organının yan unsuru haline gelmesi, yürütme organının arka bahçesi haline gelmesi bizim kabul edeceğimiz bir uygulama değildir. Parlamento denetim yetkisini de kullanmalıdır. 1920'de TBMM açıldı, 20 Ocak 1921'de ilk anayasa, Teşkilatı Esasi'ye kabul etti, o yasada öngörülen temel maddelerden birisi 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' olduğu vurgusudur. Daha sonra 1924 Anayasası'nda yine egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu belirtilmiştir. 24 Anayasası'nda 8. maddede önemli bir düzenleme daha vardır. 'Millet adına yargı yetkisini bağımsız mahkemeler kullanır' diyor. Demek ki bizim tarihimizde, bizim kuruluşumuzda iki temel öge vardır. Bir; parlamenter sistem. İki; bağımsız yargı. Bugün geldiğimiz noktada parlamenter sistemle sorunu olan bir siyasal iktidar var. 'Parlamenter sistemi kaldıracağım' diyor. Bunun arayışı içinde. Parlamenter sistemin eksiği olabilir, oturur telafi ederiz. Ağır olabilir, hızlandırırız. Ama 'toptan kaldıracağım, kendim için başka bir sistem getireceğim.' Böyle bir arayışa, CHP olarak asla ve asla izin vermeyeceğiz."
-HSYK seçimleri
Yargının bağımsızlığının önemine değinen Kılıçdaroğlu, "Eğer yargı bir ülkede bağımsızsa ve tarafsızsa, orada demokrasi var demektir" ifadesini kullandı.
Mevkisi, makamı ne olursa olsun herkesin başvuracağı yerin bağımsız yargı olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Yargının siyasi otoritenin arka bahçesi haline dönüştürülmesi en büyük darbeyi demokrasiye vurur. Bunun da kabul edilebilecek tarafı yoktur. Bu vesileyle, yeni seçilen HSYK üyelerine seslenmek isterim; yargıyı yargı yapacak olan sizlersiniz. Yargıyı saygın kılacak olan sizlersiniz. Adalede güven duyulmasını sağlayacak olanlar sizlersiniz. Kendinizi siyasi otoritenin arka bahçesi haline getirirseniz, halkla yargı arasında ciddi bir güvensizlik doğar. Bu güvensizliği yaratan biz değiliz. Bu güvensizliği geçmişte yaratan, sizin arkadaşlarınızdı. Ben Ergenekon Davası yargıçlarına şunu söylemiştim, bu kürsüden; 'çocuklarınıza ilerde dönüp benim babam yargıçtı' diyebilecek bir mirası bile bırakmadınız. Çünkü onlar utanacaklar, 'babam Ergenekon'da hakimdi' diyemeyecekler. Parlamenter sisteme sahip çıkmak, milli egemenliğe sahip çıkmaktır, 'egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' söylemine sahip çıkmaktır."
Milletvekillerinin, sadece milletin vekili olduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, parlamenter sistemin her ortama savunulması gerektiği görüşünü yineledi.
Bir ülkenin yönetim tarzını, o ülkenin tarihi birikiminin belirleyeceğini de dile getiren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 200 yıllık parlamenter deneyimi olduğunu anlattı.
Kılıçdaroğlu, "200 yılı bir çırpıda silip atacağız, yerine beyefendinin istediği yeni bir yönetimi getireceğiz. Bu doğru değil. Herkesin yeniden düşünmesi lazım. Özellikle aydınlarına büyük görev düşüyor. Havuz medyasına seslenmiyorum, onlar zaten havuzda kendi alemlerini yaşıyorlar. Bankadan paralar geliyor, evler, apartmanlar, yalılar, katlar..." diye konuştu.
-"Parlamentonun bir görevi de denetleme..."-
Parlamentonun denetleme görevi olduğunu da anımsatan Kılıçdaroğlu, bu yetkinin de mutlaka kullanılması gerektiğini söyledi.
