Çanakkale Ruhu ve Gençlik" Yarışması Ödül Töreni
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Millet iradesinin güç kazandığı, Anadolu'nun, Trakya'nın sesini yükselttiği her dönemde vesayet adına demokrasiye müdahale edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Millet iradesinin güç kazandığı, Anadolu'nun, Trakya'nın sesini yükselttiği her dönemde vesayet adına demokrasiye müdahale edildi. Gençler, şunu unutmayın; Bugün de aynı rüyayı görenler, millet iradesinden hazımsızlık duyanlar var. Umudunu kaosa, kargaşaya, kavgaya, ekonomik krize, terörün yeniden alevlenmesine bağlamış olanlar var" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birlik Vakfı tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Çanakkale Ruhu ve Gençlik" konulu kompozisyon yarışmasının ödül töreninde yaptığı konuşmada, tarih bilmenin önemini vurguladı.
"İnsan tarihte sadece geçmişini değil geleceğini de arar" diyen Erdoğan, yaşananlar unutulur ve ders alınmazsa bunların tekrar yaşanacağını aktardı.
Bugünlere kolay gelinmediğini dile getiren Erdoğan, "On yıllar boyunca, bize bu ülkede öteki muamelesi, ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapıldı. On yıllar boyunca biz Üstad Necip Fazıl'ın ifadesiyle 'Öz yurdumuzda garip, öz vatanımızda parya' olduk. İmam Hatip okullarının orta kısımlarını kapattılar. Okullarımıza, üniversitelerimize başörtülü olarak girmek için yavrularımızı ikna odalarına soktular. Eğer bu azim olmasaydı, bu inanç olmasaydı bugünlere gelemezdik. Hamdolsun. Şu anda artık bunların hepsi aşıldı, artık okullarımıza yavrularımız başörtüleriyle de girebiliyorlar, istedikleri şekilde girebiliyorlar" diye konuştu.
Üniversite giriş sınavlarında kat sayıların kaldırıldığına işaret eden Erdoğan, salondaki öğrencilere, "Artık kat sayı diye bir engel var mı? İstediğimiz üniversiteye girme şansımız var mı? Öyleyse bundan sonrası size ait" sözleri ile seslendi.
"Yüzlerce kitap yasaklandı"
Öğrencilere ülkenin tarihini, kahramanlıklarını ve mücadelelerini, çok iyi öğrenmelerini öğütleyen Erdoğan, Çanakkale'ye mutlaka gitmelerini, oradaki ruhu yaşamalarını ve bol bol tefekkür etmelerini istedi.
Gençlerden yakın tarihte çekilen çileleri, ödenen bedelleri, bugünlere ulaşılmasını sağlayan fedakarlıkları iyi idrak etmelerini talep eden Erdoğan, ülkede çok uzun yıllar farklılığa, farklı olana tahammül edilemediğini, milli manevi değerlerin ayaklar altına alındığını, çiğnendiğini ve yok sayıldığını aktararak, şöyle devam etti:
"Yüzlerce kitap, binlerce kitap dini eser olduğu gerekçesiyle, eski harflerle -eskimez- yazıldığı gerekçesiyle ya da farklı düşünceler ihtiva ettiği gerekçesiyle yasaklandı, yakıldı. Sadece Kur'an-ı Kerim'ler, ilmihal kitapları, mevlit kitapları, elifbalar, Hazreti Ali Cenkleri, gazete ve dergiler, sağcı, solcu yazarların kitapları toplatıldı. Bu ülkenin camileri tamamen keyfi nedenlerle kapatıldı, satıldı, başka amaçlar için kullanıldı. İnsanlar mürteci, yobaz, takunyalı, başörtülü, takkeli diye tahkir edildi, takip edildi, fişlendi. Mütefekkirlerimiz, münevverlerimiz, talebe yetiştiren alimlerimiz hapislere düştüler, eza çektiler, zulüm gördüler."
