Başbakan Silah Susturma Söylemine Karşı
Erdoğan: Silahların susması deniyor. Susması değil, silahın bırakılması diyorum. Operasyonlar silah bırakılırsa durur.
Başbakan Erdoğan CNNTÜRK Televizyonuna konuk oldu ve canlı yayında gazetecilerin sorularını cevapladı.
Enis Berberoğlu, Taha Akyol, Hande Fırat ve Hakan Çelik'in güncel sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, barış sürecinin başarıyla sürdüğüne vurgu yaptı.
Şu anda süreci başarılı bir süreç olarak değerlendiriyoruz ve görüyoruz. Sürecin isabetli gittiğine ve gideceğine inanıyorum. Geçmişteki yanlışlar yapılmazsa inanıyorum ki, bu işten başarılı bir şekilde çıkacağız. Halkımızın bu konuya olan ilgisini olumlu bir şekilde değerlendirdiğini görüyorum. Kamuoyu araştırmalarına baktığımızda olumlu bir yaklaşımın olduğunu yüzde 58'lik bir kabulle görüyoruz. Süreç içerisinde halkımıza bunu anlatmayla oranın daha da yükseleceği inancındayım. Şehit derneklerine varıncaya kadar tüm derneklerin 'ne olur bu işi bitirin, yüreği yanan biziz' diyorlar. Gelişmede de bu olumlu yaklaşımları gördükleri için onların da inancının çok daha arttığını görüyorum.
ORADA İNSANLAR GELECEĞİ SATIN ALIYORLAR
Yaptırdığımız kamuoyu araştırmasında Doğu Anadolu'da yüzde 77 kabul var Güneydoğu'da yüzde 80 küsur. Burada maddi ve manevi yatırımların olmadığı, oranın insanının ürkek yaşadığı bir gerçek. Bunlara rağmen TL bazında baktığımızda 37 katrilyon yatırım yapmamıza rağmen bütün güzellikler insanların manevi durumu yüzünden işe yansımıyor. Orada yaptıklarımız halk tarafından seviliyor falan ama bakıyorsunuz Yüksekova'da makinalar yakılınca, müteahhit tehdit edilince oranın huzuru kaçıyor. Bir bakanım Hakkari'den döndükten sonra havanın çok ciddi değiştiğini söyledi. Orada 'okullarımız bir an önce açılsın' talebin olduğunu söyledi.
SİLOPİ'DEKİ TERMİK SANTRAL OLUMLU GELİŞME
Aynı şey Şırnak'la ilgili. Geçen Silopi'de termik santral açılışına gittim. Orada özel sektör yatırımın olması sürece yönelik olumlu gelişmeyi de gösteriyor. Diyarbakır'da şirket kurma noktasında taleplere bakıyorsunuz 1'e 10 talep var. Demek ki oradaki insanlar geleceği satın alıyorlar.
DEVLETE KARŞI SUÇLARI AFFEDEBİLİRİZ AMA
Ben halkıma inanıyorum. Halkımın da bize şahsımda inandığına inanıyorum. Zira zaman herşeyin şahidi olacaktır. 10 yılda da şahidi olmuştur. Biz göreve geldiğimizde terör örgütünün başı neredeydi, mâlum. O günden bugüne gelinen süreç ortada. Biz bazı şeyleri herşeye rağmen göğüsledik. Örneğin benim siyasette bir ilkem vardır, siyaset riskdir, ekonomi de risktir ve herşeyden öte hayat da risktir. Bu süreç içerisinde biz şu andaki MİT Müsteşarım değil daha önceki müsteşarım Emre Bey döneminde biz ada görüşmelerini başlattık. Bugünlerin belki de bir ön hazırlığıydı. Bu konuları asla pazarlık konusu yapmadık. Ne milletimin bana verdiği böyle bir yetki var ne de benim ve arkadaşlarımızın adalet anlayışımızın böyle bir yaklaşımı sözkonusu olabilir. Biz kendi değer yargılarımızın içerisinde bizler devlete ait haklar konusunda af yetkisi kullanabiliriz. Kalkıp da şehitlerimizin veya herhangi maktülün affını sağlayamayız. Bu benim bireysel inancımdır. İnancımızdan gelen yapı da bunu gerektirir.
