CHP Myk Toplantısı
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, son yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile çok sayıda akademisyenin görevinden uzaklaştırılmasına tepki göstererek, "Bugün üniversiteden atmaya kalktığınız bilim insanları mutlaka ayakta kalacak.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, son yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile çok sayıda akademisyenin görevinden uzaklaştırılmasına tepki göstererek, "Bugün üniversiteden atmaya kalktığınız bilim insanları mutlaka ayakta kalacak. Bugünün darbecileri de aynı 12 Eylül darbecileri gibi utanç içinde silinip gidecekler." dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, başkanlığında toplandı. Toplantı sonrası MYK'ya ilişkin açıklamayı ise Parti Sözcüsü Böke, gerçekleştirdi.
Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında bugün El Bab'ta şehit düşen askerlere Allah'tan rahmet dileyen Böke, yaralılara da acil şifa dileğinde bulundu.
Dün gece yarısı "Sinsi bir KHK" ile Türkiye'nin çok sayıda değerli akademisyenin görevden uzaklaştırıldığını belirten Böke, "Bir ülkenin en değerli bilim insanları üzerinden silindir gibi geçildiğini" savundu.
KHK ile cumhuriyetin kadrolarını yetiştiren Mektebi Mülkiye'nin yok edildiğini belirten Böke, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi başta olmak üzere, bu fakültenin tiyatro bölümünün artık fiilen bulunmadığını kaydetti.
Ayrıca "Özgür basının temsilcilerini yetiştiren" iletişim fakültesinin de dağıtıldığını öne süren Böke, "Bunların yanında nice fakülte, onlarca bilim insanı Türkiye Akademisi'nden bir kararname kopartıldı." dedi.
Dün itibarıyla Türkiye'de üniversitelerin yok edildiğini vurgulayan Böke, şöyle konuştu:
"Dersini alabilmek için sıraya girmeleri gereken hocaları, cahil cesareti ile öğrencilerinden kopardılar. Üniversitesini korumayan, bilim insanlarını otoriter iktidarın önüne atan, o karanlıkla iş birliği yapan o rektörler de bu iktidarla beraber o karanlık tarihe yazıldılar ve bilsinler ki o karanlık tarihe de hep beraber gömülecekler. Onlar da asla unutulmayacak. Biz bunu ilk defa yaşamıyoruz, her darbe ilk önce üniversiteyi susturur. Çünkü darbeciler en çok bilimden, üniversitelerden, aydın düşünceden korkarlar. Evren faşizmi, 1980. Birçok aydını üniversiteden atmıştı ama onlar, bu bilim insanları bugüne ışık tutuyor. O darbeciler ise bir utanç içinde yok olup, silinip gittiler. Bugün üniversiteden atmaya kalktığınız bilim insanları mutlaka ayakta kalacak. Bugünün darbecileri de aynı 12 Eylül darbecileri gibi utanç içinde silinip gidecekler."
Akademisyenlerin ödedikleri bedeli onur saydıklarını belirten Böke, akademisyenlerin öğrencilerine ve Türkiye kamuoyuna bazı mesajları olduğunu bildirdi.
Akademisyenlerin mesajını okudu
Kendisinin bugün onların kısılmaya çalışılan sesi olacağını ifade eden Böke, bazı akademisyenlerin mesajlarını okudu.
Böke, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. İlhan Uzgel'in, "Ülkenin en eski en köklü kurumuna, bilimine hepsinin toplamında Türkiye'nin kendisine yapılmış bir saldırıdır bu. Öğrencilerime tek bir mesajım var. Dirensinler, onlar kuracaklar yeniden." dediğini aktardı.
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Özdemir Aktan'ın ise "1984'ten beri üniversite bünyesindeyim. Onlarca doçent, onlarca profesör yetiştirdim. Üniversiteden uzaklaştırılma nedenim, barış, özgürlük, demokrasi özlemim ve talebim oldu, işin en acı tarafı da bu." dediğini belirten Böke, şöyle devam etti:
"Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi tiyatro bölümü Profesörü Beliz Güçbilmez, şöyle sesleniyor size, 'akademisyenlerin binalarla bir bağı yoktur. Bizleri emeğimizden, birikimimizden, öğrencilerimizden koparamazlar. Bugünler geçtiğinde birileri utançla yaşayacak, ama onlar biz olmayacağız.' Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Doçenti Doktor Murat Sevinç şöyle diyor, 'öğrencilere her dönem sonunda bir konuşma yaparım ve derim ki ideolojinizin bir önemi yok. Önemli iki şey var. Bir, toplumda yoksul insanlar içinde yaşadığınızı unutmayın, onlara bir borcunuz var. İki, dürüst namuslu insan olun. Gerisi çok da önemli değil."
"Yaşamasınlar, yok olsunlar isteniyor"
Böke, CHP'nin bu yaşananlara karşı boyun eğmeyeceğini, akademisyenlerin sesi olmaya devam edeceğini vurguladı.