İstiklal Şairi Mehmet Akif'in dahi uzun yıllar "irticacı" yaftasıyla polis takibine maruz kaldığını, her hareketinin adım adım kaydedildiğini, sadece Türkiye'de değil sürgünde yaşadığı dönemde de bu takipten kurtulamadığını ifade eden Erdoğan, "Çok acıdır, Mehmet Akif'in Mısır sürgününden İstanbul'a dönmesinin ardından orada bastırdığı Safahat'ın son cildi 'Gölgeler' bölümünün bu memlekete girişine izin verilmemiştir. O Akif ki büyük yoksulluk içinde yaşadığı halde 500 liralık para ödülünü yoksul kadınlara ve çocuklara örme işleri öğreten Darül Mesai adlı hayır kurumuna bağışlayan yüce bir ruha sahiptir. İstiklal Harbi'nde aziz dostu Eşref Edip ile şehir şehir, kasaba kasaba dolaşıp Anadolu'da bağımsızlık ateşini hazırlayan bir şaire bu zulümler reva görülebilmiştir. Allah aşkına soruyorum: Dünyada cenazesine devlet erkanının katılımı yasaklanan kaç tane milli şair var? Kaç tane? Düşünebiliyor musunuz? Maalesef ülkemiz bu ayıbı da yaşadı" diye konuştu.
"Aynı rüyayı görenler var"
Bu ülkenin sadece şairlerinin eza görmediğini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Milletin oylarıyla iktidara getirdiği başbakanlar, bakanlar asılsız iddialarla, uydurma gazete haberleriyle darbe mahkemelerinde yargılandı ve idam edildi. Millet iradesinin güç kazandığı, Anadolu'nun, Trakya'nın sesini yükselttiği her dönemde vesayet adına demokrasiye müdahale edildi. Gençler, şunu unutmayın; Bugün de aynı rüyayı görenler, millet iradesinden hazımsızlık duyanlar var. Umudunu kaosa, kargaşaya, kavgaya, ekonomik krize, terörün yeniden alevlenmesine bağlamış olanlar var. Tahkir edemeyince bu sefer sokakları tahrik etmeye çalışanlar var."
"Nerede tencere tavacılar?"
Salonda bulunanlara "Gezi olayında bunu denediler mi?", "Sonuç alabildiler mi?" diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Nerede tencere tavacılar? Neredeler? Aynı oyunu 17-25 Aralık darbe girişiminde bu defa paralel ihanet çetesiyle denediler. İşte 6-7 Ekim hadiselerinde, bölücü terör örgütünün yandaşları aracılığıyla sözde siyasetçiler elleriyle sokakları ateşe vererek, masumları katlederek aynı çaba içine girdiler. Diyarbakır'daki Yasin'i, 5 kattan atmak suretiyle üzerinden geçerek nasıl şehit ettiklerini gördünüz ve bunlar şu anda özgürlükten bahsediyorlar. Demokrasiden bahsediyorlar. Ne demokrasisi? Ne özgürlüğü? Sizin dünyanızda ne özgürlük var ne demokrasi var, sadece toplumu terörize etmek var. Başka bir şey yok. Şimdi aynı şeyi üniversitelerimizde yapıyorlar, bunu deniyorlar, başarmaya çalışıyorlar. Allah'a hamdolsun, bizim gençliğimiz, 'Asımın nesli' burada."
Erdoğan, konuşması sırasında gençlerin tezahüratlarına, "Unutmayın biz de sizinleyiz, beraberiz. Hiç endişeniz olmasın. 'Biriz, diriyiz, hep birlikte Türkiyeyiz' bunu unutmayın. Sizin şu duruşunuz var ya, sizin şu vakarınız var ya, işte o, bu oyunları bozacaktır, bozmuştur. Çünkü sizin bu vakarınız, sizin asaletiniz, sizin sabrınızı zorlayanları hep mahçup etmiştir. Milletimizin duasıyla, sizlerin basiretiyle, oynanan oyunların hepsi boşa çıktı. Bundan sonra da inşallah başaramayacaklar. Bu ülkenin insanlarını, bu ülkenin gençlerini birbirine kırdırmaya asla muvaffak olamayacaklar" şeklinde karşılık verdi.