İMRALI'DA NEDEN BÜYÜK BİR BEDEL ÖDÜYORUZ?
Böyle ev hapsi falan asla söz konusu değildir. Biz İmralı'da niye bu kadar bedel ödüyoruz? Biz normal F tipine kalkıp da alacak olsak her gün orada toplu mitingler mi izleyeceğiz? Bu huzursuzluğumuzu daha da arttıracağı için bu bedeli ödüyoruz, ne kadar ağır olduğunu bile bile katlanıyoruz. Öyle 'al başkanlığı ver şunu' haşa! Bunu söyleyenler bizi iyi anlamamış. Biz kalkıp da parti tüzüğüne 'üç dönem milletvekilliği yapan 1 dönem ayrılır' ilkesini getirmezdik. Biz bu ülkede Cumhurbaşkanlığı millet seçsin diye milletin talebine cevap veren ilk partiyiz. Biz başkanlık sistemini niye konuştuk? Bunu Tayyip Erdoğan konuşmadı ki. Bunu sayın Demirel de konuştu, merhum Özal da hatta merhum Türkeş de konuştu. Türkeş kendi kitabında bu sistemini derinliğine incelemiş ve açıklamasını yapmıştı. Bunu ya okumuyorlar veyahutta bildikleri halde bilmemezlikten geliyorlar.
BİZ SİLAH DEĞİL SİYASET TELKİNİNİ YAPIYORUZ
Bu işi içeriden ve dışarıdan provoke etmek isteyen bazı mahfiller olabilir. Türkiye'nin bölgede huzurlu ve güçlü olmasını açık söyleyeyim kimse istemiyor. Güçlü bir Türkiye'nin nelere muktedir olabileceğini görüyorlar. Güçlü bir Türkiye'nin milli geliri düşük olan yerlere eli uzanacaktır. Biz eskiden alan eldik, şimdi veren olduk. Daha da vereceğiz. Biz askerimizle, polisimizle, istihbarat teşkilatımızla provokasyona karşı tüm tedbirleri alacağız. Silahların bırakılması diyorum, bırakılmaması sıkıntı doğurabilir. Silah değil siyaset. Buna doğru bir yaklaşımın telkinini yapıyoruz ve bunu da özellikle bekliyoruz.
ŞU ANDA IRAK HALKI MALİKİ GİBİ DÜŞÜNMÜYOR
Şu anda Irak'ın kendi içinde bütünlüğü yok. Maliki'yi tek başına bir güç olarak görmüyorum, Irak halkını tek başına güç olarak görüyorum. Irak halkı Türkiye'ye başbakanları gibi bakmıyor. Eğer Maliki gibi düşünürlerse bu Irak için büyük kayıp olur. Şu anda Irak halkı 2014'deki seçimleri bekliyor. Bir taraftan demokrasi diyorsun, öbür taraftan bu oyunların içerisine giriyorsun. Kısa bir süre önce Neçirvan Barzani buradaydı, kendisiyle görüştük, ciddi bir sıkıntının olduğunu söyledi. Aynı şekilde Şii kesimde de sıkıntılar var. Mukteda Es-Sadr çok ağır bir açıklama yaptı.
İRAN'IN TAKINDIĞI TAVRI KABULLENEMEYİZ
İran'ın Suriye konusunda takındığı tavrı kabullenmemiz mümkün değildir. Rusya ve Çin eğer buradaki gibi 'Biz Suriye'nin avukatı değiliz' noktasında sabit kademse inanıyorum ki, biz Suriye'de çözüme bir an önce gideriz. Bunun arkasından da Irak çözüm sürecine gider.Kuzey Irak niçin bizle sözleşme yapma zorunluluğunu hissetti. Maliki onlarla anlaşamadığı için bazı dayatmalar yapmaya başladı. Mazot vermedi, benzin vermedi vs. Kuzey Irak da o açığını bizimle kapama yoluna gitti. Bizim onlarla yapacağımız ticari sözleşmeyi engelleyici bir anayasa maddesi sözkonusu değildir.
