Başbakan Davutoğlu Ortak Yayında Soruları Yanıtladı
Davutoğlu: (3) "Öyle derin yapılar var ki bunlar bu meselenin (çözüm süreci) çözülmesini istemiyorlar.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Öyle derin yapılar var ki bunlar bu meselenin (çözüm süreci) çözülmesini istemiyorlar. Bazen 'Gezi' diyorlar istemiyorlar, bazen başka şeyler diyorlar istemiyorlar. Şimdi de ' Kobani' diyerek bahane ediyorlar. En başından dedik. Kobani önemli. O konuda her türlü hesabı vermeye, varsa sorulara cevap vermeye hazırım. Kobani'de akan kanın tek bir zerresinde bizim elimiz yoktur. Tek bir damla kanda ne Türkiye'nin ne Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ne de bizim birimlerimizin eli yoktur. Bu açık bir iftiradır" dedi.
Davutoğlu, KONTV'de 45 bölgesel ve yerel kanalın ortak yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Kanal Urfa televizyonundan Ferhat Özer, Suriye'deki olaylardan en çok etkilenen şehirlerden birisinin Şanlıurfa olduğunu belirterek, son dönemde bölgedeki gelişmelerle ilgili çeşitli kesimlerden yapılan açıklamalara değindi. Özer'in, "Bu olaylar çözüm sürecini etkileyecek mi" sorusuna karşılık Davutoğlu, hükümetin kurulmasının hemen ardından çözüm sürecini en önemli mesele olarak ilan ettiklerini hatırlattı.
Hükümet programının 1 Eylül'de okuduğunu anımsatan Davutoğlu, programında çözüm sürecinin ne kadar yer aldığının herkes tarafından bilindiğini söyledi.
Davutoğlu, 3 Eylül'de daha güvenoyu almamış bir hükümetin başbakanı olarak ilk toplantıya çözüm süreci mekanizmasını kurarak başladıklarını anlattı.
Çözüm süreci mekanizması toplantısını o zaman kurduklarını dile getiren Davutoğlu, haziran ayında da yasasını çıkardıklarını ve bunu ilan ettiklerini hatırlattı.
Davutoğlu, o mekanizmada herkese görevler verdiklerine işaret ederek, MİT Müsteşarının, Başbakan Yardımcıları ile İçişleri ve Adalet bakanlarının ne yapacağının tek tek belli olduğunu aktardı.
-"Kobani'deki olaylar hepimizin yüreğini yakan olaylardır"-
Yol haritasında tüm detaylarıyla kendi iradelerini ortaya koyduklarını kaydeden Davutoğlu, "Sonra Kobani'deki olaylar o gün de vardı. Kobani'deki olaylar yeni başladı. Çözüm süreci 2 yıldır var. Kobani'deki olaylar hepimizin yüreğini yakan olaylardır. Türkiye elinden gelini yapmıştır. Bunu ayrıca ele alacağım. Çözüm süreci bizim irademizle yürüyen bir şey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ve buradaki tarafların. Hemen sonra tezkere hazırlıkları yapılırken ki tezkere Kobani'deki kardeşlerimize yardım etmek üzere çıkarılmış bir tezkere. Aynı gün Bakanlar Kurulu kararı çıkardık. Görevleri tanımladık ve şunu söyledik, burada net olarak bir mekanizma artık kararnameye bağlandı. Bu arada Sırrı Süreyya Önderler, diğerleri gittiler geldiler, onlarla da görüştüm" diye konuştu.
