Başbakan Davutoğlu, Gazetecilerin Sorularını Yanıtladı
Davutoğlu: (8) "(HSYK seçimleri) Söz konusu olan bizim bekamız veya siyasi iktidarımız değil, söz konusu olan, milli iradenin bekası ve milli iradeye dayalı devletin yapısının sürmesi" "Burada hedef alınan ne sadece Sayın Erdoğan'dır, ne MİT Müsteşarı'dır ne şudur ne budur, burada hedef alınan Türkiye'nin.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, HSYK seçimleri konusuna değinirken "Söz konusu olan bizim bekamız veya siyasi iktidarımız değil, söz konusu olan, milli iradenin bekası ve milli iradeye dayalı devletin yapısının sürmesi" dedi.
Başbakan Davutoğlu, TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör'ün moderatörlüğünde gerçekleşen özel yayında yaptığı konuşmada, HSYK seçimlerine de değildi.
HSYK seçimlerinin 2010 referandumunun sonuçlarından biri olduğunu belirten Davutoğlu, şöyle dedi:
"Hepimiz cansiperane bu 2010 referandumunu savunduk. Neden? Çünkü yargıda bir elit tabaka içinde dönüyordu bütün şeyler ve yargının geniş kitleleri buna katılamıyorlardı, seçimlere, yapılanmaya. Biz istedik ki herkes seçime girsin ve yargı mensupları bir toplumun en saygın mensuplarıdır, en doğru hükmedecek muhakeme kabiliyeti en yüksek insanlardır, en doğru insanları seçerler, HSYK toplumun bütün renklerini barındırır, daha önceki yapının aksine. Bu iyi niyetle yapılan bir referandumdu. Ne oldu? Anayasa Mahkemesi dedi ki tek oy kullanılmaz, blok liste çıkacak. Bir baktık, bu sefer tek bir renk hakim olmaya başladı. Muhakeme kabiliyetine en çok güvendiğimiz ve tek başına karar verebileceğini düşündüğümüz bu hakim ve savcılarımız, bir yerden gelen bir talimatla bir blok listeye oy veriyorlar. Öyle olunca, bu sefer yargı tek bir ekolün hakimiyeti altına giriyor. Buna kimsenin hakkı yok. Böyle bir şey olursa o yargı otoritesini kullananlar, diğer toplumun her kesimini dışlarlar. Bunlar, size yakın da olsa tehlikedir, size uzak olsa da tehlikedir. Bu tehlikeyi göremeyen muhalefet partilerine söylüyorum. Böyle bir yapının oluşturacağı dikta en acımasız dikta olur çünkü nihayet bir dikta karşısında hukuka sığınırsınız, hukuk ararsanız ama hukukta böyle bir yapı olduğunda..."
Yargıda Birlik Platformu üyelerinin kendisini ziyaret ettiğini hatırlatan Davutoğlu, "Randevu istediler görüştük. Aralarında sosyal demokratlar var, aralarında milliyetçi olanlar, muhafazakar olanlar var, şu kesim var, bu kesim var, Sünni var Alevi var, herhangi bir destek beyanı anlamında söylemiyorum onlar kendi çalışmalarını yürütürler ama beni ümitlendiren bu kadar renkli bir topluluğun bir araya gelmiş olması. Niye bir araya geliyorlar? Çünkü onların her biri farkındalar ki eğer kim olursa olsun bu, kime yakın olursa olsun, dini ya da din dışı olsun, hiç önemli değil, bir grup böylesine yargıyı tekeline alırsa yargının en önce yargının diğer mensupları mağdur edilecekler, hakları gasp edilecek" dedi.
"Tevhid Selam diye bir örgüt üretildi"
Yargı mensuplarına seslenen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Şunu söylemek istiyorum: Tek başınıza karar verin. HSYK seçimlerini yaparken de tek başınıza karar verin, hükmederken de tek başınıza karar verin. Adalet sayısal olarak dağıtılmaz. 2010 referandumu bunu öğretti. Sayısal bir temsil her zaman adalet getiremiyebiliyor. Neden? Çünkü bir kolektif, arada bir başka çalışma bunu değiştirebiliyor. Bizim bu konudaki kararlılığımız açık ve nettir. Çünkü söz konusu olan bizim bekamız veya siyasi iktidarımız değil, söz konusu olan, milli iradenin bekası ve milli iradeye dayalı devletin yapısının sürmesi. Bu son operasyonlar niçin bu yapı içinde, çünkü o network.... Bakınız; Tevhid Selam diye bir örgüt üretildi. Dinlemeler üzerinden yapılanları biliyorsunuz. Birbirleriyle alakasız insanlar irtibatlandırıldılar. Ulaşamadıkları kişilerin, devlet büyüklerinin danışmanlarını o listeye koydular. Benim danışmanlarım da içinde. Bir örgüt şeması çıkartılıyor ki Türkiye meğer bir başka ülke tarafından işgal edilmiş, hepimiz de o ülkenin ajanlarıyız. Peki bu halk niye bizi tercih ediyor? Bu halkın iradesi nerede? O anda da biz o zikrettikleri ülkeyle özellikle başka komşu ülke içinde ciddi bir siyasi görüş ayrılığı içinde, rekabet halindeyiz. MİT Müsteşarımıza dönük olarak hem IŞİD'i örgütlüyor hem de İran yanlısı(!) Hiçbir mantığa sığmayan şeyler niye yapılıyor? Birincisini şöyle yorumlamıştık biz; bürokraside birisi semirdiği zaman, büyüdüğü zaman gücünü artırmak ister, böyle şeyler geçmişte de oldu, bazen localar üzerinden bazen şu yapılar, bazen bu yapılar üzerinden menfaat umanlar da onlara yakın olanlar da bir yere gelmek istediler. Hani bu mazur görmek anlamında değil ama iç bir mekanizma ama Türkiye'nin stratejik geleceğini tehdit edecek şekilde siz bu ülkeyi dünyanın her yerine şikayet etmeye başlarsanız ve bu içerideki hamlelerle kendi Emniyetiniz içindeki bir unsur tarafından yürütülen bazı operasyonlarla bunlar birleştirildiğinde nihayi bir sonuca ulaştık ki burada hedef alınan ne sadece Sayın Erdoğan'dır, ne MİT Müsteşarı'dır ne şudur ne budur, burada hedef alınan Türkiye'nin 12 yıl içinde biriktirdiği enerjidir, güçtür."