"Korkaklar zafer anıtı dikememiştir"
Erdoğan, gençlere seslenmeyi şu sözlerle sürdürdü:
"Şunu hiçbir zaman unutmayın: Korkaklar tarih boyunca hiçbir zaman zafer anıtı dikememiştir. Tarih zalimleri değil kahramanları, cesurları hatırlar ve hayırla yad eder. Gençler, sizler çok büyük bir medeniyetin mensuplarısınız. Sizler köklü bir kültürün, kadim bir tarihin mensuplarısınız. Sizler, Çanakkale'de destan yazan bir milletin torunlarısınız. Sizler büyük bir devletin, güçlü bir devletin, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlarısınız. Sizler, Orta Doğu sokaklarındaki, Afrika şehirlerindeki gençlerin ilham aldıkları, gıpta ettikleri bir ülkenin evlatlarısınız. Ezeli kardeşliğimizi ebediyen yaşatmak, biliniz ki sizlerin elindedir. Sizler bu ülkenin umudu, bu ülkenin geleceğisiniz. Unutmayın, yerinde sayanlar yürüyenlerden daha fazla gürültü çıkarır. Bir anınızı, bir dakikanızı bile heba etmeden vaktinizi iyi değerlendirmelisiniz. Kendinizi ilimle, irfanla donatarak bilgi ve hikmetle donatarak geleceğe çok iyi hazırlanmalısınız. Okuyan, araştıran, düşünen ve neticelendiren bir gençlik olmalısınız."
İstiklal Şairi Mehmet Akif'in "Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak/Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak/Yeis öyle bataktır ki düşersen boğulursun/Ümide sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!/Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar/Me'yus olanın ruhunu, vicdanını bağlar/Sahipsiz olan memleketin batması haktır/Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır" şeklindeki dizelerini okuyan Erdoğan, "Bu vatana, bu memlekete Asım'ın nesli olarak sizler sahip çıkacaksınız ama şunu da unutmayacaksınız: 'Kim var?' denildiğinde, sağına soluna bakmadan 'Ben varım' diyen bir gençlik olacaksınız" dedi.
"Onca musibete ve ihanete rağmen hamdolsun bu aziz vatan şehitlerin bereketiyle halen dimdik ayaktadır" ifadesini kullanan Erdoğan, "Çanakkale ruhuna da 23 Nisan ruhuna da sımsıkı sahip çıkacak olanlar sizlersiniz. Siz, onların emanetine hakkıyla sahip çıktığınız müddetçe şehitlerimiz kabirlerinde huzur içinde uyuyacaklar" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere güvendiğini ve gençlerin omuzlarındaki tarihi mirasa, canları pahasına sahip çıkacaklarına inandığını söyledi.
Yarışmayı düzenleyenlere, katılanlara teşekkür eden ve dereceye girenleri, 35 yarışmacıyı tebrik eden Erdoğan, "Bir kez daha bundan 100 yıl önce bize bu toprakları vatan olarak bırakan tüm şehitlerimizi, rahmet, minnet ve saygı ile anıyor, aziz hatıraları önünde tazimle, hürmetle eğiliyorum" diyerek tamamladı.
Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), Birlik Vakfı ve Genç Birlik tarafından ortaklaşa düzenlenen, Milli Eğitim Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin de desteklediği liseler arası "Çanakkale Ruhu ve Gençlik" kompozisyon yarışması ödül töreni, Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Sunuculuğunu Erkam Aydar ile "Afrikalı Ali" olarak bilinen Ali Şentürk'ün yaptığı törende, sanatçı Uğur Işılak da konser verdi.
Törene, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve Emniyet Müdürü Selami Altınok da katıldı.
Yarışma
Yarışmaya, 81 ilden binlerce öğrenci katıldı. Eserler, illerdeki Milli Eğitim Müdürlüğü, Birlik Vakfı, ve MTTB şubelerince oluşturulan seçici kurullar tarafından incelendi. Her bölgeden 5 eser seçildi ve 35 eser finale yükseldi.
Finale yükselen eserler Dr. Mehmed Niyazi Özdemir başkanlığında, Prof. Dr. Abdullah Uçman, Prof. Dr. Mustafa Özkan, Prof. Dr. İskender Pala, Doç. Dr. Mehmet Güneş, İkram İlbaş ve Ömer Şekerci tarafından oluşan jüri tarafından değerlendirdi ve ilk 10 eser belirlendi. Biltek Koleji lise 3. sınıf öğrencisi Rümeysa Fatıma Altındiş, "Ateşe düşen gül" isimli eseriyle birinci seçildi.
Yarışmada dereceye girenlerin ödülleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından verildi. Erdoğan, ödül alanlarla bir süre sohbet etti, ardından da hatıra fotoğrafı çektirildi.
(Bitti)