CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: (2)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İsviçre'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şakağına silah dayanmış şekildeki pankarta tepki göstererek, "Doğru değil asla. Pankartı açanlara da karşıyız. Kimse bu ülkenin cumhurbaşkanını tehdit edemez. Öyle bir haddi de olamaz." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İsviçre'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şakağına silah dayanmış şekildeki pankarta tepki göstererek, "Doğru değil asla. Pankartı açanlara da karşıyız. Kimse bu ülkenin cumhurbaşkanını tehdit edemez. Öyle bir haddi de olamaz." dedi.
Kılıçdaroğlu, CNN Türk canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları hatırlatılarak, yeni sistemde cumhurbaşkanının "Meclisi feshetme" yetkisi olup olmadığına ilişkin soruya Kılıçdaroğlu, "Fesih yetkisi vardır." şeklinde cevap verdi.
Söz konusu durumun mevcut anayasada da olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bir hukukçu olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın, 9 Ocak'taki konuşmasını örnek gösterdi.
Bozdağ'ın, o konuşmasında, "Şimdi bir şey söyleniyor, 'Meclisi feshedecek cumhurbaşkanı?' Cumhurbaşkanının bugünkü anayasamızın ilgili maddesine göre Meclisi belli şartlar oluştuğunda fesih yetkisi var mı? Var. Nitekim 7 Haziran seçimlerinden sonra, Meclis seçimlerinin yenilenmesine karar verdi mi? Verdi." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Demek ki fesih yetkisi varmış. Kim söylüyor? Adalet Bakanı söylüyor." ifadelerini kullandı.
AK Parti'li bazı yöneticilerin de bu konudaki açıklamalarını okuyan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Merak ediyorum, Sayın Cumhurbaşkanı ayrılacak mı? Ben ayrılmasını istemem. Halk seçti. Halkın oylarına saygılıyım. Makamında kalsın ama Kılıçdaroğlu bir şey söylüyorsa en az 50 yere sorsun. Biz ağzımızdan çıkan cümleleri tartarak, araştırarak söylüyoruz. Bu benim iradem değil, 'parlamentonun görev süresi dolmadan parlamentonun feshini yapar' yani tekrar götürürseniz seçime bunun adı fesihtir. 'Anayasa fesih yazmıyor.' Anayasada konuştuğumuz çoğu kelime yok. Ama biz işin özüne bakalım. Görev süresi dolmadan Meclisi feshediyorsunuz. Bugünkü anayasaya göre 45 gün içinde hükümet kurulamazsa Sayın Cumhurbaşkanın Meclisi feshedip yeniden seçime gitmesi mümkün. Gerekçesi var, 'Türkiye hükümetsiz kalmasın.' diye. Yeni değişiklikte hiçbir gerekçe yok. Bir sabah kalkar başkan, Sayın Erdoğan feshetmeye bilir ama bir başka başkan 'Meclisi feshediyorum.' diyebilir."
Kılıçdaroğlu, "2019'da cumhurbaşkanı adayı olur musunuz?" sorusuna ilişkin "Koşullara bağlı. Bugünden gelin güvey olmanın anlamı var mı? Koşullar uygun olur, oluruz. Uygun olmaz, olmayız. Biz CHP olarak bir kişinin iradesiyle karar almayız. Bizim MYK'mız, PM'miz var. Biz demokrasiyi içimize sindirmiş bir partiyiz. Oturulur karar verilir, dolayısıyla o dönem seçimler gelir CHP'nin yetkili organları toplanır. Demokrasiyi yaşatan tek parti biziz zaten." değerlendirmelerinde bulundu.
"Hayır çıkarsa ne olacak?"
