Haberler
İsrail ve Hizbullah ateşkese çok yakın: 36 saat içinde ilan edecekler

Savaşın bitmesine saatler kaldı! Ateşkes artık çok yakın

Kreş tartışmasında CHP'li Başarır ağzını fena bozdu: Tweet bu kadar, geri zekalı

CHP'li Başarır ağzını fena bozdu! Varank'ın yanıtı ise daha bomba

Naci Görür'den Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

Başbakan Davutoğlu, Gazetecilerin Sorularını Yanıtladı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Davutoğlu: (9) "Bu yolsuzluk dosyaları 17 Aralık'ta tam da 30 Mart seçimlerinden 3 ay öncesine kadar niye bekletildi?

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Yolsuzluk dosyaları 17 Aralık'ta tam da 30 Mart seçimlerinden 3 ay öncesine kadar niye bekletildi? Niye bir dinamit gibi toplanıp, dinamit etkisi yapsın diye toplumun ortasına atıldı?" dedi.

Başbakan Davutoğlu, TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör'ün moderatörlüğünde gerçekleşen özel yayında yaptığı konuşmada, yolsuzluklar konusunda en net mesajları AK Parti'nin 1. Olağanüstü Kongresi'nde verdiklerini ve yolsuzluklara asla tolerans göstermeyeceklerini belirterek, şunları kaydetti:

"Ama bu yolsuzluk dosyaları 17 Aralık'ta tam da 30 Mart seçimlerinden 3 ay öncesine kadar niye bekletildi. Niye bir dinamit gibi toplanıp, dinamit etkisi yapsın diye toplumun ortasına atıldı? Onların istedikleri gibi hani 'dönemin Başbakanı' diye Sayın Cumhurbaşkanımıza atıfta bulundular ya, o olsaydı ve 1 Ocak'ta bir koalisyon hükümeti, bir geçiş hükümeti kurulsaydı şu anda Türkiye nerede olurdu? Onlara bu iktidara bırakırlar mıydı? Bu çeteler bir piyon. Bu paralel devlet bir piyon. Onlara da bırakmazlar bu iktidarı. Onlar üzerinden Türkiye'yi türbülansa sokacaklardı ve dizlerinin üstüne oturtmaya çalışacaklardı. Türkiye ve biz, AK Parti'nin gücü burada, öylesine onların bürokraside networku kuvvetliyse bizim de halk içinde... AK Parti üyelerinin toplamı, seçmenlerin yüzde 17,5'i."

AK Parti'nin milyonlarca insanı meydanlarda topladığını aktaran Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Konya'da gözüm yaşardı. Oy vermeye gittiğimde bir dede iki bastonuyla, eğilmiş bir şekilde merdiven çıkıp sandığa varmaya çalışıyordu. Elinden tutum. Biz o insanın, o 93 yaşındaki dedenin hukukunu çiğnetir miyiz? O dedenin hukukunu çiğnemek isteyen birisi nerede oturursa otursun ister Pensilvanya'da, ister başka bir yerde. O dedenin hukukunun emanetini biz devralmışız, bunu birine verir miyiz? Sonra ben o dedenin yüzüne, belki bir daha seçime kadar ya yaşar ya yaşamaz, nasıl çıkıp hesap veririz ahirette? Siyaset yapmak isteyen çıkartacak. Üniformasını çıkartacak askerse, polisse üniformasını çıkartacak, din adamıysa dini kisvesini, çıkacak meydana 'Ben şöyle bir Türkiye için' diyecek. Bize desinler, siyaset meydanında desinler, emin olun hiçbir şey demem. Dese ki bunlar 'Tevhid Selam diye bir örgüt, ben daha iyi bir örgütle bu ülkeyi şuraya götürürüm', çıksın söylesin ama bürokrasi üzerinden bizim emrimizdeki bürokrasi üzerinden, bizim talimatımızla hareket etmesi gereken emniyet müdürleri üzerinden, bizim talimatımızla yönetilmesi gereken bir asayiş düzeni üzerinden devlete karşı, bir devleti idare edenlere karşı bir soruşturma yürütüp, kendince bizim üzerimizde bir oyunla aslında Türkiye üzerinde oyun oynamaya kalkarsa, yargıda birileri de bunlarla paralel hareket ederse biz o linki keseriz. Şimdi operasyonlarla yapılan şey, temel itibariyle bu irtibatın koparılmasıdır."

"Ben başbakanlığımı yaparım, cumhurbaşkanı cumhurbaşkanlığını"