"Şu anda gördüğümüz tablo şu; TBMM'de denetim yetkisini kullanan, hukukun üstünlüğünü savunan tek bir parti var. O da CHP'dir" diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Neden sadece CHP bunu yapıyor. Hukuka, demokrasiye sahip çıkıyor. Bakın iktidarın ezici bir gücü var. CHP'nin muhalefeti karşısında arada bir kaba güç gösterisi yapmak zorunda kalıyor. Bu bizim muhalefetimizin gücünü gösterir. Biz kaba güce de direndik. Parlamento kapanmadan önce bir torba yasa geçirdi. Hani şu Soma'da 301 maden şehidimiz vardı. Onların sorunlarına sözde çözüm üreteceklerdi. Oraya madde koydular. 'Üst düzey bürokratlar görevden alınacak, diğerleri de herkes görevden alınabilir.' Görevden alınacak ama görevden alınan 'ben haksızlığa uğradım' diye yargıya giderse ve kazanırsa, 'onun görevinin iadesini biz hemen yapmayalım.' Ne zaman yapalım? 'İki yıl geçtikten sonra. İki yıl sonra ne olacak, o göreve atamayabilirim seni. Hatta hiç uygulamayabilirim...' Buradan bütün kamu görevlilerine sesleniyorum, iktidara destek veren memur sendikalarına da sesleniyorum; bakın, AKP'ye gözü kapalı oy verdiniz, sizin hakkınızı yine biz savunduk. Biz Anayasa Mahkemesi'ne götürdük ve iptal ettirdik. Eğer kim seni görevden alırsa, bağımsız yargı seni haklı görüyorsa, oturup kalkıp CHP'ye teşekkür edeceksin, başka bir şey istemiyoruz."
Yapılan özelleştirmelere dikkati çeken ve bu özelleştirmelerin hukukun üstünlüğüne göre yapılması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "yandaşa kaynak aktarma" adı altında özelleştirme yapılamayacağını ifade etti.
Böyle bir durumda hak kaybı yaşayanların mahkemeye başvuracaklarını mahkemenin de "kamu yararı olmadığı" gerekçesiyle iptap kararları vereceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, doğru olanın ise mahkeme kararının uygulanması olduğunu söyledi.
-"Hala niye onu koruyorsunuz?"
Kılıçdaroğlu, "Bunlar torba yasaya bir hüküm koydular; 'eğer böyle yalan, talan düzeni içinde bir kamu tesisi, bir fabrika özelleştirilmişse ve mahkeme bunun iptali yönünde karar vermişse, o mahkeme kararını uygulamayacağız.' Böyle bir demokrasi olabilir mi? Hani bu milletin anasına küfreden birisi vardı ya onu korumak için bunu getiriyorlar bunu. Milletin anasına bu kadar küfür etti, hala niye onu koruyorsunuz. Bunun da üzerine gittik. Tüyü bitmemiş yetimini hakkını koruyan yine biziz" değerlendirmesini yaptı.
Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Şimdi diyor ki; 'Demokrasinin, özgürlüğün güvencesi benim.' Ahmet Bey söylüyor. Yeni Ahmet Bey. Özgürlüğün teminatıymış kendisi. Peki kardeşim, özgürlüğün teminatıysan, millete internete giriyor, sen o vatandaşı niye izliyorsun. Niye böyle bir yetki alıyorsun, hangi gerekçeyle? Vatandaş hangi internet sitesine girdi onun hesabını yapacak, onu fişleyecek. Abdülhamit dönemine geri döneceğiz. Sevgili yurttaşlarım, senin özgürlük güvenceni başka yerde aramana gerek yok. Senin özgürlük güvencen, demokrasinin ve özgürlüğün yılmaz savunucu CHP. Buna inanmanı istiyorum. Bunun için de Anayasa Mahkemesi'ne gittik, bizi haklı buldu. Bunu da iptal etti. Demek ki parlamentonun denetim yetkisini yapan, sağlıklı işleten tek parti var, CHP."
-"Sadece demokrasilerde muhalefet vardır..."
Demorasinin hikmetinin iktidar değil, muhalef olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Her yönetimde bir iktidar vardır. Monarşide, diktatörlükte...Ama sadece demokrasilerde muhalefet vardır. Muhalefetin erdemi budur" dedi.
Şimdi "oturup, kalkıp" muhalefeti suçladıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, herşeye rağmen kendilerinin zalimin karşısında olacağını ve mazlumdan yana durmaya devam edeceğini bildirdi.
Ortadoğu'da yaşananlara dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "kan gövdeyi götürüyor, hepimizin yüreği ağzımızda" ifadesini kullandı.
