BBP Genel Başkanı Destici'den Helikopter Kazası ve Suriye Açıklaması
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, merhum BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazası ile ilgili olarak, "Bana verilen bilgiye göre sadece üst düzey bürokratlarla ilgili Yargıtay Cumhuriyet"...
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, merhum BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazası ile ilgili olarak, "Bana verilen bilgiye göre sadece üst düzey bürokratlarla ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda devam eden soruşturma yılbaşından önce neticelenecek" dedi.
Parti çalışmaları kapsamında Çorum'a gelen Destici, merhum BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazası ve Suriye'de yaşanan olaylarla ilgili açıklamalarda bulundu. Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazası ile soruşturmanın Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nda devam ettiğini hatırlatan Destici, "Üst düzey kamu görevlileri ile ilgili bakanlıklar daha önce soruşturma izni vermemişti. Biz bunu Danıştay'a götürmüştük. Danıştay'dan soruşturma izinleri alındı. Onlarla ilgili soruşturma Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülüyor. Geçtiğimiz hafta Yargıtay Başsavcımız ve ilgili savcılarla ilgili görüştüm. Yargıtay'daki soruşturma yılbaşından önce tamamlanacak. Sadece üst düzey bürokratlarla ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda devam eden soruşturma yılbaşından önce neticelenecek. Başbakanlık Teftiş Kurulu da bir soruşturma devam ettiriyor. Bizim beklentimiz şu; bu hadisenin aydınlanmasını istiyoruz. Toplumda Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşları öldürüldü algısı oluşturan 6-7 şüphenin hiçbirisi giderilmedi. Bu şüpheler giderilmeden bu dosyalar kapatılamaz. Zaman aşımı diye bir problemimiz yok. ve biz sonuna kadar bu işin takipçisiyiz, ne ise bunu öğreneceğiz ve ortaya çıkaracağız" dedi.
Türkiye'nin 1. Dünya Savaşı öncesi bir süreç yaşadığını dile getiren Destici, o dönemde iki Alman gemisinin Boğaz'dan geçmesiyle Türkiye'nin savaşa girdiğini, aynı şeylerin Suriye konusunda da yaşandığını kaydetti. Önce Türkiye'nin uçağı, sonra Suriye'nin helikopterinin düşürüldüğünü dile getiren Destici, şimdi Türkiye ile Suriye'yi savaşa sokmanın oyunlarının yapıldığını söyledi. Suriye'de tablonun belli olduğunu, Suriye'ye Batı dünyasının müdahale etmeyeceğini kaydeden Destici, "Fiili olarak müdahale ederse sınırlı hava müdahalesi olacak. Gözüken şudur; en az 10 yıl Suriye bu iç savaşı yaşayacak. Suriye'de şuan öyle gruplar var ki, Hizbullah, El Kaide, PKK, Özgür Suriye Ordusu orada. Türkmenler var, Nusayriler var. Ne kadar silahlı örgüt varsa hepsi birbiri ile çatışıyor. Her birisinin arkasında başka eller var. İsrailli yetkililerin açıklamasını duyduk. Amerika da aynı politikayı izliyor. Suriye'de ne Esed'in, ne Esed karşıtlarının galip gelmesini istemiyorlar. ya da mağlup olmasını istemiyorlar. Maçın berabere devam etmesinden yanalar. Birinin galip gelmesini istemiyor. Neden? Türkiye'deki iç savaşı bitirecek. İki tarafı da besliyorlar. Suriye bu kaosu ve iç savaşı yaşayacak. Biz istemiyoruz. Bir an evvel bitmesini istiyoruz. Bundan en çok etkilenen ülke Türkiye. En büyük ekonomik bedeli biz ödedik. En büyük siyasi faturayı biz ödedik. Suriye'nin kuzeyinde PKK devlet oluşumu kuruldu. Geçici yönetim oluşturuldu. Türkiye bunu seyrediyor. Kuzey Irak'ta Barzani'yi seyrettiği gibi. Şuanda Barzani ile o bölgeyle olan ilişkilerini para ile açıklıyorlar. Bizim Türkiye'nin dış menfaati, milli menfaatleri para ile ölçülemez. Para ile alınıp satılmaz. Parayla değiştirilemez. Bugün kazanıyor gibi gözükebilirsiniz. Yarın ağır faturalar ödeyebilirsiniz. Millete bunun hesabını vereceksiniz. Türkiye iki yılda Suriye ile bu noktaya gelmesinde ekonomik, siyasi bedeller ödedi, ahlaki ve siyasi. Bu hükümet ödetti. Çıkıp bunun açıklamasını yapacak" ifadelerini kullandı.
Hükümetin PKK ile müzakere sürecini millete net, şeffaf şekilde açıklamak zorunda olduğunu dile getiren Destici, "Milletin bunu bilmeye hakkı var. Terörün bitmesine evet. 7 aydır şehit gelmiyor. Daha öncede 64 ay şehidin gelmediği süreçler yaşandı bu ülkede. Sonuçta PKK daha güçlü geri geldi. Herkesin üzerinde ittifak ettiği bir konu var. Devletin tüm kurumları, istihbarat birimleri, PKK bu süreçle birlikte meşrulaştı, siyasallaşıyor, güçlendi. Adam kazandı. Mevzi kazandı. Siyasi bir takım haklar kazandı. ve kazanmaya devam ediyor. Bu süreç gittikçe PKK'ya kazandıracaksa bu süreçte millet yok. Millet canını, malını verir ama kimliği üzerinde oyun oynatmaz. Dilinin üzerinde oyun oynatmaz. Vatan toprağının çakıl taşını vermez. Egemenliğini kimse ile paylaşmaz. Bu toprakları kimseden satın almadık. Şehitlik bizde en yüksek mertebe. Şehit olmaktan çekinmeyiz. Bugün millet sessiz kalıyor olabilir. Bu sessizlik sürmeyecektir. Millet günü geldiğinde kalkacaktır" ifadelerini kullandı.
