CHP Myk Toplantısı
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, "Biz bu ülkenin sorunlarının nasıl çözüleceğini hep birlikte konuşmak zorundayız. 'Çözüm mözüm yok' deme lüksü hiçbir siyasetçinin yoktur.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, "Biz bu ülkenin sorunlarının nasıl çözüleceğini hep birlikte konuşmak zorundayız. 'Çözüm mözüm yok' deme lüksü hiçbir siyasetçinin yoktur. Hele de bu işi ciddiye alan ve bir Türkiye sevdası olan siyasetçi asla yaşanan bu kayıplardan sonra böyle ciddiyetsiz cümleler kurma lüksüne sahip değildir." dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında haftalık olağan toplantısını gerçekleştirdi.
Toplantının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Böke, şehit haberlerini anımsatarak, "Her hafta olduğu gibi acılarımız büyüyor. Ülkemizin her köşesinde bizlere hayatı daha güvenli kılmak için çaba veren gençlerimizi hain teröre kurban veriyoruz" ifadesini kullandı.
Böke, sayının her gün hızla arttığına dikkati çekti.
Sadece geçen hafta sonu 30 şehit verildiğine işaret eden Böke, "Yalnızca cumartesi 20 gencimizi kaybettik. O gün tarihimize 'kara cumartesi' olarak yazıldı. 30 anne evladını kaybetti. O evlatların eşleri, çocukları, kardeşleri vardı." diye konuştu.
Böke, acılara herkesin ortak olduğuna vurgu yaparak, şöyle devam etti:
"Ülke olarak kaybettiğimiz bu değerlerin, canların matemini birlikte tutmak zorundayız. O kayıplar yaşanmamış gibi veya bu kayıplar normalmiş gibi davranmaya hiçbirimizin hakkı yok. Bu fedakar evlatlarımız daha iyi bir gelecek için, Türkiye için çalışırken canlarından oluyor. Biz hayatımıza onlar canlarını kaybetmemiş gibi devam edemeyiz, edilmesine de asla izin veremeyiz. Bir ülkeyi ülke yapan matemini ortak tutabilmektir, acılarını birlikte yaşayabilmektir. Toplum olarak derde, kedere ve mutluluğa ortak olmak demektir. Derdi, kederi yok saymak bu ortaklığı zaten bozmak demektir. Ülkemizin belli bölgesinde her gün onlarca gencimiz canlarını kaybederken, geri kalanında hayat normalmiş gibi yaşanıyorsa burda ciddi bir sorun var demektir. Toplumsal birlikteliğimizi kuvvetlendirmek, gerçek ve samimi mutabakat kurmanın ilk adımı, işte bu ve bunun gibi acıları paylaşmaktan geçer."
Şehit haberlerinin gazetelerin ilk sayfalarında bile yer bulamadığını savunan Böke, bunun kabul edilemeyeceğini söyledi. "Terör yokmuş" gibi davranılamayacağını belirten Böke, terörü ülkenin değişmeyecek kaderi gibi bir kabullendirilmeyi kendilerinin asla kabul etmeyeceğini vurguladı. Böyle bir kaderi değiştirmekle yükümlü olduklarını dile getiren Böke, terörün hamasetle ve siyasi nutuklarla da engellenemeyeceğini bildirdi.
Terör konusunda başta siyaset kurumu olmak üzere herkesin sorumluluk alması gerektiğine işaret eden Böke, "Biz hiçbir şey yaşanmıyor gibi davranamayız. Biz bu ülkenin sorunlarının nasıl çözüleceğini hep birlikte konuşmak zorundayız. 'Çözüm mözüm yok' deme lüksü hiçbir siyasetçinin yoktur. Hele de bu işi ciddiye alan ve bir Türkiye sevdası olan siyasetçi asla yaşanan bu kayıplardan sonra böyle ciddiyetsiz cümleler kurma lüksüne sahip değildir. Siyasetin görevi, her şart ve koşul altında memleketin kanayan yaralarını tespit etmek ve bu yaralara çare üretmektir, onun için iktidar seçilirsiniz." diye konuştu.
Teşvik paketine eleştiri
Böke, iktidarın sorunu çözmek için ciddi bir yaklaşım da ortaya koymadığını ileri sürerek, "gayri ciddi" olarak tanımladığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesine yönelik teşvik paketini de eleştirdi.