Almanya'da faşist Hitler döneminde baskıdan kaçan bilim insanlarına genç Cumhuriyetin kucak açtığını anımsatan Böke, "Şimdi aynı bilim kıyımını, ayrımcılığı, vicdansızlığı, akılsız, kin ve nefret dolu yaklaşımı Türkiye'de akademik kıyımda yaşıyoruz. Karanlıkta, gece yarılarında sinsice köşede bekleyen, korktuğu için bunu doğrudan yapamayan bir sinsilikle, Türkiye'ye KHK'larla bir kıyım dayatılıyor. Bir zamanlar ülkelerinden kaçmak zorunda kalanlara ev sahipliği yapan bir ülke, şimdi kendi bilim insanlarını bu ülkede yok etmeye çalışıyor." diye konuştu.
İstifa etmiş olan akademisyenlerin bile görevlerinden ihraç edildiğini savunan Böke, şöyle konuştu:
"Neden ihraç ediliyorlar? Çünkü bir hınç duyuluyor, aydınlığa, özgürlüğe karşı bir mücadele veriliyor. Çünkü onlar hak ettikleri emeklilikten, yurt dışına çıkabilmek özgürlüğünden, pasaportlarından mahrum bırakılmak isteniyor. Çünkü bu zihniyetin bir derdi var, bu zihniyet aydınlığa, özgürlüğe karşı. Yaşamasınlar, yok olsunlar istiyor."
Bir bilim insanının hayatının 21 yılını eğitime adadığını anımsatan Böke, bu kişilerin okumayı, araştırmayı, öğrenmeyi, öğretmeyi ve paylaşmayı bildiğini, ortak akla güvendiğini kaydetti.
"Taş bina olmaktan öteye geçemez"
"Şunu herkes bilmeli, Türkiye'nin aydınlık yarınlarını karartmak için dün bir adım atıldı ancak kendisini bilime adamış olanlar, özgürlük, barış, demokrasi isteyenler, 'birlikte yaşam' diyenler onurlarıyla yaşamaya devam edecekler." diyen Böke, üniversiteleri üniversite yapanın bina değil, içinde fikir üretilmesi olduğunu vurguladı.
Giden insanların yanında fikrini, onurunu, vicdanını ve aklını da taşıyacağını, bu durumda üniversitelerin soğuk bir taş bina olmaktan öteye geçemeyeceğini ifade eden Böke, "Binanız size kalsın, alın bütün binalar sizin olsun. Bize, bu insanların fikirleri, özgürlük mücadelesi, demokrasi iradesi ve Türkiye'nin aydınlığı için ortak oldukları yolculuk fazlasıyla yeter." diye konuştu.
Böke, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bizi biz yapan ne varsa, bütün insanların, mekanların, anıların, değerlerin, tarihin üzerinden silindir gibi geçmeye bir niyetiniz var çok belli. Ama siz de şunu bilin biz de çok kararlıyız, biz o tarihe sonuna kadar sahip çıkacağız ve o tarihle bir gelecek yazacağız. Biz buradayız, bir yere de ayrılmıyoruz. Siz, Türkiye'yi bir karanlığa hapsetmeye ne kadar inat ettiyseniz, biz de Türkiye'yi hak ettiği aydınlığa hep beraber çıkarmaya o kadar kararlıyız. Size ve sizin kokmuş karanlığınıza biz asla teslim olmayacağız. Diktatör olmaya özenenler varsa bilin ki 'Kahrolsun istibdat' diyenler de var. Bilime, bilim insanlarına, bu ülkenin geleceğine biz kalabalıklar mutlaka sahip çıkacağız."
Böke, "Yeni, özgürlük, aydınlık bir geleceği bütün hayatını karartmaya kalktığınız bu değerli insanlarla ve onların yetiştirmiş olduğu milyonlarla beraber biz mutlaka kuracağız. Hocalar geri dönecek, onlar da biliyorlar. Bu topraklarda yine aydınlık günlerde bilim ve o bilimin yarattığı özgürlük mutlaka kazanacak. Karanlık mutlaka yenilecek." dedi.
"Anlatacak hikayeleri yok"
Selin Sayek Böke, açıklamasının ardından bir basın mensubunun, "Referandumda 'hayır' diyeceklerin, 'terörist' olduğuna ilişkin açıklamalar yapılıyor. Bu KHK'nın bununla bağlantılı olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusuna, şu yanıtı verdi:
"İbrahim Kaboğlu, profesör, dünyaca tanınıyor, anayasa hukuku çalışıyor ve bu süreç içerisinde getirilmiş olan anayasa değişikliği teklifinin Türkiye'ye nasıl zararlar vereceğini, Türkiye'nin hayrı için 'hayır' denmesi gerektiğini bilimsel verilerle ve bilgisiyle paylaşıyordu. Bir kez daha anlatacak hikayesi olmayanlar korkutarak, kendileri ortamı terörize ederek, demokratik haklarını kullanarak fikrini söyleyenlere ne söylediğinden bağımsız olarak bir terörist lakabı takarak bu ülkede demokrasiyi yok etmek istiyorlar. Anlatacak hikayeleri yok. Oysa biliyoruz ki Profesör Kaboğlu'nun, Sevinç'in sayamadığım yüzlerce akademisyenin yazacağı aydınlık bir Türkiye hikayesi var ve biz o hikaye yazılana kadar bu mücadeleyi onlarla vermeye devam edeceğiz."