Haberler
Putin, açık açık tehdit etti: Sabrımız bir gün mutlaka tükenecek

Putin, ilk kez bu kadar açık tehdit etti! Sözleri yaklaşan savaşın habercisi

Genel Kurul'da gerginlik: 'Asgari ücret en düşük memur maaşından az olmamalı' dedi ortalık karıştı

'Asgari ücret en düşük memur maaşından az olmamalı' dedi ortalık karıştı

Kırıkkale'de yere çöp atanlar güvenlik kameralarından tespit ediliyor

Bir ilde daha başladı! Caddede, sokakta kamera ile takip ediliyorlar

Güran ailesinin silinen kayıtlarındaki Kürtçe konuşmalar deşifre edildi: Bunu söylersen seni koruruz

Aileden Enes'in arkadaşına: Bunu söylersen seni koruruz

CHP TBMM Grup Toplantısı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Genel Başkan Kılıçdaroğlu: "Siz eğer hala bu gerçekleri görmüyorsanız, yalan üzerine inşa edilen, ahlaksızlık üzerine inşa edilen bir siyaset anlayışını hala içinize sindiriyorsanız, samimi söylüyorum gidin AKP'ye oy verin.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Siz eğer hala bu gerçekleri görmüyorsanız, yalan üzerine inşa edilen, ahlaksızlık üzerine inşa edilen bir siyaset anlayışını hala içinize sindiriyorsanız, samimi söylüyorum gidin AKP'ye oy verin. 'Hayır' diyorsanız, 'bu ülkede temiz siyaset olsun, düzgün siyaset olsun, siyasetçi halkına hesap versin, her yurttaşın derdine derman olsun' diyorsanız adresi belli, yeri belli, O adres CHP" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, Kabataş iskelesinde yaşandığı iddia edilen olay ve yapılan konuşmalar sonrası Başbakanın Danışmanı Şenol Kazancı'nın "apar topar" emniyete gittiğini ve görüntüleri izlediğini savundu.

Kılıçdaroğlu, "Bir şey bulmaları lazım. Emniyete büyük baskılar yapılıyor, izliyor, bakıyor ki ortada bir şey yok. Kavga, dövüş, hiçbir şey yok. Binlerce kişinin geçtiği bir yer" dedi.

Sonrasında bir televizyon kanalının MOBESE kameralarından görüntüleri bularak yayınladığını hatırlatan Kılıçdaroğlu,  şöyle devam etti:

"Şimdi ben görüntülerde ne olduğunu saniye saniye anlatacağım. 1 Haziran 2013, olayın olduğu gün, görüntüler bu tarihe ait. 19.33 Güvenlik Harekat Merkezi'nin önünden bu bayan kardeşimiz geçiyor. Görüntülerde var, çocuk arabası önünde onu sürüyor ve geçiyor. 19.35 iki dakika sonra, iskele ile Güvenlik Harekat Merkezi arasından geçiyor. 19.37 iki dakika sonra, şehir hatları iskelesi önünde bekliyor, çocuğuyla beraber. 19.40 İskele, üç dakika sonra şehir hatları iskele ışıklar istikametinde duruyor. 19.43 Katabaş Tramvay Durağı, ışıklar mevkisinde bekliyor. 19.58 eşi geliyor yanına, bir dakika sonra da eşiyle beraber ayrılıyorlar. Ne kavga, ne dövüş hiçbir şey yok. Bir ülkeyi düşünün, ülkeyi yöneten Başbakan düşünün. Olmayan bir olayı, 'başörtülü bacımı yerlerde sürüklediler' diye halkı tahrik ediyor. Ben halkımı kutluyorum, halkıma saygılarımı sunuyorum, bu yalancıya inanıp galeyana gelmedikleri için."

Bütün başörtülülere seslendiğini de belirten Kılıçdaroğlu, "Artık sizin başörtünüz siyasetin dışında kalsın. İstediğiniz kıyafeti giyin, benim başımın üstünde yeriniz var. Hiçbir zaman sizi, 'kılığı şöyle, kıyafeti şöyle' diye eleştirmedim. Ama birileri senin başörtünü kullandı, siyasete malzeme yaptı" dedi.

-"Kadının başörtüsüne saygı duyarım..."

Başbakanın bunu "Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet olayını" saklamak amacıyla gündeme getirdiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Buradan o yalancıya söylüyorum, kadının başörtüsü senin yolsuzluğunu örtemez. Kadının başörtüsüne saygı duyarım, senin yolsuzluğuna şiddetle karşı çıkarım. Bu nedir biliyor musunuz? Halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmaktır. Sen Başbakansın huzur getireceksin ülkeye, huzur getirmiyorsun, kavga getiriyorsun. Milleti tahrik ediyorsun"  değerlendirmesini yaptı.