Bölgesel kalkınmanın Türkiye'nin öncelikli sorunlarından biri olduğu değerlendirmesini yapan Böke, kamu yatırımlarının ise doğal olarak öncü yatırımlar olması gerektiğine dikkati çekti.
Böke, kamu yatırımlarının gerçeğe dönüşebilmesinin tek koşulunun ise yatırım ikliminin olmasından geçtiğini belirtti. Böke, "Bir yatırım iklimi de ancak bir yaşam iklimi olursa gerçekleştirilebilir. Bunların inşa edilmediği bir Türkiye'de bu paketler daha doğarken ölü doğar. Bu gerçekleri gözardı eden hükümetin, kaynağını da belirleme zahmetine girmeyen gayri ciddi yaklaşımı asla kabul edilemez." açıklamasını yaptı.
Görevden almalar
FETÖ soruşturması kapsamında "bir insan temizliği" gerçekleştirildiğini iddia eden Böke, en başta ise üniversitelerde yıllarca bilim üretmek için kendilerini odalarına kapatan akademisyenlerin geldiğini söyledi.
Böke, "Şimdi hükümetin solcu, demokrat, Atatürkçü bildiği, kısacası kendinden olmayan kim varsa temizleme gayretine girdiği bir dönemden geçiyoruz. 'Bizden değilsen darbecisin' diyen bu yaklaşım esasında darbecilerin yaklaşımından hiç de farklı değil. Nasıl ki 12 Eylül'de o darbe faşizmi bilim üreteni yok etmeyi kendine görev bilmişse, şimdi maalesef hükümet de yine fikir üreteni yok etmeyi kendine görev edinmiş görünüyor." ifadesini kullandı.
Ne yapılmak istendiğinin farkında olduklarına dikkati çeken Selin Sayek Böke, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye'yi, devleti ele geçirme ihtirasıyla siz bu hale getirdiniz. Çünkü derdiniz asla Türkiye olmadı. Derdiniz bu devleti ele geçirmek oldu. Size karşı demokrasi diyen, bir Türkiye sevdalısı olan herkesi de kendinize karşı gördünüz. Şimdi yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali, herkesin, FETÖ'ye karşı çıkan herkesin hayatını zindan ediyorsunuz. Buradan bir kez daha uyarıyoruz, Türkiye'nin en değerli insan gücünü, siyasi fırsatçılıkla tüketmenize asla izin vermeyeceğiz. Yarın 'yine aldatıldık' diye bundan da sıyrılmaya çalışmanıza hiç izin vermeyeceğiz. Yeni mağduriyetler yaratıp, Türkiye'nin geleceğini yine kendi siyasi ihtiraslarınızla yok etmenize biz, asla geçit vermeyeceğiz. Üniversitelerden, akademisyenlerden, Türkiye sevdalılardan elinizi çekin. Barış için akademisyenler bildirgesine imza atmış olan ve bu sebeple zaten bir hukuki süreçten geçiyor olan değerli akademisyenlerimiz, KHK'larla okullarından atıldılar. Biz bu hukuki mücadelenin yanında sonuna kadar duracağız. CHP, Türkiye'de yeni 1402'likler yaratma arayışına, akademiyi bir sivil darbeyle iktidarın arka bahçesi yapma anlayışına elindeki tüm araçlarla sonuna kadar mücadele verecek."
CHP Sözcüsü Böke, Türkiye G20 Zirvesi'nde tarif edilen yeni dünyanın parçası olmak istiyorsa, bunu ancak fikir üreterek yapabileceğini bildirdi.
İktidarın, özgür fikirlerin medya tarafından paylaşılmasından da rahatsız olduğunu savunan Böke, "Medyanın fikirleri özgürce paylaşabilmesi bir demokrasinin olmazsa olmazıdır. Daha bu sabah FETÖ'nün imamlarının TSK yapılanmasıyla ilgili bir kitap yazmış olan Yeniçağ Gazetesi'nden Yavuz Selim Demirağ gözaltına alındı. Bu liste çok uzun. Darbe hukukunun hükümet tarafından işletildiği tek alan üniversiteler değil aynı zamanda medyada." dedi.