"Oysa 2002'de böyle bir olay yoktu. İktidarı devraldıklarında ne terör, ne Ortadoğu bataklığı vardı. Huzurlu bir Türkiye vardı. Geldikleri nokta, kan gölüne boğulan bir Ortadoğu ve Ortadoğu bataklığını ithal eden bir iktidar" görüşünü savunan Kılıçdaroğlu, tezkereye "hayır" oyu verdiklerini anımsattı.
Gerekçelerinin çok açık olduğunu ve parti sözcülerinin de bunu TBMM kürsüsünden çıkıp açıkladıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, şimdi herkesin izlediği bir Kobani olduğunu dile getirdi.
Orada masum insanların öldüğünü, sürüldüğünü belirten Kılıçdaroğlu, bu olaya çözüm üretmek için oturup konuştuklarını ve Kobani'yle ilgili özel bir görüş kaleme aldıklarını söyledi.
Bu görüşü kamuoyuyla kendisinin paylaştığını anımsatan Kılıçdaroğlu, pekçok kanaldan olumlu ve olumsuz tepkiler geldiğini bildirdi.
Olumlu tepkilere bir şey demeyeceğini ancak olumsuz tepkiler için düşüncelerini açıklayacağını belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Kobani neden önemli? Bizim önerdiğimiz tezkere taslağının ana amacı nedir? Diyorlar ki; 'Kobani'de siviller kalmadı, orada PKK unsurları var, oraya niye gidelim.' Dünyadan haberi olmayanların söylemleridir, bu. 10 Ekim 2014. Bundan dört gün önce BM Suriye Özel Temcilisinin yaptığı açıklamayı okuyorum; 'çocuk ve yaşlı dahil, yüzlerce sivilin kentin içinde olduğu, 10 ile 13 bin kişinin de Türkiye sınırı ile Kobani arasında bulunduğu söyleniyor.' BM diyor ki; 'IŞİD'in eline geçerse Kobani, Srebrenitsa katliamına benzer bir katliam yaşanabilir.' Orada yaşayan Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin akrabaları Türkiye'de. Eğer bir katliam olursa, o katliama kayıtsız kalmak doğru değildir. Biz Bosna Herkes'te de kayıtsız kalmadık, başka yerlkerde de. Ama burnumuzun dibinde böyle bir olay olursa buna kayıtsız kalamayız."
Türkiye'nin kadınların ve çocukların öldürüldüğü yerde sessiz kalmasının, Ortadoğu'da büyük bir imaj kaybı yaşamasına neden olacağını savunan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin büyük ve güçlü bir devlet olduğunu belirtti.
Kobani'nin Türkiye'nin güvenliği açısından da çok önemli olduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Neden Türkiye'nin güvenliği açısından önemlidir? Eğer IŞİD, Kobani'yi alırsa, 400 kilometrelik bir sınır komşumuz IŞİD olacaktır. Bir terör örgütüne komşu olacağız. Şunu düşünmesini isterim bütün vatandaşlarımın; PKK terör örgütünün Kuzey Irak'ta neler yaptığını biliyoruz değil mi? Şimdi 400 kilometrelik yeni bir hat daha açılacak. Başlangıçta bunu engelleyemezseniz sonra engelleyemezsiniz. Biz ülkemizi seviyoruz. Biz bu ülkede, bu coğrafyada kan akmasın istiyoruz. Huzur içinde yaşamak istiyoruz" diye konuştu.
Kobani'nin Suriye için de önemine değinen Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunduğunu hatırlattı.
Kılıçdaroğlu, "IrakI'ın toprak bütünlüğünü savunuyor muyuz? Savunuyoruz. BM kararlarında bu varmı? Var. Eğer Suriye parçalanırsa, IŞİD orada bir alana yerleşirse, ozaman terörle iç içe, içli dışlı bir yapı ortaya çıkmış olur. Suriye'deki kargaşa, mutlaka Türkiye'ye de sıçrayacaktır" dedi.
Kobani'nin Ortadoğu'nun geleceği için de çok önemli olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, "IŞİD terör örgütünün Ortadoğu'da at koşturması kolay bir iş mi? Doğru bir iş mi? Ona hep beraber itiraz etmek zorundayız" diye konuştu.
Toplantı öncesi Kılıçdaroğlu'na, Amasya Milletvekili Ramis Topal ve bazı partililer tarafından bir mitingi sırasında çekildiği belirtilen tablo hediye edildi. Ayrıca, Malatya'nın Arapgir ilçesinden getirilen üzümler de grup toplantısı öncesi katılımcılara ikram edildi.
- TBMM