SİLAHINI BURADA BIRAKIP DA GİDEBİLİRLER
Gidecek olan silahını nereye bırakırsa bıraksın, gömerse gömsün, bırakır gider. Aksi takdirde bu iş provokasyona çok hazırdır. Hazırlanacak yasal zeminler Anayasa hükümlerine aykırı olamaz. Bu işin muhatabı Hükümet'tir.
ELİ SİLAHSIZ İNSANA SİLAH SIKTIRMAYIZ
Oslo sürecinde mağdur aranıyorsa başta MİT Müsteşarımdır ardından biziz. Orada fatura bize kesilmek istendi. Orada olmayan şeyler varmış gibi gösterilirek birçok maniplasyonlar yapıldı. Şimdi yeniden bir Oslo süreci yaşamak ister misiniz derlerse ben buna müsaade etmem. Demek ki gurbette farklı böcekler devreye girebiliyorlar, farklı servisler yapılabiliyorlar. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Burada gerçekten ülkemizin sınırlarını geçeceklerse silahı bırakmak suretiyle bu mümkün. Silahı bıraktıktan sonra güvenlik güçlerimizin eli silahsız insana silah sıkması sözkonusu olamaz.
GÜNEYDOĞU İNSANI KENDİNİ BULACAKTIR
Ülkemin dışında sorun o ülkedir. İlla da Irak diye bir şey yok. Belki Suriye'ye, İran'a, Avrupa'ya gidecek. Bunu bilemem. Ben şunu biliyorum, ülkemin refahı, huzuru çok önemli. Biz bu noktada Güneydoğu'da ekonomik noktada patlamayı gerçekleştirdiğimiz anda hava değişecektir. Orada yaşayan benim Kürt kardeşim hayata başka bakacaktır. Onlar hayatı yaşayamadılar, istihdam noktasında olsun, gelir noktasında olsun. Bu insanlar kendini bulacaklar. Artık yeni bir hava Güneydoğu'da esmeye başlayacak. Ülkemin entelektüeli inanıyorum ki, bu süreci farklı değerlendirecek.
SİLAHLARIN SUSMASI DEĞİL BIRAKILMASI
Bazen 'silahların susması' deniyor. Susması değil, silahın bırakılması diyorum. Operasyonların durması, silah bırakılırsa olur. Ama senin sırtında silah, diyelim ki Kanas, Doçka diyelim ki oradan geçiyorsun. Güvenlik güçleri bunu gördüğünde ne yapacak, sessiz kalması mümkün değil, suç işler. Buna ne Anayasa ne de yasa mümkün değildir. Bunu değiştirmek için teklifle gelmek bir defa yasa bilmemezliktir.
YUNANİSTAN'DA PKK KAMPLARI DAĞITILDI
BDP'liler üç kez grup halinde İmralı'ya gittiler. Bu süreci takvimi olmaz. Temennim odur ki, 2013 içerisinde biz bu işi bitirelim. Biz sadece Irak değil Yunanistan'la görüşüyoruz, 'Siz de kamplar var' diyoruz. Biz orada yüksek düzeyde istişare yapıyoruz. Bu kadar önemli bir diplomatik ilişki içerisinde sizde hala benim ülkemi vuran veya vuracak olan teröristler yaşıyorsa bizim yaptığımız bu anlaşmanın hiçbir faydası yok. Onlar 'biz bu kampları dağıtacağız' dediler. Hakikatten dağıttıklarını öğrendik. 14 teröristi gözaltına aldılar sonra yargı serbest bıraktı. Biz sıkıştırmaya başladık. Bize 'hiç endişe etmeyin' dediler. Şimdi Yunanistan'ı bekliyoruz.
TERÖR KAZANMAZ DA KAZANDIRMAZ DA
Biz şu anda askerimiz, polisimiz, istihbaratımızla rehavetin içerisinde değiliz. Şu anda Güneydoğu'ya 4 tabur gidecekse 4 tabur gider, polisimiz güçlenmeye devam eder. Biz terörle mücadelede bir an olsun rehavete kapılamayız. Terör örgütleri şunu iyi bilmeli, terör kazanamaz ve kazandıramaz. Biz şehit veriyoruz eyvallah ama onlar da pisi pisine gidiyor. Terör olmasaydı benim Kürt kardeşim çok daha farklı kazanacaktı. Bütün bunlara rağmen yine de Kürt kardeşlerimin AK Parti'ye gönül vermesi sözkonusuysa bizim onlara verdiğimiz hizmetler sebebiyledir.