"Hayır çıkarsa ne olacak?" denilmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, "Hiçbir şey olmayacak. Herkes kendi işine gidecek. Sayın Cumhurbaşkanı yerinde kalacak. Şöyle bir propaganda yapılıyor, 'hayır çıkarsa cumhurbaşkanının meşruiyeti tartışma konusu yapılacak.' Hayır efendim biz seçmedik ki meşruiyetini tartışma konusu yapalım." diye konuştu. Kılıçdaroğlu, bu durumun bir erken seçime de neden olmayacağını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Evet çıkarsa ne olur?" sorusu üzerine ise "evet"in vebalinin çok ağır olduğunu vurguladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, "evet" çıkması durumunda ise hukukun üstünlüğünün değil, üstünlerin hukukunun hayata geçeceğini savunarak, ekonominin fren tutmayacağını ayrıca hiç kimsenin can ve mal güvenliğinin de kalmayacağını iddia etti.
Yeni sistemde cumhurbaşkanının ekonomik ve sosyal konuların tamamında kararname çıkarma yetkisi bulunduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, Erdoğan kullanmasa da başka birisinin gelip "Ben bu yetkiyi kullanıyorum." diyebileceğini bildirdi.
"Evet çıkarsa CHP açısından nasıl bir durum olur?" sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, "Hiç 'evet'i düşünmeyin çıkmaz. Çıkarsa Türkiye nereye gittiği belli olmayan bir sürecin içine sokulur. Bir insanın yapacağı hatayı tüm Türkiye öder. Bizim bütün siyasi planımız bu ülkede demokrasi kazansın." şeklindeki görüşlerini dile getirdi.
Hükümetin, "Batı 'hayır' dediği için biz 'evet' diyeceğiz." algısını yaratmaya çalıştığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Batı ne diyor bilmiyorum ama AB sürecinde Avrupa Türkiye karşı çifte standart uygulamıştır. Ben bunu her yerde söyledim." dedi.
Bir soru üzerine Avrupa ülkelerinin, Türkiye'de halk oylaması sürecine müdahil olmasını doğru bulmadığına işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Tam tersine 'evet'e destek vermek için bunu yapıyorlar. Onların en büyük arzusu 'evet' çıksın. Türkiye karışsın. Kimse güçlü bir Türkiye istemiyor. Neden AB'ye üyelik konusunda bize çifte standart uyguluyorlar? Türkiye karışsın, Türkiye büyümesin. En büyük arzuları bu. Özellikle bunu yapıyorlar. Evet çıksın diye yapıyorlar. İki tarafından da işine geliyor kavga. Hollanda ile kavga ettik kimin işine geldi. Kim kazandı? Hollanda Başbakanı. Aşırı sağ oy kaybetti. Biz de kim kaybetti oradaki Türkler. Sağ gösterip sol vururlar. Bize niye serbest vize vermiyorlar? Demokrasi ve hukukla ilgili 23'üncü 24'üncü fasılları neden açmıyorlar? Onlar da istiyorlar ki 'evet' çıksın Türkiye'de. Türkiye karışsın."
"Cumhurbaşkanı benim de cumhurbaşkanımdır.
İsrail'in ezan ve ABD'nin uçuşlardaki elektronik cihaz kısıtlamasına ilişkin kararlarını hatırlatan ve hükümetin tepki göstermediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ne diyorlar şimdi, 'Ey Kılıçdaroğlu.' Başka düşman yok ya bir tek beni buldular. Sabah, öğle akşam 'Ey Kılıçdaroğlu...' Kılıçdaroğlu Türkiye'sini seviyor." dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri paylaştı:
"Kılıçdaroğlu, yeri gelir İsrail'in yaptığının yanlış olduğunu söyler. Yeri gelir 'Yurtta barış dünyada barışı' söyler. Onlar alıyorlar 'yalan söylüyor.' Bu dil bir cumhurbaşkanına yakışmaz. Politik söylem olur da tartışırız ama cumhurbaşkanlarına yakışmaz. Cumhurbaşkanları ağır insanlardır, 80 milyonu temsil eder. Cumhurbaşkanı benim de cumhurbaşkanımdır. Geldiği zaman ayağa kalkmak zorundayım, o makama saygı göstermek zorundayım. Ortak değerimiz dedim. Ama ortak değer olmaktan çıkarıyor. Her makam eleştirilebilir ama eleştirinin bir dozu, dili vardır. Siz dozu iyi kullanmak zorundasınız, makama saygı olarak. Ben cumhurbaşkanının tarafsız olmasını isterim."