-"Kobani ile Telabyad'ı, diğer yerleri ayırt ediyor değiliz"-
Davutoğlu, 1 Ekim'de Başbakanlık'ta Selahattin Demirtaş ile görüştüğünü anımsatarak, şöyle devam etti:
"Kendisine de çok açık bir şekilde söyledim. Bizim irademiz açıktır. Sizin bu anlamda muhatap olarak nasıl bir planlama ile karşı karşıya olduğumuzu biliyorsunuz. Yol haritası da belli. Bundan sonra çözüm sürecini hızlandıracağız. Hızlandırmaktan kasıt nedir? Zaten biz demokratik haklar anlamında büyük reformlar yapmışız, belli reformları daha hayata geçireceğiz. Bir taraftan da bize daha 2013'ün başında söz verilmiş olan örgütün silahlı unsurlarının Türkiye sınırına çıkması, sürecin başlaması lazım. Şimdi çözüm sürecine inanırsak hep beraber yürürüz. Ama bir taraf 'çözüm sürecini şimdilik idare edeyim, istediğimi elde edeyim, söz verdiğim şeyleri de yapmayayım' demeye başladı mı iyi niyet ortadan kalkar. Kendisine orada da söyledim. Kobani'ye ne yardım yapılacaksa konuşmaya hazırız. Bunu yapalım çünkü biz Kobani ile Telabyad'ı, diğer yerleri ayırt ediyor değiliz. Kendisi de bundan memnun oldu. Çıktığı zaman da 'çok olumlu bir görüşme yaptık' dedi. Değil mi? Çok olumlu bir görüşme. Bu konuyu müzakere eden heyetler arasında da çok pozitif bir atmosfer vardı. Ben de son derece olumlu açıklamalar yaptım. Toplumda genel olumlu bir atmosfer oluştu."
-"Kimse buna 'tesadüf' demesin"-
"Peki ne oldu da o günlerde de vardı Kobani'deki olaylar. Demirtaş bana geldiğinde de vardı. 'Çok olumlu bir görüşme yaptık, çözüm süreci ilerliyor' dediği gün de vardı. Ne oldu da bayramın 3. günü, millet bayram yaparken... Sanki Kobani yangınının sebebi Türkiye'ymiş gibi, sanki Türkiye'de büyük bir kargaşa, huzursuzluk varmış gibi 200 bin kardeşimizi almışız ülkemize. Gerekirse yine alacağız. Bunu borçlandırmak için söylüyor değilim. Ne oldu da birden düğmeye basmış gibi" ifadelerini kullanan Davutoğlu, kimsenin buna "tesadüf" dememesi gerektiğini vurguladı.
Davutoğlu, ellerinde bilgi olduğunu, kimlerin hangi ilden hangi ile taşındıklarını ve vandalizmin nasıl yapıldığını bildiklerine işaret etti.
Bunların planlanmış şeyler olduğunu dile getiren Davutoğlu, irade vaktinin geldiğini belirtti. Çözüm sürecine bağlı ve sadık olduklarını, yürümeye devam edeceklerini kaydeden Davutoğlu, "(Tekrar toparlanabilir) diyordu. Bozan kendileri. Bunu çığrından çıkaran kendileri. O gün de söyledim kendisine. Kamu düzeni ile çözüm sürecini alternatif göstermeyin. Çözüm süreci var diye birilerinin kamu düzenini bozmasını mazur göreceğimizi zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Bazı şehirlerin kenarlarında neler yapıldığını biliyoruz. Bunlar yapılmasın. Bize gelen cevap şuydu. 'Merak etmeyin, bunların hepsi kaldırılacak'. İşte yol haritasının birinci adımı buydu ve bunda mutabık kalmıştık. Mutabık kaldığımız husus, bütün illegal faaliyetler, şehirlerin etrafında ve diğer yerlerde kaldırılacak. Bunda mutabık kaldık. Bırakın bunu yerine getirmeyi, aynen 'çekileceğiz' deyip çekilmeyi durdukları gibi, şehirlerin içinde yangın çıkardılar. Taşıma terörize gruplarla bir ilden diğerine bir çok yerde yangın çıkardılar. Kimse bunu bir anlık olarak yansıtmasın" değerlendirmesinde bulundu.
-"Kimse 'yol haritasını bilmiyoruz' demesin"-
Davutoğlu, halkın yaşananları çok iyi gördüğünü vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bakın bu neye benziyor bu biliyor musunuz? 'PKK'nın içinde bir PKK mı var derin PKK mı' sorunuzun da anlamı. Bizimle müzakere edenlerin yani HDP'lilerin hem siyasi kanaat, hem İmralı'daki yapılan görüşmeler bağlamında o zaman sormamız gereken bir durum var. Bize verilen sözler var. Kamu düzeninin gereği yapılacak ve bütün illegal faaliyetler durdurulacak. Sonra da bizim atacağımız adımlar var. Yol haritası konuşulmamış değil. Kimse 'yol haritasını bilmiyoruz' demesin. Herkes biliyor. Ne yapılmasını gerektiğini biliyor. Ama 'çekileceğim' dedikten sonra niye çekilmedi geçen sene? Çünkü Gezi olayları patlak verdi."