AKİLLER 7 BÖLGEDEN 7 KİŞİDEN OLUŞACAK
Ülkemde şu silah bırakma işlemi gerçekleştirmiş olduğu anda Türkiye sıçrayacaktır. Türkiye'nin sıçraması bölgelerde çok farklı bir geometrik karşılığını bulacaktır. Akiller süreci devam ediyor. Biz görüşeceğiz, 'ben de varım' diyorlarsa biz de eyvallah diyeceğiz. Ülkemizin 7 bölgesinden oluşan 7 kişiyle Akil İnsanlar kadrosu olacak. Bunlar belirleyici olmayacak. Bunların gayreti özellikle toplumsal algıyı oluşturmak, geliştirmek olacak. Toplumda karşılığı olan kişilerden oluşan Akil İnsanlar diyoruz. Akademi, medya, STK temsilcileri var. Bütün bunlardan oluşan bayanlar, erkekler var. Bu 7 kişiden bir kişi başkan, bir kişi başkan vekili, 1 kişi sekretaryayı yüklenecek. Akil İnsanlar çalışmasını 1 ay içerisinde bitirecekler. Bütün masraflarını karşılamak suretiyle çalışmayı yürüteceğiz.
TAMAM DEDİLER 6-7 AYDIR SESLERİ ÇIKMADI
Bu süreci ana muhalefetle değerlendirme gayreti içerisine girdik. Bundan 6-7 ay önce sayın Kılıçdaroğlu partiye ziyaretimize geldik. MHP randevu vermedi. Oturduk konuştuk, anlattık. Dedim ki MHP randevu vermiyorsa vermesin, gelin sayın Kılıçdaroğlu birlikte yapalım. 3 arkadaşla geldiler 3 tane de benim arkadaşım vardı. Hemen talimatları verip başlayalım dedim. Neleri yapacağız, yasaysa yasa dedik. Akif Hamaçebi aynen şunu söyledi 'Bu bir anda olmaz 1-2 ay bize müsaade edin'. Ondan sonra 6-7 ay geçti. Cemil Bey bana kısa bir süre önce dedi ki, 'uçakta beraberdik, kendisine dedim ki 1 kişi sen ver 1 kişi Başbakan versin, çalışma başlatsınlar'. Cemil Bey bana konuyu açtı. 'Tamam' dedim Beşir Bey'i görevlendirdim. O da sayın Loğoğlu'nu görevlendirmiş. Nasıl oldu sonra bize dönülmedi. Daha sonra 'bana bir öneri ile gelinmedi' dedi. Öneri getirilmez ki. Maalesef bu süreç o anlamda da gerçekleşmedi.
CHP VE MHP ANAYASA'DA HAZIRLIKSIZLAR
Biz baktık ki bunlar olmuyor. Yeni Anayasa'da biz CHP ve MHP'yi hazırlıksız gördük. CHP ile olursa olur, MHP zaten reddediyor. BDP ile Anayasa yapmamız mümkün değil, olsa olsa referanduma gitme yolunu açabiliriz. Referandum için 330'u parlamentodan çıkarmaya çalışırız. Ben inanıyorum ki, halkımız bu yeni Anayasa'ya gerekli desteği verecektir.
ÖCALAN'A VERDİĞİM VERECEĞİM BUDUR
Kimsenin hidayetinin kapalı olduğunu kimse söyleyemez. 11,5 metrekarelik bir odası var. Bu radyo meselesi karşısında ben Adalet Bakanıma dedim ki, 'Niye radyo, bunu televizyona dönüştürelim' dedik. Kendilerine 12 kanallı televizyon verdik. Kendisini hayata dahil ettik. Orada kendi takımını da izliyor Türkiye'yi de izliyor. Jimnastik noktasında haftada 3 gün dediler. Ben dedim ki 'Niye 3 gün, her gün 1 saat yapsın' dedim. Arkadaşlarıyla günaşırı görüşüyordu ben 'her gün 1'er saat yapsın' dedim. Bu oradaki insanın yaşam koşullarını değiştirmesi açısından önemlidir. Benim verdiğim vereceğim budur.
