Haberler
Lübnan-İsrail arasındaki ateşkes için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

Lübnan-İsrail arasındaki ateşkes için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı: İran tehdidine odaklanmak

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

"Küçük Polemiklerin Altına Girmek İstemiyorum"

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Küçük polemiklerin altına girmek istemiyorum." dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "Küçük polemiklerin altına girmek istemiyorum. Şu anda ifade ettiğiniz söylediğiniz sözler, HDP Eş Genel Başkanı olmak sıfatıyla konuşulması, tartışılması gereken şeylerdir. Hükümetin işini kolaylaştırın, hükümetin niyeti budur" dedi.

Arınç, 5.5 saat süren Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 6 Eylül'den bu yana, güven oyu aldığı günden bu yana söylediği sözlerini aktaran Arınç, "Kamu güvenliği esastır. Kamu düzenini, güvenliğini bozacak hiçbir eşkıyalığa razı değiliz. Peki buna 'evet' demek bu kadar zor mu? Yani şu mu söylenmek istiyor, 'hayır, biz bunu kabul etmeyiz, biz her istediğimizi yaparız, bir taraftan da çözüm süreci yürüsün.' Hayır, bunun olmayacağını baştan beri söyledik. Sayın Başbakanımız bu sözünden farklı bir noktaya geldi mi, hayır. Neden, çünkü 77 milyon insanın can ve mal güvenliği bizim sorumluluğumuzun altında" şeklinde konuştu.

"KÜÇÜK POLEMİKLERİN ALTINA GİRMEK İSTEMİYORUM"

"Küçük polemiklerin altına girmek istemiyorum" diye konuşan Arınç, şunları kaydetti: "Şu anda ifade ettiğiniz söylediğiniz sözler, HDP Eş Genel Başkanı olmak sıfatıyla konuşulması, tartışılması gereken şeylerdir. Hükümetin işini kolaylaştırın, hükümetin niyeti budur. Çözüm sürecinin başarıyla sürmesini istiyor, bunun şartlarını ilgili arkadaşlarla her zaman görüşüyoruz. Sayın Pervin Buldan, Sayın Sırrı Süreyya Önder bunları bilir. 'Şu olduğu takdirde bu da hemen olacaktır' bütün bunları bir sürekli konuşuyoruz. Tutukluların ve hükümlülerin hastane şartlarında infazlarının mümkün olmaması halinde tahliye edilmesi yeni bir konu değil, 2 sene evvel bununla ilgili yeni bir kanun çıktı fakat maalesef Adli Tıp'tan rapor almak o kadar zor hale geldi ki idari yollarla adli tıp hususunda değişiklikler yaptı Adalet Bakanımız fakat o bile yetmedi. Şimdi o süreci daha da kısaltan bir düzenleme yapacağız. Bunu 6 ay önce söyledik, 8 ay önce söyledik ama bunlar sadece KCK tutuklularına göre yapılacak bir şey değil.

Biz genel düzenleme yaparız. Nasıl daha önce 5 yıl tutuklu kalanların hepsinin tahliye edilebilmesi gibi. Bunu yapmamız lazım. Bu siyasi bir görev değil, insani bir görev. İçeride bakmak o kadar zor bir hale gelmiştir ki bunların yakınlarını cezaevine çağırıyorlar da 'hadi siz şunun altınız temizleyin, siz şuna şunu yapın' diyorlar. Bu insan eğer ölebilecek bir durumdaysa Allah saklasın, onun son arzusunun yerine getirilmesi gerekmez mi? Evini özleyen, annesini, babasını özleyen, 'hiç olmazsa onların yanında kalayım' diyen bir insanı 'sen çıkarsan, senin hastalığın var ama topluma tehlike meydana getirirsin' demek hangi insani düşünceyle bağdaşır. Ben bunu 5 BDP'li milletvekili tahliye olduğu gün kendilerini gruplarında ziyaret ettiğim zaman söyledim. Facianın o kadar da farkında değildim ama 5 milletvekili arkadaşımız bizzat cezaevinde gördükleri manzarayı bana söyledikleri zaman ben onlara, 'ben bunu bilmiyorum, lütfen bana bu konuda bir dosya verin' dedim. Hemen dosyayı verdiler, Adalet Bakanımıza getirdim, o zamanki Başbakanımıza söyledim, 'derhal düzenleme yapılsın' dedi. Bu yapılacak, yapılması lazım, bu bizim görevimiz, bunlar istismar edilecek şeyler değildir."

"HDP'Lİ ARKADAŞLARIMIZA İHTİYACIMIZ VAR"

"Adı ne olursa olsun, kim olursa olsun HDP'li arkadaşlarımızın siyasi partilerine de kendilerine de ihtiyacımız var" diyen Arınç, "Ama bu sürecin önünde bin tane tuzak varken biz bunları olmamış, düşünülmemiş, ham halde, kendi istekleri veya kendilerinin ön plana göndermek arzularıyla göndermesinler. Bize güvensinler, biz onlara güveniyoruz, eğer güvensizlik varsa zaten bu işin yürümesi söz konusu değil" dedi.

Arınç, şöyle devam etti: "Şurama kadar doldum, biz siyasetçiyiz, siyasetçi birbirini korumak zorundadır, yok etmek durumunda değiliz. İmralı'ya ziyaret olacak mı, elbette olacak. Kim olacak, kaç kişi olacak onu söyledim. Onların talepleri olur, Adalet Bakanımız değerlendirir, en kısa zamanda belki birkaç gün içerisinde bu ziyaret olacak. Hayır, bu ziyaretler olmayacak diyen oldu mu, hayır. Efendim, farklı insanlar da gidebilir mi ileride, elbette gidebilir. Makul olan talebi karşılıyoruz, karşılayacağız. Sadece Akil İnsanlar diye bilinenler de değil şüphesiz, bunun içerisine farklı düşüncede, görüşte toplum kesimlerinden elbette insanlar koyacağız. Ama herhalde otobüslerle bir kafile yapacak halimiz yok. Bütün konuşarak ama adım adım ilerlemek suretiyle yaparak bir neticeye varacağız. Umarım bundan sonra kendilerini eleştirmek durumunda kalmam ve onlara bir cevap yetiştirmem."

