CHP Pm Toplantısı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, olağanüstü hal (OHAL) kapsamında çıkarılan üç yeni Kanun Hükmünde Kararname'ye (KHK) ilişkin, "Metehan'dan bu yana gelen emir-komuta zinciri altüst edildi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, olağanüstü hal (OHAL) kapsamında çıkarılan üç yeni Kanun Hükmünde Kararname'ye (KHK) ilişkin, "Metehan'dan bu yana gelen emir-komuta zinciri altüst edildi. Kendisine 'Biz Türk milliyetçisiyiz' diyen her vatandaşımın oturup düşünmesi lazım. Metehan'dan bu yana gelen bir emir-komuta zinciri bir Kanun Hükmünde Kararnameyle altüst ediliyorsa, ben onların milliyetçiliğini sorgularım." dedi.
CHP Parti Meclisi (PM), Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.
Kılıçdaroğlu, toplantı öncesinde yaptığı açıklamada, Türkiye'nin zor günlerden geçtiğini, ülkeyi aydınlığa çıkarmanın, zor koşulları aşmanın herkesin ortak görevi olduğunu bildirdi.
Herkesin Türkiye'de huzur içinde yaşamak istediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Farklı görüşlerimiz, kimliklerimiz olabilir, farklı bölgelerde yaşayabiliriz ama bir arada huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bunun güvencesi ülkelerin anayasalarıdır. Anayasalar o nedenledir ki toplumsal uzlaşma belgeleri olarak kabul edilirler. Anayasa kitapçığını eline alan her vatandaş 'Bu benim anayasamdır' diyebilmelidir. Bunu yaptığımız, anayasayı bir toplumsal uzlaşma belgesi olarak kabul ettiğimiz zaman bu ülkede huzurun temellerini atmış oluruz." ifadesini kullandı.
Milli egemenliğin saraydan alınıp halka verilmesinin temelinde anayasaların yattığını belirten Kılıçdaroğlu, vatandaşların, hiç kimsenin kulu ve kölesi olamayacağını dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, anayasaya göre, her ülkenin kendi vatandaşının "özgür ve eşit" olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Anayasalar, vatandaşın haklarını güvence altına alır. O nedenledir ki 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin 16. maddesi, 'Hakların güven altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun, anayasası yoktur' der. Hakların güvence altına alınması, güçler ayrılığı ilkesinin varlığına bağlıdır. Yani bağımsız yargıya, yürütmeye ve yasama organına bağlıdır. Daha ileri demokrasilerde medya da dördüncü güç olarak milli iradeyi temsil eder. Eğer siz, güçleri bir kişinin elinde toplarsanız, vatandaş hak arayamaz noktaya gelebilir. Bir parlamento düşünün, anayasaya aykırı düzenleme yapabilir, bizim ülkemizde de diğer ülkelerde de yapılabiliyor. Ama sonuçta anayasa mahkemesine gidiliyor ve Anayasa Mahkemesi hakkı teslim ediyor ve iptal ediyor. Sade bir vatandaşın idarenin yaptığı bir işlem dolayısıyla haksızlığa uğradığını düşünün, yargıya başvuruyor, hakkını arıyor ve hakkı teslim ediliyor. Eğer yargıyı siyasi otoritenin emrine verirseniz, siyasi otoritenin yaptığı işlemleri denetleyecek ortam bulamazsınız. Çünkü yargı, siyasi otoritenin emrinde olmuş olur. Bu aynı zamanda, adalet dediğimiz kavramın yıpranmasına da yol açar. Adalet mülkün, yani devletin temeliyse, bunun temelinde de bağımsız, tarafsız yargı yatar. Aksi halde devlet dediğimiz kurum çökmüş olur, bugün geldiğimiz nokta da maalesef budur."
Kılıçdaroğlu, bir ara herkesin "Yenikapı ruhundan" söz ettiğini anımsatarak, "Açık ve net söylüyorum Yenikapı'da saydığım 12 maddenin yine arkasındayım. Yenikapı ruhuna ihanet etmeyen tek lider, Yenikapı ruhunu sonuna kadar savunan tek lider benim. Diğerleri çıktılar hamaset yaptılar ve ilk yaptıkları iş, bu topluma ihanet etmek oldu. Kendi partilerinin mutfağında dayatmacı anlayışla anayasa taslağı hazırladılar. Oysa biz, toplumsal uzlaşmadan, birlikten, beraberlikten söz ettik." dedi.