PM üyesi Hakkı Süha Okay'ın Niğde'de yaptığı bir toplantı sonrası 50 muhtarla ilgili bir soruşturma açıldığı yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, savcılığın gizli toplantı yapılıyor ihbarı üzerine muhtarların ifadesine başvurduğunu ancak bir soruşturmanın olmadığı yönünde kendisine bilgi verildiğini aktardı.
Kılıçdaroğlu, savcının tutumuna da tepki gösterdi.
Halk oylaması sonuçlarının meşruiyetine yönelik bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Fark birmiş, beşmiş, bunlar ayrı şeyler. Kararı millet verecek, bedelini de millet ödeyecektir. Ben dilimin döndüğü kadar demokrasinin ne kadar güzel bir şey olduğunu anlatıyorum." diye konuştu.
İktidar yetkililerinin "evet"i anlatamadığını bildiren Kılıçdaroğlu, milletin kandırılmaya çalışıldığını vurguladı.
Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin geliri 15 yılda 3 kat arttıysa, 15 yıl önce kaç kişiye kömür veriliyordu, şimdi kaç kişiye? Bu kömür alanların geliri niye hiç artmıyor? Bu insanlara yazık değil mi? Şimdi bütün yetkileri istiyorlar ve hesap vermeden. Hesap sormak için 400 milletvekilinin oyu gerekiyor. 400 milletvekilinin oyu olmazsa, ömür boyu dokunulmaz olacaklar. Parlamentoyla saray arasına koca bir duvar örülüyor. Bazı vatandaşlarımız Sayın Erdoğan'a karşı bağlılık ifade ediyor. Olabilir tabii. Herkesin tercihine saygı göstereceğiz. Ama ben o vatandaşlarıma diyorum ki (Siz Sayın Erdoğan'ı seviyorsanız bu kadar yetki vermeyin, yazık günahtır)."
İsviçre'deki pankart
İsviçre'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan bir pankart taşındığı anımsatılarak, konuyla ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şu açıklamaları yaptı:
"Doğru değil asla. Pankartı açanlara da karşıyız. Kimse bu ülkenin cumhurbaşkanını tehdit edemez. Öyle bir haddi de olamaz. Biz nasıl Hollanda'ya giden iki bakana sahip çıktıysak, aynı şekilde Sayın Cumhurbaşkanı... Ne hakla kalkıp bunu yapabiliyorlar, asla doğru bulmuyoruz. Onları MİT'in bulması lazım. Onları MİT'in bulup kimliklerini açıklaması lazım. Biz de öğrenelim kim bu adamlar? Yoksa birilerinin adamı mı bunlar? Birilerinin adamıdır bunlar. Siz kalkıpta bir ülkenin cumhurbaşkanını öyle silahla milahla bilmem afişlerle tehdit ederseniz eğer bu ülke güçlüyse onları yakalar getirir Türkiye'ye, kim yapıyor? Siz kalkacaksınız Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının alnına silah dayayacaksınız, nereden çıkıyor bu? Nereden cesaret alıyor? Ne diyordum, 'evet' çıkmasını istiyorlar. Bütün bu tezgahların arkasında onlar var. Devlet devletse onurunu korumak istiyorsa onları yakalar Türkiye'ye getirir.
Bild'in manşeti üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Atatürk olsa evet derdi" açıklamasının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün Türkiye'nin ortak değeri olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Celal Bayar da Adnan Menderes de İnönü de Erbakan da ortak değerimizdir. Ortak değerler üzerinden 'evet' veya 'hayır' kampanyası açmak kadar yanlış bir şey olamaz." şeklinde konuştu.
