Buldan, HDP TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu (2)
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Kobani davası gerek arka planı gerek suçlama konusu gerekse de artık dosyaya sığmayan hukuksuzlukları ve yargılamadaki adaletsizlikleri itibarıyla bu iktidarın adeta bir özetidir.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Kobani davası gerek arka planı gerek suçlama konusu gerekse de artık dosyaya sığmayan hukuksuzlukları ve yargılamadaki adaletsizlikleri itibarıyla bu iktidarın adeta bir özetidir." dedi.
Buldan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmaya, Seyit Rıza ve arkadaşları ile sanatçı Ahmet Kaya'yı anarak başladı.
Kobani davasının, "komplo ve kumpas" olduğunu savunan Buldan, şunları söyledi:
"Komplo olduğunu kanıtlamaya elbette ki gerek yok. Davanın aslında her aşaması, dosyada yer alan belgelerin her biri acemice, panikle tezgahlanan kumpası kanıtlamaya yeter de artar bile. Kobani davası gerek arka planı gerek suçlama konusu gerekse de artık dosyaya sığmayan hukuksuzlukları ve yargılamadaki adaletsizlikleri itibarıyla bu iktidarın adeta bir özetidir. Bu dava IŞİD karanlığının bir vekalet davasıdır.
Yargı margı hikayedir. Davanın savcısı da hakimi de saraydır. Tezgah tepede kurulmuştur. 3 bin 530 sayfalık, 324 klasörlük delilden yoksun iddianameyi oldubittiye getirip kabul ettiler. IŞİD katliamlarının dava dosyalarını toplasanız Kobani iddianamesinin 10'da biri kadar yoktur. Mesele HDP olunca, binlerce sayfayı doldurdular ama kanıt bulamadılar. Mehmet Eymür itiraflarda bulundu. 'Devlet adına 18 kişi öldürüldü' dedi. İşte buyurun size kanıt ama var mı tek sayfalık bir soruşturma? Yok. HDP hakkında binlerce sayfa iddianame yazan yargıçlar size sesleniyorum; 18 kişi öldürülmüş, neden sesiniz çıkmıyor? Buradan size sormak istiyorum."
Olağanüstü Hal (OHAL) İşlemleri İnceleme Komisyonu'nun "barış akademisyenlerine" ilişkin kararını anımsatan Buldan, "Hukuk tanımaz bu komisyon 'sivil darbe' komisyonudur. 12 Eylül cunta zihniyetinin bir devamıdır aynı zamanda." görüşünü savundu.
İktidarın, "cezaevi sistemini ve hukuksuz tutuklamaları" bir rejim haline getirdiğini öne süren Buldan, "Tutuklayarak, cezaevlerinde işkence ve hukuksuzluk yaparak ayakta durmaya çalışan bir iktidarla karşı karşıya olduğumuzu belirtmek istiyorum." dedi.
Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısının 16 yıl içinde yaklaşık beş misli arttığını ifade eden Buldan, "Bunun sorumlusu tutuklatma rejimiyle ayakta durmaya çalışan AKP iktidarıdır." diye konuştu.
Buldan, bazı cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin yaşadığı sorunları anlatarak, "Cezaevleri bu iktidarın sorumluluğunda adeta insanlığa karşı işlenen suçların merkezi haline dönüştürülmüştür. Bu tablo düne kadar 'çıplak arama yok' diyen AKP iktidarının bir eseridir. HDP'nin, demokratik kamuoyunun, insan hakları örgütlerinin, tutuklu ailelerinin ve vicdanlı insanların mücadelesi sayesinde şimdi o yönetmeliği değiştirdiler, böyle bir karar aldılar. Hani çıplak arama yoktu?" değerlendirmesinde bulundu.
En can yakıcı gündemlerinden birisinin de kadına yönelik artan şiddet ve ölümler olduğunu vurgulayan Buldan, şunları kaydetti:
"Bakın daha geçen hafta, yüreğimizi dağlayan ve gencecik bir kadını aramızdan koparan bir cinayetle tüm ülke olarak bir kez daha sarsıldık. İstanbul'un göbeğinde, 28 yaşındaki mimar Başak Cengiz, evine gitmeye çalışırken hiç tanımadığı bir erkek katilin kılıçlı saldırısı sonucu yaşamını yitirdi. Evet, samuray kılıcı denilen bir kılıçla gencecik bir kadın yol ortasında vahşice katledildi. Kendisine Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum. Bakıyoruz medya ve adli merciler her zamanki gibi bu kadın cinayetine de bir kılıf bulmak için 'zanlının psikolojik sorunları var' diyerek cinayeti sıradanlaştırmaya çalışmaktadır. Biz bu telaşı İzmir il binamızda Deniz Poyraz yoldaşımızı katleden caninin sahiplenilmesinden, 'akli dengesi yerinde değil' yalanıyla aklanmaya çalışılmasından biliyoruz. Katil Onur Gencer nasıl ki siyasi saiklerle, iktidarın yükselttiği ırkçı, Kürt ve kadın düşmanı zihniyetle Deniz Poyraz'ı katlettiyse Başak'ı katleden erkek de iktidarın kadın düşmanı politikalarından destek almıştır. İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinden cesaret almıştır. Bu cinayetler siyasi dilden, siyasi pratiklerden asla bağımsız değildir."
