Bakanlar Kurulu Toplantısı
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç: (2) "Bunlar boş gayretlerdir, bu insanlar bakan olmuşsa milletvekili olmuşsa AK Parti'den seçildikleri için kıymetleri vardı.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, milletvekilleri İdris Bal ve İdris Naim Şahin'in parti kurmasına ilişkin, "Bunlar boş gayretlerdir, bu insanlar bakan olmuşsa milletvekili olmuşsa AK Parti'den seçildikleri için kıymetleri vardı. Yoksa sokağa çıktığı zaman on kişinin bile selam vermediği insanların parti kurmakla Türkiye'ye yapacakları hayırlı bir iş olmadığını düşünüyorum. Bir daha da bu isimleri bana sormayın" dedi.
Arınç, Başbakanlık Merkez Bina'da yapılan Bakanlar Kurulu'nun ardından açıklamada bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin "Soma'da 6 bin ağaç kesildi termik santral için, Danıştay yürütmeyi durdurma verdi, kararı nasıl değerlendirirsiniz" sorusu üzerine Arınç, şu yanıtı verdi:
"Üzücü olaylar yaşandı. Danıştay 6. Dairesinin verdiği kararı şöyle özetlemek mümkün: Bu davayı açanlar Yırca köyünden bazı köylü yurttaşlarımızla sanıyorum Greenpeace'in üyeleri dava açmışlar. Danıştay 6. Dairesi iki hususta karar veriyor. Bir tanesi bu alanlarda 3573 sayılı zannediyorum zeytincilikle ilgili kanun kapsamında bu tür termik santrallerin belli bir uzaklıktan sonra yapılabileceği, belli bir yakınlık ihtiva ediyorsa yapılamayacağı şeklinde. İkincisi de acele kamulaştırma konusunda bir haksızlık veya hukuksuzluk bulunup bulunmadığı konusunda. Tabii 3573 sayılı Kanun Danıştay kararından elde ettim. Zeytinciliğin ıslahı, yabani zeytincilik vesaire gibi çok eski tarih taşıyan bir kanundur. Bu kanunda daha sonra geçtiğimiz yıl bir yönetmelik yapılmıştı, o yönetmelikte iptal edilmiş. Dolayısıyla yönetmelik olmadığına göre Kanun'daki maddeler dikkate alınmak suretiyle o termik santralin Yırca'da zeytin arazisi içerisinde belli bir uzaklığı taşımadığı için yapılmaması gerektiği konusunda. Yürütmeyi durdurma kararıdır, acele yargılamaya tabi olduğu için de sanıyorum en fazla 2 ay içerisinde esastan karar vermek durumundadır. Şüphesiz bir yargı kararı olduğuna göre bu karara uymak kararın gereklerini yerine getirmek bizim için de bir görevdir, vecibedir. Biz burada taraf değiliz, taraf olan bir şirkettir."
-"Destek ve teşviklerle adeta her taraf zeytin ağacı olmuştur"-
Burada bir termik santral yapmak üzere bir sözleşme imzalandığını belirten Arınç, "Gereken çalışmaları da yaptığını düşünüyoruz. Ancak kanun bu açık amir hükmü ve Danıştayın kararı gereğince şirkete düşen husus bunun gereğini yerine getirmektir biz de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olarak ve aynı zamanda da Tarım Bakanlığı olarak bunu takip etmekle görevliyiz" diye konuştu.
