Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması
"Sarıgül'ün, CHP'nin İstanbul adayı olarak çok iyi bir isim olması lazım. Yoksa adaylığımı 'açıkladım' diyene veya 'açıklayacak' diyenlere bakılırsa bence Sarıgül onlara 10 fark atıyor" "Habe...
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün CHP'ye katılımına yönelik haberlere ilişkin, "Sarıgül'ün, CHP'nin İstanbul adayı olarak çok iyi bir isim olması lazım. Yoksa adaylığımı 'açıkladım' diyene veya 'açıklayacak' diyenlere bakılırsa bence Sarıgül onlara 10 fark atıyor" dedi.
Arınç, CNN Türk televizyonunda canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.
"Yaklaşan belediye başkanlığı seçimleri öncesinde, üç büyük şehrin belediye başkanları nasıl tipler olmalı? Teorik olarak tanım yapar mısınız" sorusu üzerine Arınç, "Yapamam" yanıtını verdi.
Ankara Altındağ Belediyesinin yakın bir tarihteki açılış programına gittiğini anımsatan Arınç, Altındağ'ın çok başarılı bir belediye başkanının bulunduğunu belirtti.
Arınç, Altındağ'ın eskisine göre çok değiştiğini, güzelleştiğini, insanların geçmişe göre çok mutlu olduğunu dile getirerek, "Gönlümden geçti dedim ki 'Bundan sonra Veysel Tiryaki'nin daha güzel güzel, daha büyük büyük işler yapması lazım. Melih Bey herhalde üzülmüş. Arkadaşları böyle ifade ediyorlar. Hayır, ben onu işaret etmiyorum. Melih Bey her zaman desteklediğimiz, arkasında olduğumuz, çok çalışkan, başarılı bir arkadaşımız. Ama başarılı bir belediye başkanını daha yükseklerde görmek istemenin bence çok güzel bir tarafı var. Hiç kimse burada üzerine alınmasın" şeklinde konuştu.
AK Parti'nin İzmir'de ne yapacağına ilişkin soru üzerine Arınç, halkla daha çok bütünleşen, daha çok projeleri olan, geleceğe yönelik vizyona sahip kişilerin aday olacağına inandığını, partisinin genel merkezinin de ona göre karar vereceğini ifade etti.
-"Hiç kimse olmazsa olmaz değil"
Arınç, "Hiç kimse olmazsa olmaz değil" diyerek, şöyle devam etti:
"Bizim gayemiz daha ileriye götürecek, daha çok oy alacak, halka daha çok hizmet edebilecek biri varsa onu aramaktır. Slogan bence şöyle olmalı. Kötünün içinden iyiyi seçmek kolay ama iyinin içinden en iyisini seçmek biraz daha zordur. Bunu bulmalıyız. İyi, uygun adaylarla seçime girmeliyiz. Bu, İzmir için de geçerli. Heryer için geçerli. Henüz hiçbir belediye başkanı adayımız şudur noktasına da gelmedik. Ekimin sonuna kadar müracaat, Kasım içerisinde de değerlendirmeler var. Belki Aralık ayının başlarında adaylarımız açıklanır noktaya gelecek."
Kasım ayı içerisinde "şu tamamdır" denilen belediye başkan adayları olursa onların Aralık'tan önce de açıklanabileceğine işaret eden Arınç, ancak Kasım'a kadar hiçbir belediye başkanı adayının açıklanacağını tahmin etmediğini anlattı.
Arınç, stratejilerini buna göre kurduklarını vurgulayarak, "Halen güçlü olduğunu bildiğimiz, halkın desteğinin en az yüzde 60'lara yakın olduğunu gördüklerimiz varsa, mevcut adaylar içerisinde de o temayüz ediyorsa bunun için kasımı, aralığı beklemeye gerek yok. Kasımın başında deriz ki 'filan adayımız budur'. Ama bazı yerler için belki bunu biraz daha gecikerek söylemekte fayda olabilir. Siyahların içinde beyazı hemen görebileceksiniz. Ama beyazların içerisinde daha beyazına bakacağız" dedi.
