Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (1)
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, hiçbir yerel yönetimin hendek kazmak gibi bir görevi olmadığını belirterek, "Hiçbir yerel yönetimin hendek kazanlara destek vererek, o hendeklerin içine mayınlar döşenmesi gibi bir görevi yok. Bunlar tam tersine milletin kendisine verdiği oylara ihanet etmektir.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, hiçbir yerel yönetimin hendek kazmak gibi bir görevi olmadığını belirterek, "Hiçbir yerel yönetimin hendek kazanlara destek vererek, o hendeklerin içine mayınlar döşenmesi gibi bir görevi yok. Bunlar tam tersine milletin kendisine verdiği oylara ihanet etmektir. Bu belediye başkanlarını oylarıyla seçip oraya getirenler, hiçbir şekilde bunlar yapılsın diye oy vermedi" dedi.
Kurtulmuş, İnternet Medyası Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Özışık ve Yönetim Kurulu üyelerini kabulü öncesinde basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
"Terör, ülkenin birinci gündem siyaseti. Hendek siyaseti konuşuluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıklamaları oldu. Özellikle bölgedeki belediyelerle ilgili ne yapılabilir?" şeklindeki soru üzerine Kurtulmuş, medya için birinci şartın özgürlük olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
"Siyasetin de birinci şartı, siyasetin özgür olması ama siyasetin özgür olması demek, milletin oylarıyla seçilmiş yerel yöneticilerin milletin aleyhine hendekler kazmasına cevaz vermek demek değildir. Bu insanlar belediye başkanı olsunlar, milletvekili olsunlar, milletin oylarıyla geldiler, siyasi temsil itibarıyla gerçekten önemli bir fonksiyon icra ediyorlar. Yöresindeki halkın oylarıyla belediye başkanı seçiliyorlar. Vazifeleri halkına hizmet götürmektir. Hangi ilçedeyse, hangi ildeyse oradaki yerel yönetimlerin yapması gereken işler neyse onları yapmaktır. Hiçbir yerel yönetimin hendek kazmak gibi bir görevi yok. Hiçbir yerel yönetimin hendek kazanlara destek vererek, o hendeklerin içine mayınlar döşenmesi gibi bir görevi yok. Bunlar tam tersine milletin kendisine verdiği oylara ihanet etmektir. Bu belediye başkanlarını oylarıyla seçip oraya getirenler, hiçbir şekilde bunlar yapılsın diye oy vermedi. Yollarım yapılsın, belediye hizmetleri yapılsın, belediye bana daha yakın hizmet getirsin diye oy verdi. İnsanlar oy verirken şevk ve iştiyakla oy verdi. Önce kendi seçmenlerinin beklentisi bu değildir."
Kurtulmuş, bunun hiçbir demokraside hak olamayacağını, bütün demokratik seçilmiş kuruluşların, ister yerel yönetimler olsun, ister merkezi yönetimler olsun, birinci şartının kendilerini kısıtlayan yasalar çerçevesinde millete hizmet etmek olduğunu vurgulayarak, "Bunu yapmayıp da eğer birileri hendek kazıp, bu hendeklerin içerisine mayınların, bombaların, tuzakların yerleştirilmesine müsaade ediyorlarsa, o asla demokratik hak değildir, asla demokratik özgürlük olarak kabul edilemez. Dolayısıyla bunlarla ilgili ortaya çıkan sonuçlara göre gerekli adımlar atılır, gerekli tedbirler alınır ve bunun bir demokratik hak olmadığını, tam tersine demokrasiyi sabote eden bir eylemler bütününün parçası olduğunu da milletimizin görmesi lazım" diye konuştu.
"Terör ortamının devam etmesini asla istemeyiz"
Barış İsteyenler Grubu'nun kendisini ziyaret edeceğini dile getiren Kurtulmuş, " Türkiye'de şu andaki terör ortamının arızi bir ortam olduğu kanaatindeyiz. Bu sürecin devam etmesini asla istemeyiz. Ama kusura bakmasın terör örgütü de millete karşı bu ihanet eylemlerini sürdürürken bunlara da devlet olarak, ülkeyi yöneten sorumluluk sahibi insanlar olarak seyirci kalamayız" dedi.
Kurtulmuş, terör örgütünün artık bütünüyle Türkiye'nin her şehrinden, her ilçesinden, her noktasından temizlenmesinin, ülkenin selameti, huzuru, barışı için şart olduğunu ifade ederek, öncelikli olarak bunun sağlanmasını el birliğiyle temin edeceklerini, güvenlik kuvvetlerinin büyük bir koordinasyon içerisinde bunu sürdürdüğünü anlattı.
Türkiye'de bu sorunun çözülmesinin sadece güvenlik tedbirleriyle ele alınacak bir iş olmadığına işaret eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bunun da bilincindeyiz. Bunun için de bu ülkede barış nasıl sağlanır, bu ülkede kardeşlik kıyamete kadar nasıl sürdürülür, bununla ilgili kimin hangi sözü varsa, bir cümle söyleyecek sözü varsa, herkesin sözünü dinlemeye, herkesin bu memlekette esenliğin, barışın, kardeşliğin sağlanması için ortaya koyacağı perspektifleri dinlemeye hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. İnşallah bütün toplumsal kesimleri, siyasi kanaatleri, olaylara bakışları farklı olabilir ama bütün toplumsal kesimleri Türkiye'de bundan sonra milli birlik ve kardeşliğin sağlanması için katkı sunmaya davet ediyoruz. Bu çerçevede oluşacak bütün gruplarla, sözü olan herkesle, sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerle, araştırma merkezleriyle, herkesle görüşmeye ve bu anlamda Türkiye'nin birlik ve kardeşliğini sağlayacak perspektifi daha da çoğaltmaya kararlı olduğumuzu ifade etmek isterim."
(Sürecek)