Bu olayların arkasının çok iyi görülmesi gerektiğine dikkati çeken Davutoğlu, "Öyle Kobani falan değil mesele. Hiç bunu şey yapmasınlar. Kimse bu halkı da bizi de tabirimi mazur görün enayi, durumu anlamayan bir durumda görmesinler" dedi.
Davutoğlu, geçen sene nevruzdan birkaç gün önce Diyarbakır'da bulunduğunu ve konferans verdiğini hatırlattı. Nevruz'da da Sırrı Süreyya Önder'in bir mesaj okuduğunu belirten Davutoğlu, her şeyin yolunda olduğunu ve atılacak adımların da belli olduğunu anlattı.
-"Bir taşla kaç kuş vurdular"-
IMF'ye borcunu ödemiş Türkiye'de mayıs ayında birden düğmeye basılarak, Gezi olaylarının başladığını kaydeden Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Gerekçe o zaman ağaçtı, vesaire. Bir tek ağacın bir tek dalı bile benim için kutsaldır. Onu önemsiz gördüğüm için değil. Zaten ağaçlar yıkılmadı, yok edilmedi, taşındı. O ayrı bir tartışma. Ama bu konu bahane edilerek Gezi olayları başlatıldı. Bir taşla kaç kuş vurdular bakın. Gezi olaylarından sonra geri çekilme durduruldu. Hala o söz yerine getirilmedi. Ayrıca, Türkiye bir sıkıntıya sokulmak istendi. Sebep ne biliyor musunuz? Aynen 2007 cumhurbaşkanlığı seçimi gibi. Dışardan ve içerden bu mihraklar, derin yapılar ya da başka yapılar. Türkiye'yi 3 seçimin beklediğini görüyorlardı. Mahalli seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimi, genel seçimler. Türkiye destabilize etmeye çalıştılar, olmadı. Çünkü cumhurbaşkanımız o zaman başbakan olarak güçlü bir liderlik gösterdi. Hepimiz, AK Parti kadrosu ve hükümet olarak sağlam durduk."
Davutoğlu, geçen yıl 30 Eylül'de büyük bir demokratikleşme paketi açıkladıklarını belirterek, çözüm sürecine momentum katan devrim niteliğinde birçok adımlar attıklarını aktardı.
Kasım ayında da Barzani'nin Diyarbakır'a geldiğini ve yarı Türkçe yarı Kürtçe konuştuğunu dile getiren Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da başbakan olarak bölgeye gittiğini ve müthiş bir hava estiğini söyledi.
-"17 Aralık'ta yine çözüm süreci hedef edildi"-
Davutoğlu, arkasından 17 Aralık'ın yaşandığını bildirerek, şunları kaydetti:
"Tekrar bahane üretildi. Bu sefer bir başka tuzak kuruldu. Mesele çözüm sürecini yok etmek. Çözüm süreci yok edilerek kardeş kavgası başlarsa önce hükümet, sonra AK Parti ve tabii Türkiye türbülansa girsin. Bunu yapanlar şunu da biliyor. KCK'dan bahsettiniz. Paralel yapı olarak 17 Aralık'ta düğmeye basanlar geçmişte KCK operasyonlarını yapanlardı. Şimdi aynı noktadalar. İkisi de hükümeti hedef ediniyorlar. KCK operasyonlarını bir insan hakları ihlali olarak görenler veya hukuksuz tutuklama gibi... 17 Aralık'ta yine çözüm süreci hedef edildi. Çözüm süreci birilerini rahatsız ediyor. Herkesin bunu görmesi lazım. Özellikle bölgedeki kardeşlerimin görmesi lazım. Rahatsız ediyor. Gezi olaylarının sebeplerinden biri çözüm sürecini yok etmekti ve nitekim örgüt verdiği sözü tutmayıp, çekilmeyi durdurarak yavaşlattı. 17 Aralık'ta bütün bu çözüm sürecine momentum kazandırmayı da engellediler."