-Mustafa Sarıgül'ün adaylığı
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün CHP'ye katılımına ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine Arınç, Sarıgül'ün Şişli'de bir süredir belediye başkanlığı yaptığını ve oy oranının belli olduğunu söyledi.
Sarıgül'ün oy oranının, başkalarını kıskandıracak kadar iyi bir noktada olduğuna dikkati çeken Arınç, şöyle konuştu:
"Türkiye Değişim Hareketi' diye bir hareket başlattı. Partiye dönüşmek üzereydi. Arkadan Kılıçdaroğlu gelince bunu erteledi. CHP'ye geçmenin, CHP'de siyaset yapmanın daha uygun olacağını düşündü. Ama CHP'den 'gel' diyen yok. Eskişehir Belediye Başkanını partiye almak için Eskişehir'e giden beyefendi Ankara'ya nezaket buyurup gelmedi, ' Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir'e girdi' dediler. 'Erşen Cumhuriyet Halk Partisi'ne girdi' demediler. Sarıgül'ün, Kılıçdaroğlu'ndan daha üst noktalarda tanınırlığı, lider olarak görülmek istenen bir noktada anket sonuçları çıkıyor. Diyelim ki Kılıçdaroğlu yüzde 20'lerde, o yüzde 30'larda çıkıyor. Eğer oy oranı yükseltilebilecekse veya halk içerisinde tanınır, bilinir olması bakımından daha toparlayıcı olabilecekse Sarıgül'ün CHP'nin İstanbul adayı olarak onlar açısından çok iyi bir isim olması lazım. Yoksa adaylığımı 'açıkladım' diyene veya 'açıklayacak' diyenlere bakılırsa bence Sarıgül onlara 10 fark atıyor. Bizimle hiçbir ilgisi yok. Sarıgül de çıksa Sarıgül gibi 10 tane de çıksa Allah'ın izniyle İstanbul'u alacağız. Kimse küsmesin. İstanbul bize oyunu inşallah takdir edecek verecek. Çünkü az hizmet yapmadık."
-Mehmet Haberal ziyareti
Ergenekon Davası'ndan tahliye edilen CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal ile görüşmesine ilişkin soru üzerine Arınç, bir haber çıktığını, üzüldüğünü ve Haberal'ın üzüldüğüne inandığını söyledi.
"Güya geçtiğimiz cuma günü gizlice görüşme yapmışız" ifadelerini kullanan Arınç, "Hayır, cuma değil cumartesi günüydü, bir tatil günüydü. Başkent Hastanesine gittim, kendisine cezaevinden çıktığı için 'geçmiş olsun' dedim, milletvekili olduğu için de tebriklerimi sundum" değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yardımcısı Arınç, "Milletvekili, seçildikten sonra yeri Meclis'tir. 'Tahliye edilmeleri lazım, Meclis'e gelip yemin etmeleri lazım' dedim. Kendime saygım varsa bu ilkeden dönmemek gerek. Geldi, 4 sene yattıktan sonra yeminini yaptı, milletvekili oldu. Bütün bunları başkaları içinde yapar mısın? Bu konuda söz veriyorum. Hangi milletvekili tahliye olup gelecekse, andını içerek milletvekilliği görevine başlayacaksa ona da tebriklerimi sunacağım. Bu benim için bir borç" ifadesini kullandı.
Haberal'ı, milletvekili olduğu günden bu yana tanıdığını dile getiren Arınç, Başkent Üniversitesi Rektörü olarak toplantılarda sıklıkla bir araya geldiklerini belirtti.
Arınç, Haberal'ın çok başarılı bir operatör, transplantasyon ustası, Türkiye'yi dünyaya tanıtan bir isim olduğuna işaret ederek, hastanesinde milletvekilleri ve hastaların çok kaldığını anlattı.
