Çanakkale Zaferi'nin 101'inci Yılına Doğru
TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, "Çanakkale Savaşları bir kahramanlık öyküsü olduğu kadar, ortak vatan paydasında buluşan, farklı inanca ve etnik kimliğe mensup yüz binlerce Osmanlı vatandaşının kader birliği yaptığı bir dayanışma hikayesidir" dedi.
TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, "Çanakkale Savaşları bir kahramanlık öyküsü olduğu kadar, ortak vatan paydasında buluşan, farklı inanca ve etnik kimliğe mensup yüz binlerce Osmanlı vatandaşının kader birliği yaptığı bir dayanışma hikayesidir" dedi.
500. Yıl Vakfı Müzesince, "Çanakkale Savaşları, 1. Dünya Savaşı ve Osmanlı Yahudileri" sergisi açıldı.
TBMM Mustafa Necati Kültür Evi'nde gerçekleşen etkinlikte konuşan Aydın, vatan için savaşan Osmanlı Yahudilerini konu alan serginin ülkeyi oluşturan tüm unsurların paylaştığı, ortak tarihi ve kader birliğini vurgulaması açısından son derece önemli olduğunu söyledi.
Çanakkale Savaşı'nın, son dönemlerini birçok cephede savaşarak ve sürekli toprak kaybederek geçirmiş yorgun imparatorluğun varoluş mücadelesine sahne olduğuna dikkati çeken Ahmet Aydın, "Çanakkale Savaşları bir kahramanlık öyküsü olduğu kadar, ortak vatan paydasında buluşan, farklı inanca ve etnik kimliğe mensup yüz binlerce Osmanlı vatandaşının kader birliği yaptığı bir dayanışma hikayesidir. Toplumumuzu oluşturan tüm grupların bu toprakların asli unsuru olduğunu ve bu vatanın aslında onun uğrunda canını feda edebilecek herkese ait olduğunu göstermiştir" diye konuştu.
Farklı kimliklerde yüz binlerce Osmanlı vatandaşının, vatan savunması için birlik ve beraberlik duygusuyla yıllarca omuz omuza cephelerde savaştığına ve bir çoğunun da şehit olduğuna işaret eden Aydın, "Kuşkusuz vatanları için hiç düşünmeden ölüme giden Osmanlı vatandaşları arasında Cumhuriyetimizin kuruluşunda da önemli görevler üstlenen ve bugün de toplumumuzun ayrılmaz bir parçası olan Yahudi vatandaşlarımız da bulunmaktaydı. Yüzyıllardır kader birliği yaptığımız, huzur ve barış içinde bir arada yaşadığımız Yahudi vatandaşlarımız sadece Çanakkale'de değil, sayısız savaşta ve cephede görev almışlardır" ifadesini kullandı.
TBMM Başkanvekili Aydın, Osmanlı Yahudilerinin, Anadolu'nun işgalinin şiddet ve üzüntü dolu günlerinde yurdun dört köşesinde devlete bağlılıklarından ödün vermediklerini, işgalcilerle iş birliğini reddettiklerini, bugün de birlik ve beraberlik ruhuyla hareket ettiklerini kaydetti.
Ankara'daki terör saldırısını da kınayan Ahmet Aydın, "Başkentimizin kalbinde gerçekleşen, hepimizin yüreğini sızlatan menfur saldırıdan dolayı hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına, ülkemize, milletimize başsağlığı diliyorum. Bu vesileyle bir kez daha terörün renginin, cinsinin olmadığını, nereden gelirse gelsin, kime karşı işlenirse işlensin terörün her türlüsünü lanetlediğimizi, kınadığımızı ifade etmek istiyoruz" şeklinde konuştu.
"Terör olaylarının son bulmasını diliyorum"
Türk Musevileri Hahambaşı İsak Haleva da Ankara'da gerçekleştirilen terör saldırısının üzüntüsünü yaşadıklarını belirterek, saldırıda can verenlerin yakınlarına taziye, yaralılara ise şifa dileklerini iletti.
Terör olaylarının son bulmasını dileyen Haleva, bir askerin, özgürlük için savaşanların savaştan nefret ettiğine ilişkin sözlerini hatırlatarak, "Bir din adamı olarak nefret sözcüğünü belki de hiç kullanmamam, mümkünse hiç kullandırmamam lazım. Ancak, konu harp etmekten nefret olduğu zaman bu sözcüğü kutsayasım, başımın üstünde taşıyasım geliyor" dedi.
Sergide, "efsanevi" denebilecek bir savunma savaşı olarak Çanakkale muharebelerinin göz önüne serildiğine işaret eden İsak Haleva, "Çanakkale Savaşları, doğası gereği her ırktan, her dinden, her ulustan, her rütbede on binlerce askerin, yani insanın kıyasıya vuruştuğu, can alıp can verdiği olayın adı olarak aklımın bir köşesine takılmış bulunuyor" ifadesini kullandı.
Haleva, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, Çanakkale muharebelerinde mücadele edenlerin aziz hatıraları önünde saygıyla eğilmek gerektiğini de dile getirdi.
Sergi Küratörü Metin Delevi ise serginin Yahudi toplumunun, Çanakkale ağırlıklı olmak üzere en zor günlerde vatanlarına nasıl hizmet ettiğini gösteren çok sayıda örnekten biri olduğunu aktardı.
İlgili materyalleri toplamak için 2 senelik bir hazırlık dönemi yaşadıklarını anlatan Delevi, serginin 5 ana bölümden oluştuğunu bildirdi.
Metin Delevi, 22 Mart tarihine kadar ziyarete açık kalacak sergiye ilişkin şu bilgileri verdi:
"Serginin ilk bölümü, 1893 yılında Musevi toplumunun askere alınması için Sultan II. Abdülhamit'e gönderilen dilekçe ile başlıyor. Aynı bölümde Balkan ve Trablusgarp Savaşları sırasında Yahudi toplumunun savaşlarla ilgili görüşlerini yansıtan belgeler yer alıyor.
2. bölümde Çanakkale Savaşı'na katılanlar ve şehit düşenler gözler önüne serildi.
3. bölümde ise Balkan Harbi esnasında çok sayıda Alman Yahudi gencin Osmanlı saflarında savaşa katılmak için Osmanlı konsolosluğuna gönüllü olarak başvurmalarını aktardık.
4. bölümde Yahudilerin vatandaşı oldukları ülkelerin ordularında görev alarak, birçok savaşla karşı karşıya geldikleri, aynı adı hatta soyadını taşıyanların birbiriyle çarpıştıkları anlatılıyor.
5. bölümde ise Osmanlı Yahudi askerlerin Sarıkamış'tan Çanakkale'ye, hatta Galiçya'ya kadar her cephede yer aldıkları ve vatanları uğruna hayatlarını verdikleri görülüyor."