-"Bakanlar Kurulu olarak TBMM'nin iradesini yansıttık"-
Mart ayında yerel seçimlerin yapıldığını hatırlatan Davutoğlu, hesaplananın olmadığını ve seçimleri kazandıklarına dikkati çekti.
Davutoğlu, cumhurbaşkanı seçimi öncesinde de provokasyonların olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
"Bu provokasyonlar da tutmadı. Yeni bir hükümet kurulmuş. Yeni hükümetin başbakanı olarak da kongrede sayın cumhurbaşkanımız genel başkanlığını bana devrederken kendisi 'en önemli projemiz çözüm sürecidir' dedi. Ben de 'çözüm süreci bize tarihin emanetidir, bunun gereğini yapacağız' dedim. En tepede biz cumhurbaşkanı ve başbakan olarak kendimizi çözüm sürecine bağladığımızı ilan ettik. Hemen de eyleme geçtik. İlk defa yasal zemin kazandı çözüm süreci haziranda çıkan yasayla. Yeni çıkardığımız Bakanlar Kurulu kararıyla. Hep bunu diyorlardı, 'yasal zemin yok' diyorlardı. Yasal zemin kazandırdık. Peki ne istiyorsunuz? Yasal zemin kazandırdıktan sonra yapacağımız şey artık kimse çözüm sürecindeki görüşmeler dolayısıyla suçlanamaz. TBMM yasa çıkardı. Bu da bizim çözüm sürecinde söz verdiğimiz ve 'yapacağız' dediğimiz bir adımdı. Herkes kendini bağladı. TBMM bağladı bu yasayı çıkarmakla. Biz de Bakanlar Kurulu olarak TBMM'nin iradesini yansıttık."
-"Kobani'de akan kanın tek bir zerresinde bizim elimiz yoktur"-
"Bakanlar Kurulu kararından bir hafta sonra bu olayları çıkarmanın sebebi ne" diye soran Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Yine aynı sebep. Birileri çözüm sürecinden rahatsız oluyor. Çünkü biliyorlar ki çözüm süreci başarıya ulaşırsa Türkiye'nin ayağındaki pranga gidecek, büyük bir ağırlık gidecek, tabiri caizse take off uçuş noktasına geçeceğiz. Kürtlerin de en önemli kazanımlarından birisi olarak tam bir başarı hikayesi doğacak. Şunu bana, Demirtaş doğru söylüyor benden rivayetle. Bana sordu. Kürtlerin devleti kim diye? Kürtlerin devleti Türkiye Cumhuriyeti devletidir, biziz. Dışardaki Kürtlerin hamisi de biziz gerekiyorsa. Bunu da en iyi Sayın Barzani bilir Kuzey Irak'ta. Eğer Türkiye'nin onlara verdiği destek olmamış olsaydı acaba son 7-8 ayı geçirebilirler miydi? Çünkü birbirimize güveniyoruz. Mesut Barzani ile karşılıklı bir güven ilişkisi doğunca, 3 sene önce öyle değildi, bu güven ilişkisi doğunca biz gereğini yaptık o da gereğini yaptı. Aramızdaki dostluk, stratejik ortak geleceğe yöneldi."
Başbakan Davutoğlu, şunları ifade etti:
"Öyle derin yapılar var ki bunlar bu meselenin çözülmesini istemiyorlar. Bazen 'Gezi' diyorlar istemiyorlar, bazen başka şeyler diyorlar istemiyorlar. Şimdi de 'Kobani' diyerek bahane ediyorlar. Onun için en başından dedik. Kobani önemli. O konuda her türlü hesabı vermeye, varsa sorulara cevap vermeye hazırım. Kobani'de akan kanın tek bir zerresinde bizim elimiz yoktur. Tek bir damla kanda ne Türkiye'nin ne Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ne de bizim birimlerimizin eli yoktur. Bu açık bir iftiradır. Onu her zaman söyleriz. Ama bırakın çözüm süreci devam etsin. Bu proje başarıya ulaşsın. Ama yaptıkları şey ne oldu? Vandalizm, eşkıyalık, terörle bir yeni konteks çıkarmaya çalıştılar. Onların hesabı ne olursa olsun millet görüyor. İnşallah hep beraber bu tuzağı bozacağız."
- Ankara