Bu konuda söylenecek fazla bir şey olmadığını vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:
"Ancak şunu bilmemiz gerekiyor: Türkiye'de özellikle bazı bölgeler, son yıllarda hükümetimizin verdiği destek ve teşviklerle adeta her taraf zeytin ağacı olmuştur. Ben kendi seçim bölgemden Manisa'dan, Bursa'dan, Balıkesir'den biliyorum oysa Aydın'ı Muğla'sı Hatay'ı hatta Şanlıurfa'sı olmak üzere dağ taş zeytin ağaçlarıyla dolmuştur. Bu kötü bir şey değil. Zeytin bereketli bir mahsul ve uzun yıllar hatta Türkiye'de 800 yılı geçkin zeytin ağacının bulunduğunu biliyoruz. Bunların bulunması Türkiye'yi İspanya'nın da önüne geçirmiştir. Bu bir zenginliktir. İnsanımızda zeytinyağı kullanma alışkanlığı son yıllarda biraz daha arttı ama sağlık bakımından da zeytinyağının kıymetini bütün dünya biliyor."
Aynı zamanda sofralık zeytin konusunda da Türkiye'nin ilerlemiş durumda olduğunu kaydeden Arınç, artık bu güçlü bir sanayi haline gelindiğini, ihracatın da önemli bir kalem tuttuğunu belirtti.
Bunların güzel şeyler olduğunu ama Türkiye'nin enerjiye de ihtiyacının bulunduğunu ifade eden Arınç, "Bu enerji için zengin maden rezervlerinin bir şekilde termik santral olarak da hayata geçirilmesi lazım. İkisi arasındaki dengeyi şüphesiz doğaya, tabiata, insana duyarlı hükümet olarak da kurallara bağlamak gerekiyor. Eğer belki 50-60 yıllık bu biraz önce söylediğim numarası yanlış olmasın 3573 olmalıydı, bu kanunda eskiyen hükümler varsa bunların da süratle güncellenmesi gerekecektir" değerlendirmesini yaptı.
-"Beni dinleyen herkes vicdanlı bir karar versin"-
Arınç, zeytin alanlarıyla ilgili sıkıntının sadece termik santral veya başka bir şey yapılması ile ilgili olmadığına işaret ederek, şunları söyledi:
"Daha önce de Bakanlar Kurulu'na sunmuştum. Herkes bilmeli ki bugün Bursa'nın Gemlik diye çok güzel bir ilçesi var, deniz kenarında yüz binlik nüfusuyla çok güzel doğası, tabiatı zengin tarım kaynakları ve diğerleri.. Ama maalesef ki Gemlik birinci sınıf deprem kuşağında yani dörtlük beşlik altılık bir deprem olsa Allah saklasın binalardan ayakta kalan olmayacak. Hükümetimiz Gemlik'in daha güvenli güçlü bir şehir yapısına kavuşması için güçlü bir arazi bulmak, bu arazi üzerinde hastanesini adliyesini konutlarını yapmak istiyor. Ben de Bursa milletvekiliyim. İyi ama Gemlik'in böylesine güçlü bir tabanı olan bir arazi üzerinde yeniden inşa edilmesi için müracaat edeceğimiz tek yer de mevcut zeytinlik alanlar. Şimdi orada yaşayan insanların hayat memat meselesini bir kenara koyacaksınız, her an Allah saklasın bir deprem vukuunda Gemlik ne olacak diye uykularınız kaçacak ama sizin yeniden Gemlik'i inşa etmek isterken kullanabileceğiniz bir kısmı verimsiz belki küçük bir kısmı da verimli olan zeytin alanlarında hiçbir şeye müsaade edilmeyecek. İnsan mı kıymetli yoksa dağ taşın zeytin dolduğu Türkiye'de belli ölçüde zeytin alanlarında inşaat yapılması mı daha önemli? Buna herkes, beni dinleyen herkes vicdanlı bir karar versin."