-"Ne konuşulması gerekiyorsa onu konuştuk"
Haberal'ın insani yönünün çok güçlü olduğunu, dostlukları ve arkadaşlıklarının çok iyi olduğunu dile getiren Arınç, şöyle konuştu:
"Hasta ziyaretini, sırf 'o gelmesin' diye haber vermeden, olmadık bir saatte giderim. O haber alır, haber zaten soyadından geliyor, sabah en erken veya gecenin en geç saatinde bizi karşılamak için merdivenlerden iner. Bu, Meclis Başkanı olduğum için değil, sivil bir milletvekili olduğum zamanlarda da bu böyleydi. Bu nezaketi, bu saygıyı kendisinden görmüş bir insanız. Dolayısıyla yattığı zaman da üzüntülerimi ifade etmiştim, çıktığı zaman da en azından geleneklerimiz böyle. Bir 'geçmiş olsun' denmez mi bir insana? Meclis'te yapacaktım bu işi. Hatta o önceden gelmeyi düşünmüş. 'Bize yakışan, bizim gidip geçmiş olsun' dememizdir diyerek gittim. Ne konuştuğumuza gelince, ne konuşulması gerekiyorsa onu konuştuk."
-"Gizli, yasal olmayan bir şeyler yapılıyor gözüyle bakılmasın"
Arınç, görüşmede, 4 sene cezaevinde kalmış bir insanın çektikleri ve gördüklerini kendisinden dinlediğini ve buna karşılık söylediklerinin olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama buna 'gizli, sanki yasal olmayan bir şeyler yapılıyor' gözüyle bakılmasın. İsteyerek gittim, geçmiş olsun dileklerimi ilettim ve milletvekili olması dileğiyle kutladım. 'Hayırlı olsun, genel kurulumuz sizinle güçlendi' dedim. Başkalarının işine gelmemiş olabilir. Çünkü soyadında kibar olmasına rağmen çok kaba, çok bayağı insanlar da var ki bunun altında mutlaka birşey var, neredeyse Haberal'ı AK Parti'ye transfer edecek noktaya gelmişler. Bu çok terbiyesizce, ahlak dışı bir yakıştırma. Haberal, değer verdiğim bir insandır. İşlediği veya iddia edilen suçla hiçbir ilgisi yok yaptığımın. Gittiğimde yanımda bir arkadaşım vardı, onun yanında da bir eski milletvekili ve kardeşi Ali Haberal vardı. Güzel ikramlarda bulundular, yedik, içtik, konuştuk."
-Basın özgürlüğü
Türkiye'de basın üzerindeki baskı ve basın özgürlüğü konusundaki soru üzerine Arınç, gazetecilik mesleği sebebiyle yazdıkları, çizdikleri ve söylediklerinden hiç kimsenin ne ceza hukuku bakımından bir suçlama altında kalması, ne de siyasi anlamda bir baskıya maruz kalmasının düşünülemeyeceğini, bunu kesinlikle reddedeceğini söyledi.
Arınç, böyle bir şeyi kim söylüyorsa, kim iddia ediyorsa veya kim gerçekleştiriyorsa çok yanlış olduğunu vurgulayarak, beğenilse de beğenilmese de bunun basının görevi olduğunu vurguladı.
-"Hiçbir gazeteciye dava açmıyorum"
Herkesin kendi düşüncelerine uygun yorumlar yapmak ve yazılar yazmak zorunda olmadığına dikkati çeken Arınç, şunları belirtti:
"Eleştirilerden istifade etmeye çalışırız. Düpedüz yalan olan bir şey varsa da hukuki hakkımızı kullanıp, tekzip ederiz veya açıklama göndeririz. Her yazılanı da ciddiye alarak bunun üzerine birşeyler bina etmek doğru değil. Meclis Başkanı olduğum ilk günlerde basında yazılıp çizilenler de beni fevkalede rencide eder ve bunun etkisi altında kalırdım. Davalar açtım. Sonra bu davaların ne kadar gereksiz, hiçbir fayda sağlamadığını da gördüm. Dolayısıyla son yıllarda hemen hemen hiçbir gazeteciye karşı dava açmıyorum. Onlarla dürüst ilişkiler kurmak gerektiğine inanıyorum. Çünkü bazıları var ki bazı tanımlara uygun düşüyor. Majestelerinin gazetecisi gibi olmak peşinde olanlar var. Sizin hoşunuza gidecek şeyleri söylerek, yazarak, sizin gözünüzde, nezdinizde bir yer kapmaya çalışıyorlar. Bunlardan nefret ederim şahsen.