CHP DHKP/C ÖRGÜTÜ İLE ELELE OMUZ OMUZA
CHP su süreç içerisinde PKK'yı bir kenara koyarken DHKP/C ile elele, omuz omuza duruyor. CHP Lideri onları savunuyor. Şu anda biz kimlerle neyin nasıl mücadelesini verdiğimiz ortada. Ben şahsen bunların DHKP/C gibi bir örgütünü savunmasını anlamıyorum. Bu örgütün Adalet Bakanlığımıza ve parti genel merkezine yaptığı saldırı ortada. Kalkıp da bize bir 'geçmiş olsun' dememişlerdir.
BAZI YERLEDE ADAY BAZILARINDA PARTİ ÖNDE
Seçimlerin atmosferi çok farklıdır. Şu anda Türkiye çok farklı bir seçim atmosferini yaşıyor. Bir defa yerel seçimlerle genel seçimlerin atmosferini birbirine karıştırmamalıyız. İkisi de çok farklı. Genel seçimler daha belirleyicidir. Yerel seçimlerde kişiler önemli rol oynar. Vatandaş orada adaya oy veriyor, genel seçimlerde partiye oy veriyor. Böyle bir şey çok çıplaklığıyla ortada. Kamuoyu araştırmalarında çok yoğunuz, hala devam ediyor. Bazı yerlerde partimiz adayımızın önünde, bazı yerlerde aday partimizin önünde. Bazı yerlerde CHP'nin oyu düşük ama adayının oyu gayet iyi. Bazı yerlerde partinin onlardan yüksek. Bunlar her parti için var.
ADAY TESPİTLERİNDE DİKKATLİ OLACAĞIZ
Biz yerel seçimde yüzde 39,4 gibi oy aldık genel seçimlerde yüzde 50'ye çıktık. Burada yapmamız gereken aday tespitlerinde çok dikkatli olacağız. Bazı bakanlarımız aday olamaz diyemem. Gerek ana muhalefet ve gerekse MHP'nin Büyükşehirler Yasası ile yaptıkları açıklamaları ülkemin geleceği açısından çok karamsar buluyorum. Büyükşehir Belediye Yasası müdernleşme adımlarının imar ve geleceğin planlaması olarak görüyorum. Ben büyükşehirleri çevrenin merkezleşmesi veya merkeze yaklaşması olarak görüyorum.
UMULMADIK İMAR MÜSAADESİ VERDİLER
Antalya gibi güzel bir şehirde sahiller büyük oranda beldeydiler. Bir suç duyurusu gibi olmasın ama ufak tefek bazı belediyenin çıkarları karşısında umulmadık imar müsaadeleri veriliyor. O denizler ne oluyor, kirleniyor. Biz buna Kültür Bakanlığı ile müdahale ettik.
MHP SİYASİ DEĞİL ETNİK MÜCADELE VERİYOR
Bunlar tarih falan bilmiyorlar. Cumhuriyet'e savaş açmak derken. Bir defa önce dünyaya bakalım. Gelişmiş ve güçlü ülkelerde eyalet korkusu yoktur. Tam aksine güçlü ülkelerde eyalet yapılanmaları süratle kalkınmayı getirir. Bu güçlenme alametidir. Bizim kendi tarihimize, Osmanlıya baktığımızda o güçlü Osmanlı'da Lazistan, Kürdistan eyaleti var. Niye Osmanlı güçlü. Osmanlı hiç çekinmiyor. Ben MHP'ye endişe ile bakıyorum. MHP bir taraftan Osmanlıyız diyecek, öbür taraftan Osmanlı'nın bu devlet yapısındaki yaklaşım tarzını görmemezlikten gelecek. MHP Büyükşehirlere bu yüzden karşı çıkıyor? Acaba farklı etnik bir unsur burada kazanır mı? E gir sen kazan? Sen de etnik mücadele veriyorsun, siyasi mücadele vermiyorsun.
GÜLÇÜ TÜRKİYE EYALET SİSTEMİNDEN KORKMAMALI
Biz 81 vilayetin 78'inde milletvekili çıkarmışız, 81'inde belediye başkanlarımız var. Eyaletlerde endişe içerisine girmeye gerek yok. Güçlü bir Türkiye asla eyalet sisteminden korkmamalıdır. Üniter yapı bununla alakalı bir şey değil. Siz eyalet sisteminde de üniter yapıyı muhafaza edebilirsiniz.