Polisin olayla ilgili titiz bir çalışma yaptığını ve orada bulunanları cep telefonları konuşmalarından tespit ettiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, polisin alan tespiti yaptığını anlattı.

Polisin en yakından geçen en son dört kişinin fotoğraflarını mağdura gösterdiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bunlar mı?' demiş. 'Hayır' demiş, Polis bu kadar titiz çalışmış" açıklamasını yaptı.

Başbakanın "Görüntüler öyle ama ortada bir de rapor var" dediğini belirten Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ne zaman rapor? Beş gün sonra rapor. Nerede kızarma, kararma var. Üst dizin, iç tarafında var. Hani sürüklenmişti yerlerde, hani dövülmüştü, 80-100 kişi birden saldırmıştı. Üst tarafları çıplak 100 kişi... Yav üst tarafı çıplak 100 kişi Kabataş İskelesi'nde, Allah aşkına kim görmez. Mağdurenin ifadesinde çok daha ağır şeyler var. Böyle bir şey açık bir mekanda zaten mümkün değil, sadist olması lazım insanın, böyle bir muamele yapması için. Ruh hastası olması lazım. Şimdi hala diyor ki 'başörtülü bacımı sürüklediler.' Utan utan boyundan utan. Asıl başörtülü kardeşimize nerede tokat attılar biliyor musunuz? Gezi olaylarında. Başörtülü bir kardeşimizi tokatladılar, hiç sesi çıktı mı? Çıkmadı. Başörtülüydü o da. O da bizim kardeşimizdi, öbürü de bizim kardeşimiz. Ama sen o kadıncağızı getirdin siyasetin, yalanın odağına koydun. Utanmadın mı sen hiç? Yalancıdan başbakan olmaz.

Adli tıp raporuna bir örnek vereceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, 1998 yılında İstanbul'daki bir trafik kazasına ilişkin raporu açıkladı.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Yıl 11 Mayıs 1998, Şişli Abide-i Hürriyet Caddesi'nde bir kadın yaya geçidinde karşıdan karşıya geçmek istiyor. Geçerken bir araba çarpıyor, 35 metre sürüklüyor ve ağır yaralanıyor. 34 ABB 93 plakalı araç. Yaralanan ve hastaneye kaldırılan Sevim Tanyürek, klasik Türk sanat müziğinin önemli sanatçılarından birisi. Arabayı kullanan Burak Erdoğan. Erdoğan'ın oğlu. Kendisi de o dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Kazadan hemen sonra İstanbul Büyükşehir'in itfaiye aracı geliyor, bütün yerleri temizliyor, bütün delilleri yok ediyor. Siz hiç itfiaiye araçlarının trafik kazalarına gidip doğrudan müdahale ettiğini duydunuz mu? Ama burada oldu. Sevim Tanyürek hastanede vefat etti. O dönem ilk rapor; 8'de 3 yaya kusurludur dendi. Sevim Tanyürek hayatını kaybedince savcı yeni bir iddianame hazırladı, çünkü ölüme sebebiyet verildi diye. İki yıldan beş yıla kadar hapis cezası istedi, dava açıldı, Burak Erdoğan mahkemeye gitmedi çünkü İngiltere'ye dil öğrenmeye gitmişti. Bir dahaki duruşmaya da katılmadı. Sonra mahkeme ne hikmetse adli tıptan bir rapor daha istedi. Gelen ikinci rapor '8'de 8 yaya kusurludur' diyordu. O raporu veren dairenin başkanı Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş'ye Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı."

-"Düzgün siyaset olsun, siyasetçi halkına hesap versin..."

Bütün vatandaşlardan "elini vicdanlarına" koymasını isteyen Kılıçdaroğlu, "Allah' deyin, 'iman' deyin, 'vicdan' deyin, ne derseniz deyin. Bunu yapan adam bu ülkeyi yönetiyor şimdi. Siz eğer hala bu gerçekleri görmüyorsanız, yalan üzerine inşa edilen, ahlaksızlık üzerine inşa edilen bir siyaset anlayışını hala içinize sindiriyorsanız samimi söylüyorum gidin AKP'ye oy verin. 'Hayır' diyorsanız, 'bu ülkede temiz siyaset olsun, düzgün siyaset olsun, siyasetçi halkına hesap versin, her yurttaşın derdine derman olsun' diyorsanız adresi belli, yeri belli, O adres CHP" diye konuştu.

Başbakanın diğer oğlunun da mahkemelere gitmediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Kadir Topbaş, o da 'gitmem' diyor. Yargılanıyor yolsuzluktan o da 'ben gitmem' diyor. Neden? Mahkemeleri takmayan güç var arkamda diyor.  HSYK'yla şimdi mahkemeleri de bağlıyorlar yürütme organına. Bugün gazetelere yansıdığına göre, Sayın Cumhurbaşkanı bunları imzalayacakmış. Ne diyorlardı? 'Acaba cumhurbaşkanı görevde mi? Görevini yapsın.' 'Ben görevdeyim' diyordu. Sayın Cumhurbaşkanı siz görevdeyseniz, anayasanın gereğini yapacaksınız. Güçler ayrılığı ilkesine uyacaksınız, o ilkeyi özenle koruyacaksınız. Hayır, bunu yapmıyorsanız 'ben görevdeyim' demeyeceksiniz. Ben 'birisinin emrindeyim' diyeceksiniz. Biz de anlayacağız." değerlendirmesini yaptı.