Bir kısmı var ki alabildiğine yanlış yazıyor, yalan yazıyor. Bunlara karşı da yapılacak şey mesafeli durmaktır. İkisiyle de karşı karşıya geldiğiniz zaman dürüst ilişki. Sen siyasetçisin, o da bir gazeteci. Sorusuna düzgün cevap verirsin veya bu konuda konuşmak istemiyorum diyebilirsin. Çünkü herşeye cevap vermek zorunda kaldığınızda ve heryerde herşeyi konuşmak zorunda kaldığınızda, bunlardan farklı anlamlar da çıkarabiliyorlar. Onların da ekmek meselesi bu. Bazen de kızamıyorum. 'Bunun için varız, bunun için maaş alıyoruz, bunun için bizi istihdam ediyorlar' diyorlar. Çok kötü olan bir kaç tanenin dışında, ahlaken bunu söylemek zorundayım, diğerlerinin düşünceleri, görüşleri elbette farkı olabilir."
-"Vicdan azabı çekerim"
Arınç, Bursa'da gazetecilerin olduğu bir toplulukta bulunduğunu ve birisinin kendisine eğitim sistemiyle ilgili sorular sorduğunu belirterek, belli cevaplar verdiğini anlattı.
Gazetecinin kendi yorumunu yaparak, üzerine gelmeye devam ettiğini dile getiren Arınç, "Üçüncü defa tekrar aynı konuda biraz da haddini aşarak bir şeyler söyledi. Onun üzerine ben de ağır bir söz söyledim. Söylediğim şey şöyle. 'Kardeşim ben 97'de 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimi yaşamış bir insanım. Gözümün yaşını içime akıttım. Şimdi o günden bugüne bakıyorum, o sistem o kadar zarar verdi ki hükümet üyesi ve siyasetçi olarak 4 artı 4 artı 4 değil, 4 artı 14 bile gelse bunu kabul edecek bir noktayım' dedim. O kadar bitti. Bir kaç saat sonra gazetenin patronu beni aradı. 'Aranızda şöyle bir konuşma geçmiş, sizi o arkadaş üzmüş. Ben onun işini bitireceğim' dedi.
Yalvardım, yakardım. Kesinlikle dedim, belki haddini aştı ama bu onun işine son verecek bir şey değil. Bu onun kişiliğiyle ilgili bir konu. Allah aşkına sadece bu sebeble ne olur böyle bir şey yapmayın' dedim. 'O zaman 10-20 gün yazdırmayacağım' dedi. Yapmayın, böyle bir şey kesinlikle olmasın. Bunu yaparsanız benim hoşuma gideceğinizi zannedersiniz ama ben böyle şeylerden uzağım. O insanın ekmeğinden mahrum kalması, benim yüzümden olursa ben vicdan azabı çekerim. Şimdi o arkadaş yine yerinde, yazmaya çizmeye devam ediyor... Bunun dışında birisi kendiliğinden bir şey yaptıysa da kimse onun cezasını bizden sormasın."
Arınç, kimsenin ekmeğiyle, işiyle oynayacak bir noktada bulunmadıklarına dikkati çekerek, "Kızarız, üzülürüz, yersiz yere tepki gösteririz ama 'bu adamı atın' diyecek birisi içimizde yok. Hem kendim hem arkadaşlarım açısından böyle bakıyorum. Netice itibariyle hiçbir gazeteci, hiçbir basın mensubu, gazetecilik faaliyetleri yaptığından dolayı kesinlikle işinden olmamalı, küçültülmemeli, hedefe alınmamalı ve onları incitecek bir takım yorumlar, sözler konuşulmamalı" değerlendirmesini yaptı.
Eski Milletvekili Nevzat Kösoğlu'na Allah'tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve geçmişte siyaset yaptığı arkadaşlarına başsağlığı dileğinde bulunan Arınç, tüm vatandaşların Kurban Bayramı'nı da kutladı.
- Ankara