"İflas etmiş siyasi sistemin sonucu iflas etmiş, çökmüş bir ekonomidir"
Türkiye'nin, iktidarın politikaları nedeniyle tarihin en derin ekonomik ve sosyal çöküşünü yaşadığını öne süren Buldan, "Demokrasinin, hukukun, bağımsız yargının, insan haklarının, denetimin, şeffaflığın, toplumsal barışın ve medya özgürlüğünün olmadığı bir toplumda ekonomi elbette ki çöker. Dengenin yerini dengesizliğin, denetlemenin yerini denetimsizliğin aldığı bir sistem iflasa götürür. İflas etmiş siyasi sistemin sonucu ise iflas etmiş, çökmüş bir ekonomidir, işsizlik ve milyonların yoksulluğudur." şeklinde konuştu.
İflasın üzerini kapatmak için gece gündüz durmadan zam yapıldığını ve Türkiye'de fiyat etiketlerinin artık günlük değişir hale geldiğini söyleyen Buldan, son bir yıl içerisinde bazı ürünlerde yapılan zamları sıraladı.
Her gün bir gencin hayallerine ipotek konulduğunu savunan Buldan, "İşsizlik ve borçluluk düzeni ile gençlerin gelecekleri çalınmaktadır. Dolar 10 TL'nin üzerine çıkmış, AKP Genel Başkanı 'ekonominin kitabını yazdık' diyor. Buradan öneriyorum: Madem ekonominin kitabını yazdınız bir de filmini çekin. Çünkü, sizde oyuncu gerçekten çok. Bu filmi gayet rahat, güzel çekebilirsiniz. Beşli çetenizle, müteahhitlerinizle, üçer maaşlı bürokratlarınızla, kendi bakanlığını çarpan bakanlarınızla, trollerinizle, çukur medyanızla batan ekonominin filmini gayet iyi, güzel çekebilirsiniz." dedi.
Halkın sandıkları, seçimleri beklediğini söyleyen Buldan, "Bu ülkenin işçisiyle, emekçisiyle, ezilen halklarıyla, emeklisiyle, çiftçisiyle, EYT'lisiyle, esnafıyla, genciyle, öğrencisiyle, kadınıyla, köylüsüyle, kentlisiyle el ele verip, hep birlikte bu kötülük düzenini, zam ve zulüm düzenini mutlaka değiştireceğiz. Bunda son derece kararlıyız. En geniş demokrasi güç birliğiyle, ezilenlerin, kadınların, gençlerin ittifakıyla yeni bir dönemi birlikte başlatacağız. Tek çıkar yolun bu olduğunu artık Türkiye halkları da hepimiz de biliyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne de değinen Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi tabii kaybedeceklerini anlayınca 50+1 sistemini değiştirmek için kıvranmaya başladıklarını da görüyoruz. Çünkü getirdikleri sistem ayaklarına dolandı. Çıkış yolu aramaktan başka bir çareleri kalmadığını da görüyorlar. Çıkış yolu yoktur. Halk o yolu kapatmıştır. Küçük ortakları da 'biz hükümet ortağı değiliz' demeye başladı. Nasıl ortak değilsiniz? Bal gibi de ortaksınız. Yolsuzlukların da çürümenin de işsizliğin de yoksulluğun da ortağısınız. Bunu herkes gayet iyi, net bir şekilde biliyor aslında. Kobani davasında ortaksınız, HDP kapatma davasında, zulümlerde ortaksınız. Halkın, emekçinin lehine ne varsa Mecliste reddedilmesinde ortaksınız. Sorumluluktan kaçamazsınız.
Bu ortaklık sizi de götürecek merak etmeyin. Sandıkta AKP'nin yanında siz de gideceksiniz, siz de o çöplüğün içinde kaybolacaksınız. Hiç boş yere uğraşmayın. Boş yere matematik hesapları yapmayın. Halkın matematiği ve zekası çok farklıdır. Bunu seçimlerde göreceksiniz. İlk seçimlerde çarpılacaksınız, sıfırlanacaksınız. Buradan söylüyorum: 50+1 hayali kurmayın. İlk seçimlerin sonucu şimdiden bellidir. Erdoğan ve Bahçeli olarak 1+1 kalacaksınız. Buradan bunun duyurusunu da halkımıza yapıyoruz. Ülkenin başına bela olan çöküş sisteminiz değil, yeni döneme umutla bakan halklarımızın çıkış sistemi ve büyük değişim umudu kazanacaktır. Merak etmeyin bu ülkenin emekçi, yoksul halkları talan düzenini değiştirmenin kitabını yazacaktır."(2)