Suriye eleştirisi
Bir soru üzerine hükümetin dış politikası eleştiren Kılıçdaroğlu, " Suriye'nin parçalanmasına yol açan Türkiye'dir. Suriye'nin toprak bütünlüğünü bozan Türkiye'dir." görüşünü savundu.
Irak'ın, Suriye'nin bu tabloya dönüşmesi, Mısır ile kavga yapılmasındaki temel nedenin Türkiye'de izlenen yanlış dış politika olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, hükümeti "Komşuda yangın çıkarsa bu sana da sıçrar." diyerek çok kez uyardıklarını anlattı.
"FETÖ'nün siyasi uzantıları TBMM'de
FETÖ'nün siyasi uzantılarına ilişkin elinde belge olup olmadığına yönelik bir soru üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Yeni bilgiye gerek yok, siyasi uzantıları TBMM'de. Onları devletin bütün kadrolarına yerleştirenlerde Resmi Gazete'de var." değerlendirmesinde bulundu.
Bunun için atama kararnamelerinin altındaki isimlere bakılmasını isteyen Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Kimin imzası var? Bakanın, Başbakanın, ilgili bakanların imzası var. ByLock listelerinin açıklanmasını istedik. Kim ByLock kullanıyor? Çünkü en sağlıklı verinin bu listeler olduğu söyleniyor. Hükümetten şunu istiyorum, öyle sağı solu suçlamayı bırak kardeşim. Elinde ByLock listeleri var mı? Var. Niye açıklamıyor? Suçluyu gizliyor. Suç delilini gizlemek suç değil mi? Siz FETÖ'ye terör örgütü diyorsunuz. Dünyaya ilan ettiniz. Darbe sıradan bir darbe değildi. ByLock listeleri hükümetin elinde lütfen listeleri açıklasın. Kim ByLock'çu, kim FETÖ'cü hepimiz öğrenelim. Kalkıyorsunuz Bank Asyanın önünden geçenin işine son veriyorsunuz, onun okula izin verene hiçbir şey yapmıyorsunuz."
Türkiye'de hala FETÖ'nün bir darbe tehlikesini görüp görmediğinin sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, "Ben bir darbe tehlikesi görmüyorum." dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Niye darbe olsun ki? Ama 15 Temmuz darbesinin ayrıntılarına ihtiyacımız var. Adil Öksüz'ün kim olduğuna dair ayrıntılara ihtiyacımız var. Hükümetin darbeden önceden haberdar olup olmadığının bilgisine ihtiyacımız var. Bunun bir kontrollü darbe olup olmadığını bilmeye bizim ihtiyacımız var. Pek çok bilgi belge gizli tutuluyor. ByLock'çuları bilmiyorlar mı? Hepsini biliyorlar. CHP'li olsa oturup hepsini açıklarlardı. Niye açıklamıyorlar. ByLock'çuların listesini açıklayın. Bu kadar basit. Ben söylüyorum ama onlar açıklayamıyor neden? Açıklasalar yer yerinden oynayacak, onlarda bunu biliyor."
İsim bilip bilmediğine dair açıklamaya şimdilik girmeyeceğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Hükümetin açıklamasını istiyorum, açıklasınlar. ByLock listesinin tamamı verilmedi." ifadelerine yer verdi.
"Cici bir kızımız daha olacak"
Oğlu Kerem Kılıçdaroğlu'na Trabzon'dan kız isteyeceklerinin anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Güzel, mutlu bir beklenti. Cici bir kızımız daha olacak." dedi.
"Düğün törenine Sayın Erdoğan'ı davet eder misiniz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, kendisinin salonlarda düğün yapılmasından yana olmadığına işaret etti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Mütevazi, aile içinde bir nikah yapılmasını isterim. Tabii bu kararı ben değil, birazda onlar verecekler ama benim düşüncemi bu vesileyle onlar öğrenmiş oldu. Mütevazi yaşamayı seviyoruz, görkemli düğünler falan, alışık değilim. Ailede alışık değil. Mütevazi, kendi halinde... Nişanı aile arasında yapacağız." diye konuştu.
(Bitti)