"Cumhurbaşkanı 12 üye atayacak"
Yenikapı'da "Camiye, kışlaya, adliyeye siyaseti sokmayın" dediğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Adliyeye, camiye siyaseti soktular ve kışlayı tamamen siyasetin emrine verdiler dün yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle. Metehan'dan bu yana gelen emir-komuta zinciri altüst edildi. Kendisine 'Biz Türk milliyetçisiyiz' diyen her vatandaşımın oturup düşünmesi lazım. Metehan'dan bu yana gelen bir emir-komuta zinciri bir Kanun Hükmünde Kararnameyle altüst ediliyorsa, ben onların milliyetçiliğini sorgularım." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, bu anayasa değişikliği parlamentodan aynen geçerse, bir partinin genel başkanının, 15 Anayasa Mahkemesi üyesinin 12'sini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun üyelerinin çoğunu atayacağını bildirdi.
Bazı vatandaşların "Atamayı cumhurbaşkanı yapacak" diyebileceğini belirten Kılıçdaroğlu, şu görüşlere yer verdi:
"Bu anayasa değişikliği geçerse, bugünkü cumhurbaşkanı, bir sonraki günün cumhurbaşkanı olmayacak. O cumhurbaşkanı aynı zamanda bir partinin genel başkanı olacak ve o partinin genel başkanı olarak Anayasa Mahkemesine 12 üye tayin edecek. Bana söyler misiniz dünyada hangi demokraside bir partinin genel başkanı Anayasa Mahkemesine 12 üye atıyor, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun yarısından fazlasına atama yapma yetkisine sahip."
"Hepimize görev düşüyor"
Kılıçdaroğlu, bunun adliyeyi ve yargıyı siyasallaştıracağını, yargıya duyulan güveni dinamitleyeceğini savunarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Getirilen değişikliğin, teklifin ne kadar vahim sonuçlar doğuracağının henüz büyük kitleler farkında değil. Bunları anlatmak bizim borcumuz, görevimizdir. Türkiye Cumhuriyeti sıradan bir devlet değildir. Demokrasi, özgürlükler konusunda ağır bedeller ödemiş bir devlettir Türkiye Cumhuriyeti. Hem bedel ödeyeceksiniz hem el kaldırıp indirmeyle demokrasiyi 1789'un sonuna, Ortaçağ'ın karanlığına götüreceksiniz, buna izin vermeyeceğiz. Eğer bu anayasa geçerse Türkiye Cumhuriyeti bir parti devletine dönüşecektir. Hangi parti iktidardaysa devlet ona göre şekillenecektir. Yeni gelecek genel başkan bütün bakanlıkları bir gecede kapatabilecek, yeni bakanlıklar açabilecektir. Bütün vilayetleri kapatıp, yeni vilayetler inşa edebilecektir. Merkez Bankasından tutun, Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumuna kadar bütün kurumları istediği gibi düzenleyebilecektir. Burası Patagonya mı? Avrupa Birliği'ne üye olmak için sıradayız, OECD'nin üyesiyiz, NATO üyesiyiz, yönümüzü çağdaş dünyaya, uygar dünyaya çevirmişiz, nasıl Ortaçağ karanlığına bizi sürükleyecekler ve sürüklemek istiyorlar? Bu konuda hepimize görev düşüyor."
Anayasaların toplumsal uzlaşma belgesi olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, bu nedenle bir-iki partinin mutfağında anayasa taslağı hazırlanamayacağını söyledi.
"38 madde değişti kavga oldu mu"
Kılıçdaroğlu, mevcut anayasanın "Partiler anayasa değişiklik teklifinde bulunamaz." dediğini hatırlatarak, 12 Eylül darbe Anayasası bile bu kadar özenli davranırken, parti kültürüyle, mutfakta anayasa değişikliği hazırlandığını öne sürdü.
Eski Başbakan Bülent Ecevit'in, her partinin eşit sayıda katılımıyla "Anayasa Uzlaşma Komisyonu" kurdurduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bizim görüşümüz, felsefemiz, inancımız bu. Hiç kimseyi ötekileştirmeden, 'Ben fazla oy aldım, istediğimi dayatırım' mantığının tamamen dışında bir toplumsal uzlaşma kültürü içinde böyle bir öneri geldi ve bu öneri kabul edildi. Rahmetli Ecevit'in başbakanlığı döneminde, Anayasa'nın 38 maddesi değişti, kavga oldu mu? Hayır. Gerginlik oldu mu? Hayır. Toplum birbirine girdi mi? Hayır. Parlamentoda kavgalar oldu mu? Hayır. Partiler oturdular, anlaştılar 'Evet, bu bizim anayasamızdır, benim anayasam kadar, diğer partinin de anayasasıdır, bana oy veren vatandaş kadar, diğer partilere oy veren vatandaşların da anayasasıdır' dediler ve değişiklikleri parlamentoda büyük bir anlayış ve uyum içerisinde geçirdiler. 2010'dan sonra AKP tam tersini yaptı. 'Benim milletvekilim fazla' dayatma kültürüyle, anayasayı değiştirmek istediler."
(Sürecek)