Suçun ve cezanın şahsiliği ilkesinin de ihlal edildiğini ileri süren Böke, "darbe fırsatçılığı" ve KHK'larla parlamentonun ve Türkiye demokrasisinin yok sayıldığını belirtti.
"Bu yok saymayı kabul etmemiz isteniyor..."
Bu "yok sayma"nın da bir mutabakat adı altında kendileri tarafından kabul edilmesinin istendiği bildiren Böke, "Bizler gerçek Türkiye romantikleriyiz. Bizler gerçek Türkiye sevdalılarıyız. Bizler Türkiye'nin yarınının demokrasi üzerine yeşermesi konusunda çok kararlıyız, bu konuda eminiz. Demokrasi için her adımda mutabıkız ama bu demokrasiyi hiçe sayan hiçbir adımın da ortağı olmayız." diye konuştu.
Böke, "Anayasaya karşı olan KHK'lara, adli yıl açılışlarının sarayda yapılmasına, üniversitelerin özgürlüklerinin ellerinden alınması"na mutabık olmadıklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bir cemaat örgütlenmesinin sonucunu en ağır biçimde yaşanmışken, devletin bu kez başka cemaatlere teslim edilmesi konusunda mutabık değiliz. Mutabık olduğumuz tek bir şey var, o da darbelerin karşısında durulması gerektiği ama Türkiye'de samimi bir demokrasi inşa edilmesi gerektiği. İşte bu konuda mutabıkız. Bu darbelerin bir daha yaşanmaması için AKP'nin eliyle devlete yerleştirmiş olduğu FETÖ'den devletin temizlenmesi gerektiği konusunda da mutabıkız. Ellerinizle yerleştirdiniz, şimdi hep beraber hukuk çerçevesi içinde bu temizliği yapacağız ama asla demokrasi dışına çıkan adımlarınızda yanınızda olmayacağız. Bir darbe fırsatçılığı ile Türkiye demokrasisinin yıkılmasına asla izin vermeyeceğiz. FETÖ'nün Türkiye'den temizlenmesi bir zorunluluktur. Bunu başımıza açmış olan siyasi yapının da bu konuyla ilgili hesap vermesi bu temizlik kadar zaruridir. Bütün kurumlar nasıl temizleniyorsa, her şeyden önce FETÖ'yü devlete yerleştirmiş olan AKP'nin de içerisinde bir siyasi temizlik yapma zamanı geldi çoktan geçiyor."
Soruları yanıtladı
Soruları da yanıtlayan Böke, bir gazetecinin "Cumhurbaşkanı 'FETÖ soruşturmalarında at izi, it izine karıştı' dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Önce PKK ile masaya oturdular, sonra döndüler bize PKK terörünü şikayet ettiler. Yıllarca FETÖ'yle masaya oturdular, devleti FETÖ'nün üzerine inşa ettiler, şimdi döndüler bize FETÖ'yü şikayet ediyorlar. Bütün itirazlarımıza rağmen, Parlamentodan bu işi demokratik şekilde çözmek yerine OHAL çıkardılar. Şimdi bize OHAL'le ilgili şikayette bulunuyorlar. Paralele o kadar alışmışlar ki her kurduklarının paralelini kendileri bizim suratımıza çarpmaya çalışıyorlar, biraz ciddiyet diyoruz." yanıtını verdi.
Böke, CHP'nin, görevlerinden uzaklaştırılan akademisyenlerle ilgili ne tür somut adımlar atacağının sorulması üzerine, "CHP, bir siyasi partidir. Siyasi partilerin en temel görevi ülkede yaşanan sorunların kamuoyu tarafından görünür hale gelmesini sağlamaktır. Sayın Genel Başkanımız dün Kocaeli'nde bu kapsamda üniversiteden ihraç edilen akademisyenlerimizle bir araya geldi. Bugün de Ankara Üniversitesinden bir grup akademisyenle bir araya geleceğiz. Hem ben hem de MYK'mızdaki akademisyen kökenli siyasi arkadaşlarımız görüşme halindeyiz. Biz bu meseleyi hem siyaseten dert edinip konuşacağız hem de verecekleri hukuk mücadelesine destek vereceğiz." diye konuştu.