Adli yıl açılış törenine gitmemeleri ve kendisi hakkında "emanetçi başbakan" gibi ifadeler konusuna da değinen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Türkiye'de kurumsal işleyiş vardır. Ben başbakanlığımı yaparım, cumhurbaşkanı cumhurbaşkanlığını. Ne emanetçi psikolojisiyle yaparız bu görevleri ne de birbirimizle fırsat arayanlara fırsat veririz. Böyle bir şey olmaz. Kimse bunu beklemesin. Yani bu senaryoyu bekleyenler var ama şunu da ifade ediyorum. Cumhurbaşkanımıza saygı gösterilmeyen bir yerde biz olmayız. Cumhurbaşkanlığı makamı bir kişiye saygı gösterilen yer değil, bir halkın ortak iradesine saygı gösterilen makamdır. Cumhurbaşkanımızın makamına bir yerde saygı gösterilmezse ben Başbakan olarak orada bulunmam. Bunu herkes net bilmeli ama akşamleyin Yargıtay Adli Yıl Resepsiyonu'na katıldık. Burada da şu mesajı vermek için katıldık. Bizim meselemiz yargı camiasıyla değil. Bizim meselemiz Türkiye'deki o gerçekten taşrada değişik yerlerde kan ter içinde, bu halka adalet dağıtan, o anlı öpülesi eğer gençlerse, bizim yaşlarımızdaysa kucaklanması gereken hakimlerimizle, savcılarımızla değil. Biz onlara güveniyoruz. Onların ihtiyaçları neyse karşılanır. Onların daha özgür karar verebilmeleri için ne gerekiyorsa yapılır. Bu konuda da yürütme yargıya herhangi bir baskı uygulamaz. Yürütmenin şu andaki başındaki, bu temsil emanetini almış kişi olarak söylüyorum. Hiçbir şekilde yürütmeden yargıya baskı gelmez ama yargı içinde bir grup çıkıp yargının diğer kesimine baskı kurmak için örgütlenirse, sonra da topluca yürütmeyi ve yasamayı Demokles'in kılıcı gibi kontrol altına alırım derse buna da pabuç bırakmayız. Bunun için ümit ediyorum 12 Ekim'deki HSYK seçimleri inşallah yargı mensuplarımızın o temiz vicdanlarının sonucunda bir kararla, hepimizi rahatlatan bir sonuç ortaya çıkar."

"AK Partili bir HSYK olsun demiyoruz"

HSYK'da yalnızca bir grup olmasını istemediklerini kaydeden Davutoğlu, "AK Partili bir HSYK olsun demiyoruz, aksini söylüyorum. Gördüğümde o platformdan, belki başka platformlar da var, onlar da randevu isterse onlara da verirdim. Hepsiyle konuşurum ama sosyal demokrat görüşlü, farklı siyasi akımlara mensup, aralarında Alevisi, Sünnisi olan o toplumu görünce ümitlendim. Toplumda ne renk varsa gelsin ama hükmünü verirken o renkleri yansıtamaz o hükme. Hükmünü verirken tamamen vicdanıyla verecek. Mezhebini unutacak, dini kimliğini o anlamda unutacak, etnik kimliğini unutacak, insan olarak bir başka insan hakkında hüküm verecek ama yargıyı toptan idare etmek, birlikte idare ederken rengin hepsinin olması lazım. HSYK böyle bir yapıyla olmaz da tek renkte olursa işte o zaman tuzun kokması olur. Siyasette problem olursa biz yargıya başvuracağız, ekonomide problem olursa yargıya başvuracağız. Peki yargıda problem olursa nereye gideceğiz? Onun için herkesin başını iki elinin arasına alıp ben nasıl bir Türkiye özlemi içindeyim, nasıl bütün vatandaşların güven içinde olacağı bir ülkeyi kurabilirim diye düşünmesi, özellikle de muhakemelerine güvendiğimiz yargı mensuplarının bizi 13 Ekim'de yeni krize değil aksine yeni bir ufka taşımaları lazım. Biz yeni Türkiye için yeni hakimlere güveniyoruz, savcılara güveniyoruz. Onların anlayışlarına güveniyoruz" şeklinde konuştu.

"İnsan kaynağının yeniden inşası için eğitim yapımızın güçlenmesi lazım"

Davutoğlu, konuşmasının son bölümünü eğitime ayırdı. Ekonomide ikinci atılımı hedeflediklerini ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bizim doğalgazımız, petrolümüz yok ama insanımız var. Her şeyden daha kıymetli insan. İkincisi de cari açığı ve enerji açığını ortadan kaldıracak şekilde coğrafyamızı Kuzey Irak'taki petrolü getirmek de dahil olmak üzere etkin kullanmamız lazım. İnsan kaynağının katma değerini artırmak demek eğitime yatırım yapmak demek. Onun için özellikle programın o kısmına bakmanızı rica ederim, bizzat ilgilenerek, 'Özellikle bunu koymanızı istiyorum' dediğim bir bölümdür, kongrede de bunun üzerinde durdum. İnsan kaynağının yeniden inşası için eğitim yapımızın güçlenmesi lazım. Muazzam bir değişim yaşandı eğitimde. Her yerde çok geniş arazilerde üniversiteler kuruldu. 177 üniversitemiz var. Biz iktidara geldiğimizde 75 veya 76'ydı."

Üniversite sayısındaki niceliksel artışı niteliksel devrime dönüştürmeyi hedeflediklerini kaydeden Davutoğlu, "Niteliksel devrimin de esası öğretim üyesidir ve öğretmendir. Bana en kötü okulu verin, iyi bir öğretmen verin size mükemmel talebeler çıkartırız" diye konuştu.

Öğretmen ve öğretim üyesi niteliğinin artırılmasını hedeflediklerini belirten Davutoğlu, maaşların ve özlük hakları açısından bu mesleklerin cazip hale getirilmesi gerektiğini ifade etti. Davutoğlu, bu konuda Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile görüştüklerini kaydederek, "1 Ekim'de ilk atacağımız adımlardan birisi üniversite öğretim üyelerimizin özlük hakları veya hayat şartlarını düzeltecek her türlü tedbiri almak" dedi.

Yükseköğretimin yeniden yapılanması konusunu da meseleleri içeriden bilen bir öğretim üyesi olarak, ilk mesele olarak ele alacağını kaydeden Davutoğlu, bu konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de görüştüğünü, devrimsel mahiyette çalışmalar yapmaya niyetli olduklarını bildirdi.

- İstanbul

Kaynak: AA / Politika
title