İstifa eden bakanlarla ilgili gelen fezlekelerin geri gönderildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "HSYK'yı düzenleyecekler, sansür getirecekler. Yolsuzluk dosyalarını düşürmenin peşindeler" iddiasını dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, "Bir kez daha bu rakamları açıklıyorum; Zafer Çağlayan, Ekonomi Bakanı. Kendi ekonomisini düşünüyor. 28 kez toplam 52 milyon dolar rüşvet almaktan hakkında iddianame var. Muammer Güler, hani diyor ya 'oğlum kaç para var...' Bu Muammer Güler. 10 kez toplamda 10 milyon dolarlık rüşvet. Egemen Bağış, içlerinde mütevazisi bu. AB'den sorumlu olduğu için. Herhalde onun için olacak. Üç kez 1,5 milyon dolar. Öbürlerine torba torba gidiyordu, biliyorsunuz buna da çikolata kutusunda gittiği için 1,5 milyonu bulmuş. Bakınız 17 Aralık'tan bu yana bir tek yolsuzluk lafı etmedi. Dünya çalkalanıyor" ifadelerini kullandı.

-Başbakana sorular

Başbakanın  bugünkü konuşmasında "Bizim yanıtlamayacağımız hiçbir soru yok. Her soruya cevap veririm" dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, Başbakanın yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti:

"Bir bakana 700 bin TL'lik saati paralel devlet mi verdi? Ayakkabı kutusundaki 4,5 milyon doları paralel devlet mi oraya koydu? Bakanların çocuklarının yatak odalarına en az senin boyun kadar, 7 kasayı paralel devlet mi yerleştirdi? O kasaların içindeki milyon dolarları, avroları, Türk Liralarını, yatak odalarındaki para sayma makinelerini paralel devlet mi yerleştirdi? Ailece Zarrab'ın özel uçağına binip umreye sizi paralel devlet mi götürdü? 4 bakan adı yolsuzluğa bulaşınca istifa ettiler, o dört bakanı paralel devlet mi istifa ettirdi? 4 bakan istifa ederken, senin lehine deklarasyon imzalanmasını paralel devlet mi senden istedi? Kendine yandaş medya oluşturmak için bir havuz oluşturdun. Bu havuzu paralel devlet mi oluşturdu? Oğlun Bilal Erdoğan TÜRGEV diye vakıf kurdu, devletten ihale alanlar, rüşveti o vakfa ödediler. O vakfı senin oğluna paralel devlet mi kurdurdu? İki villaya valiyi satmayı sana paralel devlet mi öğütledi?"

Başbakandan bu soruları cevaplamasını isteyen Kılıçdaroğlu, "Madem her soruya cevap var, benim bu sorularımı cevapla. O zaman temiz olduğunu anlarım. Cevaplayamaz. Her birisi demir leblebi gibi hangisini cevaplayacak. Hırsızlık desen var, yolsuzluk desen var. Her şey var. Bir tek olmayan bir şey var. Ne o? Ar damarı yok. Halkına ihanet eden siyaset olmaz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyeni koruyandan adam olmaz. Yalan söyleyenden adam olmaz, hele hele yalan söyleyenden Başbakan olmaz" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, grup toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"Bugün İçişleri Bakanından 'dinlemeler yasal değil' şeklinde bir açıklama geldi" denmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Mahkeme kararıyla yapılan dinlemeler, ben de fezlekeden aldım. Zaten 'konuşmadım' demiyor, oğluyla 'konuştum' diyor. 'Ben aramadım' diyor, özel kalemini aramış büyük bir ihtimalle, orada bir danışmanı var, danışmanı da telefonu oğluna vermiş, öyle bir sanıyorum görüşme olmuş" yanıtını verdi.

"Operasyon saatinde herhangi bir konuşma olmadığını söylüyor. '17 Aralık günü konuşmadım' diyor" denmesi üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Tapelerde saati var, tarihi var, her şey var. Yanlış hatırlamıyorsam 17 Aralık fezlekeden aldım ben zaten" dedi.

Bir gazetecinin, "Bakan açıklamasında '17 Aralık'ta konuştum' diyor ama yani orada da bir muallak var. Hem 'konuştum' diyor, hem 'konuşmadım' diyor" sözlerine üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Konuşuyor, konuşuyor..." ifadesini kullandı.

- TBMM

Kaynak: AA / Politika
title