YENİ YARGI PAKETİ İLE İLGİLİ YARGITAY BAŞKANI ALKAN'IN ELEŞTİRİLERİ

Yeni Yargı Paketi'ne ilişkin Yargıtay Başkanı Ali Alkan'ın açıklamalarının hatırlatılması üzerine Arınç, "Hiçbir şey demiyorum. Bu Bakanlar Kurulumuzun gündeminde yok ama açıklama metni geldi. Dikkat ederseniz, Yargıtay Başkanı Ali Alkan veya ismi yazılı bir açıklama ama şahsi bir açıklama. Yani Başkanlar Kurulu'nda görüşülmüş, onların onayı alınmış bir açıklama değil. Yargıtay Başkanı Ali Alkan kendi adına bir açıklama yapmış, bu konuşulur, tartışılır, gerekliyse Sayın Adalet Bakanımız herhalde bu konuda açıklama yapabilir" karşılığını verdi.

Yargıtay Başkanı Alkan'ın görevini layıkıyla yapan biri olduğunu belirten Arınç, "Onun bazı endişeleri, bazı itirazları varsa bunların karşılığını Adalet Bakanımız da verir, yasa tasarısı veya teklifi de görüşülürken bu konuda görüşmeler yapılır. Fakat şuana kadar Yargıtay'da söylenen şey Yargıtay'da iş yükünün çok fazla olduğu, bazı dosyaların yıllarca beklediği, sıra gelmediği şeklindeydi. 2011 yılında Yargıtay'a 150 civarında yeni üye seçildi, onlar çok çalıştılar, kendilerine göre bir prensip de koydular. Daha önceki Yargıtay Başkanımız Nazım Kaynak ve ondan sonrakiler büyük bir özveriyle çalıştılar ama hala o dosyaların birikmiş olduğunu düşünüyorum, azalmış olsa bile. Dolayısıyla yeni daireler kurulmasını Sayın Adalet Bakanımız bir ihtiyaç olarak görmüşse bunu iyi bir gerekçe olarak kabul etmek zorundayız" ifadelerini kullandı.

EDİRNE'DEKİ SİNAGOG MESELESİ

Edirne'deki sinagog meselesini de değerlendiren Arınç, "Biz Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak bunu büyük bir şevkle restore ettik ve bitmek üzere, 4 milyon lira civarında masrafımız oldu. 1907'de 1985'lere kadar sinagog olarak hizmet etmiş bir ibadet yeridir ve biz ülkemizde yaşayan farklı inanç gruplarına da azınlıklara da onların vakıflarına da eşit gözle bakıyoruz, objektif gözle bakıyoruz, onları Türkiye'nin parçası olarak görüyoruz. Dolayısıyla sinagogu tekrar restore ederken bugüne kadar ibadet yapılmış olan bir yerden ibadet yapma fonksiyonunu almayı düşünmedik, kendilerine de bunu bildirmiştik. Yalnız şu var: Musevi cemaati maalesef Türkiye'de çok azaldı, sadece İstanbul'da 2 bin civarında bir mevcudiyetten bahsediliyor. Daha önce Edirne'de 20 bin civarında Musevi varken ve bu sinagogta ibadet ediyorken şu anda sadece 1 kişinin olduğu biliniyor. Bu hiç önemli değil ama bir özellik olsun diye söyledim. Sinagog sinagogtur, Osmanlı padişahları döneminde yapılmıştır ve Osmanlı'nın da Cumhuriyetimizin de dini özgürlükler anlamında farklı inanç gruplarına tanıdığı imkanları en güzel şekilde ifade etmektedir. Sayın Valimiz yanlış yapmıştır. Kendisini çok sever, sayar ve takdir ederim. Daha önce Bakırköy Kaymakamlığı'ndan beri tanırım, hissi davranmıştır yani Mescid-i Aksa'da veya bir başka yerde yapılan zulümleri biz kınıyoruz, bunları kabul etmiyoruz. Ama orada onlar yapılıyor diyerek buradaki Musevi vatandaşlarımıza veya Yahudilere kötü gözle bakamayız. 'Siz orada şunu yaptınız biz de burada sinagogu kapatacağız veya ibadet etmenize engel olacağız' bu çağ dışı bir düşüncedir, biz bunun tarafında değiliz. Birileri bunu alkışlasa bile elbette bunun yanlış olduğunu her zaman söyleriz. Ben de Musevi Cemaati'nin başkanı Sayın İshak İbrahimzade'ye, Hahambaşı Sayın Haleva'ya geçmişte de bugünde de bunların teminatını vermiş bir arkadaşınız olarak söylüyorum. Aslına Valimizin sözleri çıplak olarak bakıldığında ki özür dilediğini ve açıklama yaptığını biliyorum. Yani 'onlar orada bu zulmü yapıyorlar ama bakın biz de burada bunlar restore ediyoruz' demiş. Ancak sözlerinin arasına maksadını aşan bazı cümleler ki onları kabul etmek mümkün değil, duygusallığı da bunları karıştırınca biraz kötü bir anlayış ortaya çıktı. Sayın Valimizin açıklamasını ben yeterli görüyorum ve hiç kimse bu teminattan vazgeçtiğimizi düşünmesin" ifadelerini kullandı. - ANKARA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Politika
title