Anayasa Mahkemesinin bile mevcut yasaları düşünerek Gemlik'in bu ihtiyacını görmezden geldiğini dile getiren Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sanıyorum haziran veya temmuz ayında verdiği kararla 'kesinlikle bunu yapamazsınız' dedi. Biz şimdi uzayda mı yeniden Gemlik'i inşa edeceğiz, denizin ortasında mı yapacağız. Bunu düşünüyoruz. Dolayısıyla bu ihtiyaçlarımızı da giderecek bir yapıya da yasal bir zemine de ihtiyacımız var. Tabii Soma'nın Yırca köyündeki yurttaşlarımız dostlarımız bizim de çok sevdiğimiz insanlardır. Ben aynı zamanda Manisa'da dört dönem milletvekilliği yapmış insan olarak onları çok daha iyi anlayabiliyorum. Ama unutulmasın ki ondan 4-5 ay evvel o termik santralin temelinin atıldığı gün bütün köylüler de bayram etmişti. İşin içerisinde başka şeyler olabilir ama bir karar var bu kararın gereği yerine getirilecek."
-"30 kişinin bir araya getirebildiği kurumlara parti denmez"-
"Kütahya Milletvekili İdris Bal'ın parti kurmasının ardından Ordu Milletvekili İdris Naim Şahin'in de bir parti kuracağı söyleniyor, bunları nasıl değerlendirirsiniz" sorusunu Arınç, şöyle yanıtladı:
"Bunları değerlendirmeye bile gerek yok. Bahsettiğiniz şahısla ilgili bir ay önce bir televizyon kanalında aman kursunlar ne kadar iyi olur ama kuracakları şeyin de ne olduğunu bilsinler, bunun toplumdaki karşılığının hiçbir zaman olmadığını, kendileri AK Parti milletvekiliyken kendilerine değer verildiğini, taşın yerinde ağır olduğunu da söylemiştim. Ama bu sözlerimi kulak ardı etti, bu değerli insan. 30 kişi buldu, parti kurdu. Bursa'da da söyledim hafta sonu Türkiye'de şu anda yüzden fazla siyasi parti var bunların bir kısmı gerçekten parti çoğu da marti. Yani parti bile olamamış olması da mümkün olmayan toplumda sadece 30 kişinin bir araya getirebildiği kurumlara parti denmez."
-"Türkiye'nin siyaseti için hiçbir şey ifade etmeyecek"-
Siyasi partilerin demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları olduğunu belirten Arınç, toplumun ciddi kesimlerine hitap edebilecek düşünce ve fikirlerinin de olması gerektiğini anlattı.
Arınç, bir kişinin, "ismimden bahsedilsin bir parti genel başkanı denilsin, basın toplantısı yapacağım zaman nasıl olsa Anadolu Ajansı muhabiri mutlaka gelecektir, benim sözlerim de bir şekilde duyurulacaktır" demesinin Türkiye'nin siyaseti için hiçbir şey ifade etmeyeceğini kaydetti.
Arınç, şöyle devam etti:
"Kaldı ki bu insanlar ciddi olsalardı aynı düşüncelere sahip olduğunu zannettiğimiz, ne kadar doğruysa bazı insanların bir araya gelmesi mümkün olmalıydı. Ama görüyoruz ki ayrı ayrı bir şeyler düşünüyorlar. Halbuki şunu da görmeleri lazım: Cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan AK Parti'nin tek adayı olarak ilan edildi. Oysa ekmek için Ekmeleddin Bey, 14 partinin birlikte aday gösterdiği bir şahıs olarak takdim edildi. İyi ama 14 partinin yedisinin tabelası bile yoktu geri kalan yedisinin de toplasanız bir bile etmiyordu. Herhalde bu arkadaşlar ayrı ayrı 14 parti kuracaklar sonunda birleşecekler. Seçimlerde gördünüz 14 partiyiz hadi oylar bize diyecekler. Ekmeleddin Bey için ne kadar tutmamışsa bunlar için belki yüz defa tutmayacaktır. Bunlar boş gayretlerdir, bu insanlar bakan olmuşsa milletvekili olmuşsa AK Parti'den seçildikleri için kıymetleri vardı. Yoksa sokağa çıktığı zaman on kişinin bile selam vermediği insanların parti kurmakla Türkiye'ye yapacakları hayırlı bir iş olmadığını düşünüyorum. Bir daha da bu isimleri bana sormayın."
- Ankara