Vatandaşların birinci gündem maddesinin yoksulluk olduğunu söyleyen Destici, "Vatandaşın arasına girdiğimizde her zaman aynı tablo ile karşılaşıyoruz. BBP bugüne kadar iktidar olmadı. İktidar ortağı olmadı. Ama buna rağmen halk bütün siyasi partileri gelinen noktada bir nevi bugünkü durumdan sorumlu tutuyor. Siyasi partilere düşen görev atacakları adımları, yapacakları uygulamaları ve icraatları milletin ve ülkenin menfaatlerini öne koyarak yapmak zorundalar. Milletin menfaatlerini öne almak zorundalar. Siyasetin yara almaması, demokrasinin gelişmesi adına bu çok önemli. Hepimiz aynı gemideyiz. Hepimiz millete de, devlete de, inançlarımıza da hep birlikte sahip çıkmak zorundayız" şeklinde konuştu.
Milletin yüzde 60'ının açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşadığını dile getiren Destici, konuşmasında şunları kaydetti:
"Kim hangi veriyi açıklarsa açıklasın. Hesap çok basit. Birilerinin veri açıklamasına gerek yok. TUİK diyor ki geliri bin liranın altında olanlar açlık sınırının altında yaşıyor. Bugün asgari ücretliler var 5 milyonun üzerinde. Bunların hepsi bin lira alıyor mu? Açlık sınırının altında. Ailesiyle birlikte asgari ücretlilerin sayısı 20 milyon ediyor. 10 milyon emeklinin 8 milyonu bin TL'nin altında maaş alıyor. 10 milyon da onlar var, 30 milyon. Açlık sınırının altında yaşayan 30 milyon insan var. Açlık sınırı ne diyor; 3 bin TL. Bugün çalışan kesimin yüzde 90'ı 3 bin TL'nin altında maaş alıyor. Öğretmenlerimizin, din görevlilerimizin, memurlarımızın, sağlık çalışanlarımızın tamamına yakını, araştırma görevlilerimizin tamamı, polisimizin tamamı, askerimizin, astsubay ve uzman erbaşlarımızın tamamı 3 bin liranın altında ücret alıyor. Bu ülkenin 50 milyonu yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu devletin kamu kurumunun bir verisi. Bu benim tespit ettiğim bir rakam değil. Gelir dağılımındaki adaletsizliğin kaldırılması lazım. Ekonominin iyiye gidip gitmediğini nerden biliriz. Bunun 4-5 tane göstergesi vardır. Birincisi nedir? Enflasyon faiz dengesi. Enflasyon yüzde 6 ise niye o zaman 58 milyon kredi kartı kullanıcısı yüzde 30'a yakın faiz ödüyor. Niye ödüyor? Şimdi kartı kullanmayın demekle bu işler bitiyor mu? Nasıl devlet borçla çeviriyorsa bütçesini, vatandaşta borçla çeviriyor. Mecbur kalmış insanlar. Sen bu yola sevk etmişsin. Bakkaldan ekmek almaktan daha kolay hale gelmiş kredi kartı almak. Banka masrafları hiçbir denetimi yok. Milleti ezdiriyorlar. İhracat ithalat dengesi. İhracatı ezberledik ancak ithalatı bilmiyoruz. Ama şuanda dış ticaret açığımız, cari açığımız Cumhuriyet döneminin en yüksek cari açığı ile karşı karşıyayız. 1994 yılında niye bu ülkede ekonomik kriz oldu. 4 milyar dolar cari açığımız olduğu için bugün cari açığımız 100 milyar dolara yaklaştı. İşsizlik rakamları açıklanıyor. 900 TL bankaya yatırılıyor. Sanki onu da devlet işine girer gibi mutlaka iktidar partisinin il veya merkez ilçe örgütünden geçeceksiniz. Onu kıyak yapmış gibi gösteriyorlar vatandaşa. Daha sonra diyorlar ki 300 TL'sini geri getireceksin diyorlar. Bunu vatandaşlar söylüyor. Benim bildiklerim var. İki kişi çalıştırıp, tek asgari ücret ödeyenler var. Sigortasız çalıştıranlar var. Millet bunlara çözüm istiyor. Millet insanca yaşamak istiyor. Özgür olayım diyor. İstediğimi söyleyip, yaşayım diyorum. Yokluğu da, varlığı da birlikte paylaşalım diyor. Külfette de, nimette de beraber olalım diyor. Yoksa hepimize yok olsun, varsa adil bölüşelim diyor. Milleti dinlemek lazım. Taleplerine göre hareket etmek lazım. Vergi sistemi. Vergi kazançtan alınır. Kazanca göre alınır. Bu ülkenin gelirleri 370 milyar. Bunun da 330 milyarı vergi gelirleri. Peki bu vergilerin acaba kaçı kazanç. Damgalardan, pullardan alınan verdi. Bu hukuki midir? Vatandaş kendisini bu hale düşürenlere, çarpık sistemi işletenlere hesap sormalı Sandık tek yol. Ama sandık tek yol diyen, sandıktaki bir takım uygulamaları değiştirmek lazım. Sandığı demokratik hale getirmemiz lazım." - ÇORUM