OSMANLI'NIN HOŞGÖRÜSÜNÜ YAKALAYAMADIK
Demokraside ve özellikle ekonomik kalkınmada güçlü bir Türkiye'den bahsediyorum. Bunlara biz Osmanlı'daki yaklaşımı da ilave edebiliriz. Biz Osmanlı'da özellikle azınlıklar, eyaletler sistemi konusunda o hoşgörüyü biz hâlâ yakalayabilmiş değiliz. Belediyeyi kabul ediyorsun da, seçilmiş valiyi neden kabul etmiyorsun?
EYALET SİSTEMİNİ ŞU AN İÇİN SÖYLEMİYORUZ
Şu anda Almanya'daki sisteme baktığımızda coğrafi bölgenin adını koyuyor. Biz de olaya bu şekilde yaklaşabiliriz. Şu anda böyle olsun noktasında söylemiyorum. Böyle bir yaklaşım tarzı güçlü bir Türkiye için faydalı olabilir. Bunu şu an için söylemiyorum. Şu anda bize şu andaki yapı önemlidir. Kontrol mekanizmaları önemlidir.
O PARALARIN TURŞUSUNU MU KURACAKSIN?
Bazı valilerimiz gücenmesin. Kendilerine gelen parayı alıp bankaya koyuyor. Sanki turşusunu kuracak. Kardeşim biz bu parayı niye gönderiyoruz? Okula, hastaneye destek ver diye. Bu bütçelerde çok farklı planlama içerisine girdik.
BUNU AK PARTİ YAPSAYDI KIYAMET KOPARDI
Afyon'daki konuyu bütün içeriğiyle bilmiyorum. Afyon Valisi mi böyle bir şey yaptı? Acaba nedir? Bilmediğim için değerlendirme yapmam doğru olmaz. Kadıköy'de CHP belediyesi belli saatlerden sonra alkollü mekânları kapatma, içki satışlarını yasaklamak gibi bir karar almış. Yaptığı iş bana göre doğrudur. Ama medyada bu konuyla ilgili konuşmadı. Ama bunu AK Parti yapmış olsaydı kıyamet kopardı. Biz şöyle tanımlanıyoruz 'Tayyip Erdoğan alkol almaz, aile olarak böyle bir şeye karşı. AK Parti'nin yöneticelirin alkolle işi gücü yok'. Bazıları bunu anlamamakta direniyorlar.
ALKOLİK DEĞİL TEKNOLOJİK GENÇLİK İSTİYORUZ
Biz Anayasa'nın amir hükmünü yerine getirmek için alkolle ilgili bir adımı attığımızda suçlanıyoruz. Şu anda okulların yanlarına kadar geldiler. Şu anda Yeşilay'ı destekliyorum. Çok ciddi bir STK faaliyeti olarak bu işin başını alın çekin diyorum. Biz alkolik, uyuşturucu ve tinerci bir nesil mi yetiştireceğiz; yoksa teknoloji ile içiçe kitabı elinde tutan bir nesil mi yetiştireceğiz? Sportmen, ilim ve sanatla uğraşan bir gençlik istiyoruz. Bu da bizim anayasamızın amir hükmü. Yaptığımız iş bu.
İzmir'de Diyanet İşleri Başkanımıza karşı çok büyük bir haksızlık yapıldı. Diyanet İşleri Başkanı İzmir'e irfan sahibi birisini atıyoruz dedi. Burada atadığı müftünün tanımını yapıyor. İlim erbabı olmak başka şeydir, irfan sahibi olmak başka bir şey. Alim olabilirsiniz ama arif olamazsınız. Diyanet İşleri Başkanı 'Ben size hem alim hem arif bir insan atıyorum' diyor. Buradan birşeyler çıkarma gayreti çok yanlış. İzmir halkı oraya atanan müftüden mutluluk duyacaktır. Burada kendisine teşekkür etmemiz gerekirken bazı gazeteler hakaret telakki ediyor. CHP herşeyden bir şey çıkarmaya gayret eder ama kimse buna inanmıyor artık.