Geçen 12 yıla rağmen hala "eski Türkiye'yi "özleyenlerin, eski Türkiye'yi geri getirmek için çaba sarf eden bazı dış bağlantıların olduğunu, bu sözüyle bir ülkeyi kast etmediğini belirten Davutoğlu, "O dışarıdaki bağlantılar, isim isim şimdi gözümün önünden geçiyor. 90'lı yıllada, 28 Şubat döneminde bir selam verdiklerinde Ankara'da iktidar değişiyordu. Aynı isimlerin şimdi perde gerisinde olduğu bazı odaklar ile Türkiye içinde samimi dini hislerle harekete geçmiş insanların güzel sermayesi üzerinde yükselen bir güç, bürokratik bir link, ikisi bir araya geliyor ve Türkiye'nin 12 yıllık birikimini yok etmeye çalışıyor" dedi.
Gazeteci Mehmet Barlas da "Dershaneler olmasaydı hala uyuyorduk" ifadelerini kullandı.
Genelkurmay Başkanı Özel'in açıklamaları
Gazeteci Nihal Bengisu Karaca'nın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in 30 Ağustos resepsiyonunda yaptığı açıklamaları hatırlatması üzerine Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Genelkurmay Başkanımızla dün bunların hepsini konuştuk. Ben devlet hayatında, devlet mahramiyeti vardır ne konuştuğumuz bizi ilgilendirir ama devlet hayatındaki 12 yıllık tecrübemizde de herkes bilir hiçbir şeyi kapalı kapılar ardında devlet yetkilileriyle konuşurken gizlemek kanaatinde değilim. Zamana yaymak hiç doğru değil. Yanlış olan bir şey varsa masaya konur, açık ve net şekilde konuşulur. Hiçbir zaman bunu yapmadım. Yani Başdanışmanken de görüşlerimi açık bir şekilde ifade ederdim, Dışişleri Bakanıyken de. Kamuya görüşlerimi mümkün olan netlikte ifade ettim. Devlet mahremiyeti içinde kapalı kapılar ardında konuştuğumuzda da gördüğüm tabloyu açık bir şekilde ortaya koyarım. Dolayısıyla Sayın Genelkurmay Başkanımızla da ilk görüşmemde bütün bu konuları son derece açık bir şekilde konuştuk. Bundan sonra da konuşacağız. Gerek çözüm süreci gerek diğer hususları. Mesele sadece bu konu değil esas itibariyle devletin geleceği anlamında hepimizin arzu ettiği temel misyon, hedef Türkiye'nin müreffeh bir ekonomiye, sağlam bir demokrasiye ve çok güçlü bir stratejik zemine sahip olması. Bunun içinde ordu da vardır, istihbarat da vardır, diplomasi de vardır? Türkiye ölçeğinde bir ülkenin çok güçlü bir ordusu olması lazım, çok sağlam bir emniyeti, polis teşkilatı. İç güvenlik bu kadar karmaşık bir coğrafyada dikkat ediniz yine de emniyet ve güvenlik teşkilatlarımız öylesine etkin bir mücadele yürütüyor ki, bir taraftan içerdeki bir çeteyle uğraşıyorsunuz, bir taraftan da asayişi tehlikeye atmıyorsunuz."
Türkiye'nin, Avrupa'daki asayişi en iyi olan ülkelerden biri olduğunu ve bunun kurumların oturmuşluğunu gösterdiğini ifade eden Davutoğlu, "Birileri bu kurumların içine nüfuz ederek Türkiye'nin gidişatını şöyle değil de böyle yönlendiririz derlerse biz onları kurumların dışına her türlü tedbiri alır çıkartırız ve deriz ki, çıkartın bu kimliklerinizi, bürokratik vasıflardan soyunun, çıkın demokrasi arenasına. İşte 2015 seçimleri var. Şimdi bu tür hesaplar içinde olanlara söylüyorum. Siyasi rakibimiz olacaklarını bile bile söylüyorum. Bürokratik kimliklerinden çıksınlar, siyaset kimliğine bürünsünler. Gelsinler karşımıza, dolaşsınlar bizim gibi 81 vilayetin her yerini. Anadolu'nun o güzel nasırlı elli insanlarıyla, mis gibi kokan, o terli insanlarla kucaklaşsınlar, hissetsinler onların sıcaklığını, alsınlar oylarını gelsinler Türkiye'yi nereye götürmek istiyorlarsa denesinler, götürsünler ama halk onlara yüz vermez. çünkü halk bu gidişatı görüyor."
- İstanbul